Başbakan Erdoğan, son parti toplantısında AKP’nin geleceği ile ilgili hiçbir kuşku olmadığını söyledi.
Partinin kurucu liderinin, partisinin geleceğiyle ilgili kaygısı olmaması da doğaldır, bunu ifade etmesi de doğaldır.
Bu rahatlık, AKP’nin geleceğiyle ilgili bazı sorular olmamasını da engellemez. 12 yıldır iktidarda olan ve liderini Çankaya’ya göndermeye hazırlanan bir siyasi partinin yeni bir değişim yaşaması kaçınılmazdır.
Siyaset kişilerin ötesinde ve üstesinde anlamlar taşır, ama siyaseti insanlar yapar, her değişim de sonuçta insan iradelerine bağlıdır.
Önümüzdeki 10 Ağustos’ta Tayyip Erdoğan çok büyük ihtimalle cumhurbaşkanı seçilecektir. Erdoğan yemin edip göreve başlamadan önce hükümetin istifasını verecek ve yeni bir başbakanla yeni hükümet kurulacaktır.
Bundan sonra da AKP’de yeni bir rüzgar başlayacaktır. Şu anda konuşulan takvimde, yeni başbakanın genel seçime kadar hükümeti ve partiyi yürütmesi üzerinde duruluyor.
Bu arada AKP kongresi yapılacak ve yeni lider, yeni kadrolar seçilecek ve kaçınılmaz değişim süreci başlayacaktır.
Yeni rüzgarı hemen başlatmak da mümkündür, genel seçim sonrasına taşımak da mümkündür.
Ama genel seçimde, anayasa yapacak kadar kuvvetli bir destek hedefleyen AKP’nin süreci hızlandırmaya da ihtiyacı vardır, AKP’nin geleceğiyle ilgili bütün soruları da hemen yok etmeye ihtiyacı vardır.
Ortaya çıkan çözüm aslında çok açıktır. AKP kongresi hemen toplanır, aynı zamanda bir milletvekilliği boşaltılır ve Meclis erken seçim kararı alır.
Tayyip Erdoğan’ın Meclis’e girip başbakan olmasını sağlayan yolla Abdullah Gül AKP genel başkanı olarak tek vekillik seçimle Meclis’e gelir ve başbakan olur.
AKP’nin geleceği de tartışılmaz, hükümet boşluğu da tartışılmaz ve en önemlisi AKP’nin değişim rüzgarı da en kuvvetli haliyle başlatılmış olur.
Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığı süresince gösterdiği siyasi kimliğiyle AKP’ye de ülkeye de yeni bir rüzgar
getirecek niteliklere sahip olduğunu göstermiştir.