Bu ünlülerin çocukları da böyle bir ortamda büyüdükleri için anne ve babalarının bütün olanaklarından faydalanır. Bazı örnekler dışında da hepsi gayet sağlıklı ve 'genetik piyangoyu doğuştan kazandıkları için' fiziksel görünüş olarak güzel bir şekilde büyürler.Ama bu konuda bazı istisnalar var elbette. Ünlülerin sahip oldukları bütün olanaklara rağmen değiştiremedikleri, sadece kabullenip üstesinden gelmeye çalıştıkları sağlık sorunları.BÜYÜK OĞLUNDA MELEK ADAM SENDROMU' VARİşte bunlardan birinin örneğini ünlü oyuncu Colin Farrell sergiliyor. Farrell'ın yaşadığı ilişkilerden iki tane erkek çocuğu bulunuyor. Biri model Kim Bordenave ile ilişkisinden dünyaya gelen 21 yaşındaki James Padraig, diğeri de oyuncu Alicja Bachleda-Curuś ile birlikteliğinden doğan 14 yaşındaki Henry Tadeusz.Colin Farrell'ın iki çocuğundan küçük olanı zaman zaman onunla birlikte film galalarına katılıyor, kırmızı halıda boy gösteriyor. Bütün yaşıtları gibi hayatını normal bir biçimde sürdürüyor.Ama artık 21 yaşında bir yetişkin olan büyük oğlu James onun kadar şanslı değil. O nadir bir genetik bozukluk olan Melek Adam Sendromu'ndan (Angelman Syndrome) muzdarip.Tedavisi olmayan bu sendromla dünyaya geldiği için de entelektüel ve fiziksel olarak belirgin bir gelişim bozukluğu gösteriyor James. Normal biçimde yürüyemiyor, rahatça konuşamıyor.ONUN HASTALIĞI SAYESİNDE KÖTÜ ALIŞKANLIKLARINDAN KURTULDU48 yaşındaki İrlandalı oyuncu Colin Farrell, İngiliz Daily Mail gazetesine verdiği röportajda büyük oğlunun hastalığı, ilk bakışta olumsuz bir durum gibi görünse de bunun kendisinin hayatına çeki düzen verme konusunda ne kadar öğretici bir ayrıntı olduğunu anlattı.İnsanlar, bazen oğlu James ile Colin Farrell'ı Los Angeles'ta birlikte gördüklerinde oyuncuya yaklaşıp çocuğunun ne sorunu olduğunu soruyor anlattığına göre. Farrell, belki benzer durumda olan birçok anne ve babayı rahatsız edecek bu soruya gayet soğukkanlı bir biçimde yaklaştığını gizlemiyor.Bu konuda "Bana bu soruyu soranlara her zaman neler olduğunu anlatırım. Belki bazı insanların duyguları böyle bir durumda incinebilir, ama benim değil. Yani eğer biri bana oğluma neler olduğunu sorarsa ben de onla her şeyi anlatırım" diye konuştu ünlü oyuncu.Farrell, bu dünyada herkesin kendine özgü sorunları olduğunu sözlerine ekledi. Ama birçoğunun dışarıdan bakıldığında fark edilmediğini, herkesin gayet sağlıklı göründüğünü belirtti. Fakat oğluyla ilgili olarak, James bir odaya girdiğinde herkesin onda bir problem olduğunu hemen fark ettiğini söyledi.James'in hastalığının tedavisi olmasa bile Colin Farrell, bu durumun kendi hayatını yoluna koyma ve düzenleme konusunda büyük katkısı olduğunu saklamadı.TASASIZ HAYATI BİTTİ, AKLI BAŞINA GELDİAnlattığına göre 2003 yılında Kim ile ilişkisinden James dünyaya gelinceye kadar tasasız bir hayat sürdü. Güzel kadınlar, su gibi akan alkol, sabahlara kadar süren partiler.Sonra James dünyaya geldi. Onun doğduğu ilk günlerde Colin ile Kim, oğullarının normal bir bebek olduğunu düşünüyordu. Fakat sonra gerçek bir anda bir tokat gibi suratlarına çarptı. O andan itibaren de Colin Farrell, eski sorumsuz ve tasasız hayatına bir son verdi.Büyük oğlunun ilk dönemlerini ve sağlığındaki sorunu nasıl fark ettiklerini de anlattı Farrell: "Oğlumuz gayet sevimli bir çocuktu. Biz onun fiziksel ve nörolojik olarak da sağlıklı olduğunu sanıyorduk. Sonra bir sorun olduğu anlaşıldı. İlk bakışta James'in sorununun serebral palsi olduğu düşünüldü. Çünkü Melek Adam Sendromu'yla sık sık karıştırılıyor, benzer karakteristik özellikleri var."Bu arada James, iki yaşına gelinceye kadar sık sık nöbetler geçirmeye başlamıştı ve gelişim bozukluğu bu konuda uzman olmayanlar tarafından bile anlaşılabilecek durumdaydı. Daha küçük çocuğun hastalığına net teşhis konulmadan önce yaşadıklarını da "Önceleri nöbet geçirdiğinde onu kollarıma alıp hastaneye koşuyordum. İçimde derin bir korku vardı" diyerek anlattı. Ama aynı zamanda bunların yanı sıra içinde oğluna karşı çok derin bir sevgi ve saygı da vardı.'HER ÇOCUĞUN ANNESİNE VE BABASINA İHTYACI VAR'Sonuç olarak James'in hastalığına teşhis konuldu. Bunun net bir tedavisi olmadığı, sadece onun yaşamını kolaylaştıracak bazı adımlar atılabileceği de ortaya çıktı.Bu elbette her anne ve baba için kabullenilmesi güç bir durum. Diğer çocuklar gelişimlerini normal şekilde sürdürürken kendi çocuğunun bunun gerisinde kalacağını bilmek o kadar da kolay değil.Bakın bu konuda Colin Farrell neler söyledi: "Bir çocuğun ilk adımlarının anne ve baba için ne anlama geldiğini bilirsiniz. Ama size oğlunuzun belki dehiç yürüyemeyeceği söylenmişse o adımlar bambaşka bir anlam kazanır."Oğlunun başına gelenler Colin Farrell'ı üzse de onun hayatına çeki düzen vermesini, kötü alışkanlıklarından vazgeçmesini sağladı. Bu yüzden de röportajda "Evet, oğlum bir engelli ama olduğu gibi mükemmel biri. Benim de kötü alışkanlıklarımdan uzak kalmamı sağladı" diye anlattı.Söylediğine göre James iki yaşındayken, alkol alışkanlığından kurtuldu Farrell. Bu da onun hayatında önemli bir dönüm noktası oldu.ONUN SAYESİNDE İÇİMDEKİ YAŞAMA ARZUSUNA ERİŞTİMFarrell, "Alkol ve uyuşturucudan ve tüm bu şeylerden kurtulmak için kullandığım yakıtın bir kısmı, onun sağlık sorunları olduğunu bilmekti" diye anlattı. Sonra da sözlerini şöyle sürdürdü: "Tüm çocukların ebeveynlerine ya da bir ebeveyne, büyükanneye veya büyükbabaya ihtiyacı var. James'in bana öğrettiği şeylerden biri, başlangıçta onun yanında olmak için yaşamak istediğimi düşünmemdi. Onun sayesinde kendi içimdeki yaşama arzusuna eriştim."'ANNESİNE YA DA BANA BİR ŞEY OLURSA JAMES NE YAPAR?'Benzer durumda çocukları olan bazı aileler gibi James'i gözlerden uzak tutmaya çalışmayan Colin Farrell'ın onunla ilgili büyük bir kaygısı var.Çünkü James, hayatını bağımsız bir şekilde sürdürebilecek durumda değil. Bu yüzden de kendisine ya da James'in annesi Kim'e bir şey olursa onun hayata nasıl tutunacağı ünlü oyuncunun en büyük endişesi.İşte bu yüzden de oğluna, hayatını kendileri olmadan da sürdürebileceği bir yer bulmak istiyor. "Bazı aileler, benzer durumdaki çocuğuna kendileri bakmak istiyor. Buna saygı duyuyorum" diyerek bu konudaki görüşünü anlatmaya başladı Farrell.Sonra da sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama benim korkum şu olurdu... Ya yarın kalp krizi geçirsem ya da Tanrı korusun Kim bir trafik kazası geçirse o zaman James kendi başına kalır. O zaman devletin koruması altına girer ve bizim söz hakkımız kalmaz. Bu yüzden de hem benim hem de annesinin isteği, biz sağlıklıyken gidebileceği, onu ziyaret edebileceğimiz, arada dışarı çıkaracağımız bir yer bulmak... Onun da dolu dolu ve mutlu bir hayat yaşayabileceği bir yeri olmasını istiyoruz."Farrell'ın anlattığına göre James de evden çıkıp daha büyük bir yaşamın içine karışmaya hazır. Oyuncu, bundan emin olduğunu da sözlerine ekledi.AYNI DURUMDAKİ GENÇ YETİŞKİNLER İÇİN BİR VAKIF KURDUThe Colin Farrell Foundation (Colin Farrell Vakfı) adlı bu kurumla ünlü aktör, kendi oğlu James gibi zihinsel ve fiziksel gelişim sorunları bulunan kişilere ve ailelerine destek vermeyi amaçlıyor. Bu kapsamda önümüzdeki aralık ayında ünlülerin de katılımıyla ABD'nin Chicago kentinde bir etkinliğe de ev sahipliği yapacak ünlü oyuncu.'ONUNLA KONUŞUYORUM... AMA CEVAP ALAMIYORUM'İşte sözün bu noktasında Colin Farrell, oğlu James gibi özel ilgi görmesi gereken gençlerin toplumun gerisinde kaldığını hatırlattı.Zaten söylediğine göre kurduğu vakfın amacı da bu olacak. Özel yardıma gereksinim duyan genç yetişkinlerle toplum arasında bir köprü kurmak... Onların hayatın akışının gerisinde kalmamasını sağlamak.Farrell bu konuda da şunları söyledi röportajda: " Bu konuda ilk kez konuşuyorum ve konuşmamın tek nedeni James'e bunu yapmak isteyip istemediğini soramayacak olmam."