Türkiye dahil 10 ülkede 10 bin tüketici ve otomotive yön veren 100 sektör yöneticisiyle yapılan elektrikli araç araştırması ilginç sonuçlar içeriyor. Castrol’un araştırmasına göre 2050’ye kadar küresel araç parkında 2 milyar veya daha fazla elektrikli araç bulunacağı öngörülüyor. Castrol Direktörü Ayhan Köksal dünyada başlayan teknolojik devrimle ulaşımın elektriklendiğine dikkat çekerek, otomotiv sektörünün büyük bir dönüşüm yaşadığını söyledi. Araştırmaya katılan birçok ülkenin 2040 itibarı ile benzinli ve dizel motorlu araç satışını sonlandırmayı hedeflediğini belirten Köksal, 2022 bp Enerji Görünümü Raporu’na göre ise elektrikli araçların, yeni araç satışlarındaki payının 2035’te yüzde 50–70 aralığına, 2050’de yüzde 90 civarına çıkacağını kaydetti.Maliyet endişesi ortadan kalkmakta Elektrikli araçlarla ilgili tüketicilerin fiyat endişelerinde gerileme var. Dünyada elektrikli araç kullananların yüzde 78’i kullanım ömrü göz önüne alındığında bir elektrikli araca sahip olmanın toplam maliyetinin benzinli veya dizel araca göre daha düşük olduğuna inanıyor. Türk tüketicilerin yüzde 61’i de bir elektrikli aracın toplam maliyetinin (vergi, yakıt ve bakım masrafları dikkate alındığında) eşdeğer bir içten yanmalı araçtan daha düşük olduğu görüşünde. Türkiye'deki tüketiciler için elektrikli araçlar konusunda endişe yaratan ilk başlık şarj altyapısı. Elektrikli araç kullanmayan sürücülerin yüzde 70’i, şarj altyapısının yeterince yaygın olmadığına inanıyor. Model seçeneklerinin azlığı (yüzde 65) ve devlet teşviklerinin yetersizliği (yüzde 64) diğer başlıklar olarak öne çıkıyor.Her 2 kişiden biri elektrikli istiyorAraştırmaya göre Çin yüzde 80 ile en çok elektrikli araç almak isteyenlerin bulunduğu ülke. Türkiye’de araştırmaya katılanların yüzde 49’u bir sonraki araçlarının elektrikli olmasını istiyor. Türkiye, bu oranla Fransa, Avustralya – Yeni Zelanda, ABD, Hindistan ve Almanya’nın önüne geçiyor. Tüketicilerin bu yönde davranmasının ardındaki en büyük neden yüzde 88 ile kentsel alanlarda hava kirliliğini azaltmak olarak öne çıkıyor. Diğer nedenler ‘yeni elektrikli araç modellerinin piyasaya sürülmesi’ (yüzde 85), ‘elektrikli araçların benzinli ya da dizel araçlara kıyasla daha iyi entegre edilmiş bir teknolojiye sahip olduğuna inanılması’ (yüzde 84) ve ‘benzinli veya dizel motorlu araçlara göre daha düşük karbon emisyonları yayması’ (yüzde 82) olarak sıralanıyor.Şarj istasyonlarına ihtiyaç katlanıyor2021’de Avrupa genelinde 375 bin olan şarj istasyonu sayısının, 2030’a kadar 3,4 milyona çıkması gerekmekte.Avrupa Birliği sıfır emisyon hedeflerinde önemli yeri olan elektrikli araçların benimsenmesinde öncü rol oynuyor. Küresel ölçekte elektrikli araç üretiminin dörtte birini AB ülkeleri gerçekleştiriyor. Avrupalı tüketicilerin bugünlerde yüzde 20’leri bulan elektrikli araç tercihleri önümüzdeki dönemde artınca şarj istasyonlarına duyulan ihtiyaç katlanarak artacak. McKinsey raporuna göre 2021’de Avrupa genelinde 375 bin olan şarj istasyonu sayısının, 2030’a kadar 3,4 milyona çıkması gerekiyor.240 milyar avroluk yatırımMcKinsey uzmanları, Avrupa genelinde elektrikli araçların ihtiyaç duyacağı şarj altyapısı için, 2030 yılına kadar kümülatif olarak 240 milyar Avro’luk yatırım gerekeceğini belirtiyor. Şarj ekipmanı üreticilerinin muhtemelen üretimi artırması, şarj noktası operatörlerinin de öngörülen güç taleplerini karşılamak için elektrik üreticileriyle koordineli şekilde planlamalar yapması gerekiyor. Otomobil ve kamyon üreticilerinin de değişen tüketici önceliklerini karşılamaya hazırlanması öneriliyor. Yerel yönetimlerin enerji dağıtım şirketleriyle birlikte altyapı planlarını yapması ve finans kurumlarının bu sektörü teşvik eden adımlar atması diğer öneriler arasında yer alıyor.
