Erçin Özüntürk

Erçin Özüntürk

ercinozun@gmail.com

Yüz simetrisinin ‘altın’ kuralları

5 Ocak 2015

Bugün size yüzdeki altın oranlardan bahsetmek istiyorum.Dr. Arthur Swift, hızla gelişen kozmetik enjeksiyonlar sahasında bir trend belirleyici olarak, cerrahi dışı yüz güzelleştirme konusunda öncülük yaptı ve devrimci bir yaklaşımı marka haline getirdi, beautiphication...Güzellik arayışı yalnızca gençliğin restore edilmesi değildir ve yüz orantılarının düzeltilmesine dayanır. beautiphication Leonardo Da Vinci’nin ‘’altın’’ oran yoluyla matematiksel güzellik ve uyum ilkesini takip eden,enjeksiyon ile yüzde yapılan birgirişimdir..İdeal güzelliğin sanatçılar ve mimarlar tarafından çok uzun süredir kullanılmakta olan’’fi’’ (altın oran) matematik kavramı ile kanıtlanabilen evrensel bir nosyon olabileceği kavramının tıpta uygulanmasıdır.Rönesans üstadı tarafından kullanılana benzer olan bir kumpas,yüzdeki özellikleri güzelleştirmek ve düzgün hatları restore etmek için gerekli olan hassasiyetle kozmetik enjeksiyonların ve dolgu maddelerini (örneğin,basitçe söylemek gerekirse enjeksiyonluk dolgular ve Botox) detaylarıyla gösterir.Bu teknikle simetriuyum ve dengeyi restore ederek kişilerin güzellik potansiyeli maksimuma çıkarılabilinir. Tüm tedavi süreci 1 saatten az sürüyor,bu esnada eşsiz enjeksiyon yöntemi ile eşzamanlı olarak her adım kişiye açıklanıyor ve acı asgaride kalıyor.Güzellik, genelde bakanın gözlerinde görülendir olarak tanımlanmakla birlikte çekici yüz güzelliğini ne belirler?Neden bir yüz diğer yüzden güzeldir cevabını objektif olarak vermek göründüğü kadar kolay olmamaktadır.İŞTE ‘MUHTEŞEM 7’LER...’Dr. Swift güzellik değerlendirmesini “muhteşem 7”ler olarak betimlemiş ve buna göre:1) Yüzün biçimi. (çene, yanaklar ve simetri)2) Alnın yüksekliği ve biçimi.3) Kaşların şekli.4) Göz büyüklüğü ve gözler arasındaki mesafe.5) Burun biçimi.6) Dudaklar (uzunluk ve yükseklik)7) Cildin berraklığı, yapısı ve rengi...“GÜZELLİK KONUSUNDA VİZYON VE MİSYON BAŞARI GETİRİR”Uygulayıcılar olarak bu muhteşem 7 lerden hangilerini değiştirebiliriz?1) Yüz biçimi EVET2) Alın yüksekliği HENÜZ HAYIR, kişiyi saç cerrahisi ile uğraşan merkeze yönlendirmek gerekmekte3) Kaş şekil EVET. Kişi aynı zamanda kaş konturu yapan bir kimseyede yönlendirilebilir4) Göz biçimi ve gözler arası mesafe, göz biçimi EVET, gözler arası mesafe HAYIR (bunun için kişi uzman makyöze yönlendirilir ve sanatçı makyajla o mesafenin düzgün görülmesini sağlayabilir).5) Burun biçimi EVET 6) Dudak biçimi EVET7) Cilt berraklığı,yapısı ve rengi EVETBu tedavilerle uğraşan hekimlerin, uygulamalarla, yaşalanmanın önemli karakterleri üzerindeki olumsuz etkileri kaldırabilmeleri için güzellik konusunda vizyon ve misyona sahip olmaları gerekmektedir.Yakın zamanda ziyaretime gelen sevgili Ece Vahapoğlu üzerinde calibremetre ile ölçümler yaptık ve değerlendirmelerimi ortaya koymak istiyorum.Ece Vahapoğlu’nun düzgün kaşları, iri gözleri, gözler arası mesafesinin, burun kanatları ile burun uzunluğunun, cene aralığı ile dudak kenarı ve çene köşesi arasında mesafelerin, yüz simetrisinin, altın kurallar kapsamında olduğunu görmekteyiz. Bu arada berrak bir cildi olup yapısı ve rengide son derece canlı bir görüntüyü ortaya koymakta. Sadece dudaklara biraz müdahale ve yüzünün, genel anlamda bakıma alınmasıyla güzel görüntüsüne devamlı sahip olması sağlanabilir.

