Bu yılın teknoloji Oscar’ı, insanlığın geleceğini sonsuza kadar değiştirecek bir genetik mühendislik yöntemine ait. Genlerle oynamayı çocuk oyuncağı haline getiren yeni yöntemle, hastalıkların, yaşlılığın ortadan kalktığı, süper insanların dolaştığı geleceğe hazır olun.
Hadi 1980’lerin başına ışınlanalım. Çok değil 20 yıl sonra bilgisayarın, televizyonun, telefonun katlanıp cebe gireceğini, borsa, alışveriş, bankacılık, TV, telefon konuşmaları dahil her işlemin avuç içi kadar süper bilgisayardan yapılacağını, tek tuşla sevdiklerimize mesaj yollanabileceğini söylesem inanır mıydınız? Milyarlarca insanın İnternet denen bir ağ üzerinden birbirine bağlanacağını öne sürsem, ne derdiniz? Bunların hepsi bilim kurguydu ama gerçek oldu.
Şimdi de genetik mühendisliğinde benzer bir devrimin başındayız. Normal algısını sonsuza dek değiştirecek yeni bir buluştan söz etmek istiyorum, “2017’ye damga vuran teknolojileri” aradığımda en yukarıda çıkan, okudukça başımı döndüren bir teknolojiden... Bunun adı Crispr (Krispi) yöntemi.
DNA molekülü, insanın“kullanma kılavuzu”
Konuyu biraz geriden alarak anlatayım. Şöyle ki;
- Dünyadaki her canlının hücresinde DNA adı verdiğimiz bir molekül var. Bu DNA molekülü her insanda farklı ve her insana farklı fiziksel/ruhsal özellikler veren genleri taşıyor.
- Anne babadan gelen farklı iki DNA’nın, çocukta birleşip kaynaşmasıyla oluşan yeni DNA’yı basitçe insanın “kullanma kılavuzu” gibi düşünebilirsiniz. Ne kadar uzun, ne kadar akıllı, ne renk gözlü vs. olacağımız hep bu “kullanma kılavuzunda” yazılı. Orada yazanlara göre büyüyüp şekilleniyoruz. “Kullanma kılavuzunda” hatalı, atlanmış, silinmiş yerler varsa, bu hatalar doğum sonrası bizde de baş gösteriyor. Kiminde alerji, renk körlüğü gibi basit şekilde; kimindeyse kalp kas yetmezliği gibi ölümcül hastalıklar şeklinde görülebiliyor.
- DNA’mız hayat boyu çevresel koşullar nedeniyle yıpranabiliyor, yiyip içtiklerimiz, hava kirliliği, mikropların istilası, yaşlılık gibi faktörler nedeniyle değişikliğe, kırılmaya, bozulmaya uğrayabiliyor. Bu da “kullanma kılavuzunda” değişiklik anlamına geliyor ki, o değiştikçe bizde de sorunlar, ölümcül hastalıklar peyda oluyor.
Çevremiz bize faydalı genetik ürünlerle dolu
Genetik bilimi onlarca yıldır, DNA’yı anlamaya, hangi bölümünün canlılarda ne tür fiziksel ya da metabolizmal faaliyete yol açtığını bulmaya çalışıyor. Bunun içinse canlı DNA’sını keserek, ekleme çıkarma, düzeltmeler yaparak deneme-yanılmayla genetik müdahalelerde bulunuyor. 1974’te doğan ilk genetiği değiştirilmiş fareden bugüne, küçük adımlarla da olsa, bugün hayat kurtaran onlarca ticari ürünü, genetik mühendisliğe borçluyuz. Pıhtılaşma serumları, büyüme hormonları, insülin, GDO’lu dediğimiz ama özünde milyonlarca insanı ucuza doyuran gıdalar, tüysüz tavuklar, süper kaslı inekler, çok hızlı büyüyen somon balıkları, petrol atığını yiyebilen mikroplar ya da salt keyif için bugün akvaryumlarımızı 20-30 liraya süsleyen gece floransan saçan balıklar genetik ürünlerden bazıları..
Ancak DNA’ya müdahale etmek, hem pahalı, hem karmaşık, hem de çok uzun zaman alan bir süreçti. Ayrıca canlı insan DNA’sındaki çalışmalar da çok sınırlıydı. Ta ki Crispr yöntemi bulunana kadar.
Yıllarca süren testler bir gecede biter oldu
DNA makası diyebileceğimiz Crispr ile, laboratuvarlarda yıllar alan zorlu çalışma süreçleri birkaç haftaya indi. İnsanlar evinde bile DNA kesip, yapıştırır oldu. Maliyetler tek gecede yüzde 99 düştü. Crispr ile DNA’lar, insanınki de dahil, istenildiği yerden kesiliyor, hatalar düzeltilebiliyor, DNA’ya yeni genetik özellikler kolayca eklenebiliyor. Bu, şu demek: Her türlü hastalığın yok olması, sipariş bebekler ve sonsuz gençlik! İnsanlığı sonsuza kadar değiştirebilecek potansiyele artık sahibiz..
Genetik mühendisliğin eski tekniği ‘harita’ ile yol bulmak gibiyse, crispr tekniği “GPS” kullanmak gibi. Genetik mühendisliğin eski tekniği DNA’daki yanlışları “silgi ile silmek” gibiyse, crispr yöntemi “tipeks” ile düzeltmek gibi. Kusursuz, ucuz ve kolay olmasının yanı sıra crispr, yaşayan (mikrop, bitki, hayvan, insan) her türlü hücreyi düzenleme imkanı sunuyor. Crispr yöntemi ilk 2016’da denenmeye başlandı ama yol açtığı devrim bu yıl çok daha iyi anlaşıldı.