2022 kasım ayında 907 kişinin dahil olmasıyla gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre katılımcıların %52,5’i kasko yaptırmayacağını söylerken, %47,5’i kasko yaptıracağını söylüyor. Üstelik katılımcıların %71,9’u güncel kasko fiyatlarından haberi olmadığını belirtiyor. Kasko yaptırmayı düşünmeyen araştırma katılımcılarına bunun sebepleri sorulduğunda yanıtlayıcıların %65,4’ü kasko maliyetleri arttığı için, %18,4’ü trafik sigortasının yeterli olacağını düşündüğü için, %16,2’si ise trafikte kendisine güvendiği için kasko yaptırmayacağını söylüyor.Full kasko tercih ediliyor Bir araç ilan sitesinin yaptığı araştırmaya göre kasko yaptırmayı düşünen katılımcılar ise %46,1 oranı ile en çok tam/full kasko kapsamını tercih ediyor. Genel kaskoyu tercih edenlerin oranı %30,6 ve genişletilmiş kasko tercih edenlerin oranı %17,1. Dar/mini kasko (sınırlandırılmış teminatlı kasko) tercih edenlerin oranı ise %6,2’de kalıyor. Geçtiğimiz ocak ayında yine kasko tercihleri ile ilgili gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre ise katılımcıların %60,9’u kasko yaptıracağını ve %39,1’i kasko yaptırmayacağını belirtmişti. Katılımcıların %53.4’ü tam/full kasko, %27,4’ü genel kasko, %19,2’si genişletilmiş kasko kullanacağını söylemişti. O dönemde yanıtlayıcılar arasında dar/mini kasko kullanan ise hiç bulunmuyor. Bu sonuca göre kasko yaptıran otomobil sahiplerinin, araçları için önlem almaktan çekinmediği gözlemleniyordu. Aradan geçen 10 aylık süreçte ise çoğunlukla fiyat artışlarından dolayı tüketicilerin kasko yaptırma oranlarındaki düşüş ve kasko teminatlarında gittikleri bazı değişiklikler dikkat çekiyor.Trafik sigortasına bakışKatılımcılara “trafik sigortası yaptırır mısınız?” sorusu sorulduğunda ise yanıtlayıcıların %78,6’sı evet yanıtını veriyor. Kasko ve trafik sigortası yaptırma tercihi arasındaki %31,1’lik oran farkı dikkatleri çekiyor. Trafik sigortası yaptırmayacağını söyleyen %21,4’lük kesime bunun sebepleri sorulduğunda ise katılımcıların %44,8’i trafik sigortası maliyetleri arttığı için, %41,4’ü aracı eski olduğu için, %13,8’i de kendisine değil karşı tarafa fayda sağlayacağı için trafik sigortası yaptırmayacağını açıklıyor.
