Son zamanlarda pek kimsenin gündeminde değil ama 7 Haziran’dan beri yeni bir hükümetin tesisi zorunluluğuyla ilgili problemlerimiz de var. Bugün AK Parti ve CHP genel başkanlarının yapacakları görüşmenin sonucu bu konudaki nihai tabloyu ortaya koyacak. Ya bir “AK Parti-CHP koalisyonu” nun yolu açılmış olacak ya da bir erken seçime doğru yol alacağız ülke olarak. Peki, ne beklemek lazım Davutoğlu-Kılıçdaroğlu görüşmesinden?
Görebildiğim kadarıyla bu görüşmeden bir uzlaşmanın çıkabileceğine dair beklentiler minimum seviyede. Gerçi her iki partide de koalisyona içtenlikle taraftar olanlar var ama hem tabanları memnun etmenin güçlüğü hem de bazı parti içi dengeler ve siyasi konjonktür koalisyondan uzak durmaya zorluyor liderleri. Bu bağlamda her iki partinin destekçi çevresinde de koalisyona yönelik açık bir destek havası görünmüyor. Hatta mevcut iktidar partisinin destekçileri arasında böyle bir işbirliğine itirazlar nispeten daha açık dile getiriliyor denebilir. Zira AK Parti açısından içinde bulunulan durum biraz daha avantajlı görünüyor. Bir erken seçimde daha iyi bir oy alarak tek başına iktidar olma imkânının yakalanabileceği düşünülüyor. Hiç değilse teorik olarak bu mümkün. 7 Haziran’da seçmen tabanında ortaya çıkan tepkisel tavrın ortaya çıkan tablo karşısında değişmiş olduğu düşünülerek bu yeni seçimde eski oyların bir kısmının geri kazanılabilmesi ihtimal dâhilinde görülüyor.
AK Partililer yeni bir seçimde oy oranlarının pek fazla değişmemesi durumunda bile yine kendilerinin içinde olmayacakları bir koalisyon hükümeti kurulmasının mümkün olmayacağını hesap ederek “erken seçim kozu”nu oynamanın bir imkânı değerlendirmek olacağını düşünüyorlar. “Seçimde oyumuzu artırırsak tek başımıza iktidar olma imkânı buluruz, olmazsa koalisyonu o zaman yaparız” diyorlar...
Bu yaklaşım ilk bakışta mantıklı görünüyor. Ancak yine AK Parti içinden bazılarının bu yaklaşıma itiraz gerekçeleri de mantıksız değil. “Seçmenin bize verdiği mesajı yerine getirmek üzere CHP ile uzlaşıp bir koalisyon hükümeti kurmalıyız. Bunu yapmazsak verilen mesajı almamış oluruz” görüşünü savunan bu kesime göre, bu kadar kısa bir sürede ülkedeki oy tercihlerinin değişmesini gerektirecek bir değişikliğin yaşanmadığı da bir gerçek. Dolayısıyla yeni bir seçimde arzu edilen sonuca ulaşmak o kadar kolay olmayabilir. Daha kötüsü, bugünkü şartların gerisine düşülmesi riski de tamamen yok sayılamaz. Ayrıca, hükümet kurmakta isteksiz görünmek bizim aleyhimize olur. CHP ile kurulacak koalisyon hükümeti yürümezse o zaman seçime gideriz, durumu halka anlatıp tek başına iktidar yetkisi isteriz...
Bu ikinci görüşü savunanları “realist karamsarlar” diye adlandırabiliriz. “Şansımızı bir kere daha deneyelim” diye düşünenlere de “realist iyimserler” diyelim o zaman... Davutoğlu bugün Kılıçdaroğlu ile görüşürken zihninde realist iyimserlerin argümanlarıyla realist karamsarların argümanları çatışıyor olacak. CHP liderinden alacağı sinyaller doğrultusunda ise bu diyalektik Başbakan’ın zihninde bir senteze ulaşacak.