Ünlü oyuncunun bundan sonra söylediği sözler ise epey dokunaklı: " James'le sanki 20 yaşındaymış ve İngilizce dilinde mükemmel bir akıcılığa ve yaşına uygun bilişsel yeteneğe sahipmiş gibi konuşuyorum. Ancak ondan tüm bunlarla rahat olup olmadığına dair belirli bir cevap alamıyorum. Bu yüzden James'in ruhunu ve ne tür bir genç adam olduğunu ve kalbindeki iyiliği bilerek bir karar vermem gerekiyor."İLK ADIMLARINI GÖRÜNCE MUTLULUKTAN AĞLAMIŞTIFarrell, bundan yıllar önce oğlu henüz 4 yaşındayken ilk adımlarını attığında kendisinin ve ailenin geri kalanının ne kadar büyük bir mutluluk yaşadığını anlatmıştı.O dönemde In Touch dergisine röportaj veren Farrell, James'in ilk adımlarına tanık olduğunda gözyaşlarını tutamadığını da saklamamıştı. MELEK ADAM SENDROMU NEDİR?Angelman Syndrome (Melek Adam Sendromu) gelişim geriliği, entelektüel yetersizlik, konuşma bozukluğu ya da yokluğu, denge sorunları gibi belirtilerle ortaya çıkan nörolojik bir hastalık. Bu hastalık bebek dünyaya gelir gelmez anlaşılmıyor. Genellikle gelişimdeki gecikmeler 6 ile 12 aylıkken gün yüzüne çıkıyor. En çok görülen belirtisi de bebeğin 24 ile 30'uncu ayları arasında görülüyor. Genellikle ipucu olan ayrıntı ise küçük çocuğun ya akranları gibi hiç konuşmaması ya da çok kısıtlı bir kelime dağarcığına sahip olması. Melek Adam Sendromu'na sahip bebekler ilk anda mutlu bir görüntüye sahip oluyor. Fakat zaman zaman hiperaktivite, saldırganlık, öfke nöbetleri ve davranışsal uyumsuzluklar gösterir.Colin Farrell'ın bir başka ilişkisinden Henry adında 14 yaşında bir oğlu daha var. Oyuncu zaman zaman onu film galalarına ya da ödül törenlerine götürüyor. Farrell, iki oğlunu da aralarında ayırım gözetmeden eşit şekilde sevdiğini söylüyor.
Bu sözler, müzik dünyasının çapkınlığı ve ardı ardına yaşadığı ilişkiler, bunlardan dünyaya gelen çok sayıda çocuk ile konuşulan bir ünlüsünün genç sevgilisine ait... 'Genç' dediysek de öyle birkaç yaş aklınıza gelmesin...Çünkü ünlü yıldızın sevgilisi, kendisinden 44 yaş genç. Bir başka deyişle aralarında kuşak farkı var. işin daha da ilginci bu sahnelerin ünlü yıldızının 50'li yaşlarını süren çocukları bile olması.Ama görünüşe göre ne artık 80'li yaşlarını süren müzisyenin ne de 40 yaşına bile gelmemiş olan sevgilisinin oturup bu konuyu düşündüğü yok.Parmağına özel tasarım bir nişan yüzüğü taktığı halde evliliği aklından bile geçirmeyen genç sevgilinin sözleri de bunun bir kanıtı.Bir bakalım kim bu ünlü müzisyen ve sevgilisi....'KİMSEYE ZARARIM YOK.. HERKES KENDİ İŞİNE BAKSIN'Bu ünlü kişi müzik tarihine damgasını vuran Rolling Stones grubunun solisti Mick Jagger… Onunla ilişkisi hakkında fikir beyan edenlere tepki gösteren de Jagger'ın sevgilisi Melanie Hamrick.Sözün burasında hemen kısa bir hatırlatma yapalım. Özellikle gençlik yıllarında döneminin ünlü kadınlarıyla yaşadığı aşklarla konuşulan Jagger, geçtiğimiz temmuz oyunda 81 yaşına girdi.En küçük oğlunun annesi olan balerin Melanie Hamrick ise daha 37 yaşında. Aralarındaki bu yaş hatta kuşak farkına rağmen, çift ilişkilerini mutlu bir şekilde sürdürüyor.Kaleme aldığı yeni romanı The Unraveling'in tanıtımını sürdüren Melanie Hamrick, The Times'a verdiği röportajda sevgilisi Jagger ile aralarındaki yaş farkına da değindi.Sözlerini kısaca toparlamak gerekirse Hamrick, bu konunun kendisi ve Jagger'ın ilişkisini etkileyen bir ayrıntı olmadığını söyledi,Hamrick "Bunu düşünmüyorum.. Herkesin bir fikri olacaktır" dedi... Sonra da sözlerini şöyle sürürdü: "Eğer başkalarının fikirlerini bu kadar önemserseniz hayatınızda sorun yaşarsınız.... "Mick Jagger ile gayet uyumlu bir birliktelik sürdüren Melanie Hamrick bu konuda sadece bu kadar konuşmadı.Sözlerinin devamını da getirdi: "Gözlerimi kapatıyorum... Ben mutlu muyum? Evet.. Benim hayatımdaki insanlar mutlu mu? Evet... Birini üzüyor muyum, birinin canını yakıyor muyum? Hayır.. Tamam o zaman herkes kendi işine bakabilir... "10 YILDIR BİRLİKTELER: Mick Jagger ile Melanie Hamrick, 2014 yılında Japonya'nın başkenti Tokyo'daki bir konserin ardından tanıştı. Aralarında geçen bir sohbetle başlayan yakınlaşmaları da bugüne kadar geldi. Bir başka deyişle Micik Jagger ile Melanie Hamrick'in ilişkisi 10 yıldan bu yana sürüyor.ÖZEL NİŞAN YÜZÜĞÜ YAPTIRDI AMA GÜNDEMDE EVLİLİK YOKHer ne kadar 81 yaşına gelse de hem hayattaki hem de sahnedeki enerjisiyle gençlere taş çıkartan Mick Jagger ile Melanie Hamrick, bir dönem nişan söylentileriyle gündeme gelmişti.Her ne kadar Hamrickin armağında iri taşlı bir yüzükm olsa da balerin ve yazar olan Hamrick, bunun yakın zamanad evlenecekleri anlamına gelmediğini söledi. Bu arada yüzüğün Jagger taarfından özel oarakve 1920'ledin çizgilerini yansıtacak şekilde tasarlandığını hatırlatalım. Melanie Hamrick, People dergisine verdiği röportajda, bu yüzüğü takmış olmasının yakın zamanda evlenecekleri anlamına gelmediğini söyledi.36 yaşındaki Hamrick " Mutluluktan gülümsemem gerek çünkü bana bu yüzüğü Mick verdi, öyle mi? Evet... Yüzük parmağı için mi? Evet.. Ama biz ateşli ergenler gibiyiz. Benim fikrime göre bu bir "söz" yüzüğü. Biz olgunlaşmayacağız ve buna "söz yüzüğü" diyeceğiz" şeklinde karmaşık bir açıklama yaptı.Melanie Hamrick aynı röportajda kendini evli bir kadın olarak görüp görmediği sorusuna da şu ilginç yanıtı verdi: "Bilmiyorum." Sonra da sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben olayları yaşayarak görmekten yana olan bir insanım. Kim bilir."'EVLİLİK İÇİN DEĞİL SIRF ONU MUTLU ETMEK İÇİN'Melanie Hamrick aslında bu yüzüğü geçen haziran ayından bu yana parmağında taşıyor. Kendisi bunu mutlaka gerçekleşecek bir evliliğin sembolü olarak değil bir tür söz yüzüğü olarak görüyor.Fakat Melanie Hamrick'in Daily Mail gazetesine konuşan arkadaşlarına göre bu yüzük gerçek bir nişan yüzüğü. Öte yandan ortada evlilikle ilgili somut bir plan yok.Yakın çevresine göre Hamrick işte bu yüzden o iri taşlı yüzüğü Jagger ile evleneceğinin garantisi olarak tanımlamıyor.Bazı yorumlara göre, aslında evliliğe sıcak bakmayan Mick Jagger o yüzüğü sevgilisine sırf onu mutlu etmek için verdi.'EVLENMEK CENNETE YOLCULUK GİBİ GÖRÜLÜYOR... AMA HİÇ ÖYLE DEĞİL'Zaten ünlü müzisyenin geçmişte evlilikle ilgili olarak söyledikleri de bu konuya bakışının bir özeti gibi.Jagger bir röportajda "Evlilik hakkında kararsızım. Bence evlilik, insanlara çok şey vaat ediyor. Bir kere evlendiğinizde cennete giden yola çıktığınız düşünülüyor. Ama çoğu zaman öyle değil. Bence evlilik her zaman dini ve yasal nedenlerin üzerinde temellenmiştir."Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere Jagger'ın evliliğe pek sıcak baktığı iddia edilemez.SEKİZİNCİ ÇOCUĞUNUN ANNESİ MELANIE HAMRICK: Melanie Hamrick ile Mick Jagger, 2014 yılında tanıştılar. Çiftin oğlu Deveraux Ovtavian Basil 2016 yılında dünyaya geldi. Bu arada, ailesinin Devi diye çağırdığı minik çocuk sayesinde Mick Jagger sekizinci kez baba olmanın mutluluğunu yaşadı.SADECE BİR EVLİLİK YAPTIMick Jagger, bugüne kadar tek evliliğini bir dönemin ünlü modeli Bianca Jagger ile yaptı. 1971 yılında başlayan bu evlilik 1978 yılında sona erdi. Eski çiftin bu evlilikten 51 yaşında Jade adında bir kızı var. Jade Jagger, model ve tasarımcı olarak tanınıyor.Bundan önce Jagger, şarkıcı Marsha Hunt ile ilişkisinden Karis adında bir kız babası olmuştu. Karis Jagger şu anda 52 yaşında.EN ÇOK ÇOCUK BU İLİŞKİDEN DÜNYAYA GELDİMick Jagger, uzun ve çok çocuklu ilişkisini yine model olan Jerry Hall ile yaşadı. Bu birliktelikten Georgia May, Elizabeth, James ve Gabriel adında çocukları dünyaya geldi.Bu arada Hall'un da şu ana kadar tek evliliğini iş insanı Rupert Murdoch ile yaptığını ama bunun da boşanmayla sonuçlandığını hatırlatalım.BREZİLYALI MODELDEN DE BİR OĞLU VAR:Mick Jagger'ın, Brezilyalı model Luciana Gimenez Mora ile ilişkisinden şu anda 20'li yaşlarında olan Lucas adında bir oğlu bulunuyor.HER YAŞTAN ÇOCUĞU VAR: Küçük bir not: Jagger'ın en büyük çocuğu Karis 53, bir sonraki Jade 52, Elizabeth 40, James Leroy 39, Georgia May 32, Gabriel Luke 26, Lucas Maurice 25 yaşında. Melanie Hamrick ile birlikteliğinden dünyaya gelen Deveraux Octavian 7 yaşında. Bir başka deyişle çocuklarının arasında da kuşak farkı var.