Devamını Oku

Her yönüyle ‘endopeel’

31 Aralık 2014

Cilt yenileme ve yaşlanmayı engelleme uygulamaları öncelikli olarak, kişinin kendisini daha iyi hissetmesine ve görmesine yarayan bir bütündür. Kişi kendisini, görüntü, dinçlik anlamında yeterli hissettiği oranda yaşamla ilgili motivasyonu artar. Dolayısı ile yaza enerjik bir şekilde girmek için pek çok uygulama yaptırılabilir.Cilt yenileme konusunda yurt dışında bugünlerde en fazla adından bahsedilen ve en yeni uygulamalardan biri, endopeel yöntemidir. Hekimler tarafından uygulanan, yüz ve boyun liftinginde, kimyasal yolla, herhangi bir skar oluşmadan hızlı bir şekilde belirgin sonuçların alınmasını sağlayan, enjeksiyon ile uygulanan bir yöntem olup, yağ asitlerinden yapılmış bir preparattır, kas lifleri arasında boşluklar oluşturarak hızlı bir kas kütlesi liftingi yaratıp, kalıcılık süresinin 6-8 ay olduğu ifade edilmektedir.30 dakikadan az bir sürede, enjeksiyon yapılan kasta, hemen oluşan boyut değişikliklerine bağlı cilt sıkılaşması sağlanıp, ‘platisma bantları’ olarak adlandırılan, gerdan bölgesindeki sarkmaları, hızlı bir şekilde gerdiği ve cildin fiziksel kalitesinin artması sağlayarak etki ettiği bilinmektedir. Dudak üstündeki kasların hiperaktivitesinden kaynaklanan ve estetik olmayan problemin giderilmesine yardımcı olduğu, etkinlik, kolay kontrol edilebilirlik ve uzun süren etki elde etmek bakımından endopeel son zamanların en tercih edilir peeling yöntemi olmaya aday olarak gösterilmektedir. Çalışmalar esnasında doku ölümü veya apse belirtilerine rastlanmadığı ifade edilmektedir.Tedavi sonrası alınacak önlemler ise gayet basit olduğu, ilk saatler için, sauna, çok sıcak su, sıcak kahve veya çay gibi ısı yaratacak durumlardan, ilk 3 gün ise güneşlenme veya solaryumdan kaçınılması gerektiği bildirilmektedir. Endopeel sonrası ev bakımı olarak, herhangi bir komedonejenik madde içermeyen Vitamin A, C, E yanında UVA / UVB koruyucu faktör içeren bakım kremleri tavsiye edilmektedir.Tedavi, gebelere, aktif uçuğu olan kişilere, yer fıstığına aşırı alerjisi olan kişilere, 18 yaşın altındakilere uygulanmaması gerektiği söylenmektedir.

Devamını Oku

Hamilelikte oluşabilecek dermatolojik hastalıklar...

22 Aralık 2014

KURULUKHamilelik sırasında vücut her geçen gün genişler ve gerginliğini kaybeder. Bu nedenle cilt kurur, esnekliğini kaybeder ve daha hassas hale gelir. Özellikle göğüsler, karın bölgesi ve baldırlar en fazla etkilenen bölgelerdir. Bu tür sıkıntılar yaşamamak için, kendiniz de bazı önlemler alabilirsiniz. Örneğin uzun süren ve çok sıcak banyoyu tercih etmek yerine, ılık bir duş ile bebeği de rahatlamak daha yararlıdır. Duş sırasında vücuda, keseleme görevini yerine getirebilecek bir krem yardımıyla yumuşak hareketler ile masaj yaparak, ölü hücrelerin atılması sağlanmalıdır. Bu masaj aynı zamanda kan dolaşımını da hızlandırır. Daha sonra kol ve bacaklara cilt tipinize uygun bir nemlendirici ya da vücut sütü uygulayarak günlük cilt bakımı tamamlamanız yararlı