28 Şubat’ın Çiller’i

Haberin Devamı

Tansu Çiller, Demirel cumhurbaşkanı olunca, DYP Genel Başkanı ve Başbakan oldu. 1995 seçimleri sonrasında girilen siyasi kriz sırasında ve 28 Şubat döneminde en tepedeki dört siyasi kişiden biriydi.

Çiller dün Meclis darbeleri araştırma komisyonuna konuşurken “mağdur” konumundaydı. Hatta bazı uygulamalar sorulduğunda gözleri nemlenmiş, “ben de anneyim” demiş...

“90’lı yıllar” denilen, o günleri yaşamış olanların zihinlerini dolduran kâbuslar döneminde Çiller başbakan, başbakan yardımcısı ve bakan olarak hep görevdeydi.

Faili meçhul cinayetlerin gündelik olaylara dönüştüğü sırada Çiller başbakandı ve “kurşun atan kurşun yiyen” edebiyatıyla çeteler eliyle yapılanlara sahip çıkmış ve bunu açıkça söylemişti.

Çiller dün Meclis komisyonuna, İçişleri Bakanı’nın kendisine “PKK’ya yardım eden Kürt iş adamları” listesi getirdiğini, kendilerinin de bu çevreye “PKK’dan korkmayın” telkininde bulunduğunu söylemiş. Anlaşıldığına göre komisyon üyeleri Çiller’e basit bir soruyu sormamışlar: “Bu listede yer alan bazı kişiler öldürüldüğünde içişleri bakanını ya da başka yetkilileri çağırıp bir şey sordunuz mu?”

Çiller boşaltılan köylerden de haberi olmadığını söylemiş. Dönemin genelkurmay başkanı “tak diye emrediyor şak diye yapıyoruz” demişti. Komisyon bunu da sormamış.

***


Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu çok önemli bir iş yapıyor. Sık sık söylendiği gibi bu çalışmanın amacı, adı ne olursa olsun, darbe ve “yoğun vesayet” dönemlerinde bütün ülkenin çok büyük zararlara uğradığını herkesin görmesini, anlamasını sağlamaktır.

28 Şubat tartışılır, araştırılırken “yoğunlaşma” seçilmiş bir hükümetin görevden gitmesini sağlamak üzerinedir. Doğrudur, meşru bir hükümetin gitmesi için yönetime doğrudan el konulmamıştır; gayri meşru, gayri ahlaki yöntemler uygulanmıştır.

Ama 28 Şubat döneminin meşru olmayan uygulamalarının içinde Kürtlerle ilgili kısımda da büyük bir liste vardır. Bu kısma “mümkün olduğunca” az giriliyor.

Bazı siyasiler meselenin “Refahyol hükümetinin gönderilmesi ve mütedeyyinlere yönelik baskılar” çerçevesinde kalmasını tercih ediyor olabilirler. Bu, yanlış bir tercih olduğu gibi bugünkü durumun anlaşılmasını da zorlaştırır.

Çerçeveyi böyle daraltarak 28 Şubat’ın Çiller’ini de “mağdur” olarak görebilir, gösterebilirsiniz. 1994-1999 dönemini gerçekten araştırıyorsanız Çiller ve Çiller’lerin asla “mağdur” olmadığını göstermek durumundasınız.

DİĞER YENİ YAZILAR