BONO başbakan olabilirdi

Referandumu etkileyen adam: BONO!

Haberin Devamı

Sanki bir rüyadan uyanır gibi, gerçekleri yeni yeni görüyor insan. Türkiye’den kim geçti farkında mıyız? U2’nun solisti Bono şu an dünyanın en etkili birkaç isminden biri. O bir rock star olmaktan öte, tüm zamanların en önemli sosyal eylemcisi. İstediği dünya lideriyle görüşebilen, G8’lere Davos’lara katılan, açlık ve insan hakları konularında sınır tanımadan harekete geçebilen, Papa’dan bile etkili, önemli birisi. Efsane şarkıcı John Lennon bir keresinde şöyle demişti: “Beatles, Hz. İsa’dan da büyük...” Açıkçası, Bono’nun yaptıklarıyla kıyaslandığında bu sözler hippi fantezisinden öteye geçemiyor. Lennon’ın devrimi kafasının içindeydi. New York’ta bir apartman dairesine kapanıp “barış için aşk” eylemine girişti. Şimdi anlıyorum ki, aslında elindeki gücü kullanmak için hiçbir şey yapmamış Lennon. Bono ise istediğini sökerek alıyor.

Referandumdan önce konser verdi K.İrlanda’ya barış geldi

Asıl adı Paul David Hewson olan Bono, 1960 yılında Dublin’de doğdu. 16 yaşında okulu bıraktı. Ortaokul yıllarında hep sorunlu bir çocuktu. Üniversite hiç okumamasına rağmen, siyasi ve ekonomik konulara ilgiliydi. 1976’da U2 grubu kuruldu. Grubun solisti ve şarkıların söz yazarı olarak, kendini 1980’li yıllarda öncelikle K. İrlanda sorununa ve Afrika’da açlığa, 1990’larda ise AIDS’le mücadeleye adadı. Ama Saraybosna’dan Nikaragua’ya, El Salvador’dan Şili’ye Burma’ya kadar sorunlu her coğrafyaya gitti. Verdiği konserlerle ABD’de de, Almanya’da da, Güney Afrika’da da ırkçılığa karşı çıktı. 1998’de Kuzey İrlanda’ya barışı getiren Kutsal Cuma Anlaşması’nın (Good Friday Agreement) halk oyuna sunulmasından günler önce Belfast’ta unutulmaz bir konser verdi. İki muhalefet liderini sahnede ilk kez el sıkıştırdı. Konser öncesi yoklamalar durumu kritik gösteriyordu. Naklen yayınlanan konserin özellikle Katolik gençler üzerindeki etkisi sonucu belirledi. Katolik İrlanda Cumhuriyeti’nde (Kuzey İrlanda hariç) sandıktan ‘evet’, yüzde 56 gibi bir sonuçla çıktı. Bono, konseriyle oyları 3-4 puan artırarak Kuzey İrlanda’ya barışın gelmesine büyük katkıda bulundu.
2005’te Time dergisince “Yılın adamı” seçildi. 2007’de İngiliz Kraliyeti’nce “şövalye” unvanı verildi. 22 Grammy, 1 Altın Küre aldı (These Are The Hands That Built America şarkısı). 3 kez de Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilen Bono’nun bu performansına yaklaşan bir başkası yok.

Blair son kitabında onu da anlatıyor

İngiltere eski Başbakanı Tony Blair, yeni çıkan The Journey (Yolculuk) adlı anılarının 555’inci sayfasında onun için bakın ne diyor: “Bono, kariyerini müzisyen olarak yapmasa çok rahat politikaya atılır başbakan ya da devlet başkanı olabilirdi. Politikaya doğuştan yatkın, insanlarla ilişkisi muhteşem, çok zeki ve dinleyenlere ilham veren bir konuşmacı...” Ona olan hayranlığını gizlemeyen Blair şöyle devam ediyor: “Uzun süre, onu bu kadar iyi yapan şeyin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Sonunda, gerçek anlamda başarıyı yakalayan her kişide var olan bir karakteristiği olduğunu fark ettim. Bir şeyleri geliştirme, ilerletme, yoluna koyma konusunda hiç kaybolmayan bir motivasyon ve isteği var. Yapılanlar hiçbir koşulda onu tatmin etmiyor, mutlu ve rahatlamış hissetmiyor. Doğru amaç uğruna kullandığı ve kontrol altında tutabildiği bu motivasyonunu, tevaazu ile de birleştirmesini biliyor. Onun çapındaki birçok sanatçı dudak büküp küçümserken, Bono’nun George (Bush) ile çok güzel bir çalışma yapabileceğinin farkındaydım.”
Blair tahminlerinde yanılmadı. Bono, hiç istemese de Bush ve ekibiyle çalıştı. Bir keresinde Bush’la Oval Ofis’teki toplantısı
2 saate yakın sürdü. Ve içeride sadece Afrika pazarlığı yapıldı. Ve onun bastırmasıyla Bush Afrika ülkelerine AIDS’le mücadele için 2003’te beklenenin üç katı, tam 15 milyar dolarlık yardım yaptı.
Grubun gitaristi Edge, o dönem Bono’nun ABD’li Cumhuriyetçilerle yan yana görünmesinin tepki çekeceğini düşünmüş. Bono’ya “George Bush’la aynı karede poz vermeyi düşünmüyorsun herhalde” demiş. Bono da “Ortada büyük bir yarar varsa, şeytanla bile masaya otururum” diye cevap vermiş.