olacaktır.KAŞINTIYukarıda bahsettiğimiz kuruluk, kaşıntıya sebep olabilir ancak bu durum, hamilelikte yaşanan kaşıntıların en basit sebebidir. Diğer sebepler, önceden var olan bir cilt problemi yanında, hamilelikte meydana gelen karaciğeri, tiroit bezlerini veya diğer vücut sistemlerini etkileyen başka bir durumdan kaynaklanabilir. Örneğin karaciğerle ilgili koletaz kontrol edilmelidir. Kaşıntıya sebep olan ve ‘Doğum koletazı’ olarak anılan bu durumun fark edilmemesi, bebek kaybına kadar gidebilir, bu nedenle kan testleri ve yakın incelemeler yapılmalıdır.Sadece tahrişle alakalı kaşıntılar ise, anneye ve fetuse zarar vermez. Öncelikle kannda başlar, daha sonra önce yüz ve daha sonra vücudun diğer bölgelerine yayılır. Kaşıntı çok şiddetli ve rahatsız edici olabilir. Kaşıntıyı azaltmak için krem, losyon, hatta hap bile kullanılabilir.AKNEGebelikte akne, sıklıkla karşılaşılan ve can sıkıcı bir oluşumdur. Hamilelikte yapılabilecek doğru cilt bakımları, bir dermatoloğun önerdiği medikal/dermatokozmetik ürünler bu akneleri engellemede çok etkilidir. A vitamini içeren tablet ve kremler kesinlikle tercih edilmemelidir. Kullanmakta olanlar ise, ilaç bitiminden itibaren 6 hafta sonrasında gebe kalabilirler.MANTARGebelikte, floradaki değişiklikler ve kilo alımına bağlı olarak mantar infeksiyonu gelişebilir. Ayrıca direncin düşmesi nedeniyle de viral infeksiyonlar, örneğin siğil gibi problemlerle de daha sık karşılaşılabilir. Deri bütünlüğünün korunması, cildin nemli tutulması korunmada en doğru yoldur.SEDEF Sedef hastalığında cilt genelde, gümüşi parlak pullarla kaplanır. Normalde de zor olan bu hastalık, hamilelikte daha da kötüleşebilir ancak bunun tam tersi, iyileşme de görülebilir. Önemli olan kötüleşmemesi için, kontrol altında tutmaktır. Bazı hastalarda da, ilk kez hamilelikte karşılaşılır. Nemlendirmek, kaşıntıyı önlemek ve merhemlerle kontrol edilmeye çalışılır.GENİTAL SİĞİLGebelerde bağışıklık sisteminin düşmesi ile, genital siğiller artabilir, daha önce bir virüs varsa, hamilelik döneminde nüks görülebilir. En doğru tedavi yaklaşımı kriyoterpidir, bunun yanında bu yeterli olmazsa, koterizasyon gerekir ve iyi sonuçlar verir. Doğum öncesinde aktif siğilleri olan hamileler, normal doğum yerine, sezeryanı tercih etmelidir.GENİTAL HERPESGenital Herpes olarak adlandırdığımız, genital bölgedeki uçuklar, hamilelik kararında çok önemlidir. Uçuga sebep olan, herpes simplex virüsüdür. Bir kez edinilmiş olan hastalık, ömür boyu kalır. Böyle bir hastalık geçirmiş kişiye, hemen hamile kalmaması önerilir. Çok iyi tedavi edildikten sonra, hamile kalındığında da sıkı kontroller ile hastalık takip edilmelidir. Aktif döküntüler varsa normal doğum değil de sezeryan olması gerekebilir. Kadın Hastalıkları uzmanı karar vermesi gerekmektedir.SİSTEMİK LUPUSSL, doku bağlarında iltihaba neden olur bir cilt hastalığıdır. Hamilelikte ortaya çıktığında kişinin cildi dışında, vücutta diğer organları da etkilenir, oluşan antikorlar nedeniyle, düşük riski artar.

