Demokratikleşme paketinde 20 madde vardı, 18 sayanlar da oldu, hâlen sıfır sayanlar da var. Sıfır sayanların bir kısmı, maddelerin bazılarının fiilen aşılmış konulara ait olduğunu söylüyor. Doğrudur, örneğin Türkçeden başka dille, Kürtçe seçim propagandası uzun süredir yapılıyor. Yapılıyor da her birine bir dava açılıyor. İnsanlar mahkemelere gidip geliyor. Bu temel hakkın hukuken güvence altına alınmasını “sıfır” saymak en azından haksızlıktır.
Birçok madde için aynı durum söz konusudur. Kin ve nefret suçlarının “gerçekten” cezalandırılmasını sağlayacak bir yasa değişikliğini “sıfır” saymak da bizce haksızlığa girer. Uygulama şöyleydi: Bu suçlar sabit olduğunda 1 yıla kadar bir hapis cezası verilir ve dolayısıyla ceza ertelenirdi. Kin ve nefret yayma uzmanları da gerçekte ceza almayacaklarının güvencesiyle davranırdı. Bu durumun düzeltilmesi “sıfır” mıdır?
Yirmi maddenin yirmisini de aynı şekilde ele aldığımızda her birinin bir “ilerleme” içerdiğini görebiliriz.
Görmek istersek görebiliriz. Sadece muhalefet etme dürtüsüyle, bu sürecin AKP’ye bir siyasi getirisi olacağı endişesiyle bakıldığı zaman “sıfır” görmek doğaldır.
“Sıfır” deme noktasında olmayan, ama sadece “eksikler” üzerinde duranlar ise çok önemli olan bir başka açıdan bakmayı denemelidir.
AKP gider, yerine CHP-MHP koalisyonu gelir ya da olağanüstü gelişmeler olur ve tek başına bir CHP iktidarı gelirse Türkiye bir “reform süreci” mi yaşayacaktır yoksa bir “restorasyon süreci” mi?
Buradaki “restorasyon”un anlam karşılığı, bir önceki düzenin tekrar tesis edilmesi, “ihya” edilmesidir.
“Sıfırcılar” CHP-MHP iktidarında “demokratik reform” kavramının nasıl bir anlam taşıyacağını, eğer aşırı saf değillerse, birazcık düşünmekle bile bulabilirler.
Geçtiğimiz dönemde AKP’nin reform sürecinde “hız kesmiş” olması bir “restorasyon” dalgası değildir.
Demokratikleşme paketinin açacağı süreçlere göz kapamak, bunları küçümsemek yerine ters açıdan da düşünebilen “sıfırcılar” demokrasi hattına dönebilirler. Biz yine tekrar edelim: Yirmi maddenin yirmisi de olumludur, önemlidir ama tabii ki yetmez, daha çoğuna ihtiyacımız hâlâ bakidir.
Açılan süreçlere göz kapamak
Haberin Devamı