Erçin Özüntürk

Erçin Özüntürk

ercinozun@gmail.com

Yeni nesil peelingler ve cilt bakımları...

14 Mayıs 2015

Çeşitli çevresel etkenlerle ve geçen yılların etkisiyle, yüzümüzde ölü deri birikimi, kırışıklık, lekeler, sarkma, gözeneklerin genişlemesi gibi deformasyonlar başlar. Bu olumsuz etkileri ortadan kaldırmak için, elbette modern tıp ve teknoloji bize pek çok seçenek sunmakta. Bu seçeneklerden biri de, uzun yıllardır dermakozmetolojide yerini almış olan ‘Peeling İşlemleri’dir.Peeling en genel anlamıyla, deri üzerine soyucu ajanların uygulanması suretiyle derinin rejenerasyonunun (yenilenmesinin) sağlanmasıdır. Peeling’in tarihi eski Mısır’da Kleopatra’nın, laktik asidin peeling yapıcı etkisinden yararlanmak için yaptığı ekşimiş süt banyolarına dayanır. Yani peeling, yüzyıllardır çeşitli şekillerde güzelliğine önem veren kişiler tarafından kullanılan bir yöntem olmuştur. Günümüzde peelingler derinliklerinegöre üçe ayrılır.- Yüzeysel peelingler- Orta derinlikte peelingler- Derin peelinglerPeelinglerin derinlikleri arttıkça etkileri ile birlikte riskleri de artar. Bu nedenle orta derinlikte ve derin peelinglerin, mutlaka uzman kişiler tarafından uygulanması çok önemlidir. Peelingler cilt tiplerine göre belirlenir.Klasik peelingler günümüzde yerini çok daha gelişmiş uygulamalara bırakmıştır. Bunlardan biri bitkisel peeling yani orijinal metod ismi ile green peel’dir.Green peel ise, klinik olarak geliştirilmiş, dünya çapında denenmiş, bitkisel bazlı bir cilt yenileme metodu olduğu ifade edilmektedir. Hiçbir kimyasal madde ve sentetik aşındırıcı içermeyen Green peel, uygulanan alanda kan dolaşımını hızlandırır ve üst deride mikrogranüllerin etkisiyle soyucu bir etki yapar. Bu etkiyi yaratan karışım, 22 çeşit bitkinin kurutulup ince pudra şekline getirilmiş yaprakları, filizleri, çiçekleri ve köklerinden oluşur. Bu bitkiler, atkuyruğu, altıncık, papatya, sinirotu, hercai, menekşe, sarı sabır, ıhlamur, meyan kökü, ökse otu ve yosun olarak sıralanabilir.. Göze kaçtığı takdirde bile yanmaya sebep olmaz. Bu karışım, özel olarak hazırlanmış konsantre bir losyonla karıştırılarak kullanıma hazırlanır ve green peel eğitimi almış, diplomalı uzmanlar tarafından özel bir masajla uygulanır. 5 gün sonunda soyulan üst derinin altından taptaze, bebek gibi bir cilt çıkar.Agera kimyasal peeling ise, kimyasal peelinge bambaşka bir bakış açışı getirmiştir. Agera “biyoemülsiyon” teknolojisini kullanan ilk cilt bakım serisidir. Biyoemülsiyon teknolojisi güçlü etken maddelerin nanopartiküller halinde üstderinin en alt katmanlarına kolay ve etkili biçimde ulaşmasını ve burada göstereceği etkinlikle, derinin tüm yaşamsal süreçlerinin yeniden tanımlanmasını sağlayan bir teknolojidir. Derinin kendini yenileme sürecini değiştirecek patentli peptid komplekslerini, büyüme faktör peptidlerini (prolifersyn) içerir. Peptidler, cildin daha diri, daha yumuşak ve daha parlak görünmesini sağlayan kolajen ve elastin üretimini canlandırırlar.Başta anti-aging olmak koyu renkte cilt lekeleri (hiperpigmentasyon) ve akne gibi cilt problemlerinden doğan spesifik cilt bakım gereksinimlerini karşılamak üzere formüle edildiği görülmektedir.Serbest radikaller deri hücrelerinin normal işlevlerini engelleyen zararlı ajanlardır. Güneşe maruz kalmak, kirlilik ve diğer çevresel faktörler nedeniyle ortaya çıkarlar. Agera serbest radikal hasarı ile savaştığı bilinen ve daha pürüzsüz bir hale getirdiği kanıtlanmış bir dizi dayanıklı antioksidan içerir. Kolajen üretimini canlandırmaya ve derinin dolgunluğunu artırmaya yardımcı nitelikte bu antioksidanlar yanında, güneşten koruyucu özellikleri son derece gelişmiş ürünlerle düşük iritasyon potansiyeline sahip retinoik asit türevi etken maddeler içermektedir. Retinolün ince çizgiler, kırışıklıklar ve cilt rengindeki lokal farklılıklar gibi birçok belirti ile ortaya çıkan cilt yaşlanmasını geriye döndürdüğüne dair klinik kanıtlar mevcuttur. Agera bu güçlü anti-ageing etken maddeyi son derece küçük parçalar halinde cilde ulaştırır, yavaş salınımlı kapsüllerde olduğu gibi en az iritasyonla doyurucu sonuçlar elde edilir.Caravaggio peeling ise, kırışıklıklar, ince çizgiler üzerinde etkili bir peeling türü olduğu söylenmektedir. İnca oil, Hyaluranic asit, Omega3,6,9 ve Glicerol ün birleşmesi ile oluşan sinerjik etki hücreleri uyararak yeniden bölünmelerini ve çoğalmalarını sağlar, bu sayede yaşlılık belirtilerini oluşturan kırışıklıklar ortadan kalkmaya başlar, tocopherol ve resveratrol ise güçlü antioksidan özellikleri ile serbest radikallerin ortadan kalkması ile bu onarıcı etkiye yardımcı olur.