Ama hiç beklenmedik bir anda karşısına öyle bir kadın çıktı ki aradığı her şeyi onda buldu.Hayatının geri kalanını o uzun boylu, koyu renk uzun saçlı, güzel gülüşlü hepsinden de öte iyi eğitimli ve kendinden emin o genç kadınla geçirmeye karar verdi...Çok da vakit kaybetmeden evlendiler zaten. Hatta bir süre sonra da biri kız diğeri erkek ikiz çocukları dünyaya geldi.Ünlü oyuncu artık 63 yaşında, iki çocuk babası bir yetişkin. Üstelik evliliği de kimsenin beklemediği kadar büyük bir başarıyla sürüyor.Hem de 27 Eylül'de 10 yılı devirdi bile "geç bulduğu" karısıyla. Mutlu olduğu, karısını çok sevdiği gittiği her yerde her halinden belli oluyor.Ama o da bunu kelimelere dökmekten hiç kaçınmıyor: "Karım hep tarihin doğru tarafındadır... Ne olursa olsun onunla aynı odada bulunmaktan gurur duyuyorum" sözleri de bunun kanıtı zaten.EVLİLİKTE 10 YIL GERİDE KALDIHayranları çoktan anladı George Clooney ile karısı Amal Clooney'den söz ettiğimizi...27 Eylül 2014'te Venedik'te bir dizi görkemli törenle evlenen George ve Amal Clooney, birlikte 10 yılı geride bıraktılar.Bu arada Alexander ve Ella adında biri kız diğeri erkek iki tane çocukları da dünyaya geldi.Özetle meslektaşı Talia Balsam ile yaptığı kısa süren ilk evliliğini saymazsak yeni bir yuva kurmak için 53 yaşına kadar beklemesinin ödülünü de aldı Clooney.Evliliklerinde bu önemli yıl dönümünü kutlamadan önce George ve Amal Clooney, birlikte el ele bir etkinliğe katıldılar.Orada da bir kez daha kameralar karşısında mutluluk tablosu sergiledi ünlü yıldız ile tanınmış bir insan hakları avutatı olan eşi Amal.Evlilik yıl dönümlerinden bir gece önce gittikleri o etkinlikte Clooney, People dergisine bir de ayaküstü röportaj verdi. Orada da karısını 10'uncu yıl dönümü için bir yere yemeğe götüreceğini ama neresi olduğunu Amal'ın bilmediğini söyledi.HER KOŞULDA KARISININ DESTEKÇİSİClooney, aslında her fırsatta söylediği, karısına ne kadar güvendiğini ve onu nasıl sevdiğini ifade eden sözlerini bir kez daha tekrarladı: "Karımın dahil olduğu her şeyi desteklerim. O her zaman tarihin doğru tarafında duruyor. Onunla aynı odada bulunmaktan gurur duyuyorum."Clooney çifti bir yandan kendi dünyalarında ayrı hayatlar yaşıyorlar, mesleklerini sürdürüyorlar. Ama öte yandan aradığı aşkı ve aileyi ileri bir yaşta bulan Clooney için kelimenin tam anlamıyla "varsa yoksa karısı"..Son dönemde oyunculuktan çok yapımcılığa ağırlık veren George Clooney, hayatındaki her şeyi hatta kariyerini bile geri plana atmayı göze almış durumda.Çifte yakın bir kaynağın anlattığına göre ünlü yıldız için ikiz çocuklarının annesi Amal her şeyin önünde geliyor.EN SEVDİĞİ YERDE TANIŞTILARŞimdi 2013 yılına gidelim ve Clooney'in İtalya'nın Como Gölü yakınlarındaki evinde yaşanan o geceyi bir hatırlayalım.Clooney çifti, ünlü oyuncunun çok severek satın aldığı o evde bir araya geldi ilk kez. Bir arkadaşı İtalya'dan geçip Cannes'a gidiyordu. O arada da Clooney'e uğramak istedi. Tabii ki yanında başarılı bir avukat olan Amal Alamuddin vardı.Arkadaşı Cloonely'i aradı ve "Sana geliyorum. Ama yanımda bir arkadaşım var. O da gelebilir mi?" diye sordu. George Clooney de "Tabii ki" diye yanıt verince kaderin ağları da örülmeye başlamış oldu.'EVİNE BİR KIZ GELİYOR... SEN ONUNLA EVLENECEKSİN'Onun ardından da Clooney'in menajeri aradı. Belli ki etrafındaki herkes onun artık bir yuva kurup durulup oturması gerektiğine karar vermişti. Üstelik buna uygun buldukları kişi de Amal Clooney'di.Menajere dönersek o da George Clooney'i arayıp "Şimd evine gelen kızla ben tanıştım. Sen onunla evleneceksin" dedi.Clooney'in bir röportajda anlattığına göre o gece evinde küçük bir de parti vardı. Hatta ünlü oyuncunun annesi ve babası da oradaydı.Sonunda hem Amal'ı hem de George'u tanıyan arkadaşı yanında Amal Alamuddin ile Como Gölü kıyısındaki eve gitti. Böylece çiftimiz tanıştı.O gece Clooney'in babası Nick ve annesi Nina da müstakbel gelinlerini ilk kez o gece gördü. Nick Clooney'in anlattığına göre Amal ile ikisi gayet güzel bir sohbete daldılar. Baba Clooney, bu genç kadının tam da oğluna uygun bir eş olduğuna kanaat getirdi o gece.İYİ ARKADAŞ OLAMAYACAKLARINI ANLADITabii ki George Clooney de etkilendi Amal'dan. Onun telefon numarasını ve elektronik posta adresini aldı: Öyle tatlı bir sohbet ortamı oluştu ki ikisi de bir türlü uyumak istemedi.O gecenin ardından eposta aracılığıyla yazışmaya başladılar. George Clooney'in söylediğine göre Amal'dan hoşlanmıştı ama onun kendisiyle çıkmayı isteyip istemeyeceğinden emin değildi. Clooney bir röportajında bu konudaki endişesini şöyle anlatmıştı: "En azından arkadaş olabileceğimizi düşündüm."Tabii olaylar öyle gelişmedi. 2013 yılının temmuz ayındaki o buluşmadan sonra Amal ile George ekim ayında bu kez Londra'da baş başa çıktıkları akşam yemeğinde görüldüler.O sırada Clooney, Monuments Men adlı filmin stüdyo işlemleri için kentte bulunuyordu. Amal da zaten orada yaşıyordu.İşte o yemeğin ardından George Clooney bir ayrıntıyı fark etti. Amal ile iyi arkadaş olamayacaklardı! Çünkü ilişkileri aşka doğru gidiyordu.Ünlü oyuncu o akşam yemeğinden "İyi bir ilk buluşmaydı" diye söz etti daha sonra Hollywood Reporter'a verdiği röportajda. Buluştukları restoranı öneren kişi de Amal oldu.EVLİLİK TEKLİFİ KORKUNÇTUSonra sıra evlilik teklifine geldi. Ama o gece Clooney'in anlattığına göre korkunç bir kabus gibiydi.Aslında ünlü oyuncu romantim bir yemek planlamıştı kendi evinde. Amal'a da orada evlenme teklif edecekti. Ama planlar istediği gib iyürümedi ve teklifini 25 dakika gecikmeli olarak yaptı.Romantik bir müzik açtı. Sonra elinde yüzüğüyle Amal'ın önünde diz çöktü. Ona teklifini laptıb. Ama Amal'dan hemen cevap gelmediDakikalar geçti gitti. Tam 20 dakika oldu Amal'dan kses çıkmadı. Çünkü Clooney'in anlattığına göre Amal şaşkınlıktan donup kalmıştı.TANIŞTIKTAN BİR YIL SONRA EVLENDİLERİlk evliliğini 1989 ile 1993 arasında meslektaşı Talia Balsam ile yaptı George Clooney. Ama ondan boşandıktan sonra tam 21 yıl boyunca hayatına giren hiçbir kadınla evlenmeye yanaşmadı.Çapkın gülüşü ve yakışıklılığıyla birçok sevgili edinen Clooney hakkında evlilik söylentileri çıksa da bunların hiçbiri gerçeğe dönmedi.Sonunda Lübnan asıllı insan hakları avukatı Amal Alamudin ile tanıştı aktör. Onu tanıdıktan sonra da evliliğe bakışı değişti. Amal Alamuddin, hem genç ve güzel hem de mesleğinde başarılıydı. Sonunda çift 2014 yılında İtalya'nın gözde turistik bölgesi Venedik'te evlendi.Törene Clooney'in hem yakın dostu hem de iş ortağı olan Rande Gerber ile eşi top model Cindy Crawford başta olmak üzere birçok ünlü akın etti.Bu arada hemen hatırlatalım... Amal Alamuddin ve George Clooney'i yine Como Gölü yakınlarındaki bir partide, ortak arkadaşları tanıştırdı. O sırada takvimler 2013 yılını gösteriyordu. Çift tanıştıktan bir yıl sonra nisan ayında nişanlandı. Aynı yıl temmuz ayında da Venedik'te dillere destan bir düğünle evlendi.56 YAŞINDA İKİZ BABASI OLDUBu gösterişli törenin ardından George ve Amal Clooney, bir çift olarak yeni hayatlarına başladı. Aradığı aşkı 50'li yaşlarının ilk yarısında bulan George Clooney, 56 yaşında da ilk kez baba olma mutluluğunu yaşadı. Hem de aynı anda iki bebeğin birden babası oldu.O süreçte yani ikiz babası olacağını öğrendiği zaman neler hissettiğini de konuk olduğu bir sohbet programında anlattı Clooney.Meslektaşı Drew Barrymore'un sohbet programına katılan Clooney, ikiz bebekleri olacağını öğrendiklerinde kendisinin de karısı Amal'in de büyük bir korkuya kapıldığını anlattı. Aynı zamanda çok şaşırdıklarını da gizlemedi.Ünlü oyuncu, kendisinin hissettiği korkunun büyük oranda yaşından kaynaklandığını sözlerine ekledi.