Devamını Oku

Cildin düşmanlarını iyi tanımanız lazım

15 Aralık 2014

Cildimiz dış etkenlerden en fazla etkilenen organımızdır. Ancak sadece dış etkenler demek yanlış olur, ne yazık ki psikolojimizin de en ufak bir rahatsızlığında, cildimiz hemen buna paralel olarak tepkiler verir. Cildin temel düşmanlarını şöyle sıralayabiliriz;- Düzensiz ve zamansız beslenme,- Şehir hayatının kargaşası ve hava kirliği,- Sigara dumanı,- Stres,- Düzensiz uyku,- Makyaj temizlemeden uyumak.Tüm bu etkenler cildimizin zamanla yıpranarak zarar görmesine sebep olur. Doğal dengesini kaybeden cilt hızlı ve yoğun bir şekilde nemini kaybeder, kurur ve zamanla kırışmaya başlar. Son yıllarda yapılan klinik çalışmalar da, eskiye oranla tüm dünyada cilt yıpranma paylarında ciddi bir artış olduğunu göstermektedir. Günümüzde bayan erkek pek çok kişinin ciltlerinin çok daha çabuk kızarıp pullandığı, sivilceye çok eğilimli oldukları ve cilt onarımlarının yavaşladığı gözlemlenmektedir.Şehir hayatının bu kargaşasına bir de sigara eklenince cilt tamamen parlak ve canlı yapısını kaybeder. Sigara; ciltte kırışıklıklardan sivilceye, renk sararmasından cilt kalitesinin azalmasına kadar pek çok sorunu beraberinde getirmektedir. Her şeyden önce nikotin kan damarlarında daralmaya sebep olarak, oksijen akışını yavaşlatır. Bu da cilde gerekli olan vitaminlerin geçişlerini azaltır. Vücuttaki C vitamini azalır, hücre yenilenmesi yavaşlar, ciltte su oranı düşer, cilt kurumaya ve sertleşmeye başlar tüm bunların sonucunda da kolajen zarar görür, elastik yapı kaybolur, kırışıklıklar artar, soluk mat bir cilt ortaya çıkar. Sigara içme hareketini hayat boyu binlerce kere tekrarlamak da, dudak çevresindeki kırışıklıkların sebebidir.Ne yazık ki üzerinde yaşadığımız dünyada, stres hayatımızın büyük bir parçası. Ve stresin en fazla etkilediği organlardan biri de yine cildimizdir. Sinir sistemimizin bir parçası olan cildimiz, strese karşı anında tepki verir. Stresli olduğumuz zamanlarda, böbreküstü bezleri bağışıklık sistemimizi zayıflatan kortizol hormonu salgılamaya başlar. Zayıflayan bağışıklık sistemi ise, Zararlı etmenlerin, kolaylıkla deriden içeriye girmesine ve böylece cildin gerilmesine, kaşınmasına, yanmasına pütürlü görünüme ve aknelere sebep olur.Zaman zaman fazlasıyla gerilmemize sebep olan hayat şartlarının cildimize daha az zarar vermesini sağlamak için, kişilerin üzerine de bazı görevler düşmektedir.BOZULMAYA YÜZ TUTAN CİLDİMİZE KOLAY VE KONFORLU TEDAVİLER- Her şeyden önce her ne şart altına olursa olsun uykuya yeterli zamanı ayırmak gerekir. Uykusuzluk cilt üzerinde kırışıklıklar ve göz çevresinde halkaların doğmasına da yol açar. Cilt için yararlı olan maddeler uyku esnasında yerine gelir ve tamamlanır, böylece sabaha kadar cildimizi güzelleştirecek aktif maddeler bizden habersiz çalışmaya devam eder.- Su, hayati bir cilt güzelleştiricidir. Günde en az 2 litre su içilmesi gerekir. Bu, cildin nem ihtiyacını karşılamaya yeter. Güne içten ve dıştan bir bardak su ile başlanmalıdır. İçilen bir bardak su organizmayı temizler, bir bardak su ile yıkanan yüz ise kan dolaşımını hızlandırarak oksijenin hızlı geçişini sağlar.- Her akşam makyaj mutlaka temizlenmelidir. Aksi takdirde kimyasallar, geceleri de çalışmaya devam eden cilt tarafından tamamen emilerek, pürüzlü bir görüntüye ve sivilcelere yol açar. Tüm bunlar yanında dengeli beslenmek, spor yapmak, mümkün olduğu kadar fazla yürümek, içki ve sigaradan uzak durmak, uzman ellerde düzenli cilt bakımları yaptırmak, dermatokozmetolojinin bize armağan ettiği kolay ve cerrahi girişimler olmayan uygulamalardan yararlanmak, büyük oranda bozulmaya yüz tutan cildimizi korumamızı sağlarlar. Bu uygulamalar arasında, botox, dolgu maddeleri kırışıklık giderme, cilt analizleri, bitkisel ve kimyasal peeligler, cilt yenileme yöntemleri, lazer ile ablative ve nonablative (soyularak ve soyulmadan) uygulamalar, plazma tedavisi gibi yöntemler yer almaktadır ve hepsi de son derece kolay ve konforlu tedavilerdir.

