Amerikan Politico siyasi düşünce gazetesiyle geç tanışanlardım. Ne zaman ki gazete, Başkan Trump'un Beyaz Saray'a giriş yasağı koyduğu yayın kuruluşları listesindeki yerini aldı, o zamandır takip ediyorum. Aşağıda anlatacaklarım da Politico'dan bir alıntı.
"CIA casusluk sanatını nasıl unuttu? İlk ağızdan..." Yukarıdaki başlığı görünce insan ister istemez meraklanıyor. Makaleyi Alex Finley müstear isimli eski bir CIA ajanı (undercover agent) kaleme almış. Ajan Finley, terörle savaş sırasında CIA'nın istihbarat toplamak için daha militarist bir görüntü aldığını, ancak şu an ihtiyaç olanın yeniden eski klasik Soğuk Savaş tipi ajanlar olduğunu söylüyor. Ama işin kötüsü CIA'nın elinde bu ajanlardan neredeyse hiç kalmamış.
11 Eylül saldırılarından dört yıl sonra, 2005'te, henüz Bin Ladin yakalanmamışken, CIA içindeki hemen tüm ajanlar Ortadoğu ya da Asya'daki Savaş Bölgeleri'ne gitmek için kuyruğa girmişlerdi. Hepsi de Doğu Avrupa'nın tarihi sokaklarında, kafelerinde şnaps yudumlayarak çalışmak yerine; ailelerinden uzakta, beton duvarlar ve tel örgülerle çevrili, teröristlerin her gün roket attığı yağdırdığı konteynır kalelere gitme derdindeydi. Niye? Çünkü 20 yıl sonra geriye dönüp baktıklarında 2000'li yılların savaş bölgelerinde hizmet etmek, 1980'lerin Soğuk Savaş ülkelerinde hizmet etmekle eşdeğer sayılacaktı. Ve onlar tam da bu aksiyonun ortasında olmak zorundaydı.
Aslına bakarsanız, CIA kurulduğu 1947'den beri hep Soğuk Savaş gördü, Rusya'ya karşı mücadele etti. Ama 1996'ya gelindiğinde bünyesinde o bildiğimiz 007 James Bond tipi ajanlardan sadece 25 kişi teşkilatta eğitim görüyordu. 1998'de CIA, 1000 deneyimli ajanını kaybetti, çoğu ya emekli oldu ya da özel sektöre geçti.
Ta ki 11 Eylül'e kadar. İkiz Kuleler'e saldırı sonrası CIA, yeni, tanımadığı asimetrik bir savaşla tanıştı ve buna kendini hızla adapte etti. Bu yeni savaşta artık eski James Bond'lara, kokteyllerde boy gösteren, üst düzey partilerde ya da kumar masalarında VIP silah tüccarlarıyla buluşup, dirsek temasıyla bilgi toplayan takım elbiseli ajanlara yer yoktu. Yeni ajanlar, birer Jason Bourne olmalıydı. Tepelerde, arazide yatıp kalkan, askeri üslerde barınan ya da beline sadece Glock takıp, olağanüstü güvenlik altında (Humvee jeeplerle) şehir merkezlerine inip baskınlara katılan tiplerden bahsediyorum. Artık Soğuk Savaş'ın o tebeşirle işaretlenen sokak lambaları, gazetelere verilen şifreli ilanları, çöp kutularına ölü paket bırakma vs. taktikleri kalmamıştı. Hatta Langley'deki CIA karargahında bile ajanlar artık takım elbise yerine, çöl desenli kargo pantolonlar, Under Armor tişörtlerle boy göstermeye başlamıştı.
Peki bu sırada Rusya ne yaptı? Rusya, beyler, ironik ama CIA'nın tersini yaptı. Onların başında zaten böyle bir terör problemi olmadığından Putin, rakibinin dikkati başka yöne çevrilmişken, sessizce geleneksel casusluk sanatına davam etme, güçlendirme yoluna gitti. Ne zaman Amerikan kurumları Rus istihbarat servislerinin siber saldırılarına hedef olmaya başladı, o zaman CIA başını terörle savaştan kaldırıp "N'oluyor lan" demeye başladı. Son seçimlerde Demokratların Ulusal Komitesi server'ları ile Hillary Clinton'ın kampanya başkanının hacklenmesi de tüm bunların üzerine tuz biber ekti. Ancak saldırıların kim tarafından, neden, hangi mali kaynaklarla finanse edildiği gibi bilgileri toplamak tamamen ‘old school’ diye tabir edilen eski tarz istihbarati çalışma gerektiyordu, yani dirsek teması denilen çalışmayı... CIA Başkanı James Clapper, hacklemenin ardında Rus istihbaratının olduğunu sandıklarını halka açıklarken, bunu sınırlı insan kaynağı bilgisine dayandırıyordu. Açıkçası CIA'nın elinde yeterli eski tarz istihbarat elemanı kalmadığının itirafı gibiydi bu...