Peki ama hiç çamaşırhanede tanışan bir ünlü çift duydunuz mu?Bir de size bu ünlü çiftin evliliğinin yarım asrı aşkın süredir devam ettiğini söylesek...İşte şimdi gösteri dünyasının evliliklerinde 50 yılı geride bırakan bir çiftinin ilginç tanışma öyküsünü anlatacağız size...Ünlü bir şarkıcı ile kocası bu öykünün kahramanları... 1964 yılında tanıştılar ve o zamandan bu yana hiç ayrılmadılar...Gelin bir bakalım bu öykünün ayrıntılarına.YARIM ASIRDIR BİRLİKTELERBu sözünü ettiğimiz ünlü şarkıcı, yıllardır sahnelerin yıldızı olma unvanını kimselere kaptırmayan Dolly Parton .Tam 58 yıldır evli olduğu kocasıyla birlikte benzersiz bir aşkın kahramanı ünlü şarkıcı.Bugün 78 yaşında olan Parton ile artık 82 yaşına gelen kocası Carl Thomas Dean, 1966 yılında evlendiler.O zamandan bu yana da birbirlerinden hiç ayrılmadılar. Bunca yıl içinde tek eksikleri ise bir çocuk oldu.ONU ÇAMAŞIRHANEDE GÖRÜP BEĞENDİÜnlü çiftin tanışma öyküsü ise gerçekten ilginç.Carl Dean, o sırada henüz ünlü olmayan Dolly Parton'ı Nashville'de bir çamaşırhanede gördü... O sırada takvimler 1964 yılını gösteriyordu.Parton, yeğenine bebek bakıcılığı yapıyordu. İkisi de çamaşırlarını yıkamak amacıyla bu iş için hizmet veren bir çamaşırhaneye gitmişlerdi o gün.İşte Carl Dean bu sarı saçlı, gösterişli fiziğe sahip genç kızı orada görünce bir anda kelimenin tam anlamıyla kalbinden vuruldu.Hatta onun dikkatini çekmek için ona seslenmeye başladı. Bir adım daha ileri gidip daha ilk gün bu güzel genç kıza birlikte gezmeye gitmeyi teklif etti.BİR HAFTA HER GÜN VERANDADA BULUŞTULARFakat New York Times'a verdiği röportaja göre Dolly Parton bu teklifi kabul etmedi. Söylediğine göre o dönemde bu tehlikeli bir durumdu.Bunu da şöyle anlattı Dolly Parton "Onunla gezmeye gidemezdim. Bize öğretilenlere göre tanımadığımız biriyle bir yerlere gitmek güvenli bir durum değildi. Bu kişiler sizi arka sokaklara götürebilirdi."Her ne kadar Dolly Parton onunla gezmeye gitmek istemese de başka bir şey yaptı. Carl'a "Yarın yeğenime baktığım eve gel" dedi...Tabii ki onu içeri almadı. Ama iki genç Parton'ın bebek bakıcılığı yaptığı evin verandasında buluştular.Carl Thomas Dean, bir hafta boyunca her gün Dolly'nin söylediği gibi o evin verandasına gitti ve genç kızla buluştu.BİR HAFTA SONRA ONU AİLESİYLE TANIŞTIRDIDean, daha sadece bir haftadır görüşüyorlardı ki ilk görüşte beğendiği bu genç kızın elinden tutup ailesinin yaşadığı eve götürdü. Orada annesiyle ve babasıyla tanıştırdı.Zaten o noktadan sonra da olaylar kendilerinin bile beklemediği bir şekilde hızla gelişti.Parton yine New York Times'a verdiği röportajda hızlı gelişen ilişkileri hakkında şunları söylemişti: "Carl'ın sonradan bana söylediğine göre daha ilk gördüğünde aradığı ve istediği kişinin ben olduğumu anlamış."Dolly Parton ile Carl Dean, 1966 yılında evlendiler.O zamandan bu yana da birbirlerinden hiç ayrılmadılar. Gerçekten de evlilik yeminlerini ettikleri gün olduğu gibi 'hastalıkta sağlıkta' iyi günde kötü günde hep birbirlerinin yanında oldular.DÜĞÜN İPTAL EDİLDİ GİZLİCE EVLENDİLEREvlendiler evlenmesine ama işin o kısmı biraz zorlu oldu.Dolly ve Carl Thomas Dean iki yıl flört ettiler. Sonra Dean sevgilisine evlenme teklif etti. O sırada Dolly Parton da müzik kariyerinde yükselmeye çalışıyordu. İşte tam da düğün hazırlıkları sırasında Dolly ile Carl'ı kararsız bırakan bid gelişme oldu.Şarkıcının menajeri Fred Foster ona evlenmemesi gerektiğini söyledi. Parton bu konuyu şöyle anlattı: "Bana evlenmememi söyledi. Eğer bunu yaparsam albümün tanıtımı sırasında zorluk çıkacağını ileri sürdü."O sırada Carl'ın annesi çoktan düğün davetiyelerini göndermişti bile. Menajerinin bu isteği onun da kalbini kırdı. Sonuç olarak çiftin düğünü iptal edildi.Yine de bu durum genç aşıkların evlenmesini engellemedi.Her ne kadar öyle gösterişli bir tören olmasa da Dolly Parton ile Carl Thomas Dean gizlice evlendiler. Nikahlarında görevlilerle birlikte sadece üç kişi vardı. Bunlardan biri de Dolly Parton'ın annesi Avia Lee Owens'tı.TEK EKSİK ÇOCUKBöylesine hızlı başlayan ve ilerleyen bu ilk görüşte aşk ve evlilik öyküsünde eksik kalan bir ayrıntı var: Çiftin hiç çocuğu olmadı.Parton bu durumu geçen yıl Saga dergisine verdiği bir röportajda "Tanrı benim çocuk sahibi olmama izin vermedi. Bütün çocuklar benim olsun istedi" diye anlatmıştı.Müzik dünyasının yıldız ismi, aslında bu durumda biraz da kendisinin etkisi olduğunu gizlemedi. Bu konuda şunları söyledi Parton "Genç bir çiftken günün birinde çocuklarınız olacağını düşünürsünüz. Ama bu benim yanıp tutuştuğum bir şey de değildi. Kariyerim vardı, müzik vardı, seyahat ediyordum" diye konuştu ünlü şarkıcı.Sonra da daha ilginç bir ayrıntıya değindi. Eğer bugün, dünyanın şu halinde çocuk büyütmek zorunda kalsaydı büyük endişe içinde olacağını itiraf etti.Bu konuda şöyle konuştu ünlü şarkıcı: " Eğer çocuklarım olsaydı onlarla birlikte evde otururdum. Eminim ki onlar için ölesiye endişe duyardım. Bütün bu olanlara baktığımda bu dünyaya çocuk getirmekten nefret ederdim."Her ne kadar çocuk sahibi olmasa da bunun çocuklarla bağlantısı olmadığı anlamına gelmeyeceğini sözlerine ekledi Parton.ÇOCUKLARA 220 MİLYON KİTAP BAĞIŞLADIAilesinde kız ve erkek yeğenleri olduğunu söyleyen Parton, dünyanın dört bir yanındaki çocuklar için de çok önemli bir adım attı.1995 yılında kurduğu Imagination Library (Hayal Kütüphanesi) adlı girişim aracılığıyla dünyanın farklı yerlerine toplam 220 milyon kitap bağışladı.Dolly Parton çocuk konusuyla ilgili olarak şunları da sözlerine ekledi: " Her zaman derim ki Tanrı benim çocuk sahibi olmama izin vermedi. Çünkü bütün çocukların benim olmasını istedi..."Dolly Parton ve kocası Carl Thomas Dean, neredeyse 60 yıldır evliler. Ama ünlü şarkıcının söylediğine göre hayalindeki düğünü, evlendikten yıllar sonra 50'inci evlilik yıl dönümünde yaşadı. Çünkü 1966'daki evlilik töreni çok da istediği gibi değildi.Oysa Parton'ın anlattığına göre 50'inci evlilik yıl dönümünde düzenlenen nikah tazeleme töreninde güzel fildişi rengi bir gelinlik giydi. Kocası da takım elbisesi içinde çok yakışıklı görünüyordu.