Devamını Oku

Yeni yıla güzel girin!

8 Aralık 2014

Yılbaşı gecesi yaklaştıkça “güzellik” konusu da kadınların gündeminde ön sıralara çıkıyor. Son yıllarda teknolojinin de gelişmesiyle ameliyatsız ve kısa sürede sonuç veren işlemler daha çok rağbet görmeye başladı. Yıl boyunca cilt bakımına ve güzelliğine dikkat edenlerin sayısı az değilse de, son dakikacılar her zaman büyük çoğunluğu oluşturmaya devam ediyor.2015’e girerken geçmiş yılın izlerini silmek, daha bakımlı, daha genç görünmek herkese iyi gelir. Yılbaşı gecesi göz kamaştırıcı ve mükemmel görünmek için ufak dokunuşlar yaptırmanın zamanı geldi. Yılbaşı gelmeden uygulanacak birkaç kombine tedavi ile daha genç ve daha bakımlı görünmek mümkün olur. Botoks, peeling, dolgu, gözaltları için ışık dolgusu, yüz askılama ve kaş kaldırma, gençlik aşısı denilen PRP tedavisi ve saç mezoterapisi bunlardan bazıları olabilir.Herbirisinin etkisini gösterme süreleri farklı olan bu sihirli dokunuşlar eğer iyi bir teknikle uygulanırsa kimsenin olumsuz anlamda yorum yapamayacağı ama “Sende bir değişiklik var, yüzün pırıl parlıyor, daha farklı, daha genç gözüküyorsun” iltifatlarını alacağınız güzel görüntüler ortaya çıkar.Küçük dokunuşlarla yenileninMesela botoks10-15 dakikalık uygulama hiç ağrısız olup uygulandıktan 3-4 gün sonra etkisi başlar. Yüzünüzün üst kısmında alın bölgesinde, gözler çevresinde, iyi uygulama tekniği olanların elinde göz altı, burun üstü, sigara içenlerde çok görülen üst dudak çizgilerinin ortadan kalkmasını sağlar. Yüzünüz de hafif gerilmeler de ortaya çıkar.Yine göz altı ışık dolgusu ile, göz altındaki torbalarınız ve iç göz pınarından derinlemesine aşağıya doğru uzanan göz yaşı oluğu dediğimiz çizgi, göz etrafındaki koyu mor halkalar ortadan kalkar. İyi bir teknikle yüzünüzde ne kanama ne de morarma ve şişlik oluşur.Burun yanındaki derin oluk şeklindeki yarık aslında yanağın aşağı doğru sarkması ile oluşur. Elmacık kemiklerine yapılan ufak dokunuşlar ve yarığın doldurulması ile ortadan kalkar.Son zamanlarda örümcek ağı, altın örgü, silhouette soft gibi gündemde olan aksılar da iyi uygulayıcılar elinde, uygun kişilerde 15-20 dakikalık bir süre içinde hemen etkisini göstermeye başlayarak daha zinde ve daha genç görünmenin imkanını yaratır. Eğer bu tür uygulamalara sıcak bakmıyorsanız soft peeling yaptırarak ya da cildi parlatan lazer uygulamaları ile yeni yıla ışıl ışıl girebilirsiniz. Bu uygulamalarda 20-30 dakika vakit ayıracağınız, herhangi acı ve kötü görüntüyü oluşturmayan tedaviler. Özellikle Amerika’da Revlite sistemi ile yapılan cilt tonlaması ‘’Skin Toning’’ çok tercih edilen bir tedavi şekli.Makyaj malzemelerini kadar süre kullanıyoruz?Yılbaşı gecesinde güzel görünmenin bir yolu da makyajdan geçiyor kuşkusuz. Yeri gelmişken dikkatimi çeken bir araştırmayı sizinle paylaşmak istiyorum. Her şey gibi makyaj malzemelerinin de bir kullanım süresi var. Ancak yapılan araştırmalara göre sadece 4 kadından 1’i makyaj malzemelerinin son kullanma tarihlerine dikkat ediyor. Hatta süresi geçtikten sonra 6 yıl kullanma devam ediyor. Kadınların en uzun süre kullandığı kozmetik malzemelerinin başında göz farı geliyor. Normalde göz farının kullanım süresi 1 yıl, ancak Avrupa’da bu oran 6 yıl uzuyor! 2 yıllık ruju 4 yıl, 1 yıllık fondöteni 3 yıl kullanan kadınlar sağlıklarını riske attıklarını bilmiyor. 6 aylık kullanım süresi olan maskara ise genellikle 2 yıl boyunca makyaj çantasındaki yerini koruyor. 2 yıllık pudralar ise 3 yıl kullanılıyor.Oysa tarihi geçen kozmetik malzemelerinin yol açtığı bakteriler ve toksinler çok ciddi hastalıklara yol alabiliyor. Örneğin tarihi geçmiş bir göz kalemi ya da fondöten ciddi enfeksiyonlara neden oluyor.Hangi ürünü kaç yıl kullanmalı?Oje: 36 ayGöz farı: 12 ayRuj: 24 ayMaskara: 6 ayFondöten: 12 ayAllık: 18 ayEyeliner: 6 ayGöz kalemi: 24 ayKapatıcı: 8 ayPudra: 24 ayDudak kalemi: 1 yıl

