Önceki gece telefonlardan yayılan bir mesaj haklı bir heyecan uyandırdı. Mesajda, bozuk bir Türkçeyle yeni bir darbe girişimi yapılacağı duyuruluyordu.
Ne kadar ciddi olduğunu şu anda bilemeyiz, ama yetkililerin tepkilerinden “tamamen bitti” diyemeyeceğimiz de anlaşılıyor.
Halen gözaltına alınmamış darbeci unsurların çılgınca da olsa bazı girişimleri olabileceğini yetkililer ihtimal olarak göz önünde tutuyorlar.
Darbe gününe, 15 Temmuz’a dönersek altı saatlik bir süreyle ilgili olarak fazla bilgi boşlukları, açıklama eksikleri olduğunu görebiliriz.
Önce açıkça tekrar edelim ki, darbe planında bütün ayrıntılar düşünülmüş, Abdullah Öcalan’ın infazı bile öngörülmüştür.
Askeri hareketlenme konusunda MİT’in ikna olması öğle sıralarında olmalıdır ki, MİT Başkanı saat 16’da Genel Kurmay Başkanı ile temas kurmuştur.
Bilginin nasıl bir içerikle verildiğini bilmemiz mümkün değil, ama anlıyoruz ki Genel Kurmay Başkanı ikna olmuş ve darbe girişiminin durdurulması yönünde bir çok talimat vermiştir. Bunların çoğunluğuna da uyulmadığını Genelkurmay söylüyor.
Askerlerin sokağa çıktığı 22’ye kadar geçen altı saat içinde tabii olan hem Başbakan’ın hem Cumhurbaşkanı’nın bilgilendirilmesidir.
MİT Başkanı da Genelkurmay Başkanı da Başbakan’a bağlıdırlar. Darbe girişimi gibi ciddi bir olayı hemen Başbakan’a bildirmek durumundadırlar. Cumhurbaşkanı’na bildirecek olan da Başbakan’dır.
Cumhurbaşkanı da Başbakan da durumu sorumlu kanallardan değil, neredeyse konu komşudan öğrenmiştir.
Genelkurmay Başkanı da MİT Başkanı da girişimi Başbakan’a hemen bildirmemekle ciddi bir sorumluluk almışlardır. Herhalde bunun bir açıklaması vardır.
Genelkurmay Başkanı’nı hızla çeşitli talimatlar vererek girişimi durdurmak için harekete geçmesi, plandaki zamanlamayı bozduğu gibi darbecilerin psikolojik üstünlük sağlamalarını da engellemiştir.
Böyle bir darbenin “artçı” sarsıntılarının fazla olması kaçınılmazdır. Bütün toplum bunlara da hazır olmalı ve 15 Temmuz gecesi gösterdiği refleksi tekrarlamaya da hazır olmalıdır.