Geçen hafta Vodafone Türkiye’nin davetlisi olarak Singapur’da Formula 1 yarışlarını izledim. İlk kez hem kentin içinde, hem de gece ışıklar altında yapılan bir yarışın ne kadar keyifli olduğuna; daha da önemlisi Formula 1’in bir ülkeyi nasıl değiştirdiğine şahit oldum.
Singapur 40 yıl önce, Uzak Doğu’da Ekvator’a 130 kilometre uzaklıkta, tropik, berbat bir iklimin ortasında, az gelişmiş üçüncü dünya adasıydı. Malezya’dan bağımsızlığını yeni kazanmış, dünyanın geri kalanından neredeyse izole haldeydi. Bugünse yemek ve alışverişin kozmopolit merkezi, finans ve ticarette dünyanın önde gelen ülkesi. Ve tabii ki Formula 1’de gece yarışının yapıldığı tek yer. Geçen hafta Vodafone Türkiye’nin davetlisi olarak gittiğim Singapur’da, (enine boyuna 35’e 20 kilometre olan bu küçücük ülkede) Formula 1 yarışlarını izlerken, aklımda olan tek şey İstanbul’un nasıl pazarlanamadığıydı. Ya da Formula 1’i nasıl olup da elimizden kaçırdığımız...
Neden böyle söylüyorum. Çünkü bu, sadece bir araba yarışı değil. Bu, her yıl daha da kazanıp, kazandıran; ekonomik çapı genişleyen, gittiği her ülkenin aylarca tanıtımının yapılmasına vesile olan ve yapıldığı şehri ihya eden bir zenginler kulübü... Her ülkenin sahip olmak istediği bir mücevher, prestij kanağı... Çok para verip de yılda bir kez giyeceğiniz, ama olmazsa da olmayan dolabınızdaki smokin gibi..
Ekonomik kriz döneminde bile F1 gelirleri katlanarak arttı
Bakın; geçen yıl (2010) F1 Federasyonu (FOA), ticari faaliyetlerden 1 milyar doların üzerinde kazanç sağladı. Gelirini bir önceki yıla göre 19 milyon dolar artırdı. Yarışa katılan takımların cebine giren paraysa, bir önceki yıla göre 114 milyon dolar artarak 658 milyon dolara ulaştı. Yani 12 takımdan her biri ortalama 54 milyon dolar kazandı. Ve buraya dikkat: Tüm bu kazancı, büyük bir küresel ekonomik krizin yaşandığı bir dönemde yaptı. Dünya ülkeleri, F1 takvimine kendi ülkelerini sokabilmek için büyük kavgalar veriyor. F1 Federasyonu (FOA) her yıl yeni yarışlar (şehirler) koyuyor. Mevcutlara yeni global ortaklar (UBS, DHL, LG gibi) ekleniyor ve TV yayın hakları kapanın elinde kalıyor. Bu yılki kazanç 1.7 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Toplam cironun gelecek yıl 2 milyar doları, 2016’da ise 3.2 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor.
Singapur, Uzakdoğu’nun yeni rotası F1’in tacında parlayan bir mücevher
Şimdi Singapur’a tekrar dönelim. 2008’de ülkenin turizm gelirini artırmak ve tanıtımı için girişilen F1 yarışları 4 yılda inanılmaz bir başarı sağladı. F1 yarış organizasyonu Singapur’a yılda 115 milyon dolara mal oluyor. Hükümet bu rakamın yüzde 60’ını karşılıyor. Üstelik bu rakamın içinde F1 patronu Ecclestone’a ödenen yıllık 26 milyon dolar da yok. (Türkiye ise Ecclestone’a 13.5 milyon dolar öderken, fiyatı 26 milyon dolara çıkardığı için bu yıl ipleri kopardı.) Peki Singapur ne kazanıyor? 100 bin turist 3 gün süren yarışları izlemek için kente akın ediyor. Bu 100 bin turistin yüzde 40’ı yabancı. 40 bin zengin turist kentteki tüm otelleri, mağazaları, restoran ve gece kulüplerini bir hafta süreyle ihya ediyor. 80 milyon dolar harcıyor. Toplamda ülke, 3-4 günlük F1 yarışlarından (bilet satışı, reklam, yayın geliri vs.) 160 milyon dolar gelir sağlıyor. Yani ülke 115 harcıyor. 160 kazanıyor. Konuştuğum hemen her yetkilinin ağzından Singapur için “Uzak Doğu’nun yeni Monacosu” sözlerini işittim. Tabii bunda F1 pistinin, aynı Monaco’daki gibi şehrin caddelerinin arasından geçmesinin etkili olduğunu da belirtmem gerek.