Devamını Oku

Makyaj malzemesi alırken bilinmesi gerekenler

27 Nisan 2015

Makyaj malzemesi seçerken sağlımız için nelere dikkat edelim?Makyaj malzemelerinin çoğu sentetik boyalar içerir. Ruj ve farlarda bulunan azoik renklendiricilerin çoğu toksindir. Bu nedenle mutlaka makyaj ürünleri tercih ederken, sentetik bazlı makyaj malzemeleri yerine doğal özlü makyaj malzemeleri tercih etmeye dikkat edilmelidir. Ürün alınırken etiketi incelenmeli, üzerinde “doğal”, “bitkisel” ve “organik” yazılar mutlaka aranmalıdır. Bunun yanında incelediğiniz ürün, sıralayacağım şu maddelerden herhangi birini içerirse, kesinlikle tercih edilmemelidir.Paraben: Kozmetik, cilt bakım ürünlerinde raf ömrünü uzatmak ve koku giderici olarak kullanılmaktadır. Alerjik reaksiyon ve ciltte kızarıklığa neden olabilir.Sodyum Lauryl sülfat (SLS) ve Amonyum Lauryl sülfat (ALS): Vücut tarafından kolayca emilir ve yine ciltte tahrişe neden olur.İzopropil alkol: Alkol bazı cilt bakım ürünlerinde çözücü olarak kullanılır. derinin koruyucu örtüsünün dengesini bozabilir.Alüminyum: Yaşlılık ile ilişkili Alzheimer hastalığıyla ilişkisi olduğu düşünülüyorMadeni yağ: Petrol türevidir. Kaplayıcıdır, cildin salgıladığı toksin örtü üstüne rahat çıkamaz. Bu da sivilce ve diğer cilt şikâyetlerine neden olabilir.Polietilen Glikol (PEG): kozmetik ürünlere kıvam katmak için kullanılır, cildin bakterilere karşı daha savunmasız kalmasına neden olabilir.Duyarlı cilde sahip insanların hipoalerjenik ürünler kullanması tavsiye edilir. Hipoalerjenik kozmetiklerde alerji riski çeşitli formüllerle azaltılır, minimize edilir. Bu anlamda, üzerinde ‘hipoalerjenik’ veya ‘alerji açısından test edilmiştir’ ibaresi olan ürünler güvenlidir.2) Sağlıksız makyaj ürünü kullanmak ne tür sorunlara yol açabilir?Örneğin İngiltere’de son araştırmada, kadınların artan meme kanseri ile paraben kullanımı arasında ilişki gözlemlenmiştir. Bunun yanında zararlı kimyasallar içeren makyaj ürünleri, akne, döküntü, egzema, doğum bozuklukları ve bağışıklık sistemi zayıflığı ve ne yazık ki yıllarca kullanımları sonucu kansere kadar varan kötü sonuçlara neden olabilirler. ABD Ulusal Meslekî Güvenlik ve Sağlık Enstitüsünün yaptığı bir araştırma, kozmetiklerde, 800 den fazla zararlı kimyasal madde bulunduğunu ortaya koymuştur. Kozmetiklerde kullanılan 2 bin 983 kimyasal madde üzerinde yapılan araştırma sonucunda, bunların 884 ünün toksik (zehirli) olduğu belirlenmiştir. Bu kimyasallardan 774 ünün yüksek derecede