Saçlarına kırlar düşmeye başlamış o yakışıklı adamı yıllar öncesine götüren o anıya gelirsekGüzeller güzeli karısı da kendisi de çok genç... Büyük bir kavga etmişler ve karısı, evlendikten sonra yerleştikleri muhteşem malikanenin üst katındaki yatak odasında öfke nöbetleri geçiriyor. Genç adam ise alt katta ne yapacağını bilmez şekilde oturuyor.Dakikalar sonra karısı bağırarak onu üst kata yanına çağırıyor... Sadece öfkeden değil bu bağırması... Yaşadıkları ev normalden çok büyük ve sesini kocasına duyurmak için bağırmak zorunda.Kocasına, yanına gitmesi için yalvarıyor az önce öfke nöbetleri geçiren kadın. Genç adam onun istediğini yerine getiriyor ve karısının yanına gidiyor.Hatırladığı o anları "Evliliğimizdeki en ateşli tartışmalardan biriydi" diye yorumluyor aradan geçen zamanın ardından genç adam.Adam yukarı çıktığında genç çiftin kavgası da bitiyor. Ama aslında adam neler olduğunun farkında: "Hem çok güzeldi, hem de çok üzücüydü... Çünkü yolun sonuna geldiğimizi ikimiz de biliyorduk..."BİR ZAMANLAR 'BAY JENNIFER LOPEZ' OLARAK ANILIYORDUBu sahneyi anlatan kişi Ojani Noa… Belki birçok kişi böyle ilk anda onun kim olduğunu çıkaramaz... Ama biz hatırlatalım...Şu anda 50 yaşında olan Ojani, bundan yıllar önce "Bay Jennifer Lopez" olarak anılıyordu.Şimdi tahmin ettiğiniz gibi Ojani Noa, şu anda son kocası Ben Affleck ile boşanmasıyla konuşulan Jennifer Lopez'in ilk kocası.Aynı şekilde Lopez de Ojani Noa'nın ilk karısıydı.Lopez, 1997 ile 1998 arasında yani sadece bir yıl süren bu evliğin ardından üç kez daha hayatını sevdikleriyle birleştirdi.Öte yandan JLo ile yaptığı bu evlilik Noa için ilk ve - şimdilik- son oldu. Çünkü ondan sonra bir daha hiç evlenmedi.BU İLK EVLİLİK SONRAKİLERİN TASLAĞI GİBİYDİOjani Noa, İngiliz Daily Mail gazetesine verdiği röportajda Jennifer Lopez ile yaptığı evliliğin bilinmeyenlerini büyük bir samimiyetle anlattı.Aslında şöyle bir geriye çekilip bakarsak, ilk kocası Noa ile yaptığı bu kısa süren evlilik, Lopez'in daha sonraki üç evliliğinin de bir taslağıydı sanki... Çünkü hepsi aynı biçimde kısa sürdü ve gayet gerilimli bir şekilde bitti.Ojani Noa, verdiği röportajda sırada Lopez'in bugünkü kadar ünlü olmadığını belirtti. Bu konuda şunları söyledi Noa: "Kariyerinin başında onun yanındaydım, ona destek oldum. Kaygılarıyla ve güvensizlikleriyle yüzleştim. "Noa'ya sorarsanız kendisi Lopez'e çok iyi bir koca oldu. "Çünkü ben evliliğe inanıyorum. Boşandığımız zaman kalbim kırılmıştı. İstediğini elde ettiğinde, şöhrete ulaştığında artık bana ihtiyacı kalmadığında evliliğimiz bitti" diye konuştu.Ojani Noa'nın geçmişine bir bakarsak... Kübalı olan Noa, henüz 15 yaşındayken altı arkadaşıyla birlikte şişme bir bota bindi ve ABD'ye ulaştı. Göçmen olarak geldiği ülkede hayata tutunmak için de çok büyük bir çaba harcadı Ojani Noa.Miami sokaklarında araba yıkadı bir süre. Ardından da ünlü şarkıcı Gloria Estefan'ın restoranında bulaşıkçı olarak işe girdi.22 yaşına geldiğinde de aynı restoranda garson olarak çalışmaya başladı. Bu konuda Ojani Noa'nın hala korumayı başardığı yakışıklı görüntüsünün de etkisi vardı kuşkusuz...'HAYATIMDA GÖRDÜĞÜM EN GÜZEL KADINDI'İşte Jennifer Lopez ile tanışması da o restoranda garson olarak çalışırken gerçekleşti.Tanıştıkları o gün Jennifer Lopez'i karşısında gördüğünde neler hissettiğini, neler düşündüğünü de saklamadı Ojani Noa.O sırada 27 yaşında olan Lopez hakkında "Hayatımda gördüğüm en güzel kadındı. İnanılmaz bir vücudu vardı" diye konuştu.Lopez'in gençlik yıllarındaki fiziksel görünümünü koruduğunu da sözlerine ekledi.Belli ki o sırada bugünkü şöhretine henüz ulaşmamış olan Jennifer Lopez de bu yakışıklı garsondan etkilendi.Çünkü ertesi gün bir kez daha asistanıyla birlikte restorana gitti. Özellikle de Ojani'nin kendi masalarına servis yapmasını istedi.Noa o gün olanları şöyle anlattı: "Jennifer ile biraz konuştum. O çok iyi İspanyolca bilmiyordu. O zamanlar ben de bugünkü kadar iyi İngilizce konuşamıyordum. Ama yine de konuştuk ve güldük."'O PARTİDE DANS ETTİK VE ÖPÜŞTÜK'O dönemde Lopez, sinemada da ilk adımlarını atıyordu. Jack Nicholson ve Michael Caine ile Blood and Wine filmini çekiyorlardı.Çekimlerin bitmesi nedeniyle düzenlenen partiye Ojani de davet edildi. İşte o gece Lopez ile Noa arasındaki aşk kıvılcımları çaktı ve hatta alev aldı.Takvimler 1996 yılını gösteriyordu...Anlattığına göre Jennifer ile Ojani o partide dans ettiler hatta birbirlerine ilk öpücüklerini verdiler. Noa o anları "Sanki birbirimizi çok uzun zamandır tanıyormuşuz gibi hissettik" diye anlattı.Film çekimi de bittiği için Lopez ertesi gün Los Angeles'a evine döndü. Ama Noa ile ilişkisini kesmedi. Her gün telefonda saatlerce konuştular.Noa'ya kendi deyimiyle 'çılgınca' telefon faturaları geldi. Ama Lopez ile birbirlerini iyice tanıdılar.UYDURUK BİR BOTLA GELDİĞİ ÜLKEDE KIRMIZI HALIYA BİLE ÇIKTIBirkaç hafta sonra Lopez onu rol aldığı filmin galasına davet etti ve o sırada da ünlü oyuncu Michael Caine ile tanıştırdı.Lopez ile kiralık takım elbisesi içindeki Noa el ele kırmızı halıda yürüdüler. O sırada Ojani, bir şişme botla geldiği ülkede bu yaşadıklarına bir türlü inanamıyordu.Gerisi ise bilinen hikaye.Artık Lopez ile Noa resmen sevgili olmuştu.Ojani Noa, star olmanın eşiğindeki bir genç kadının kendisi gibi bir garsonda ne bulduğunu merak etti o dönemde.Bunu da Lopez'e açıkça sordu. Aldığı cevap "Sende başka kimsede görmediğim bir şey gördüm" oldu.Bu yanıt üzerine de Noa ne kadar şanslı olduğunu düşündü.Bugün Lopez bırakın biriyle sevgili olmayı yan yana bir erkekle bile görüntülense paparazzi ordusu peşini bırakmaz. Ama o dönemde işler pek öyle yürümüyordu.O sıralarda Lopez henüz büyük bir yıldıza dönüşmemişti.DİZ ÇÖKÜP EVLENME TEKLİF ETTİOjani Noa daha sonra Lopez'in evine taşındı. Film setlerine yiyecek götüren bir şirkette çalışıyordu. Anlattığına göre kimin ne kadar parası varsa bütün masrafları paylaşıyorlardı.O dönemde Noa, bu dünyaya kendini hiç yabancı hissetmiyordu. Çünkü seviyordu ve bu güzel kadın tarafından seviliyordu.Sonuçta bir buçuk yıllık beraberliğin ardından Noa, evlenme teklif etti.O sırada Lopez de bugünkü kariyerine uzanan yolun taşlarını döşeyen Selena filminde oynuyordu. Filmin son çekim gününün ardından düzenlenen partide Ojani Noa, herkesin önünde diz çökerek ona evlenme teklif etti.Lopez'in o ilk nişan yüzüğü sadece 15 bin dolar değerindeydi. Sonradan parmağına takılanlardan çok çok ucuzdu yani.Sonunda çift evlendi. Pahalı bir balayı yerine Florida'ya gittiler ve orada müzeleri gezip tekne gezintilerine çıktılar.Balayının ardından genç çift Los Angeles'a yerleşti. İlk dönemleri de gerçekten çok mutluydu. İşten eve geldiklerinde birlikte yemek bile pişiriyorlardı.LOPEZ'İN ŞÖHRETİ ARTTIKÇA YUVALARI DA ÇATIRDAMAYA BAŞLADIAma bu mutluluk Lopez'in şöhretinin giderek artmasıyla bozulmaya başladı.Jennifer Lopez, Ojani Noa ile evlendiği ilk dönemde, gencecik yaşında bir hayranı tarafından ateşli silahla öldürülen ünlü şarkıcı Selena'nın hayatını anlatan filmde rol alıyordu.Her ne kadar sonradan kendisine bugünkü şöhretinin kapılarını açsa da film çekimleri sırasında sık sık güvensizlik krizlerine kapılıyordu. İşte o sırada da yanında kocasını buluyordu.O dönemi şöyle anlattı Noa:" Zaman zaman kaygı atakları geçirir ve ağlardı. Öyle anlarda elini tutar onu sakinleştirmeye çalışırdım. İyi iş çıkardığını söylerdim."Ojani Noa'nın söylediğine göre Lopez o dönemde de hep sevilmek istediğini söylüyordu.Bu konuda "Ama dört kocası oldu ve hep iyi bir şekilde sevildi. Hala ne kadar sevgiye ihtiyacı olduğunu, ne kadar sevgi aradığını bilmiyorum" diye konuştu.DİKKAT ÇEKME ARZUSUNA KAPILDISelena filminin başarısından sonra ise Lopez kamuoyunun daha fazla dikkatini çekme arzusuna kapıldı. Daha önce paparazzi ilgisi onu rahatsız ederken bu konudaki tavrı değişti.