Bir kutlamadır Noel, Hazreti İsa’nın doğum günü değildir. Noel’in Hristiyanlıkla nasıl ve neden bağdaştırıldığını da tarih anlatır...
2016 kapımızda. Ne kadar isterdim, yeni yılla ilgili; coşkulu, dört başı mamur dilekler yazabileyim. Umudu avucumdan kaçırmamak inadında yaşamama rağmen, seneler oldu ki; ülkemin ve dünyanın acıları her yeni yıl yazımda beni saçlarımdan, eteklerimden çekip kendisini hatırlatıyor. Ne yapsam, ne kadar denesem, günün modasına uyup ‘vurdumduymaz’ olamıyorum. Sonra da bir başka iç sesim, “Nermin, gel, sen yine güzel bir şeyler bul yazmak için. İnsanların umuda ihtiyacı var.
Yaşamı tatlandıracak her nebze duyguyu, hayatın en ufak lezzetlerini ve hâtta insanı insan kılacak, insan olduğuna mutlu edecek duygulara yol açacak güzellikleri bile yasaklayarak tabiatına aykırı din olgusunu bastıranların gittikçe sertleşen ve despotluğa varan 'sözde inanç'ları; dinsel olmayan her kutlamayı büyük bir tartışma ve mücadele haline getiriyor. Son bir kaç senedir gittikçe daha hızlı tırmanan bu ivme, şimdilik, en tepe noktasına vardı. Noel, yılbaşı kutlamaları, çam ağacı süslemesi üzerine yaratılan polemik, ülkemizin içinde bulunduğu gerçek tehlikelerin, başımıza örülen çorapların, Güney Doğu’da yaşanan acı, masumların, şehitlerimizin kanlarının, hâsılı topyekûn seferberlik halinde sarmalamamız gereken yaraların hepsinin üzerine çıktı.
İslâm’ı, dünyanın tadını çıkarmaya, eğlenmeye, yeni umutlarla dileklere, aydınlık bir sevince o kadar uzaklaştırdılar ki; şayet kapkara değilse kıyafetiniz, kapkara değilse düşünceleriniz Allah’tan uzaksınız bu kafalar için. Bu zavallılar Yüce Yaradan’ın tadını çıkarmamız için yarattığı güzelliklerden, renklerden, sesler ve duygulardan, kendi güzelliklerimizi yaratabilmememiz için verdiği akıl ve duygu yeteneğinden o kadar bîhaber yaşıyorlar ki; bunları görenleri, duyanları ve hissedenleri yok etmek isteyecek kadar büyük bir nefretle kıskançlıklarını kusuyorlar. Noel’in, ağaç süsleme âdetinin Orta Asya’dan Türkler’den geldiğini bilmeden. Gerçi Araplığı Türklüğe tercih ettikleri için bu da onlara bir şey ifade etmez zaten.
Noel’de ağaç süslemek Orta Asya kökenli bir adet
Bırakın Noel’e inanan Noel’ini kutlasın. Bir kutlamadır bu. Bu yaşıma geldim, yurt dışında da yaşadım. Noeli kutlayan hiçbir arkadaşım bana Hristiyan olmam için teklifte bulunmadı. Ben de yıllardır Noel kutlamalarına katılmaktayım ama aklımın ucundan Hristiyan olmak geçmedi. Kaldı ki; Hazreti İsa’nın doğum günü değildir Noel günü. İsa Mart ayında doğmuştur. Hristiyanlıkla nasıl ve neden bağdaştırıldığını tarih anlatır. Okuyana tabii.
Yılbaşı kutlamalarının problem haline getirildiği son birkaç yıldan beri tarih, sosyoloji ve antropoloji uzmanlarınca anlatılır, yazılır ama hâlâ daha bu örümcek bağlamış kafalara sokulamaz.
22 Aralık günü gecelerin kısaldığı gündüzlerin uzadığı ilk gündür. Güneşin yeniden doğuşu, Türkler'de yeni doğum olarak algılanıp bayram olarak kutlanmıştır ve 22 Aralık günü Nardugan bayramının başlangıcı olarak eğlenceler tertip edilmiştir. Nar; ısı demektir o yüzden nar gibi kızardı deriz, dugan ise doğan yani ısının doğduğu, arttığı bayram. İşte bu güneşin zaferi, büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutlanırdı . Akçam ağacı Selçuklu duvar motiflerinde ve tüm Türk halı süslemelerinde sıkça görülür. Nardugan bayramı geldiğinde, evler temizlenir, güzel giysiler giyilir, akçamın etrafında şarkılar söyleyip oynanırdı. Bir araştırmaya göre bu kültür Hunlar'ın Avrupa'ya gelişlerinden sonra Avrupa’ya yayılmış ve devşirilip Noel bayramı olmuş. Güneşin yeniden doğuşunu İmparator Konstantin (324-337) İznik'te toplanan konsülde Hz.İsa’nın doğuşu ile özdeşleştirmiş. 22 Aralık'ta başlayan Nardugan bayramı devşirilip İsa'nın doğumu olarak 24 Aralık'a alınmış ve Noel Bayramı denmiş. İlk çam ağacı süslemesi de Hunlar'ın ilk göç ettiği Doğu Avrupa’da görülmüş ve oradan yayılmıştır. Bugün dincilerin bağnaz bir politikayla düşman ilân ettikleri Noel’in aslında Konstantin’in, imparatorluğunun sınırları içindeki pagan ve hristiyanları aynı din çatısı altında toplamak üzere icra ettiği bir politikanın meyvesi olduğunu bilmek belki kafası karışmış olanlara yardımcı olur diye umuyorum.
2016 sancılı doğacak ama sezaryendan iyidir. Kesikler iz bırakır ama acılar aydınlıklarla unutulur. Masumların, çocukların, temiz düşlerin, düşüncelerin, tabiatın ağlamadığı bir 2016 dileğiyle… Sevgiyle, aydınlıklarda kalın.