12 Eylül’ün basını

Aradan otuz beş yıl geçti. 12 Eylül’de ne olduğunu Evren’in ölümü dolayısıyla hatırlamaya çalışıyoruz.

Hatırlamaya çalışırken bir de 12 Eylül basınını hatırlatalım. Bugün hala yoğun şekilde basın tartışırken 12 Eylül basını tartışanların çoğunun hafızasında çok uzak bir nokta olarak duruyor.

Önce genel durumu söyleyelim. 12 Eylül darbesinin ardından üç büyük gazete Hürriyet, Tercüman ve Günaydın darbeyi desteklemişti. Bu üç gazete de darbeye “rağmen” gazetecilik yapma çabası içinde olmadılar, desteklerini hep sürdürdüler.

Bu destek Evren’e “O yayınlara nasıl izin veriyorsunuz” demeye kadar giden, meslektaşlarını sıkıyönetime ihbar etmeye kadar giden bir destekti.

Darbenin ilk dalgasının ardından Milliyet gazetesi olabildiği kadar “mesafeli” durdu, Cumhuriyet de olabildiği kadar “muhalif” durdu. Cumhuriyet defalarca kapatıldı, son kapatılmayla batmanın eşiğine geldi.

Gazetelerde gün sıkıyönetimden gelen ilk telefonlarla başlardı. Arayanlar önce albay düzeyindeydi, sonra yarbay, binbaşı derken astsubaylar da aramaya başladı.

Haberin Devamı

Talimatlar belliydi: Şu haber kullanılmayacak... Filanca haberi verirseniz şu unsuru yayınlamayacaksınız... Falanca haberde isim yer almayacak... Uzatın uzatabildiğiniz kadar.

Telefon hangi yazı işleri çalışanına denk geldiyse, o talimatı dikkatle not ediyor, önce arkadaşlarına aktarıyor, sonra bir duvara yapıştırıyordu. Bir süre sonra o duvar notlarla tümüyle kaplandı. Kimse de hükmü geçmiş talimatları bile atmıyordu, “neme lazım” diye.

Her haber her yazı defalarca okunuyordu, en önemli köşe yazarları bile bu kontrol sisteminden bağışık değildi.

Tek muhalif görünen, bilinen Cumhuriyet dışında diğer gazeteler de çeşitli kez kapatıldılar. Askeri yönetim kendisini destekleyen basına bile güvenmiyordu.

Akşamları ilk taşra baskıları yapıldığı sırada bir jip gazete merkezlerini dolaşır ilk baskılardan birkaç nüsha alır giderdi. İstanbul dışında yerel sıkıyönetim yetkilileri arasında durumdan vazife çıkaran, dağıtım kamyonlarını durdurup gazeteleri kontrol edip beğenmediklerini toplayanlar olurdu.

Haberin Devamı

Gazeteciler hakkında istenen hapis cezalarını, gözaltıları tahmin etmek zor değil. İstenen hapis cezalarının toplamı 3.000 yılı aşmıştı ve bunların yüzde onu da şahsıma aitti.

12 Eylül basınını hatırlatmak gereği duyduk, çünkü basına “baskı”nın ne olduğunu bu konuda konuşanların bilmesi gerekiyor. Bugün 12 Eylül destekçisi olmaya devam eden gazeteci kimlikli insanları teşhis etmek için de bu bilgiler ve daha çoğu da elzemdir.

DİĞER YENİ YAZILAR