Yaz mevsiminin sona ermesiyle birlikte tüm sürücülerin araç bakımı konusunda önlemlerini alması gerekiyor. Sürücülerin olumsuzluklarla karşılaşmamaları için lastik, akü, fardan motor yağına kadar aracının birçok noktasını kontrol ettirmesi gerekiyor.Yaz aylarında çok kullanılmayan silecekler, aşırı ısıya maruz kaldığında kış aylarında verimliliğini yitirebiliyor. Özellikle 0 derece ve altına inen hava sıcaklıklarında suyun donmamasını sağlayan antifriz, soğutma sistemindeki kireçlenme, aşınma, pas gibi olumsuz etkilere karşı da otomobili koruyor. Lastik ve farlar 1 Aralık itibarıyla ticari araçlarda kış lastiği zorunluluğu başlıyor. Kış lastikleri hamur ve desenleri itibarıyla ıslak ve karlı zeminde daha etkili yol tutuş sağlıyor. Net görüş için kışın farların yaza göre daha sık kullanıldığını belirten uzmanlar yağış ve sis şartlarında farların düzgün çalışmasının hayati önem taşıdığını vurguluyor. Uzmanlar, “Salıncak, alt rotil gibi temel süspansiyon elemanlarının, özellikle tuzdan kaynaklanan kirlenme nedeniyle düzenli olarak kontrol edilmesi gerek. Uzun süre kullanılmış filtreler değiştirilmeli. Ayrıca, yakıt donmalarına karşı yakıt filtresinin kontrol edilmesi ve aracın klimasının sağlıklı çalışabilmesi için polen filtresinin temiz olması gerek”diyorlar. Düşük basınç olmamalı Küresel ısınmayla birlikte her geçen yıl daha çetin geçen kış ayları öncesinde belirli noktalara dikkat edilmesinin gerekliliğini ifade eden Aşin Otomobil Genel Müdürü Okan Erdem de "Havaların soğumasıyla en büyük problem akülerde ortaya çıkıyor. Mevsim değişimlerinde hortum ve contalarda yırtılma ve çatlamalar soğutma ve yağlama sisteminde kaçakların önünü açabiliyor. Sürücülerin kendi kendilerine yapacakları basit kontroller dışında kış öncesi otomobillerine kapsamlı bir servis kontrolü yapılmasını tavsiye ediyoruz. Kış gelmeden önleminizi alın." dedi. Birçok modern otomobilde TPMS adı verilen Lastik Basıncı Kontrol Sistemi bulunsa da, doğru basınç değerlerinin sisteme girildiğinden emin olmak gerekiyor. Depodaki kışlık lastiklerinizin diş derinliği ve üretim tarihini de önden kontrol etmekte fayda var.
Ticari araç dünyasının önemli fuarlarının başında gelen Almanya’daki IAA Transportation 2022 19-25 Eylül tarihleri arasında gerçekleşti. Avrupa başta olmak üzere tüm dünyaya ticari araç üreten Türk otomotiv sektörü sergilediği yeniliklerle fuarın gözde ülkesiydi. Ford Otosan, E-Transit ve E-Transit Custom’ın ardından %100 elektrikli kamyonunu Hannover’de görücüye çıkardı. Tasarımından test süreçlerine kadar tamamen Türkiye’de geliştirilen ve üretilen %100 elektrikli kamyonun menzili yaklaşık 300 km.Son kilomatreye özelAnadolu Isuzu, ‘son kilometre’ taşımacılığına yönelik yeni tam elektrikli aracı Big·e’yi ilk kez tanıttı. 12 metrelik yeni CitiVOLT otobüs modelini de gösteren firma Biogas uyumlu Kendo 13 CNG’yi de tanıttı. Yaklaşık 4 metreküplük hacime ve 1000 kg’a varan taşıma kapasitesine sahip olan Big·e 3 farklı batarya kapasitesi ile 150 kilometreye varan menzil imkanı sunuyor. TEMSA ise yeni elektrikli araç modeli LD SB E’yi sergiledi. LD SB E ile elektrikli ürün gamındaki araç sayısını 5’e çıkaran TEMSA 3 yıl içinde elektrikli araçların toplam üretim içerisindeki payını yüzde 50’ye yükseltmeyi hedefliyor.Fuarlarda Türk elektrikliler dolaşıyorOtokar ise elektrikli otobüslerini etkinliklerde tüketicilerle buluşturuyor.18,7 metrelik elektrikli körüklü otobüs e-KENT IAA Transportation Fuarı’nda ziyaretçileri taşırken Berlin'deki taşımacılık fuarı InnoTrans'ta 12 m elektrikli otobüs e-KENT sergilendi. Bursa’da üretim yapan Karsan da IAA’da seri üretim hidrojenli otobüsünün dünya lansmanını yaptı. Türkiye’nin ilk hidrojenli otobüsü olan e-Volution, öncelikli olarak Avrupa ülkeleri için üretilecek. Elektrikli e-ATA modelinin hidrojenli versiyonu olan e-Volution, 500 km’ye varan menzili ile dikkat çekiyor.600 km menzilIAA’da dikkat çeken bir marka da Iveco idi. İtalyan ünetici 2040 yılına kadar hafif, orta ve ağır ticari araç segmentlerde biometan, elektrikli ve yakıt hücreli teknolojilerden oluşan çoklu enerji yaklaşımıyla sıfır salınım hedefine doğru koşmayı hedefliyor. Yeni eDaily ve yüzde 100 elektrikli e4x2 Avrupa çekici platformu üzerine inşa edilen Nikola Tre BEV dikkat çekti. eDaily kamyonet ve minibüs gibi tüm gövde seçenekleriyle 3.5’dan 7.2 tona kadar ürün gamı sunacak. 37kWh’lik modüler pil setinin menzil optimizasyonu eDaily’i birçok mesafeye uyarlamayı hedefliyor. Nikola ise bölgesel ve uzun mesafe taşımacılıkta kullanılacak. Siparişe açılan araç 500 ve 800 kilometrelik menzillere sahip olacak.