Devamını Oku

Cildin düşmanları

2 Aralık 2014

Cildimiz dış etkenlerden en fazla etkilenen organımızdır. Ancak sadece dış etkenler demek yanlış olur, ne yazık ki psikolojimizin de en ufak bir rahatsızlığında, cildimiz hemen buna paralel olarak tepkiler verir. Cildin temel düşmanlarını şöyle sıralayabiliriz;- Şehir hayatının kargaşası ve hava kirliği,- Sigara dumanı,- Stres,- Düzensiz uyku,- Makyaj temizlemeden uyumak.Tüm bu etkenler cildimizin zamanla yıpranarak zarar görmesine sebep olur. Doğal dengesini kaybeden cilt hızlı ve yoğun bir şekilde nemini kaybeder, kurur ve zamanla kırışmaya başlar. Son yıllarda yapılan klinik çalışmalar da, eskiye oranla tüm dünyada cilt yıpranma paylarında ciddi bir artış olduğunu göstermektedir. Günümüzde kadın erkek pek çok kişinin ciltlerinin çok daha çabuk kızarıp pullandığı, sivilceye çok eğilimli oldukları ve cilt onarımlarının yavaşladığı gözlemlenmektedir.Şehir hayatının bu kargaşasına bir de sigara eklenince cilt tamamen parlak ve canlı yapısını kaybeder. Sigara; ciltte kırışıklıklardan sivilceye, renk sararmasından cilt kalitesinin azalmasına kadar pek çok sorunu beraberinde getirmektedir. Her şeyden önce nikotin kan damarlarında daralmaya sebep olarak, oksijen akışını yavaşlatır. Bu da cilde gerekli olan vitaminlerin geçişlerini azaltır. Vücuttaki C vitamini azalır, hücre yenilenmesi yavaşlar, ciltte su oranı düşer, cilt kurumaya ve sertleşmeye başlar tüm bunların sonucunda da kolajen zarar görür, elastik yapı kaybolur, kırışıklıklar artar, soluk mat bir cilt ortaya çıkar. Sigara içme hareketini hayat boyu binlerce kere tekrarlamak da, dudak çevresindeki kırışıklıkların sebebidir.Stres cildimizi etkiliyorNe yazık ki üzerinde yaşadığımız dünyada, stres hayatımızın büyük bir parçası. Ve stresin en fazla etkilediği organlardan biri de yine cildimizdir. Sinir sistemimizin bir parçası olan cildimiz, strese karşı anında tepki verir. Stresli olduğumuz zamanlarda, böbrek üstü bezleri bağışıklık sistemimizi zayıflatan kortizol hormonu salgılamaya başlar. Zayıflayan bağışıklık sistemi ise, Zararlı etmenlerin, kolaylıkla deriden içeriye girmesine ve böylece cildin gerilmesine, kaşınmasına, yanmasına pütürlü görünüme ve aknelere sebep olur.Zaman zaman fazlasıyla gerilmemize sebep olan hayat şartlarının cildimize daha az zarar vermesini sağlamak için, kişilerin üzerine de bazı görevler düşmektedir.- Her şeyden önce her ne şart altına olursa olsun uykuya yeterli zamanı ayırmak gerekir. Uykusuzluk cilt üzerinde kırışıklıklar ve göz çevresinde halkaların doğmasına da yol açar. Cilt için yararlı olan maddeler uyku esnasında yerine gelir ve tamamlanır, böylece sabaha kadar cildimizi güzelleştirecek aktif maddeler bizden habersiz çalışmaya devam eder.- Su, hayati bir cilt güzelleştiricidir. Günde en az 2 litre su içilmesi gerekir. Bu, cildin nem ihtiyacını karşılamaya yeter.- Her akşam makyaj mutlaka temizlenmelidir. Aksi takdirde kimyasallar, geceleri de çalışmaya devam eden cilt tarafından tamamen emilerek, pürüzlü bir görüntüye ve sivilcelere yol açar. Tüm bunlar yanında dengeli beslenmek, spor yapmak, mümkün olduğu kadar fazla yürümek, içki ve sigaradan uzak durmak, uzman ellerde düzenli cilt bakımları yaptırmak, dermatokozmetolojinin bize armağan ettiği kolay ve cerrahi girişimler olmayan uygulamalardan yararlanmak, büyük oranda bozulmaya yüz tutan cildimizi korumamızı sağlarlar. Bu uygulamalar arasında, botox, dolgu ile kırışıklık giderme, cilt analizleri, bitkisel ve kimyasal peeligler, cilt yenileme yöntemleri, lazer uygulamalar, plazma tedavisi gibi yöntemler yer almaktadır ve hepsi de konforlu tedavilerdir.Rol modeli...Son zamanlarda cilt renklendirme yada gençleştimesi adında laserlerle yapılan tedavi, yurt dışında oldukça ilgi odağı oluşturmakta olup faydalı ve yararlı sonuçları göz kamaştırır şekilde görülmektedir. Araştırmalarıma göre insanlar aynı belirli aralıklarla saç bakımı için kuaförlere gider gibi bu tedavi için ilgili yerlere gitmektedirler. Geçenlerde bir hastam ziyareti esnasında Hülya Avşar’ın cildinin ışıl ışıl parladığını ve onun gibi bir cilde sahip olmak istediğini söyleyince bende bu işleri takip eden kişi olarak daha dikkatle inceledim... Kendisi ve onun gibi olan bir sürü sanatçı birer rol model ve bir sürü hanım onların sahip oldukları görüntülere sahip olmak istemekte. Onlar gibi cilteleri ışıl ışıl olsun, efendim kırışıklıkları olmasın, yüzleri gergin olsun, dudakları biçimli olsun vesaire. İşlerinin ne kadar zor olduklarını kendileride farkında olsalar gerek. Ama gerçekten şöyle bir bakıp değerlendirince senelerin cildini yıpratmadığı bir hanımefendi görüyorsunuz ve yıpranmaması içinde bir şeyler yapmaya devam etmesi gerektiğine inanıyorsunuz.. Senelerdir tanıdığımız sevgili Hülya Avşar aynı Hülya Avşar... Sırrını öğrenmek gerek... Tabii genetik faktörlerinde etkisi var cilt güzelliğine sahip olmanın ama hani bir sözcük vardır ”bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur” dedirten.

