21 Mart mutsuzları

Haberin Devamı

Bu yılın 21 Mart günü, Nevruz’da savaşın bittiğinin ilan edilmesi, Türkiye’de yaşayan 76 milyon insan için iyi mi oldu, kötü mü oldu?

Soru budur ve “kötü oldu” diyenler ya “algıda bayağı seçici”dirler veya kanla beslenen mahlûklardandırlar.

Kanla beslenmekten kasıt, belli iktidar imkânlarına sahip olmak için ülkesinin savaş hâlinde olmasından, sürekli silahların bombaların patladığı bir ülke olmasından medet ummaktır; yasa dışı işlerini yürütebilmek için, çıkar sağlayabilmek için savaş ortamına ihtiyaç duymaktır...

21 Mart mutsuzlarının bir kısmı da belledikleri siyaset tarzlarının çöktüğünü görenler, barışa değil savaşa oynamanın kaçınılmaz cezasının yaklaştığını hissedenlerdir. Basit bir siyasi hesap yaptıla. Ülkeye barışı getiren siyasi güç, insanların beklentisini gerçekleştirirse “halk desteği” olarak bunun karşılığını görecektir, diye doğru bir tespitte bulundular. Ama ardından yanlış bir sonuca vardılar, Erdoğan’ın aldığı siyasi desteğin ve etkinliğinin kırılması uğruna barış sürecinin başarısız olması için çalıştılar.

Ruhlar kararmamışsa

Evet, bütün ülke 21 Mart günü barışın ilanını izledi, sessizce izledi, tarihte kalmış korkularla şuuru bulanmamış, Erdoğan oyunu artıracağına biraz daha insan ölmesine razı olacak kadar ruhu karışmamış herkes derin bir oh çekti.

1925’te ilk silahın patlamasından 88 yıl sonra ilk kez kalıcı ve demokrasi üzerine kurulu barışa bir adım kala, bütün Türkiye vatandaşları, hatta Türkiye sınırları dışında da bir 10 milyon insan gelinen noktadan sadece mutlu olur.

Barıştan, demokrasiden korkmaya devam eden siyasi mihrakların bugünkü tedirginliği de anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü “Marifet iltifata tabidir”, barışı gerçekleştirenler de hak ettikleri “iltifat”ı alacaklardır. 21 Mart’ın mutsuzları, bundan sonra da demokrasi adımlarını engellemek için çalışmaya devam edeceklerdir. Ama onlar da yastığa baş koyduklarında, gözlerini kapayıp vicdanlarıyla baş başa kaldıklarında “sonuçta artık insan ölmeyecek” diyorlardır.

“İyi mi oldu kötü mü oldu” sorusundan başlandığında zihinler ve vicdanlar daha kolay açılabilir, tabii ki ruhlarda kararmalar yoksa.

DİĞER YENİ YAZILAR