Amerikan FDA onayladı ve ilk kanser aşısı çıktı
- Örneğin insan DNA’sının içerisine saklanarak, bizi öldüren tüm virüsler bu yöntemle yok edilebiliyor. 2016’da HIV vürüsü üzerinde ilk kez denendi. Üç farklı hayvan türünde yapılan deneylerde, Crispr yöntemi ile enfekte genler düzeltilerek yerine konuldu. HIV’li hücreler, yüzde 99 oranında enfeksiyondan arındı.
- Crispr, kanseri de yendi. Bağışıklık sistemi hücrelerini değiştirerek onları daha iyi birer kanser avcısı haline getirdi. Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi (FDA) tarihinde ilk kez bir kanser aşısını onayladı. Bu aşı sayesinde ABD eski Başkanı Jimmy Carter iyileşti. Aşının özelliği, tümör hücrelerini, yerleştiği organa bakmaksızın bulup yok etmesi...
- Çinliler de crispr yöntemini kanser hastalarında denemekte gecikmedi. Laboratuvar testleri akciğer kanseri vakalarının tedavi edilebileceğini gösterdi.
Bugün doğuştan gelen 3 binin üzerinde kalıtsal hastalık var. Ve bunlar, insan DNA’sındaki sadece bir molekülün (bir harfin) yanlış yerde bulunmasından kaynaklanıyor. Crispr, bu molekülü tek bir çizik ile düzelterek, hastalığa ilelebet son verebiliyor. Bu demektir ki, 10-20 yıla binlerce hastalık tedavi edilebilecek. Crispr yöntemi, anne karnında henüz doğmamış bebeklere rahatça uygulanabiliyor. O zaman ısmarlama bebeklere, süper insanlara kademeli geçişe de hazır olun.
İnsan embriyosuna müdahale şu an zaten var. Hamilelikte birçok testten geçiliyor. Bebeğin sağlıklı doğmayacağı, örneğin Down Sendromlu olduğu anlaşılırsa, gebeliğe son veriliyor. Crispr, önceleri aile içinde ölümcül olabilecek kalıtsal bir hastalığı yok etmek için kullanılacak.
- Geçtiğimiz aylarda, ABD’li doktorlar, crispr ile anne karnındaki bir bebeğin DNA’sında başarılı bir gen silme operasyonuna imza attı. Her 500 kişi de 1 görülen ve yetişkinlerde ani kalp durmasına yol açan genetik hastalık, daha anne karnındayken bebekten silindi.
Artık süper insanırkının önü açıldı
Sonraları ise keyfi kullanım artacak. Eğer çocuğuna Alzheimer’a karşı bağışıklık kazandıran bir gen aşılayabiliyorsan, neden bunu doğuştan yapmayasın? Bir de buna harika bir görüş yeteneği, renkli gözler ekleyebiliyorsan? Peki boy pos, güçlü kas koyma imkanın da varsa? Gür saçlar ve sıra dışı bir zekaya kim hayır diyebilir! Göreceksiniz 10 yıla kadar tüm bunlar olacak. Hatta klinikler, “1 alana yanında 2 bedava” türünden kampanyalarla dalacak bu işe. Çünkü crispr ile tüm bunların önü açıldı.
Süper genlerle doğacak çocuğun özellikleri, ikinci, üçüncü kuşaklara da geçecek. Böylece insan ırkı değişecek. Süper insanların önü açılacak. Örneğin gen nakliyle obeziteye hiç yakalanmayan (metabolizması yağlı yiyecekleri yakıp eriten) bireylerin yanı sıra Mars yolculuğuna dayanıklı ya da başka gezegenlerin koşullarına ayak uydurabilen insanlar da oluşturulabilecek. Bunlar fantezi değil, hepimizin 20-30 yıla ziyadesiyle göreceği gelişmeler.
Yaşlanma, yüzlerce yıla yayılan bir süreç olacak
Crispr yönteminin bir ucu da “sonsuz gençliği” ilgilendiriyor. Yaşlanmayı durduracağı kesin. Her gün dünya genelinde ölen 150 bin kişinin üçte ikisi yaşlılıktan yaşama veda ediyor. DNA’nın içindeki telomer aşınmaları ve direkt yaşlanmaya yol açan genler bundan sorumlu. Yaşlanmayı durdurabilir hatta tersine çevirebiliriz. Yaşlanmaya bağışıklığı olan hayvanlar var. Istakoz, bazı ağaç türleri, midyeler, hydra bitkisi, deniz anası gibi. Bunların genlerini ödünç alabiliriz ve crispr ile bizdeki yaşlılık genlerini çıkarıp, bunlarla değiştirebiliriz. Bugün yaşayan insanlar gerçek manada anti-aging tedavisinden faydalanan ilk insanoğlu olacak.
Şimdiden uyarayım, dönüşüm başladı, son sürat geliyor!
Bilgi depolayan bakteriler yapıldı
Crispr’nin alanı sadece tıpla sınırlı değil. Bilimadamları bu yıl bir bakterinin içerisinde, fotoğraf ve video saklamayı başardı. Harvard Medical School araştırmacıları, piste koşan bir yarış atının görüntülerini, bakterinin DNA’sına gizlediler. Bakteri çoğalıp, bölünürken bu görüntüler DNA’sında aynen bozulmadan durdu. Daha sonra videoyu, bakterinin diğer nesillerinden geri çıkarıp oynattılar. Böylece, bakteriler ve canlılar içerisinde bizim adımıza bilgi depolanabildiği kanıtlandı. İleride; yağan yağmuru, topraktaki kirlilik ve ilaç miktarını kaydeden, veri depolayan bakteriler üretilebilecek. Aynı şekilde crispr ile iki kat fazla bio yakıt üretebilen deniz yosunları da yapıldı.