PKK’nın Çözüm Süreci boyunca ara verdiği cinayetlerine yeniden başlamasının gerçek sebebini bilmeksizin ne söylesek boş. Her ne kadar son iki ay içinde verdiğimiz şehitler bazılarımızca kendi siyasi inançlarını kuvvetlendirme enstrümanı olarak görülüyor olsa da yaşananlar sadece mevcut siyasi iktidarın zarar görmesiyle sonuçlanacak hijyenik bir operasyon değil. Ülkemizin geleceğini tehdit eder noktada büyük bir saldırı altındayız. Ülkenin siyasî anlamda bölünmesini hiçbir zaman mümkün görmeyenlerdenim ama toplumun hissiyat temelinde iki kutba bölünmesi tehlikesi var karşımızda bugün. Üstelik bu bölünmenin etnik temelde değil, siyasi hissiyat temelinde gerçekleşmesi söz konusu.
Tarihçi Henri Pirenne’in aktardığı bir anektod geliyor aklıma... 12-13. yüzyıllarda İslam ülkeleri kendilerinde bulunmayan kereste ve demiri Venedikli tacirlerden temin ediyorlardı. Bu kerestelerle yapılacak gemilerin ve demirlerden dökülecek silahların Hıristiyanlara ve hatta Venedikli denizcilere karşı kullanılacağında kuşku yoktu, diyor Pirenne, ama tacir kısa vadeli çıkarından ötesini göremiyordu.
Bugün varını yoğunu AK Parti iktidarını ortadan kaldırma ülküsüne adamış olan liberal-sol aydınlarımız da bu uğurda şiddet” diye kutsadıkları- PKK cinayetlerine bile destek vermekten çekinmiyorlar ama bunun bir sonraki aşamasını göremiyorlar. Gündelik kazançlar peşindeler. Küçük öfkeleri için büyük kıymetleri kolayca harcayabiliyorlar... Tıpkı bundan bir asır önce, Balkan Harbi sırasında “Edirne’yi Enver alacağına Bulgar alsın” diyebilmiş büyükbabaları gibi.
Çözüm Süreci başladığında silah bırakacağını açıklayan PKK’ya “silah sizin güvenceniz, sakın silah bırakmayın” diye öğüt veren aydınlarımız var bizim. Üstelik bunlar başka ülkelerdeki gibi birtakım marjinal yayın organlarında değil, “merkez medya”da görüşlerini toplumla paylaşıyorlar.
Bunlara “siz böyle ne yapıyorsunuz Allah aşkına” diye tepki gösterilince diyorlar ki “AKP ülkeyi uçuruma sürüklüyor. Bunlara ses çıkarmadan oturalım mı?” Elbette, izlenen politikaları eleştirmek veya ülkedeki siyasi iktidara karşı olmak en doğal hakkınız... Meşru yollarla iktidarı değiştirmek için çalışmak da ananızdan emdiğiniz süt kadar helal... Ama sırf mevcut iktidardan kurtulmak için ülkeyi ateşe atmak nedir? Sırf iktidardan kurtulmak uğruna bölücü terör örgütünün işlediği cinayetleri meşrulaştırmaya çalışmak nedir? Sırf iktidardan kurtulmak uğruna birlikte barış içinde yaşanacak bir ülke bırakmamayı göze almak nedir?
Avrupalılar bu psikolojiyi “leğendeki kirli suyla beraber içindeki bebeği de sokağa atmak” diye tarif ediyorlar. Ama bu tarif de karşımızdaki marazi çılgınlığın izahı için fazlaca masum kalabilir bence.
Aslında, “PKK’nın cinayetlerine yeniden başlamasının gerçek sebebini” konuşacaktık, yer kalmadı. Eğer bir mani çıkmazsa önümüzdeki yazıda...