İşte o dönemde Ojani Noa karısını şu sözlerle uyardı: "Medyanın ilgisinden gerçekten keyif aldığını hissettim. Özel olmalısın. Sürekli fotoğraflanıyorsan bir ilişkide gerçek olamazsın."Fakat bu sözleri çok da etkili olmadı Lopez üzerinde... O gördüğü ilgiden giderek daha memnun olurken Noa ise sinirlenmeye başladı.Kendi deyimiyle paparazzi fotoğraflarında birinin kafasını kırmak istiyormuş gibi görünmeye başladı. Lopez'in ilk kocası, Ben Affleck'in basın karşısındaki bazı tavırlarını kendisinin o dönemdeki haline benzettiğini söylemeden de geçmedi.Bu gerilime rağmen Lopez ile Noa, evliliklerinde her şey yolunda gidiyormuş gibi görünmeyi sürdürdü. Fakat bir süre sonra Noa bu konuda isteksiz bir hale geldi.İçinde bulundukları durumu da "Her şeyin yolunda olduğunu ancak bir yere kadar ileri sürebilirsiniz. Bir cehennemin içinden geçerken bir çift olarak dışarı çıktığımızda iyi görünmek zorundaydık. Ama bunu başarmak zordu. Çünkü gerçekte iyi bir durumda değildik."Zamanla Jennifer Lopez'in yanında kırmızı halıya çıkmaya da dayanamaz hale geldi Ojani Noa.BOŞANDIKTAN SONRA 50 BİN DOLAR TAZMİNAT ALDIZaten sonunda da 10 ay içinde evliliğin sonu geldi. Noa'nın ileri sürdüğüne göre evliliği bitiren de kendisi oldu. Hatta boşandıktan sonra 50 bin dolarlık bir tazminat aldı.Noa, boşanmanın ardından kendisinin kötü bir insan olarak gösterildiğini ileri sürdü. Oysa işin gerçeğinin hiç de öyle olmadığını vurguladı.Aradan geçen bunca zamana rağmen Lopez'e yönelik hiçbir kötü duygusunun olmadığını özellikle vurguladı.Ojani Noa'nın anlattığına göre Lopez, Selena filmiyle büyük bir çıkış yaptıktan sonra değişti. Bir yıldıza dönüşmeden önce ona ruhunu açan, samimi davranan, güvensizliklerini gösteren kadın gitti yerine bambaşka birisi geldi.Eskiden kameralardan hoşlanmazken sonradan ilgi çekmek görüntülenmek için her yolu deneyen birine dönüldü.Özetle istediği şöhrete kavuştuktan sonra hayata onun gibi bakmayan Ojani Noa'dan uzaklaştı.'BİR DAHA ASLA'Noa eski karısını "Harika bir kariyeri olan güzel ve çalışkan bir kadın" olarak nitelendirdi.Ama ona birkaç nasihat vermekten de geri durmadı: "Biriyle birlikte olmadan önce kendine biraz zaman tanı. Sonra hayatına biri girdiğinde ona gerçekten vakit ayır. Kameralar için yaşamak yerine gerçekten kendin ol."Ojani Noa'ya yöneltilen son soru ise yıllar sonra yeniden onunla evlenmeyi isteyip istemeyeceği oldu. i Noa'nın bu soruya verdiği yanıt ise bir gülümseme eşliğinde gayet kısa ve net oldu: "Hayır asla!"
İşte son aylarda tam da böyle bir ünlü kişi gündemin merkezine oturmuş durumda. Bunun da elbette bir nedeni var...Bu ünlü iş insanı, yıllardır süren evliliğini bitirmek istiyor ama bu amacına bir türlü ulaşamıyor. Çünkü karısı onunla resmen boşanmamak için bin dereden su getiriyor.Öte yandan bu ünlü ve çok büyük bir servete sahip iş insanının bir de yarı yaşında bir nişanlısı var.Özetle daha resmen boşanmadı ama çoktan başka bir kadınla nişanlandı. Üstelik de o genç nişanlı, iş insanından hamile!Kısaca söylemek gerekirse, tam da entrikalarla dolu bir TV dizisi gibi yaşananlar.Bütün bunlara ek olarak bir de iş insanının, boşanmaya çalıştığı eşi çarpıcı bir iddiada bulundu: O genç kadın, kocamın servetine konmak için ondan hamile kaldı!SON DÖNEMİN EN KARMAŞIK AŞK ÜÇGENİBir bakalım kim bu sözünü ettiğimiz ünlü iş insanı...Aslında onu hiç tanımayanlar bile son dönemde magazin sayfalarında adı sık sık geçen John Paulson'ın kim olduğunu çoktan öğrendi.68 yaşındaki Paulson, 2000 yılında Jenny Paulson ile bir evlilik yaptı. Bu evliliği sırasında da iki tane çocuk sahibi oldu.Zaten evliliğin hiç iyi gitmediği bir sırada 36 yaşındaki Alina de Almeida ile tanıştı. İkili, aradaki yaş farkını hiç önemsemeden birbirlerine aşık oldu. Hatta nişanlandılar bile.Öte yandan Paulson'ın kağıt üzerinde hala evli olduğu Jenny ise ondan boşanmaya bir türlü yanaşmıyor.'KOCAMIN SERVETİNE KONMAK İÇİN ONDAN HAMİLE KALDI'Geçtiğimiz haftalarda John Paulson ile Alina de Almeida, bir bebek beklediklerini bile duyurdu. Özetle, çift bütün sorunlara rağmen birlikte bir aile kurmak üzere.Alina'nın hamileliğinin duyulmasından sonra da o zamana kadar suskunluğunu koruyan Paulson'ın boşanmaya çalıştığı karısı Jenny, çok çarpıcı bir iddiada bulundu.Alina de Almeida'nın, kocasının 5.1 milyar dolarlık servetine el koymak için ondan hamile kaldığını ileri sürdü.Açılan davanın belgelerine göre Jenny Paulson'ın avukatı, Alina de Almeida'nın hamile kalarak ünlü iş insanının büyük servetine erişim hakkı kazandığını ileri sürdü.Üstelik bu şekilde John Paulson'ın eşi Jenny ile evliliğinden dünyaya gelen iki genç kızını da yeni doğacak bebekle karşı karşıya getirdiğini savundu.KARISININ DA HEDEFİ ÜNLÜ İŞ İNSANININ SERVETİ Jenny Paulson'ın kolayca boşanmamak için direnmesinin en önemli nedenlerinden biri de iş insanının serveti aslında.Onun iddiasına göre ünlü iş insanı bilinenden daha fazla bir servetin sahibi. Hamilelik duyuluncaya kadar Jenny, alacağı tazminatı yükseltmek için bu gizli servetin peşine düşmüştü.Fakat şimdi John Paulson'ın genç sevgilisinden doğacak bebek de bu işin içine karıştı.Bir kaynak "Paulson boşanma davası sırasında evlilik dışı bir bebeğe sahip olmanın kız arkadaşına maddi fayda sağlayabileceğini düşünmemiş olabilir mi?" diye sordu.'BU PLANLI BİR HAMİLELİK'Jenny'nin açtığı davada John Paulson'ın henüz resmi olarak evliyken başka biriyle hayat kurmaya çalışmasının aile birliği yasasını ihlal etmek olduğu ileri sürüldü.Paulson çiftinin boşanma davasını daha çok karmaşık hale getiren doğmamış bebek ayrıntısına bakarsak...Paulson ile nişanlısı Alina de Almeida, bir bebek beklediklerini kısa bir süre önce açıkladı.Page Six'e konuşan Alina de Almeide "İkimiz de çok heyecanlıyız. Bu bizim planladığımız bir şeydi. O yüzden çok da büyük bir sürpriz olmadı" dedi.Üç yıldır birlikte olduklarını hatırlatan Alina de Almeida, her zaman bir aile istediğini belirtip "John'un mükemmel bir baba olacağını biliyorum" diye konuştu.Genç kadın, bebek konusunda kız ya da erkek diye bir tercihleri olmadığını ifade edip "Sadece sağlıklı bir bebeğimiz olmasını istiyoruz" diyerek sürdürdü sözlerini.John Paulson ile Alina de Almeida geçtiğimiz nisan ayında nişanlandıklarını ilan etmişti.DONALD TRUMP'IN EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ: Bu arada küçük bir not... John Paulson, yeniden ABD Başkanı olmak için mücadele eden Donald Trump'ın kampanyasının da en büyük destekçilerinden biri. Paulson ile de Almeida, geçtiğimiz günlerde Trump'ın kampanyası için 50 milyon dolardan fazla bağış toplanan bir etkinliğe de ev sahipliği yaptı.KARISI BOŞANACAKLARINI MAGAZİN BASININDAN ÖĞRENDİToplamda 4, 7 milyar dolarlık bir servete sahip olan John Paulson, üç yıl önce karısı Jenny'yi, şu anda nişanlısı olan Alina uğruna terk etti.İşin ilginç yanı Jenny, kocasının kendisine boşanma davası açtığını magazin basınından öğrendi.2021 yılında, Paulson'ın eşine boşanma davası açtığı sırada bunun Jenny açısından son derece aşağılayıcı olduğu konuşulmuştu.'ALINA VE BEN ÇOK MUTLUYUZ'Milyarder iş insanı John Paulson, boşanma davası açtıktan hemen sonra yaptığı açıklamada "Ne yazık ki evliliğimiz yürümedi.Boşanmalar oldukça yaygın ama zor. Alina ve ben birlikte çok mutluyuz. Aynı mutluluğu Jenny için de dilerim" diye konuşmuştu.Görünüşe göre de John Paulson'ın işi hiç kolay değil. Çünkü, onların üç yıldır bitmeyen bu davası daha şimdiden bütün zamanların en pahalı boşanma davası olarak tarihe geçti bile...Eski çift, şimdi hem milyon dolarlar hem de bu değerdeki mülklerin paylaşımı konusunda büyük bir hukuksal savaşa girişmiş durumda.
