GÜNEY ÖZTÜRK / gozturk@gazetevatan.com
RADİKAL dinci terörist saldırı ve ardından başlayan karşı saldırılar Fransa’nın yaşadığı kimlik bunalımı tartışmalarını da bir kez daha alevlendirdi. Tabii ki tartışmaların ortasında 6 milyonluk Müslüman göçmen toplumu yer alıyor.
Kebap, Fransa'da kimlik krizine yol açıyor
2009'da Fransa'nın İrlanda'yı Henry'nin golüyle yenerek G. Afrika'daki Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandığı gece Şanzelize Bulvarı'nda sabaha kadar yaşanan çoşkulu kutlamalara katılanların Fransa'nın zaferiyle uzaktan yakından alakası yoktu. Caddeyi dolduran mahşeri kalabalığın tamamı; Cezayir'in, o gece Mısır'ı yenerek Dünya Kupası'na katılmasını kutlayan göçmen çocuklarıydı. O fotoğraf ertesi gün Fransız basınında çok konuşuldu, çok tartışıldı.
Kutuplaşma kırmızı alarm veriyor
Ve bu hafta, Paris'te yaşanan 12 kişinin katliyle son bulan feci radikal dinci terörist saldırı ve ardından başlayan karşı saldırılar Fransa'nın yaşadığı kimlik bunalımı tartışmalarını da bir kez daha alevlendirdi. Tabii ki tartışmaların ortasında 6 milyonluk Müslüman göçmen toplumu yer alıyor. Fransa'da kimlik meselesi sadece Müslümanların topluma entegre olamamasını çoktan aşmış durumda. Gettolara hapsolmuş yaşayanlar sadece Müslümanlar değil ki. İşsiz Fransız gençlerinin özellikle yaz aylarında (Çünkü zengin kesim Ağustos'ta tatile çıkarken onlar parasızlıktan evlerine mahkumlar) bir kıvılcıma bakan sokak isyanları, yağma ve yakıp yıkmaları hala hafızalarda... Irkçı milliyetçi Ulusal Cephe Partisi'nin hızlı yükselişi, ilk kez parlamentoya girişi, üstelik bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de kazanma ihtimalinin oluşu, hepsi de gerçek.
“Kebapistan mı olacağız?”
Gelelim kebap mevzuna.. Ulusal kimliğini, kendi mutfağıyla özleştiren Fransa'da, dönere ilginin artması şu an ülkede Fransız kültürünün İslamileşmesi olarak algılanıyor ve tepki alıyor. Fransa tarihinin merkezi ve mücevheri konumundaki Blois kentinde, geçtiğimiz aylarda dört yeni kebapçı dükkanının açılması, "Şehrimiz Doğulaşıyor, elden gidiyor" feryat figanlarıyla karşılanmış.
Dönerde koparılan kızılca kıyamet bile, Fransa'da göçmenlik ve entegrasyon üzerinden yaşanan sorunların toplumda ne boyuta ulaştığının açık göstergesi.
Almanların tam tersi bir bakış
Almanya'da döner, Türklerin topluma entegrasyonu, Türk mutfağıyla Almanların kucaklaşması olarak algılanırken hatta Şansölye Merkel bile döner keserken basına mutluluk pozları verirken; Fransa'da dönerin toplumu böldüğü, Fransız kültürünü Araplaştırdığı, Fransız gençlerini zehirlediği gibi bir algı var. Ve sırf bu yüzden birçok olay yaşanmış, kebapçılar kundaklanmış.
Cumhuriyet niye tehlikede?
Fransa'nın tarih boyunca süre gelen Katolik, Protestan, Yahudi (şu an 500 bin Yahudi var) dini toplum yapısı 1960'lardan sonra aldığı Avrupa dışı göçle hayli değişti. Bugün her dört Fransız'dan birinin dedesi ya da anneannesi göçmen. Örneğin, Türklerle yıldızı pek barışmayan eski Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin de babası Macar, annesi Yunan Yahudisi.
Afrikalı yoksul bir göçmen aileden gelerek siyasette zirveye tırmanan şu anki Fransız Adalet Bakanı Taubira, ülkesindeki duruma aylar önce bakın nasıl dikkati çekmiş:
"Fransa'da şu an cereyan eden atmosferi sadece ekonomik durgunluğa, işsizliğe ya da ve yükselen hoşgörüsüzlük ortamına bağlayamayız. Bunun çok daha ötesinde bir kimlik bunalımı yaşıyoruz. Geleceğe güven kalmadı. Toplumda, elit insanları reddetme ve kamu kurumlarına iftira hakim. İngiliz kimliği monarşiye, Amerikan kimliği bireyselliğe dayanır. Fransa ise 200 yıldır kurumlarının gücüyle ayakta durur. Şimdi insanlar salt bu kurumları eleştirmekle kalmıyor, onların meşruluklarına saldırıyor, yüce, hukuki yapılarını yıkmaya çalışıyor. Herkesi Cumhuriyet'in ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlamaya çağırıyorum."
Bu sözler 15-24 yaş arası işsizliğin yüzde 23 olduğu ülkede sokakları yakıp yıkan gençler için birşey ifade ediyor mu, emin değilim. Ya da son seçimlerde yüzde 25 oy alan aşırı sağcı Ulusal Cephe partisini destekleyenler için... Ya da siyasette kendilerini temsil edecek tek bir Allah'ın kulunu bulamayan Müslümanlar için... Sanırım onlar da pek vatanlarında gibi hissetmiyor.
2022'de Müslümanlar iktidarda
Fransa'da bu hafta bu iğrenç saldırı olmasa, ülkede konuşulan tek şey Michael Houellebecq'in yazdığı Teslimiyet romanı olacaktı. Kurgu romanda, Fransa'daki Müslümanlar'ın muhafazakar doğalarından ötürü sol bir partiye oy vermek yerine kendi partilerini kurarak 2022'de iktidara gelişlerinden bahsediliyor. Romana göre, Cumhurbaşkanı da Müslüman olunca, Fransa sosyal yaşamı tamamen değişecek. Kadınlar iş hayatından uzaklaştırılacak. Burka çarşaf giymek normal olacak. Çok eşlilik yasallaşacak. İşte geleneksel Fransız kültürü bu ihtimallerin korkusuyla yatıp kalkarken, İslam adına yapılan Paris katliamıyla, toplumdaki bu kutuplaşmanın çatışmaya dönüşmesi artık içten bile değil.