Ben gülüşüne öldüm;
O ölüşüme güldü.
Farklıydık işte...
(Özdemir Asaf)
İnsana gülmek yakışır, doğrudur da... Çünkü doğada sadece insana özgüdür gülmek. Sadece insan, gülerek, güldürerek onlarca, binlerce kişinin kalbini fethedebilir. İnsan gülebildiği kadar insandır (Moliere). Espri yeteneği olanlara bir bakın. Çevresinde sevilen, onay gören popüler kişiler olduğunu fark edeceksiniz. Liderler, patronlar; fıkra anlatan, güldüren, esprili kimselerdir. Çünkü espri, karşındaki ile empati kurma, onun neye gülüp gülmeyeceğini anlamaktır. Ben ne zaman matrak birine rastlasam, onun zeki olduğunu kavrarım. Gülmek en çok kadına yakışır. Ruhumuza işler. O gülüşü, tek bir fotoğrafı, ta uzaklardan içimizi ısıtır ya da ayrıysak, bıçak gibi saplanır, her gün öldürür. Usta şair Ümit Yaşar Oğuzcan haksız mı şu dizilerinde;
“Ben senin en çok
gülüşünü sevdim
Sevindiren, içinde
umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden
acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır
sen güldüğün zaman”
Erkeğe sorsanız “Eğlenceli, komik bir kadına aşık olmak isterim” der. Aslında yalandır. Erkek için bir lükstür bu, gereklilik değil. Erkek kendisini güldüren bir kadın aramaz ki. Anlattıklarına gülen bir kadını arzular. Çünkü o zaman kadının kalbine giden kapıyı aralamıştır. Ve kahkaha, iki insan arasındaki en yakın mesafedir. Ahh biz erkekler! Daha o dakika tanıştığımız birine ya da ortamdaki tüm dişileri etkilemek uğruna sabaha kadar komiklik yapıp, erotik fıkralar anlatabiliriz.
Halbuki kadınlar öyle mi? Kahkahalar atan kadının masadakileri etkilemeye çalıştığı düşünülür. Bu doğru değildir. Kadın, bu şekilde erkekleri etkilemeyi hiç düşünmez. O, birkaç hamle ilerisini hesaplar. Evrimsel dürtüleri ona; çocuklarına kaliteli genler aktarabilecek, ailesine şefkat gösterecek, eve bakacak, ‘akıllı’ bir eşle birlikte olmasını söyler. Bu yüzden, gülücük saçma konusunda seçici davranır. Ancak güvende hissettiği bir erkeğin karşısında esprili rahat havasına bürünür, kahkahasını ondan esirgemez. Cundalı kadın şairimiz Pelin Onay ne de güzel ifade etmiş;
Bir nefeslik sigaraysa gülüşlerimiz,
İçine çek, söndüğünde yakmaya geldim.
Erkeklerin en komik olduğu zaman, ortamda kadınların olduğu zamanlarken; kadınların en güldüğü, en açık saçık konuştuğu anlarsa kız kıza oldukları, erkeklerin etrafta olmadığı anlardır.
Ama en nihayetinde kadınlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanır. Hiç şüphesiz, yeni tanışan bir çiftin birbiriyle uyuşup uyuşmayacağını, kadının gülüşünden anlayabiliriz. Erkeğin kahkahalar atmasının hiçbir anlamı yoktur, hatta salak gibi görünür, ama kadın masada ne kadar sık gülüyor, kahkaha atıyorsa o ilişkinin şansı o kadar fazladır. Kadınlar için “komik erkek”, aranan özellikler listesinin ilk sırasında gelir. Erkek için bu, listede üçüncü sıradadır. (İlk ikisi bende kalsın)
Bilinçaltımızdaki kadın
“Gülüşleri dolunay, öpüşleri sarmaşık” (Nihat Behram). Erkek milleti, sevdiği kadını güldürmeyi sever, kahkahaları ona ilham, hayat verir. Ama nedense çok esprili, çok eğlenceli kadınlar erkeğe diğerlerinden daha çekici gelmez. Hatta ters bile tepebilir. (Piyasada neden hiç kadın standup’çı yok sanıyorsunuz.) Onun yerine komik olmayan güzel bir kadını tercih etme eğilimindedir. Yarım akıllı (ortalama) bir erkek; espritüel kadınları kendinden üstün bulur, onlara karşı mesafelidir. Sanırım bilinç altımızda “Bu kadın beni parmağında oynatır, zekamı zekasıyla alt eder” korkusu var. O yüzden biz erkekler, genelde entelektüel olarak bizi aşan eğlenceli kadınlardan uzak dururuz.
Ve son bir şey, kadınların nefret ettikleri kişiler karşısında gülücük saçarak duygularını gizleyebiliyor gerçeğidir. “Acıya kahkaha atabilmek bir sanatsa eğer, ben çok pahalı bir tabloyum” demiş ABD’li yazar Charles Bukowski.
Herhalde bu sözü kadınlar için söylemiş. Çünkü sadece kadınlar; patrondu, sevgiliydi, kayınvalideydi, işlerine gelecek ortamlara girebilme, kendilerini sevdirebilme, stratejik ortaklıklara sahte gülücüklerle yelken açabilme kabiliyetine sahipken, erkek milleti bu tür tiyatroyu oldum olası beceremez, yüzüne gözüne bulaştırır.
Geçmişe sünger çekip, yeni umutlarla, gülerek yılın bu son günlerine girelim. Unutmayalım ki, ağlamak köleliğin, gülmek özgürlüğün ifadesidir. Gülmeyen, gülemeyen insanlardan oluşan bir toplum cenneti kaybetmiştir.