Genelde erkekler yaş alıp yüzlerindeki çizgiler arttıkça "yaşlanmış" değil de "olgunlaşmış" muamelesi görüyor. Ama kadınlar için aynı durum söz konusu değil.En çok da sinema, TV ve moda dünyasının kadın yıldızları biliyor bu durumu.Onlar belli bir yaşa geldiklerinde kariyerlerini sürdürmek için herkesten daha fazla çalışmak zorunda kalıyorlar. Ama sadece bu kadar değil, bir yandan da görünümleri üzerinde durmak zorunda kalıyorlar. Sanki yıllar hiç geçmemiş gibi!Yüzdeki kırışıklıkların silinmesi, saçların boyanması, sarkan yüzün toparlanması gerekiyor. Bu yüzden de estetik ve kozmetik sektörü aldı başını gidiyor.Ama gösteri dünyasındaki bütün kadın ünlüler bu baskı altında yaşamıyor elbette. Bütün bunları bir kenara bırakıp hayatın getirdiği çizgileri kabullenen, kimin kendileri hakkında ne söylediğini umursamadan yaşayanlar da var.Daha da ötesinde bu gruptaki bazı yıldızlar, oldukları gibi, yani yüzlerindeki kırışıklıklar, saçlarındaki aklar, aldıkları kilolarla kabullenildikleri bazı özel projelerde yer alıyor zaman zaman. Bunun dışında da çoğu zaten kendilerine bambaşka hayatlar kuruyor.Kimi kitap yazıp tecrübelerini gençlere aktarıyor, kimi de doğanın kollarında bir yaşam seçiyor.İşte sinemanın bir dönemine damgasını vuran efsane bir yıldızın kendi izinden giden kızı da bunun örneklerinden biri. Yıllar onun dış görüntüsünde de iz bıraktı elbette. Ama kurduğu yeni hayatı ve yüzündeki kocaman gülümsemesiyle bütün bunların üstesinden geliyor.Bir bakalım bu ünlünün kim olduğuna...SİNEMANIN EFSANE GÜZELİNİN KIZIEğer sinema tarihine meraklıysanız yeni nesilden de olsanız Ingrid Bergman'ı bilirsiniz.Hafızalara kazınan Kazablanka başta olmak üzere birçok yapımda rol alan Bergman, döneminin efsanesi olarak nitelendirilen güzelliğini ikiz kızlarından Isabella'ya miras bıraktı.Ingrid Bergman'ın, ünlü İtalyan yönetmen Roberto Rossellini ile evliliğinden dünyaya gelen kızlarından Isabella da annesi gibi model ve oyuncu olarak kariyer yaptı.En parlak dönemini de 1980'lerde yaşadı. Annesinden miras aldığı çekici yüz hatlarıyla Isabella Rossellini bir dönem podyumlara ve sinema dünyasına damgasını vurdu.YAŞLANINCA KARİYERİ DURAKLAMA DÖNEMİNE GİRDİSonra günü geldi kendi deyimiyle yaşlandığı için kariyeri bir durgunluk dönemine girdi.Isabella Rossellini de sektörün gençleri tercih etmesi nedeniyle kimseye küsmeden, kendini üzmeden çiftlik hayatı yaşamaya başladı.Tabii bundan önce de gençlik yıllarında yapamadığı bir şeyi yaptı: Okula gitti ve hayvanlar üzerine eğitim gördü.Bugün 72 yaşında olan Rossellini'nin Mama Farm (Anne Çiftliği) adında bir çiftliği var. Burada yününden yararlanılan koyunlar, yumurtaları satışa çıkarılan çeşit çeşit tavuk, keçiler ve köpeklerle dolu bir hayat sürdürüyor.İlerleyen yaşına rağmen aktif bir sosyal medya kullanıcısı olan Isabella Rossellini, bu şekilde dünyanın dört bir yanındaki hayranlarıyla da iletişim halinde oluyor.Son Instagram paylaşımında da çiftçilik hayatında başına geleni anlattı.BAŞINA GELENLERİ ANLATTI Rossellini, önceki gün çiftlikte üretilen yumurtaları satışa çıkardıklarını belirtti. Fakat o kalabalıkta kartonlarca yumurtanın kaybolduğunu, bilinmeyen kişiler tarafından alınıp götürüldüğünü yazdı.Bunun üzerine, geri kalan yumurtaların doğru kişiler tarafından satın alındığından emin olmak için çiftliğin kapısında polislik yaptığını da ekledi.Onun bu esprili paylaşımına da takipçilerinden çok sayıda beğeni ve yorum geldi.PIRILTILI DÜNYANIN UZAĞINDA Sinema tarihinin en güzel kadın yıldızlarından biri olarak nitelendirilen İsveçli Ingrid Bergman ile İtalyan Yeni Gerçekçilik akımının öncülerinden yönetmen Roberto Rossellini'nin yedi yıllık evliliğinden dünyaya gelen üç çocuğundan biri olan Isabella Rossellini, zaman zaman bazı projelerde yer alsa da o pırıltılı dünyanın uzağında doğanın kollarında bir yaşam sürüyor.Rossellini, hala kameralar karşısına geçip tanıtım yüzü olduğu kozmetik markaları için kampanyalarda görev alıyor. Ama onun dışında kalan zamanlarını çiftliğinde geçiriyor.Tavukları, keçileri, köpekleriyle ilgileniyor. Özel giysiler giyip arıların kovanlarından bal topluyor. Kimi zaman ellerini organik gübre deposuna daldırıp toprağını güçlendirmeye çalışıyor.TAVUKÇULUKLA İLGİLİ KİTAP YAZDIBunlara ek olarak çiftlik evinin salonundan bilgisayar aracılığıyla toplantılara katılıp çiftlik dışındaki işlerini de yürütüyor.Rossellini'nin sık sık Instagram sayfasında yaptığı paylaşımlara bakılırsa da son derece mutlu bir hayat sürdürüyor.Rossellini, New York yakınlarındaki Long Island'da bulunan çiftliğinde tamamen doğanın içinde hayvanları ve yetiştirdiği bitkilerle uğraşarak sinema ve moda dünyasının hareketinden uzak bir hayat yaşıyor.Isabella Rossellini, iki yıl önce çiftçilikle ilgili deneyimlerini paylaştığı My Chickens and I (Tavuklarım ve Ben) adını verdiği bir de kitap yayınladı.Rossellini bu tür bir hayata yönelmesini de bir röportajında kariyerinin durağanlaştığı bir döneme bağlamıştı. Bunun nedeni de moda ve sinema dünyasının genç kuşağa olan ilgisi.'KİMSE BENİ OYUNCU VE MODEL OLARAK İSTEMEDİ'"Kimse beni model ya da oyuncu olarak istemiyordu" diye anlatmıştı Rossellini. Bu dönemden faydalanıp okula başladığını da ifade etmişti. Rossellini, New York'taki Hunter College'da hayvan davranışları üzerine bir de master derecesi aldı.2000'lerin başındaki bu durgunluğun ardından Rossellini, 2016'da yıllarca tanıtım yüzü olduğu kozmetik firmasına yeniden döndü ve bir anlaşma yaptı.Özellikle Mavi Kadife ve Death Becomes Her gibi filmlerle hafızalarda yer eden Isabella Rossellini, hayatı boyunca iki kez evlendi.İlk evliliğini yönetmen Martin Scorsese ile yaptı. Bu evlilik 1979 ile 1982 yılları arasında devam etti.ANNESİ VE BABASI DA SİNEMANIN EFSANELERİNDENRossellini daha sonra 1978 ile 86 arasında Jonathan Wiedemann ile evlendi. Bu evlilikten Elettra adında bir kızı bulunuyor. Elettra'nın evliliğinden ise bir torun sahibi.Isabella Rossellini'nin babasının kimliğini açıklamadığı ve kendi babası olan ünlü İtalyan yönetmen Roberto Rossellini ile aynı adı taşıyan 30 yaşında bir de oğlu bulunuyor.Ingrid adında bir ikiz kardeşi ve bir de erkek kardeşi bulunan Rossellini'nin annesi sinema tarihinin en güzel kadın yıldızlarından biri olarak nitelendirilen Ingrid Bergman. Oyuncu, özelikle de Kazablanka adlı filmle hafızalara kazındı.Rossellini'nin babası Roberto Rossellini ise İtalyan Yeni Gerçekçilik akımının öncülerinden usta bir yönetmen.Rossellini'nin annesi Ingrid Bergman, Michale Curtiz'in yönettiği Kazablanka adlı filmle hafızalara kazındı. Bu filmde Bergman'a dönemin efsane erkek oyuncularından Humphry Bogart eşlik etti.Rossellini'nin Elettra adında bir kızı ve babasının adını taşıyan Roberto adında bir oğlu var. Ünlü yıldız kızı Elettra'dan da iki tane torun sahibi.
