Türkiye dahil 10 ülkede 10 bin tüketici ve otomotive yön veren 100 sektör yöneticisiyle yapılan elektrikli araç araştırması ilginç sonuçlar içeriyor. Castrol’un araştırmasına göre 2050’ye kadar küresel araç parkında 2 milyar veya daha fazla elektrikli araç bulunacağı öngörülüyor. Castrol Direktörü Ayhan Köksal dünyada başlayan teknolojik devrimle ulaşımın elektriklendiğine dikkat çekerek, otomotiv sektörünün büyük bir dönüşüm yaşadığını söyledi. Araştırmaya katılan birçok ülkenin 2040 itibarı ile benzinli ve dizel motorlu araç satışını sonlandırmayı hedeflediğini belirten Köksal, 2022 bp Enerji Görünümü Raporu’na göre ise elektrikli araçların, yeni araç satışlarındaki payının 2035’te yüzde 50–70 aralığına, 2050’de yüzde 90 civarına çıkacağını kaydetti.
Maliyet endişesi ortadan kalkmakta
Elektrikli araçlarla ilgili tüketicilerin fiyat endişelerinde gerileme var. Dünyada elektrikli araç kullananların yüzde 78’i kullanım ömrü göz önüne alındığında bir elektrikli araca sahip olmanın toplam maliyetinin benzinli veya dizel araca göre daha düşük olduğuna inanıyor. Türk tüketicilerin yüzde 61’i de bir elektrikli aracın toplam maliyetinin (vergi, yakıt ve bakım masrafları dikkate alındığında) eşdeğer bir içten yanmalı araçtan daha düşük olduğu görüşünde. Türkiye'deki tüketiciler için elektrikli araçlar konusunda endişe yaratan ilk başlık şarj altyapısı. Elektrikli araç kullanmayan sürücülerin yüzde 70’i, şarj altyapısının yeterince yaygın olmadığına inanıyor. Model seçeneklerinin azlığı (yüzde 65) ve devlet teşviklerinin yetersizliği (yüzde 64) diğer başlıklar olarak öne çıkıyor.
Her 2 kişiden biri elektrikli istiyor
Araştırmaya göre Çin yüzde 80 ile en çok elektrikli araç almak isteyenlerin bulunduğu ülke. Türkiye’de araştırmaya katılanların yüzde 49’u bir sonraki araçlarının elektrikli olmasını istiyor. Türkiye, bu oranla Fransa, Avustralya – Yeni Zelanda, ABD, Hindistan ve Almanya’nın önüne geçiyor. Tüketicilerin bu yönde davranmasının ardındaki en büyük neden yüzde 88 ile kentsel alanlarda hava kirliliğini azaltmak olarak öne çıkıyor. Diğer nedenler ‘yeni elektrikli araç modellerinin piyasaya sürülmesi’ (yüzde 85), ‘elektrikli araçların benzinli ya da dizel araçlara kıyasla daha iyi entegre edilmiş bir teknolojiye sahip olduğuna inanılması’ (yüzde 84) ve ‘benzinli veya dizel motorlu araçlara göre daha düşük karbon emisyonları yayması’ (yüzde 82) olarak sıralanıyor.
Şarj istasyonlarına ihtiyaç katlanıyor
2021’de Avrupa genelinde 375 bin olan şarj istasyonu sayısının, 2030’a kadar 3,4 milyona çıkması gerekmekte.
Avrupa Birliği sıfır emisyon hedeflerinde önemli yeri olan elektrikli araçların benimsenmesinde öncü rol oynuyor. Küresel ölçekte elektrikli araç üretiminin dörtte birini AB ülkeleri gerçekleştiriyor. Avrupalı tüketicilerin bugünlerde yüzde 20’leri bulan elektrikli araç tercihleri önümüzdeki dönemde artınca şarj istasyonlarına duyulan ihtiyaç katlanarak artacak. McKinsey raporuna göre 2021’de Avrupa genelinde 375 bin olan şarj istasyonu sayısının, 2030’a kadar 3,4 milyona çıkması gerekiyor.
240 milyar avroluk yatırım
McKinsey uzmanları, Avrupa genelinde elektrikli araçların ihtiyaç duyacağı şarj altyapısı için, 2030 yılına kadar kümülatif olarak 240 milyar Avro’luk yatırım gerekeceğini belirtiyor. Şarj ekipmanı üreticilerinin muhtemelen üretimi artırması, şarj noktası operatörlerinin de öngörülen güç taleplerini karşılamak için elektrik üreticileriyle koordineli şekilde planlamalar yapması gerekiyor. Otomobil ve kamyon üreticilerinin de değişen tüketici önceliklerini karşılamaya hazırlanması öneriliyor. Yerel yönetimlerin enerji dağıtım şirketleriyle birlikte altyapı planlarını yapması ve finans kurumlarının bu sektörü teşvik eden adımlar atması diğer öneriler arasında yer alıyor.