Elektrikli araçların, yeni araç satışlarındaki payının 2035’te yüzde 50–70 aralığına, 2050’de ise yüzde 90 civarına çıkması bekleniyor. 2050’ye kadar küresel araç parkında 2 milyar veya daha fazla elektrikli araç bulunacağı öngörülmekte. Avustralya, Yeni Zelanda, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Japonya, İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, İngiltere, ABD ve Türkiye’de 10 bin tüketici ve otomotiv üreticisi şirketlerden üst düzey 100 yöneticiyle yapılan yeni 2022 BP Raporuna göre ise tüketicilerin yüzde 53’ü gelecek sefere elektrikli araç almayı düşüneceklerini söylüyor. Elektrikli araç kullanan tüketicilerin yüzde 99’u gelecek sefer de elektrikli araç alacağını belirtiyor. Türkiye’de her iki kişiden biri elektrikli istiyor Ülkemizde araştırmaya katılanların yüzde 49’u bir sonraki araçlarının elektrikli olmasını istiyor. Türkiye, bu oranla Fransa, Avustralya – Yeni Zelanda, ABD, Hindistan ve Almanya’nın önüne geçiyor.Türkiye’deki tüketicinin bu yönde davranmasının ardındaki en büyük neden yüzde 88 ile kentsel alanlarda hava kirliliğini azaltmak olarak öne çıkıyor. Diğer nedenler ‘yeni elektrikli araç modellerinin piyasaya sürülmesi’ (yüzde 85), ‘elektrikli araçların benzinli ya da dizel araçlara kıyasla daha iyi entegre edilmiş bir teknolojiye sahip olduğuna inanılması’ (yüzde 84) ve ‘benzinli veya dizel motorlu araçlara göre daha düşük karbon emisyonları yayması’ (yüzde 82) olarak sıralanıyor. Altyapı endişelendiriyor Araştırmaya katılan Türk tüketicilerin yüzde 61’i de bir elektrikli aracın toplam maliyetinin (vergi, yakıt ve bakım masrafları dikkate alındığında) eşdeğer bir içten yanmalı araçtan daha düşük olduğu görüşünde. Türkiye'deki tüketiciler için elektrikli araçlar konusunda endişe yaratan ilk başlık şarj altyapısı. Elektrikli araç kullanmayan sürücülerin yüzde 70’i, şarj altyapısının yeterince yaygın olmadığına inanıyor. Model seçeneklerinin azlığı (yüzde 65) ve devlet teşviklerinin yetersizliği (yüzde 64) diğer başlıklar olarak öne çıkıyor. Ar-Ge payı artışta Sektör yöneticilerinin yüzde 97’si, şirketlerinin içten yanmalı motorlu araçlar için devletlerin zorunlu kıldığı kademeli kullanımdan kaldırma hedeflerine hazır olacağına inanıyor. Ancak şirketlerinin şu anda içten yanmalı araçtan elektrikliye geçmeye hazır olduğunu söyleyenlerin oranı sadece yüzde 40. Tüm otomotiv yöneticilerinin sadece yüzde 8’i tedarik zincirinin buna hazır olduğuna inanıyor. Küresel otomotiv yöneticilerinin yüzde 66’sı elektrikli araçlara geçişin şirketleri için bir numaralı stratejik öncelik olduğunu belirtiyor. Bu öncelik Ar-Ge rakamlarına yansıyor. 2015 yılında Ar-Ge harcamalarının ortalama yüzde 11'i elektrikli araçlara, yüzde 39’u ise içten yanmalı araçlara odaklanmıştı. Bugün bu oran yaklaşık iki katına çıkarak yüzde 21'e ulaştı. Yeni dönemde içten yanmalı araçlara yönelik Ar-Ge harcamalarının ise yüzde 15’e düşmesi bekleniyor.En önemli sorun maliyet Sektör yöneticilerinin yüzde 63’üne göre, içten yanmalı araçlar için devletlerin koyduğu kademeli olarak kullanımdan kaldırma hedefleri, endüstrideki geçişe ve Ar-Ge çalışmalarına yapılan harcamalara hız kazandıran bir numaralı faktör. Yöneticilere göre elektrikliye geçişi hızlandıran ikinci faktör net sıfır hedefleri (yüzde 57), üçüncü sırada tüketicilerin sürdürülebilirlik endişeleri (yüzde 35) var. Otomotiv yöneticilerine göre elektrikli araçlara geçişi yavaşlatan en büyük engel yüzde 56 ile yüksek maliyetli bataryalar olarak öne çıkıyor. Şarj noktalarına erişim (yüzde 43), teknik eleman yetersizliği (yüzde 40) ile diğer bariyerler.