Afrika’da siyasi yolsuzlukları önledi

“Biz İrlandalılara ‘Çenenizi kapatın, din ve politika konuşmayın, işimize burnunuzu sokmayın’ (Bu sözler size tanıdık geliyor mu?) diyemezsiniz. ‘Bu konuda uzman değilim, konuşmamalıyım’ diye düşünmeyin. Üniversiteye gitmedim. Ama çenemi kapamayacağım, özellikle de Afrika ve AIDS konularında” diye konuşan Bono; ekonomik ve sosyal konularda ev ödevini çalışarak liderlerin karşısına çıkan ender sanatçılardan biri.
Genellikle şöhretlerin, sosyal konulara dikkat çekmek için siyasilerle yaptığı buluşmalar, savaş bölgelerine yaptığı ziyaretler sembolik olur, bir iki poz çekip basına dağıtılmak üzere kurulur (Bakınız BM İyi Niyet Elçisi Angelina Jolie).
Ama Bono’nun dikkat çeken özelliği üçüncü dünya ülkelerinin bütçe açıkları ve borçlarının affedilmesi konusunda kanunda yazanları, birçok kanun koyucudan daha iyi bilmesidir.
Etiyopya’da yardıma muhtaçların yaşadığı bir kampta karısı Ali ile birlikte bir ay kalıp, bizzat çalıştığını duymuş muydunuz? Bu ve benzeri kamplarda ilk elden bilgi sahibi olabilmek için haftalar geçiren Bono’nun çabası, bilgisi, konulara yaklaşımı, ciddiyeti, itidali gerçekten her kesimde büyük saygı uyandırıyor. Ve dünya liderleri nezdinde John Lennon’ın barış için yatak eyleminden daha çok işe yaradığı bir gerçek. Nitekim Bono, Afrika’da fakirliğe karşı açtığı savaşta galip gelmekle kalmadı, dolaylı olarak kıta genelinde siyasi yolsuzlukların da önüne geçmeyi başardı.

Dünya Bankası Başkanlığı için adı geçti

Bono’yu diğer sosyal aktivistlerden ayıran bir diğer özelliği de, onun muhalif liderlere ya da kendi gibi düşünmeyenlere karşı son derece saygılı yaklaşımı. Bush ya da Putin örneğinde olduğu gibi, egosu yüksek lidere bile asla kibirli değil, içten davranışıyla dikkat çekiyor. Onunla aynı fikirde olmayanlara karşı basit demagojik saldırılar yapmak yerine (Türkiye’de sanatçılar arasında yaşanan polemikler gibi), derinlemesine bilgisiyle konuyu tartışıyor, karşısındakini etkilemeyi başarıyor. Karşıt fikirli liderlerle uzlaşmak ve çalışmak için çaba sarfediyor. Bono’nun adının Bush döneminde (ki Amerikan vatandaşı olmayan biri teamüller gereği yapılmıyor), ciddi ciddi Dünya Bankası Başkanlığı için geçtiğini ve Hazine Bakanı’nca Başkan’a önerildiğini biliyor musunuz?

Şanslı çünkü 68 kuşağı iş başında

Bono’nun liderler üzerinde bu kadar etkili olmasının bir başka sebebi de, “Çiçek Çocuklar” olarak nitelendirilen 68 kuşağının dünyada söz sahibi olması. Bill Clinton, Hillary Clinton, Blair, Bush, Obama, Medvedev, Schröder, Bill Gates, Steve Jobs, Paul Allen, Larry Bird, Madonna, Oprah Winfrey, Tom Cruise, George Clooney gibi... Şarkıcı Bob Geldof, şöyle diyor: “Blair’in gençken berbat da olsa, bir rock grubu mensubu olduğunu hatırlayın. Bu kişiler büyüdüler ve çoğu etkili yerlere geldi, bakan, başbakan oldu. Oval Ofise tişörtle, büyük çizmeler ve deri pantolonlarla dalan, sigara kokan samimi ve entelektüel bir rock solisti olmak onların idolüydü. Çünkü onlar Rock’n Roll politikacıları...” 15 yıl önce dünya liderleri ve sosyetesi için Papa’yla yan yana görünüp tek kare fotoğraf çektirmek bir ayrıcalıktı. Şimdi ise Papa’nın yerini Bono aldı. Çünkü Bono, artık herkesin gözünde global bir devlet adamı... Müzisyenden de öte, gerçek bir siyasi figür.

DİĞER YENİ YAZILAR