Devamını Oku

Kadınlarda yaşlanma belirtileri ve çözümleri

24 Kasım 2014

20’li yaşlarda cilt henüz genç olsa da yavaş yavaş dış faktörlerden etkilenmeye başlar. Bu nedenle cilt bakımını düzenli bir hale getirmek çok önemlidir. Öncelikle cilt sabah akşam mutlaka temizlenmelidir. Bu temizleme işlemleri sırasında, alkolsüz ürünler kullanmaya dikkat edilmelidir. Temizleme işleminden sonra, cilde ihtiyacı olan nemi sağlayacak, cilt tipine uygun bir nemledirici kullanılmalıdır. Cildinizi ölü hücre tabakasından arındırmak ve siyah nokta oluşumu engellemek adına, yağlı ciltler için haftada bir kez, kuru ciltler için ise, iki kez arındırıcı bakım uygulamak gerekir. Özellikle 25 yaşından sonra göz çevresinde belirginleşmeye başlayan ince çizgilerin daha fazla derinleşmemesi için bir göz çevresi kremi kullanmak yerinde olur. Sadece yüz değil, vücut bakımına da özen göstermek gerekir.30 yaş ve üzerinde, cilt daha hızla nem kaybeder, cildin elastikiyeti ve canlılığı kaybolmaya başlar. Yüzde oluşan çizgiler derinleşir ve cildin parlaklığı azalır. Yapılması gereken şey, düzenli bakımlarla, yeni hücre oluşumu ve kolajen sentezini harekete geçirerek, cildi serbest radikallere karşı güçlü hale getirmektir. Yüzde ve göz çevresinde olaşan çizgiler için, özel kremler kullanmaya başlamak gerekir. Son dönem antiaging ürünlerinden Activar da, yeni nesil bir anti-aging ürün serisidir. En önemli özelliği AC-11 içermesidir. AC-11, vücudumuzun doğal DNA onarım kapasitesini destekleyen tek doğal madde olarak tanımlamak mümkündür. Ayrıca oral kullanımında sağladığı anti-tümör, anti-inflamatuvar ve anti-oksidan etkileri ile kabul gördükten sonra, DNA onarıcı özelliği de yaşlanma karşıtı olarak önemsenmeye başlayınca kozmetik kullanımda da kabul görmeye başlamıştır. Activar, bu önemli maddeyi içeriğinde barındırdığından, hem ?Yeni Nesil?, hem de cilt altına inmek üzere dizayn edilmiş komponentleri ile ?Temel Cilt Bakımı? ürünü olarak geliştirilmiş bir anti-aging kremidir. Mevsim değişimlerinde, mevsime uygun bakımlar yaptırmak, cildi toparlamak için bazı kürler uygulamak da yerinde olur. Kimyasal ve bitkisel peelingler, PRP Kök Hücre Tedavisi cildi yenilemeye yardımcı olur. Bu yaşlarda Botox da önemli bir kırışıklık önleyici ve gidericidir.Ayrıca fraksiyonel lazer de cildi tamamen yenileyen bir tedavidir ve bu yaşlarda güvenle başvurulabilir.40 yaşını aşanlar dikkat!40 yaşını aşan cilt ise, çok kolay nem kaybına uğradığından, bu dönemlerde cilt bakımı daha fazla önem taşımaktadır. Çizgiler kırışıklığa dönüşmeye başlar, bunun için yenileyici bakım ürünleri kullanmak gereklidir. Bu dönemde ciltte oluşan tüm değişiklikler takip edilerek, bu şekilde ürün tercihi yapılmalıdır. Ürünlerde, suyun ciltte tutulmasına yardım eden hyalüronik asit ve gliserol aktiflerinin bulunmasına dikkat edilmelidir. Bakım sırasında mutlaka soğuk su kullanılmalıdır. Seçilen nemlendiricinin de, sıkılaştırıcı ajanlar içeriyor olması dikkat edilmesi gereken bir başka noktadır. Boyun en erken sarkan bölgelerden biri olduğu için, aynı özen boyuna da gösterilmelidir. Bakımınızı yaparken, boyun bölgenize, yüzünüzde olanın tam tersine, yukarıdan aşağıya doğru hareketlerle bakım yapmak büyük önem taşır. Bu yaşlarda cildin en önemli sorunları, kuruluk, yağlanma ve sarkmadır. Kuruluğu gidermek için banyodan sonra, yağ içeren bir kremle cildi nemlendirmek gerekir. Bir diğer sorun olan yağlanma ise, özellikle menapoz döneminde hızlanır, bu sorunu gidermek için doğru beslenmeye ve spor yapmaya dikkat edilmelidir. Sarkmalar için ise, göğüs ve bacaklara soğuk duş tutmak yararlı olur. Ayrıca inceltici ve sıkılaştırıcı ürünler de yardımcı olarak kullanılabilir. Botox, dolgu maddeleri ile kırışıklık tedavisi, mezoterapi, mezolift, fraksiyonel lazer tedavileri, kimyasal ve bitkisel peelingler, özellikle kombine kullanıldığında çok iyi sonuçlar verirler.Kozmetiğin etkisi azalıyor50 yaş ve üzerinde ise kozmetik ürünlerin kullanımı çok etkili değildir. Ancak yine rutin bakıma yani temizlik, nemlendirme, arındırma gibi işlemlere devam edilirken, bu ürünlerin daha yoğun kıvamlı, aktif içerikler açısından daha konsantre ve hücre yenilemesini hedefleyen türden olmasına dikkat edilmelidir. Bu ürünlerin yeterli olmadığı yerde, yine botox, dolgu maddeleri ile kırışıklık tedavisi, mezoterapi, mezolift, fraksiyonel lazer tedavileri, kimyasal ve bitkisel peelingler gibi kırışıklık giderici yöntemlere başvurulabilir. Ancak bu uygulamalar önemli uygulamalar olduğundan, iyi araştırma yapılıp, uzman kişilerce yapılmasına dikkat edilmelidir. Vücut bakımında ise, kol içleri, bacak içleri, göğüsler, karın, kalça ve dizlere her zamankinden daha fazla özen gösterilmelidir. Masaja ve sıkılaştırıcı ürünler kullanılmaya da devam edilmelidir.

Devamını Oku

Çatlaklar tedavi edilebilir mi?