Operasyonel araç kiralama sektörü yılın ilk yarısında 13,9 milyar TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 30 bin 700 adet aracı filosuna kattı. Yılın ilk yarısı itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 65 milyar 400 milyon TL’yi buldu. Bu dönemde, sektörün toplam araç sayısı 2021 yılı sonuna göre yüzde 1,4 artarak 241 bin 500 adede ulaştı. Operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araç payının yüzde 5,8’e, elektrikli ve hibrit araçların payının ise yüzde 7,6’ya çıkması da raporda dikkat çeken diğer detaylar arasında yer aldı. Potansiyele ulaşamıyor TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı İnan Ekici, “Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin (ODD) verilerine göre, 2022 yılı Ocak-Haziran döneminde Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarının, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9,3, otomobil pazarının yüzde 10,3, hafif ticari araç pazarının ise yüzde 5,6 daraldığı görülüyor. Otomotiv pazarında yaşanan bu daralmanın daha ne kadar devam edeceğini öngörmek güç… Yeni otomobil tedarikinde bu dönemde sıkıntı olduğu için araç kiralama sektörü de arzu edilen araç filosu büyüklüğüne, büyüme potansiyeli olmasına karşın, ulaşamıyor. Buna rağmen, sektör olarak müşterilerimizi araçsız bırakmamak adına çözümler üretiyor, yeri geldiğinde müşterilerimizin araç kiralama kontratlarının süresini uzatıyor ya da 2. el araçlar kiralıyoruz” dedi. En çok tercih edilenler TOKKDER raporuna göre, operasyonel araç kiralama sektörü yılın ilk yarısında 13,9 milyar TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 30 bin 700 adet aracı filosuna kattı. Yılın ilk yarısı itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 65 milyar 400 milyon TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde, sektörün toplam araç sayısı 2021 yılı sonuna göre yüzde 1,4 artarak ve 241 bin 500 adede ulaştı. Hibrit ve elektrikli araçların yükselişi! Rapora göre, Renault yüzde 23 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’yu yüzde 14,5’le Fiat, yüzde 10,6 ile Volkswagen ve yüzde 10,4’le Ford takip etti. Bu dönemde, sektörün araç parkının yüzde 51,3’ü kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 26,2 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 13,3 pay aldı. Ticari yüzde 5.8’e çıktı 2018 sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki payı yüzde 2,9 olan hafif ticari araçların payı ise 2022 yılının ilk yarısında yüzde 5,8’e yükseldi. Diğer yandan, sektörün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payının hızla artmaya devam etmesi de dikkatleri çekti. Buna göre, sektörün araç parkının büyük bölümünü yüzde 64,4 ile dizel yakıtlı araçlar oluşturmayı sürdürürken, benzinli araçların payı yüzde 28’e, hibrit ve elektrikli araçların payı ise 7,6’ya çıktı. Sedan yine birinci sırada! TOKKDER raporuna göre, yılın ilk altı ayı sonunda operasyonel kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç oranlarında sedan birinciliği devam etti. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 64,6 ile birinci sırada yer alırken, hatchback gövde tipine sahip araçlar yüzde 19,2 ile ikinci sırada geldi. SUV tipi araçlar ise yüzde 7,8 ile üçüncü sırada yer aldı. Bu araçları yüzde 1,6 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Rapora göre, sektörün toplam araç parkındaki araçların yüzde 71,4’ünü otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı yüzde 28,6 olarak gerçekleşti.
Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) verilerine göre Türkiye’de ilk 7 ayda ağır ticari araç satışları yüzde 13 artarken, hafif ticari pazarı ise yüzde 3,5 daraldı. Her iki ticari araç segmentine müşteri talebi sürerken hafif ticaride “bulunurluk” sorunu daha ağır basıyor. Bayiler bu sınıfta sıfır stokla çalışmakta. Tüketicilerin önemli bir kısmı düşük ÖTV yüzünden hafif ticarileri tercih ederken hem binek hem de ticari kullanımın avantajından yararlanmak istiyorlar. Bu yıl sonunda Türkiye’de tedarik durumuna göre 170-175 bin aralığında hafif ticari satışı öngörülüyor. Ticari araç üretimi artıyor İlk 7 ayda otomotiv sanayisinin kapasite kullanım oranı yüzde 66 olarak gerçekleşti. Kapasite kullanım oranları hafif araçlarda (otomobil + hafif ticari araç) yüzde 66, kamyon grubunda yüzde 84, otobüs-midibüs grubunda yüzde 33 ve traktörde yüzde 62 seviyesinde oldu. Ağır ticari araç grubunda üretim yüzde 25 artarken, hafif ticaride imalat yüzde 20 arttı. Otobüs üretimi yüzde 25, midibüste yüzde 64, kamyonette yüzde 20, kamyonda yüzde 24, minibüste yüzde 26 üretim arttı. Çekicilere talep var TAİD’e (Ağır Ticari Araç Derneği) göre 2022 Ocak-Temmuz dönemi ağır ticari araç satışları bir önceki yılın aynı dönemine göre %5 artarak 17.6 bin oldu. Çekici satışları %14 artarak 11.056 adete çıkarken 16 ton ve üstü kamyon satışları %10 azalarak 4.109 oldu. Ağır ticari araç pazarı 2022 temmuz ayında bir önceki yılın temmuzuna göre %66 artarak 2.750 oldu. Çekici satışları son 10 yıllık Temmuz ortalamasına göre %118 artarken, Kamyon satışları %29 düştü. Bu yıl ağır ticari pazarın 30 bin adetlerde oluşması öngörülüyor. EVvrupa7da ilk 7 ayda ağır ticari satışlar 171 bin adetli buldu. Bu rakam 2021'in aynı dönemine göre çok yakın bir tablo. Lojistik ve ulaşım dinamikliğini sürdürüyor. Bizim üreticilerimiz de önemli ihracatlar yapmakta. Aksaray'da üretim yapan Mercedes-Benz Türk temmuz ayında tümü Avrupa ülkelerine olmak üzere 293 kamyon ihraç etti. Şirket 2022 ilk 7 ayında 6.802 adet kamyonu yurt dışına gönderdi.
Yeni Jogger geliyorTürkiye’de ilham verici bir başarı hikayesine imza atan marka, temmuz ayında gerçekleştirdiği 3 bin 566 adetlik satış ve %8,7 pazar payı ile binek otomobil pazarında dördüncü sıraya yükseldi. SUV segmentindeki Duster ise 2022'nin ilk 7 ayında da en çok satan SUV unvanını koruyor. Yeni marka kimliğiyle Türkiye’ye son çeyrekte gelecek 7 koltuklu Jogger ve ardından en ekonomik elektrikli otomobil olma iddiasına sahip Spring, Dacia ürün gamının kapsayıcılığını artıracak ürünler. 2023 yılında markanın hedefi, 2004 yılında giriş yaptığı Türkiye pazarında toplamda 500 bin satış adedine ulaşmak.Hedefte elektrikli SpringMAİS A.Ş. Genel Müdürü Dr. Berk Çağdaş Türkiye'de yakaladıkları başarının marka felsefesinin Türk tüketicisinin beklentileriyle örtüştüğünü ortaya koydığını belirtmekte. Gelecek yıl 500 bininci Dacia’yı satmayı planladıklarını söyleyen Çağdaş son çeyrekte gelecek 7 koltuklu yeni Jogger’in binek otomobil pazarında önemli bir boşluğu doldurmayı herdeflediğini aktardı. Bir station wagonun uzunluğu, bir MPV genişliği ve bir SUV görünümüne sahip Jogger çok yönlü gerçek bir aile aracı olarak nitelenebilir. Çağdaş, “Örtüsü kaldırıldığından bu yana büyük bir merak uyandıran, %100 elektrikli Spring ise en ekonomik elektrikli otomobil olma iddiasıyla bizleri heyecanlandırıyor. 2023'ün ilk yarısında Spring modelimizi de ülkemize getirmeyi planlıyoruz" diyor.