İngiltere'de orta sınıf, çalışan bir ailenin üç çocuğunun en büyüğü olarak dünyaya gelen Kate Middleton, üniversite yıllarında tanıştığı Prens William sayesinde bambaşka bir hayata geçiş yaptı..Sadece ülkesinin değil dünyanın en gözde bekarının kalbini çaldı ve İngiltere'nin gelecekteki kraliçesi oldu.Tam da bu yüzden Prens William ile flört ederken evlilik teklifi almadığı için "Bekleyen Katie" olarak anılsa da Prenses Diana'nın o ünlü nişan yüzüğü parmağına takıldıktansonra herkes ondan tek bir sıfatla söz etmeye başladı: "Modern çağların masal prensesi.."Sonuç olarak 2011 yılında Prens William ile evlendi. Önce Cambridge Düşesi unvanını aldı Kraliçe 2. Elizabeth'in ölümünden sonra ailede hiyerarşik sıralama değişince de yine bir zamanlar William'ın annesi Diana'nın taşıdığı Galler Prensesi unvanı ona geçti.Şu sıralarda kanserle boğuşsa da yine de birçok kişi onun hayatını ve geleceğini imrenerek izliyor.YILLANMIŞ AŞKIN ALTINDA YATAN NEDENPeki ya etrafında onca güzel kadın dolaşırken, istese herkese ulaşıp onunla gönlünü eğlendirecekken hatta Avrupa'da ona yakıştırılan bir sürü soylu aileye mensup genç kız varken William nasıl oldu da sıradan bir ailenin kızı Kate Middleton'a gönlünü kaptırdı?Kraliyet uzmanlarına bakılırsa Prens William açısından bunun gerçekten çok önemli bir nedeni var. Elbette Kate'in hoş görüntüsü ve aklı başında tavırları da William'ı etkilemiştir.Hatta uzun süredir konuşulduğu gibi annesi Carole Middleton'ın akıllı taktikleri de bu konuda işe yaramıştır.Ama sonuç olarak sonsuz olanaklara sahip bir prens söz konusu olduğunda bunlar çok da etkili gerekçeler sayılmaz.SADECE KATE' DEĞİL AİLESİNE DE GÖNÜL VERDİUzun yıllardır İngiliz kraliyet ailesini takip eden uzman ve yorumcu Duncan Larcombe'a göre Kate'in William'a çok çekici gelen bir özelliği vardı: Sahip olduğu birbirine sıkı bağlarla kenetlenmiş ailesi!Larcombe'a göre Kate, ailesi sayesinde William'ın kalbini bir daha geri vermemek üzere fethetti. OK! dergisine konuşan Duncan Larcombe "Middleton ailesinin William'ın hayatındaki rolÜ gözden kaçabilir. Evet William, Kate'e üniversitede okudukları dönemde aşık oldu. Ama onunla birlikte ailesine de aşık oldu" diyerek görüşünü ifade etti.Uzmanın yorumuna göre Middleton ailesi, William'ın asla sahip olamadığı bir aileyi temsil ediyordu.Bir anne, bir baba ve üç tane çocuk. Bütün önemli günleri ve tatilleri bir arada geçiriyorlar.. Birlikte tatillere gidiyorlar. Bu, William'ın daha önce hiç deneyimlemediği bir dünyaydı.PRENS ONCA ZENGİNLİK İÇİNDE MUTSUZ BİR AİLEDE BÜYÜDÜAslında bilen bilir ama sözün burasında bir parantez açalım.William'ın annesi Diana ile babası Charles, öyle çok da mutlu bir çift değildi. Annesi, babasına kendini sevdirmek için elinden geleni yaptığı halde bir türlü başarılı olamamıştı.Çünkü babası Charles'ın kalbi, Camilla Parker Bowles'a aitti. Gencecik Diana ile evlenmesi bile bu durumu değiştirmemişti.Sonuçta William'ın annesi ve babası boşandı. O sırada William henüz küçük bir çocuktu. Ama onun trajedisi sadece bununla kalmadı.Henüz 15 yaşındayken annesi Diana, üzerindeki sır perdesi hala tam olarak aydınlanmayan bir kazada hayatını kaybetti.Bu büyük olasılıkla William ve tabii ki kardeşi için annesi ve babasının boşanmasından daha büyük bir travmaydı.KENDİ HAYATINDAKİ EN BÜYÜK EKSİĞİ KATE'İN AİLESİNDE BULDUDuncan Larcombe'a göre William, Kate'in ailesinde kendi hayatında eksik olan bu çok önemli ayrıntıyı gördü.Bu yüzden de Kate'in yani sevdiği genç kızın ailesiyle iyi geçinmek için çok büyük çaba gösterdi William.Deneyimli uzman Larcombe'un yorumuna göre William, hem gönlünü kaptırdığı genç kızı hem de ailesini kendi hayatına kabul etmek ve onların hayatına dahil olmak istiyordu.Larcombe, hem Kate'in hem de William'ın aslında utangaç karakterlere sahip olduklarını belirtti. Öte yandan ikisinin de birbirlerinin kişiliklerine dair iyi yönleri ortaya çıkardıklarını böylece aşklarının çiçek açtığını söyledi.Onun yorumuna göre William, Kate sayesinde normal bir aile hayatının nasıl olduğunu gördü.Aslına bakılırsa bu durum annesi Diana, babası Charles ve İngiliz kraliyet ailesinin geri kalanıyla yaşadığı hayata tam bir tezat oluşturuyordu.Bu durum William'a çok çekici geldi ve Kate'e daha fazla yakınlık duymasını sağladı.MIDDLETON AİLESİNİN EVİNDE HEP RAHAT HİSSETTİBir başka kraliyet uzmanı Hugo Vickers da yine OK! dergisine verdiği demeçte "Bize her zaman William'ın, Middleton ailesinin evini çok rahat bulduğu ve kendi yetiştirilme tarzında hiç var olmayan bir normalliğe sahip olmasından etkilendiği söylendi" diye konuştu.Kate ile William evlendikten sonra elbette hayatlarını İngiliz kraliyet ailesine ve bu ailede bulundukları konuma göre belirlemek zorunda kaldılar.Fakat yine de üç çocukları George, Charlotte ve Louis'nin olabildiğince normal çocuklar gibi büyümesi için de ellerinden geleni yapıyorlar.Zaman zaman sosyal medyaya yansıyan Kate'in çocuklarıyla Kensington'ın bahçesinde bisiklete binmesi, ailece pikniğe gidip sıradan aileler gibi tahta masalarda yemek yemeleri, bazen Kate'in çocuklarıyla alışverişe gidip kasada sıra beklemesi gibi görüntüler de bunun bir parçası.Daha önce de William'ın, karısı Kate'in annesi Carole'da hayatında eksik kalan anne sevgisini ve ilgisini bulduğu konuşuluyordu.Carole Middleton'ın torunlarıyla bahçede vakit geçirmesi, kimi zaman onların bakımına destek olması gibi özellikler de William'ın yetiştiği dünyanın çok uzağında.Ama işte bütün bunlar Kate ve onun ailesiyle aralarında güçlü bağlar kurmasını da sağlıyor.