Şimdi İstanbul’u yeniden soksak bile 7 yıl beklememiz gerekli
Rakamlar bu kadar açık ve netken Türkiye’nin, Formula 1 yarışlarından çekilmesi inanılır gibi değil. Ancak Türk hükümetinin haklı olduğu da gerçek. Sponsor firmaların ve kurumların elini taşın altına sokup, F1 patronu Ecclestone’a ödenecek artı 13 milyon doları üstlenmesi gerekli. Zaten Ecclestone dünden razı. Dünyada naklen 500 milyon kişinin izlediği bir uluslararası yarış arenasında İstanbul’un yer alması, herhalde her Türk şirketi için bulunmaz bir reklam fırsatıdır. Ve ceplerinden çıkacak birkaç milyon dolarlık reklam giderinden çok daha değerlidir diye düşünüyorum. Şimdi bu parayı çıkarıp ortaya koysak bile İstanbul’un yarış takvimine girmesinin en az 7 yıl alacağını biliyor musunuz?
MARİNA BAY, SİNGAPUR’UN MANHATTAN’I GİBİ...
Dünyanın kişi başı gelire oranla en fazla milyonere sahip ülkesi Singapur’un en gözde bölgesi, finans ve eğlence merkezi Marina Bay. Burası muhteşem mimariye sahip gökdelenler, oteller ve anıtlarla dolu. Marina Bay’in en gözdesi ise, otellerin arasından adeta slalom yaparak dolaşan Formula 1 pisti ile üzerinde gemi şeklinde bir mimariden oluşan üç gökdelenli Sands Resort Oteli. Otel müşterileri çatı terasında yüzme ayrıcalığını yaşıyor.
Vodafone 10 yıldır F1’de yarışıyor rakiplerini solluyor
İngiliz GSM operatörü Vodafone, 10 yılı aşkın süredir Formula 1’in içinde. 2007’ye kadar Ferrari takımının sponsorluğunu yapan ve büyük zaferlere imza atan Vodafone; bu tarihten sonra bu kez McLaren ile anlaşarak, İngiliz takımının ana sponsoru ve en büyük destekçisi oldu. Mclaren ile Vodafone arasındaki ilişki “mükemmellik” sınırlarını zorluyor. Vodaphone McLaren Racing Genel Müdürü Jonathan Neale’i Singapur’da tanıdım. Kendisi 500 kişilik McLaren mühendis ekibini yönetiyor. Aslen fizikçi ve daha önce uzay ve havacılık savunma sanayinde görev yapmış. Sözün kısası dünyada kendi alanında parmakla sayılacak birkaç mühendisten biri.
Şöyle diyor: “Vodafone ile hedeflerimiz örtüşüyor. Biz mükemmele koşmak için çalışıyoruz. Vodafone bize teknoloji ve iletişim alyapısını oluşturmamız için müthiş destek veriyor. Ben dünyanın neresinde olursam olayım, Vodafone’un McLaren takımı için özel geliştirdiği V1 iletişim ağı sayesinde Blackberry’imden tüm detaylara anında hakim olabiliyorum. Sanki her an takımın İngiltere’deki teknoloji merkezindeymişim gibi...”
Vodafone, İngiliz takımını son teknoloji ile donatmakla kalmıyor, Formula 1’i, yarış tutkunları için “dokunulabilir”, “heyecanı paylaşılabilir” hale getiriyor. Formula 1 kapsamında, Vodafone’un geliştirdiği son teknoloji ürünler, yenilikler, etkinlikler tüketicinin hizmetine sunuluyor.
Dahası bu yıl Vodafone Türkiye, iki Formula 1 yarışına Türk müşterilerini de götürdü. Vodafone Red şemsiyesi altına giren 20 özel müşteri Monaco ve Singapur yarışlarını bir sevdiği ile birlikte izleme imkanı buldu.
İstanbul’u özlüyorum ama trafik hariç
McLaren Mercedes pilotu İngiliz Lewis Hamilton ile yarıştan önce fotoğraf çektirdim. Çekim sırasında İstanbul’u özleyecek misiniz?” diye sorduğumuzda Hamilton “Evet, harika bir şehir ve heyecanlı bir pistti. Ama trafik berbat” diye cevap verdi.
* Hamilton 66 kilo. Üzerindeki teçhizatla birlikte arabada 72 kilo geliyor.
* Üzerinde en çok 1 litrelik su taşımasına izin veriliyor. Daha fazlası aracı yavaşlatıyor.
* Pilot, kokpitin içinde yarış sırasında 3 kilo kaybediyor.
* Kokpitin içinde hissedilen sıcaklık dışarıdakinden 20 derece fazla. Singapur’da sıcaklık gece 30 dereceydi. Yani F1 pilotları ortalama 50 derecede sıcaklıkta yarıştı.
* Paddock Club’taki bilet fiyatları 6 bin 430 dolar. 4 bin Paddock biletinin tamamı satıldı. 25 milyon 720 dolar gelir elde edildi.
Singapur, Formula 1’e girdi 4 yılda Asya’nın Monaco’su oldu
´İstanbul´u çok özlüyorum trafik hariç´
Haberin Devamı