Kanla sulanan hikaye şöyle başlar. 1916 yılı Nisanı. İngiltere’nin, 1’inci Dünya Savaşı’nda olmasını fırsat bilen İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) Dublin’de ayaklanır. Amacı Kuzey İrlanda’daki İngiliz hakimiyetine son vermektir. Beş gün süren ayaklanmayı İngiltere demir yumrukla bastırır. Dublin’de taş üzerinde taş komaz. Tarihe Kanlı Paskalya olarak geçecektir. Geride yıkım, geride öfke, geride intikam kalır. Ayaklanma bitti sanılır halbuki yeni başlamıştır. Oluk oluk kan akar. Ta ki, 1993’te Warrington’da bir çöp kutusunda bomba patlayana kadar.
Bizi zombiye dönüştürdüler
Saldırıda annesiyle market alışverişine gelen biri 3, diğeri 12 yaşında iki İngiliz çocuk ölür, 54 kişi de yaralanır. O sırada K. İrlandalı rock grubu Cranberries İngiltere turnesindedir. IRA sempatizanı grubun solisti Dolores O’Riordan Londra’da TV’lerden izler olup biteni... İki güzel çocuğun paramparça oluşu, yapılan vahşet karşısında o kadar etkilinir ki, IRA’yı eleştiren, örgütün eylemlerinin kendi halkına zarar verdiğini, en nihayetinde her iki taraftan anne babaların ağladığına dikkat çeken bir rock şarkısı besteler. Bu şarkı IRA’dan bezmiş orta ve dar gelirli İrlandalıların sağduyusu olur, savaş karşıtlığının sembolü haline gelir. Adı da “Zombie”dir (Canavar, Cani).
Bir baş daha öne eğildi, çocuk yavaşça koparıldı / Eğer şiddet böyle bir sessizliğe sebep oluyorsa / Kimiz biz, kandırılanlar mı?/ Ama görüyorsun bu ben değilim; bu ailem değil/ Bu, kafamızda...
Kafamızda savaşıyorlar. / Tanklarıyla ve toplarıyla ve tüfekleriyle / Kafamızda ağlıyorlar. / Canavar, Canavar, Canavar / Var.. Var...Var...
Başka bir anne daha yıkılıyor / Kırık kalbi onu ele geçiriyor / Şiddet sessizliğe teslim olduğunda / Kandırılmış olmalıyız / Hep aynı eski mevzu 1916’dan beri / Kafamızda..
Kafamızda savaşıyorlar / Tanklarıyla ve toplarıyla ve tüfekleriyle / Kafamızda ölüyorlar./ Canavar, canavar, canavar / Var..Var.. Var
Dolores, IRA’nın ailelerinden koparttığı çocukların evden ayrılışı ve ölümleri sırasında ana-babaların başlarının nasıl öne eğik, üzgün, çaresiz olduklarıyla başlıyor şarkısına... Ve onca terör eylemine karşın K.İrlanda halkının sessiz kalışını eleştirerek “Biz kimiz? Yoksa kandırılıyor muyuz” diye sorguluyor. Bu şiddeti -Katolik IRA, Protestan Ulster ve İngiliz ordusunın yol açtığı- ne kendisinin, ne de ailelerin istediğini söyleyerek “Savaş baronları zihnimizde; kin, nefreti körükleyip; ızdırap ve intikam yaratarak bizi birer canavara; birbirimizi tank, top, tüfekle öldüren zombilere dönüştürüyor” diye isyan ediyor.
Şarkının bir benzeri yok
Protest şarkı 1994 Ağustos’unda çıktığında sadece sözleriyle değil, agresif ritmi ve klibiyle de dinleyenleri çarpar, bağımlılık yaratır. Yıllar sonra bile “Ben böyle bir şarkı dinlemedim” dedirtir. Pearl Jam, Nirvana gibi grunge akımının hakim olduğu o yıllarda, tamamen farklıdır, ne grunge, ne metaldir. Girişteki sert elektro distortion ve bateri afallatır, aniden susar, yerini sade bir gitar tınısına bırakır. Vokalistin yorumu taklit edilemez. Derinden başlar, yükselerek zirve yapar, karanlık bir tarafı vardır.
Şarkının klibindeki görüntülerse gerçektir. Dublin’de yıkıntıların üzerinden atlayan, sokaklarda kaçışan eli sopalı, kısa pantolonlu yırtık pırtık İrlandalı çocuklar. Karşılarında ise tam teçhizatlı İngiliz askerleri. Ve Dolores, altın varaklı Meryem Ana heykeli olarak karşımızdadır. Ağıt yakan, çocukların ölümlerine üzülen bir Kutsal Bakire...
Şarkı o kadar popüler olur ki, birkaç hafta içinde terör örgütü IRA’nın zaten dipte olan popülaritesi yerle bir olur. 1994 Eylül’ünde IRA, halkın baskısına daha fazla dayanamaz, ateşkes kararı alır. Barış müzakereleri 1998’te Belfast Anlaşması’yla sonuçlanır. 4 bin cana, 50 bin kişinin sakat kalmasına yol açan savaş nihayet biter, IRA silahı bırakır, Meclis’e girer, K.İrlanda ve İngiltere’ye huzur gelir.
Dolores’in Zombie’si ise MTV müzik ödüllerinde Michael Jackson’ı açık ara geçmiş, Grammy dahil sayısız ödül almış, albümü 17 milyondan fazla satmıştır. 1998’de Nobel Barış Ödülü K. İrlandalı liderlere verilirken, Dolares ve grubu sahnede “Zombie” şarkısını söyleyerek bir ilk imza atmıştır.
Bu hafta Dolores’i 46 yaşında kaybettik. 80 yıllık savaşa ve acıya son veren notaları karalayan bu barış güvercini, IRA eylemlerinin zirve yaptığı yıllarda, o yıkık mahallelerde büyüdü. Kimseyle derdi yoktu onun, siyaset bilmezdi, sanatçıydı, müzik yapardı. Ve bir gün iki çocuk gördü televizyonda. Parçalanmış iki çocuk. Onların anısına bir şarkı besteledi, ‘olmaz’ denileni başardı. Ve uçup gitti...