Şu an Rusya'nın organize, iyi eğitim görmüş ve mali açıdan iyi bir istihbarat ağı varken, Amerika tüm gücünü, sıçan deliklerinde üçüncü ülkelerin verdiği doğruluğu tartışılacak istihbarati bilgilere dayanarak yaptığı terörist avında tüketiyor. Suriye'de de açıkçası çuvallıyor.
CIA bugünkü yapılanmasıyla eski Soğuk Savaş yıllarından çok uzak bir görüntü veriyor. İhtiyacı olan şeyse James Bond'un bir tık üzeri, Jason Bourne'un ise bir tık aşağısı olan yeniden gölgelerde çalışacak bir ajan tipi.
Politico gazetesinde yer alan bilgiye göre, Başkan Trump'ın Putin'e olan "yakınlığı", "beğenisi" hatta "övgüsü", gerek CIA'yı gerekse çift taraflı çalışan ajanları bilgi paylaşımı konusunda tereddüte düşürüyor. Hatta müttefikleri bile... Bir İngiliz MI6 yetkilisi, The Times gazetesine çıkıp "Trump ve ekibinin güvenilir olduğu netleşene kadar bilgi paylaşımı yapmayacağız. Ruslar'dan bilgi toplayan kaynak ve metotlarımızın deşifre olmasını istemeyiz" diye demeç verebiliyor. Ya da İsrail'in saygın gazetesi Yediot Ahronot, Trump'un seçilmesinin ardından "İsrail istihbarat yetkilileri, top-secret istihbarat bilgilerinin Amerika ile paylaşılması durumunda bunların Rusya'ya sızacağını, Rusya üzerinden de İran'ın haberdar olmasından korkuyorlar" haberi yapabiliyor.
Özetlemek gerekirse, Rusya uluslararası espiyonajda yine Amerikalılar’ın bir adım ötesinde. ABD ise geleneksel yöntemlere hızla dönüşün peşinde. Ancak ABD'deki yeni yönetimin başta NATO, Türkiye ve daha birçok ülkeyi kızdıran siyasi açıklamaları ve tavrı; CIA'nın gereksinim duyduğu ülkeler arası eski usul bilgi paylaşımını da bir taraftan zora sokuyor. Yani CIA hem içeriden, hem dışarıdan bilgi toplamakta zorlanıyor.
Rus hackerlar, Alman seçimlerine müdahale edebilir mi?
CIA cephesinde bunlar yaşanırken, Rus cephesi de çalkantılı. KGB içinde ya da yeni ismiyle Federal Güvenlik Serivisi'nde (FSB) ilginç bir olay cereyan etti. Ocak ayının son haftasında, FSB'nin siber güvenlik bölümü başkanı Sergei Mikhailov, başına siyah bir çuval geçirilmiş halde, bir toplantı salonundan alınıp götürüldü. Mikhailov'un daçasında (sayfiye evi) 12 milyon dolar nakit para ele geçirildi. Çok geçmeden Mikhailov ile birlikte ülkenin en iyi hackeri olan Dmitry Dokuchaev'in de tutuklandığı öğrenildi. Dokuchaev aslında siber suç makinesiydi, kod adı "Forb"tu ve FSB tarafından işe alınmasaydı hapis yatacaktı. Bu iki adam şu an Başkan Putin'i devirmek ve Kremlin yöneticileri ile onların kişisel hesaplarını CIA'ya sızdırmakla suçlanıyor. Bu ikilinin dışında ülkenin en önemli siber güvenlik şirketi Kaspersky'nin üst düzey yöneticisi ve kıdemli bir Rus istihbarat subayı Ruslan Stoyanov da vatana ihanetten tutuklandı. Tutuklamaların tam da FBI ve CIA'nın başlattığı ABD seçiminde Rus parmağı olup olmadığını anlamaya yönelik araştırma sırasında yaşanması çok ilginç. Açıkçası Rusya'nın Trump'un seçim kazanmasında gerçekten etkisi olup olmadığı henüz netlik kazanmamışken, Batı basınına konuşan istihbarat uzmanları, Rus hackerların Almanya'da Eylül yapılacak genel seçimlerde de aşırı sağa zafer kazandırabilecek şekilde server'larda oynama yapabileceği görüşünde birleşiyor.