zehirlenmelere, 146 sının tümörlere, 218 inin üreme bozukluğuna, 314 ünün mutasyona ve 376 sının deri ve göz rahatsızlıklarına sebep olduğu açıklanmıştır.3) Fondöten alırken nelere dikkat edelim? Fondöten seçimi yaparken içeriklerine çok dikkat etmek gerekir: Örneğin akneli ciltlere sahip kadınlarınkişilerin su bazlı bir fondöten, kırışıklığı daha yoğun olan ciltlilerin ise, daha ince yapıda ve nemlendirici etkisi olan bir fondöten tercih etmeleri gerekir. İçeriklerine gelince kanserojen etkisi bulunan paraben, kesinlikle içermemelidir, bunun yanında ciltte kaşıntı ve kuruluk yapan bizmut ve gözenekleri artırmaya sebep olan ve belirginleştiren talc da olmaması gereken maddelerdir.4) Ruj alırken nelere dikkat etmeliyiz?Rujların içinde bulunan petrolatum, lanolin, eosin, pigment maddeleri insan sağlık açısından tehlikeli olabilecek maddelerdendir. Lanolin, doğal olarak kuzu koyun kıllarından elde edilir ve çok sayıda allerjen içerir. Petrol bazlı değil de, bitkisel bazlı rujlar tercih etmek gerekir. Aksi takdirde, alerjik reaksiyonlar, dudaklarda şişme gibi sonuçlarla karşılaşılabilir. Ayrıca seçtiğiniz ruj mutlaka güneş koruyucu özelliğe sahip olmalıdır. Rujunuzda bulunması gereken bir diğer özellikte nemlendirici içermesidir. Dudak çatlaklarına karşı dudaklarınızı korur. Vitamin E ise antioksidan özelliği ile ikincil bir koruma sağlar.5) Göz kalemi alırken nelere dikkat edelim?Göz kalemlerindeki zararlı maddeler, kuruma ve yanmalar dışında kornea ülserlerine kadar gidebilen hasarlara yol açabilir. Bu nedenle yine paraben, selenyum, nikel, talyum gibi maddeleri içeren kremler tercih edilmemelidir. En önemlisi de göz kalemlerinin kurşun içermeleridir. Kurşun çocuklar üzerindedavranışsal bozukluklara ve öğrenme sorunlarına yol açar, bu nedenle özellikle hamile bayanlar kurşun içeren ürünlerden kesinlikle kaçınmalıdır. Hassas cilde sahip olan kimseler de, mutlaka kurşunsuz, yumuşak kalemler tercih etmelidir.6) Rimel seçerken nelere dikkat edelim? Rimeller de bir diğer zararlı kimyasallar içeren kozmetiklerdendir. Öyle ki, manyetik rezonans görüntülemede beklenmedik görüntü oluşturarak yanlış yorumlara sebep olabilmektedir. Kirpiklerin hacmini artıran rimellerin bazılarında bulunan thimerosal adlı madde de tahriş edicidir. Özellikle yağ bazlı rimellerin temizlenmesi için yağı çözebilen temizleyiciler gerekir ki bunların alerjiye sebep olma veya tahriş etme oranları daha yüksektir. Rimel tercih ederken, bu noktalara dikkat edilmelidir.

