Sürücüsüz otomobiller ile yaşam nasıl olacak?

20yıl sonrasını hayal edin. Tamamen sürücüsüz otomobillere geçilmiş. Manuel sürüş yasaklanmış. Arabalarımızı artık otomatik pilotlar kullanıyor. Nasıl bir dünya olurdu? Biraz anlatayım.

Örneğin trafik işaretleri kalkacak. Otomobillerimiz gidecekleri yeri ve sürüş hızını kendi ayarlayacağından yol kenarındaki trafik işaretlerine, otoban giriş çıkışlarını gösteren koca koca tabelalara gerek kalmayacak. Görüntü kirliliği yok olacak. Aracınız bir kavşağa yaklaşırken, 500 metre kala kavşaktaki bilgisayarla wireless bağlantı kuracak ve hangi istikamete (sol, sağa, direkt karşıya) devam etmek istediğini bildirecek. Kavşak bilgisayarı diğer yaklaşan otomobillerle de haberleştiğinden, aracınıza yavaşlama ya da hızlanma emri göndererek, olması gereken yaklaşma hızında sizi tutarak, aracınızı duraksatmadan kavşaktan geçirecek. Trafik polisine, trafik lambalarına gerek kalmayacağı gibi, duran araçların yol açtığı hava kirliliği de yüzde 30-50 oranında azalacak. Yayalar bile bir kavşağa yaklaşırken, cep telefonlarındaki bir apps’ten sinyal gönderip, kırmızıda beklemeden karşıya geçebilecekler.

Haberin Devamı

Aracınız oto pilota bağlı olduğundan, evin sitenin içinde garaja, park alanına ihtiyaç var mı? Onca park parasını kim öder? Arabanız sizi işe bırakınca, “Akşam 5’te gel beni al” diyebilirsiniz. Böylece sokaklar araçlar için park yerine değil sadece kısa süreli şarj istasyonlarına dönüşecek. Aracınız sizi, park yeri çok daha ucuz olan şehir dışındaki bir kasabanın açık arazisinde gün/gece boyu bekleyebilir. Kasabaların boş arazileri ya devasa park yerlerine dönüşecek ya da ayaklı depolara... Mesela bir pick-up türü bir otomobil satın alıp, evdeki fazla eşyaları yükleyip, doğruca şehirdışı park yerine yollayabilirsiniz, ihtiyacınız olduğunda da pick-up’ı evin kapısının önüne çağırıp, kasasından eşyanızı indir-bindir yapabilirsiniz..

Hazır robot şoförünüz varken, evdeki koltuğunuzdan kalkmadan çocuğun okulu, hanımın alışverişi, çarşı pazara getir götür işlerini de halledebilirsiniz.

Gelelim, seyahatlere... Örneğin Bodrum’a gidiyorsunuz. Yol boyu dağları güzel tepeleri kasabaları geçiyorsunuz. Arabanın ön camında muhteşem bir dağ ya da göl belirdi. Tek bir tuşa bastığınızda ön cam şeffaf bir ekrana dönüşerek Google aracılığıyla, o yerin adını, yüksekliğini, özelliklerini, bitki dokusunu, konaklama yerlerini ve restoranlarını gösterebilecek. Ya da tüm seyahatinizi ön camda ailece playstation oyanayarak, dev ekrandan film izleyerek, maillerinizi bakarak, yazışmalarınızı yaparak da geçirebilirsiniz,

Haberin Devamı

size kalmış.

Tabii hal böyle olunca, arabalar gelecekte gençler için non-stop partileme ve sosyalleşme mekanlarına da dönüşüyor olacak. Ehliyetinin olmaması, alkollü yakalanman dert değil. Çağır arkadaşları, al içecekleri, aç müziği, ver rotayı, kapı kapı milleti topla bangır bangır şehri turla...

Arabaların birer ofise dönüşmesi de söz konusu. Evden işe giderken tek yapman güne hazırlanmak... Mailleri, gazeteleri okumak, onlara cevap vermek... Hiç işin yoksa araya akşam yarım bıraktığın bir dizinin kalan bölümünü de sıkıştırabilirsin.

Haberin Devamı

Ya da basılı kağıt hala geçerliyse benim gibiler için tam da roman okuma zamanı...

Bunlar geleceğin otomobillerinin artıları. Eksilerine gelirsek.. Tabii ki sürüş keyfi... Bir erkek ve arabası için en önemli şey... Aksiyon, gaza basma, motorun sesini duyma, altındaki çalik beygirin gücünü hissetme... Böyle bir zevkten mahrum kalacağız. Şu anda bile odtomobiller, yapay zeka ile donatılmış halde.. Şeritten çıkmak istesen seni yola sokan teknolojileri var. Eee ama ben ralli yapmak istiyorum altımdaki 100 bin dolarlık aletle.. Hayır, izin vermiyor.

Tabii, park paraları, trafik sigortaları, kazalar neredeyse ortadan kalkacağından, polis artık vatandaşa “ehliyetsiz, alkollü kullandın” diye ceza kesemeyeceğinden devletin şu an topladığı milyarlarca para da hayliyle buhar olacak. Araçlar benzinsiz çalışacağından, bu kalemden de vergi alınamayacak. Trafik polisliği diye bir meslek kalsa da personel sayısı azalacak. İnsanlar evden işe, çevreden tamamen soyutlanmış birer buzdolabının içindeymiş gibi gidecek. Düşünsenize yanınızdan üzerine yorganı çekmiş sürücü koltuğunda uyuklayan birinin son sürat geçtiğini... Düşüncesi bile şu an ürpertiyor.

Haberin Devamı

Ama bunlar olacak, şimdiden

kendinizi hazırlayın.

DİĞER YENİ YAZILAR