17 Kasım 2014

Günümüze kadar çatlak tedavisine yaklaşım hep cilde mikro hasar verilmesi ve cildin kendini toparlaması üzerine oldu. Bu tip yöntemler halen mevcut olup çatlağın görüntüsünü sadece yüzde 15-25 gibi bir seviyede tedavi edebiliyor. Oysaki Çatlaklar sadece dış yüzeyde olan sorunlar değil. Cildi bir bütün olarak ele almalıyız. Çatlakların oluşumunun en önemli sebebi hormonal değişikliklere dayanıyor. Tabii ki mekanik etkiler (yer çekimi, kilo alıp verme vs.) zaten halihazırda hormonal değişiklikler sonucunda oluşan çatlakların biraz daha derinleşmesine ve büyümesine vesile olur. Güncel çalışmalar çatlakların aslında atrofi olduğunu kanıtladı.Atrofi nedir? Atrofi hücrelerin beslenememesi durumunda küçülmesi, yani doku kaybıdır. Dikkat ederseniz çatlağa dokunduğunuzda parmağınız hafif içeri girer. Sonuçta hücre bazında bir sıkıntı varsa, fraksiyonel lazer, dermabrazyon gibi sistemlerle cildi soymak ya da mikro iğneleme sistemleriyle enerji vermenin yeterli olmadığı ifade ediliyor. Şimdiye kadar alınan yetersiz sonuçlar bunu zaten kanıtlıyor. Bir başka önemli nokta ise ciltte oluşan çatlakların renklenememesi, bronzlaşamaması. Bu tarz cilde zarar vererek yapılan uygulamalarda çatlağın yeterince tedavi edilememesi dışında birde cildin renklenmesine ve bronzlaşmasına hiçbir katkı sağlanamaması durumu var. Bu da ayna karşısında ve günlük hayatında çatlaklarından psikolojik olarak rahatsız olan hastalara pekte yardımcı olmuyor doğrusu. Toplamda 14 senelik çalışma ve araştırmalar sonunda ilk defa cilde zarar vermeden çatlağı tedavi eden bir sistem geliştirildi. İtalya’da üretilen bu sistemle çatlağı ortalama yüzde 85 oranında iyileştirmenin artık mümkün olduğu belirtiliyor. Yüzde 85 derken bu rakamın yanlış anlaşılmamasının gerektiği, yüzde 15 gibi bir başarısızlık kesinlikle söz konusu olmadığı ve bu rakamın çatlağın doldurulması ile alakalı olduğu, yani her çatlakta iyileşmenin kesin olduğu, hiçbir yan etkisinin olmadığı ifade ediliyor. Tamamen Bio-uyumlu manyetik alan ile birlikte bazı spesifik amino asit bazlı serumların cilde yedirilmesi suretiyle hiçbir acı hissetmeden, hayat standartlarına hiçbir kısıtlama getirmeden çatlaklarınızdan kurtulmak artık mümkün gibi gözüküyor.Yani tedavi sırasında güneşe çıkabilir, solaryuma gidebilir, çatlaklarınızı bronzlaştırıp sağlıklı derinizle aynı renk ve bronzluk seviyesine getirebilirsiniz.Yeni çatlak tedavilerinin şimdiye kadar uygulanan sistemlerden farkı nedir?Bilim adamlarının ifadelerine göre, cilde herhangi bir zarar verilmiyor, hücrenin istediği besin olan sodyum ve potasyum bio-uyumlu manyetik alan terapisiyle, pozitif ve negatif enerjiyle hücreye sodyum ve potasyum pompalanıyor. Pozitif akımla hücre içine pompalanan sodyum ve potasyum hücrenin ihtiyacı olan besini sağlıyor. Daha sonra negatif akım ile hücre içindeki toksinleri dışarı çıkararak detoksifiye (toksinlerden arınma) gerçekleşiyor ve böylelikle hücre gerekli besini alarak normal seviyesine dönüyor. Seanslar ilerledikçe çatlaklar renklenme özelliğini kazanmaya başlıyor. İtalyan innovasyon ödülü alan bu sistem artık Pisa üniversitesinde, Barcelona üniversitesinde medikal estetik alanındaki master programlarında ders olarak verilmeye başladı.Etkinliği bağımsız araştırmalar, akademik çalışmalar ve bilimsel yayınlar tarafın dan belgelendirilmiş olan çatlak tedavi yöntemi Biodermogenesi kalıcı ve ciddi sonuçlar elde etmeyi garantileyen ve çok sayıda biyopsi ve ultrason taraması aracılığıyla belgelendirilmiş olan bir çözüm olarak lanse ediiyor. Biodermogenesi çatlak tedavisi yöntemi Bi-One adı verilen sistem ile uygulanıyor. Pisa Üniversitesi Dermatoloji Fakültesi’nin sürdürdüğü bir araştırma çatlakların, bu tedaviden önce önerilen diğer uygulamalardan üstün olarak yüzde 80 üzerinde başarı sağladığını göstermiş.Biodermogenesi YöntemiBiodermogenesi yöntemini diğer tedavilerden ayıran özelliği, dokuların biyolojik olarak tekrar canlanmasını sağlayarak kendi kendini yenilediği, derideki anormal olan metabolik faaliyetleri normalleştirdiği, destek dokusu ve üst deride hücresel faaliyetleri artırarak normalleşmeyi tetiklediği ifade ediliyor. Biodermogenesi yönteminin yara oluşturmadan normalleşmeyi tetiklemesi ile deri destek dokusunda normalde diğer tedaviler ile elde edilemeyen doğal kollajen (yara iyileşme kollajeni normal kollajen dokudan farklıdır) ve elastik doku artışı sağlandığı gibi üst deride renk üreten hücrelerin normal renk üretme yeteneğini yeniden kazanması sayesinde derinin renklenmesi sağlanabiliyor. Biodermogenesi yönteminin ağrısız ve günlük hayatı etkilemeyen bir tedavi olması ve elde edilen düzelmenin yüzde 80’lerin üzerinde olması nedeniyle diğer tedavi seçeneklerine göre çok üstün olduğu belirtiliyor.

Devamını Oku