Rusya’dan Finlandiya’ya drone’larla sigara sevkiyatı! 75 paket sigara kaçıran hava taşıtları düşürüldü. (Aralık 2017)
- Hong Kong’tan Çin’e drone’lar ile 80 milyon dolarlık iPhone sokan çete çökertildi. (Mart 2018)
- İnsansız hava araçları, Meksika-ABD sınırı uyuşturucu kaçakçılarının yeni gözdesi... San Diego’ya havadan 5.9 kilo uyuşturucu sokan kişi yakalandı. Piyasa değeri 46 bin dolar. (Ağustos 2017)
- İran’dan Irak’a evden eve drone ile uyuşturucu teslimi. (Mart 2018)
Her ay 1 milyon drone’nun global ölçekte hava sahasına giriş yaptığını düşünürsek, bu işin çok yakında çığrından çıkacağını ön görmek hiç de zor değil.
Ama bunlar en masumları... Asıl endişelenmemiz gerekenler şunlar;
Drone’lar, casusluk amaçlı uçurulabilir, stratejik altyapı ve üstyapı bilgilerimizi çalabilir ya da kamuya açık alanlara saldırı amaçlı kullanılabilir.
Sadece suç örgütleri değil, terörist gruplar da hava araçlarına hafif silahlar yerleştirebilir, (makineli tüfek, lav silahı, elektrikli testere) ateş açabilir, radyoaktif, kimyasal saldırı gerçekleştirebilirler. En basitinden su havzalarını zehirleyebilirler. Kimin yaptığını bile belirleyemeyiz.
Örneğin tam da Dünya kupası final maçı oynanırken, stadyum üzerinde uçan bir drone’dan beyaz bir pudranın rüzgarın esintiyle döküldüğünü hayal edin. Ne büyük bir felaket yaşanır siz düşünün. Amerikalı yetkililer, son Süper Bowl (Amerikan futbolu) kupasında ilk kez stadyum çevresinde 60 kilometrelik uçuşa yasak bir bölge ilan ettiler. Ama yasak pratikte anlamsız. Çükü ne drone’u görmek ne de yönetenin sinyalini tespit etmek kolay. Radarlar bir işe yaramıyor. Seyir halindeki bir kamyonetin içinden bile drone’u kolayca kontrol edebilirsiniz.
Çok değil iki yıl önce Atatürk Havalimanı üzerinde drone uçuran bir kişi, uçakların inişini tehlikeye atmıştı. Benzer olaylar Londra ve New York’ta da defalarca yaşandı, yaşanıyor. Uçak kaçırmaya gerek kalmadı artık! Terörist eylem için tek yapılması gereken, havaalanına bile girmeden pist hizasına uçağın iniş ya da kalkış rotasına bir tane drone göndermek.
Casusluk derken de sadece bir askeri üssün üzerinde drone uçurmaktan bahsetmiyorum. Şirketler arası teknoloji casusluğu da yaygınlaşır artık. Piyasaya yeni çıkacak otomobil prototiplerini önceden görüntülemek, Game of Thrones dizisinin setini gizlice çekmek, Apple’ın yeni uzay mekiği kampüsüne girmek çok kolay. Silikon Vadisi’nde Microsoft’un AR-GE merkezinin dördüncü katındaki toplantı odasında bir tahtaya çizilen diyagramları birkaç yüz metre öteden drone ile çekip bulunduğunuz yere anında wireless olarak yollayabilirsiniz. İşte size hırsızlık.
Amerika çapında onlarca cezaevinin de başı drone’larla dertte. Yetkililer, cezaevine ilaçtan, uyuşturucuya, pornografiden akıllı telefonlara, sigaraya kadar her şeyin havadan sokulduğunu, bunu engellemekte çaresiz kaldıklarını söylüyor. Hatta geçen yıl Ohio‘da bir hapishanenin avlusuna düşen eroin poşeti nedeniyle, içerideki karteller arasında büyük çatışma yaşanmış.
Hacker’lar için de drone’lar bulunmaz birer fırsat. Bir parkta 40-50 metre yükseklikte drone gezdirip, wifi sinyali yayınlayarak, aşağıda bu kablosuz internet ağına bağlananların tüm kişisel verilerini çalmak mümkün.
Drone sektörü inanılmaz bir potansiyel taşıyor. Tarımdan, taşımacılığa, savunma sanayinden, ticari havacılığa, eğlence sektörüne kadar her yerde insansız hava araçlarının kullanımı artıyor. İnsanlığın faydasına olabilecek her teknolojinin arkasındayım. Ama, bunların yol açabileceği felaketlere karşı da uyanık olmalıyız. Özellikle de Yapay Zeka’nın (AI), bu drone’ları ele geçirme ihtimali varsa.