Devamını Oku

İleri yaşlarda ortaya çıkan sivilcelerin sebepleri

20 Nisan 2015

İleri yaşlardaki aknelerin pek çok sebebi vardır, örneği androjen hormonlarının yüksek ve aşırı duyarlılığı, sebum yani yağ bezi salgısında artış, kıl foliküli içindeki hücre sayısının artışı gibi. Androjen hormonları, sebase yağ bezlerinde yağ salgısını artırır. Folikülde aşırı keratin sentezi ve sebum birikmesi sonucu, folikül ağzı tıkanır. Klinikte açık komedon dediğimiz toplu iğne başı büyüklüğünde siyah noktalar oluşur. Bu oluşum mekanizmasından anlayabileceğimiz gibi, bu hastalık kalıtsal, hormonal ve hijyen, gıda, nemli ortam gibi çevresel etkenlerden dolayı oluşur. Bir diğer tetikleyici etken de, beslenme şeklidir. Akneye eğilimli yani yağlı cilde sahip kişiler, patlamış mısır, fast food, kızartma, kuruyemiş, çikolata vb. gibi yoğun yağ içeren yiyeceklerden kaçınmalıdırlar. Erişkin yaşta akne problemi yaşayan kadınlar mutlaka hormon tetkiklerini yaptırmak zorundadır çünkü bu tür aknelerin hormonlara bağlı olması yüksek olasılıktadır. Örneğin, polikistik over sendromlu kadınlarda akne sıklıkla görülmektedir. Deri hekimleri deriyi, hastalıklarını ve tedavi prensiplerini ve tedavilerde gelişimleri en iyi bilen branş hekimleridir. Dolayısıyla bir deri hastalığı olan akne ve tedavisini de en iyi onlar bilir. Değişik tedavi seçenekleri olan bu konuda ağız yolu ile alınan retinoid grubu çok etkili ilaçları sadece ve sadece deri hastalıkları uzmanları reçete edebilir. Yeni kuşak dermato-kozmetolojik ürünler, ilaçlarla kozmetikler arasında yer alırlar ve yağ dengesini kontrol edip tedavi edici nitelik taşırlar.Gözaltı morlukları içinMorluklar genelde uykusuzluk, yorgunluk sorunu yaşayan alerjik yapıdaki insanlarda olabileceği gibi genetik de olabilir. Ayrıca, göz altlarına sürülen kozmetik ürünlerden de kaynaklanabilir. Öncelikle nedenini öğrenmek için, bir dermatologla görüşmekte fayda vardır. Morlukları hafifletmek için uygun göz altı kremleri kullanılmadır. Bu kremlerin içeriğinde, biberiye, ipek proteini, peptid, kafein ve özenle seçilmiş doğal yağlar bulunabilir. Ayrıca hydro-peptid içeren kremler de çok önemlidir. Tedavi olarak, revlite laser, fraksiyonel laser, er-yag ablativ laser, son zamanlarda gündemde olan Rönesans tedavileri yapılabilir, PRP uygulanabilir.Bebeklere rahatlık sağlayınBebeklerin nazik teni ve saçları için geliştirilen Klorane Bébé Saç ve Vücut Temizleme Jeli içeriğinde bulunan çinko coceth ile bakteriyel artışını engellerken, kalendula ekstresi ile bebeğinizin cildini yatıştırır, rahatlatır ve narin cilt dokusunu yeniden yapılandırır. Hassas olan bebek teni en ufak bir dış etkenden bile zarar görebilir. Bu yüzden bebeğinizi büyütürken ürün seçiminde çok dikkatli olmalısınız.Bebekler mutlaka bebek tenine uygun olan ürünler kullanılarak banyo yaptırılmalıdır. Bebekleri banyo sırasında rahatlatan, nazik teninde ve göz çevresinde probleme neden olmayan kalendula ekstreli “Klorane Bébé Gel Douceur Moussant” Klorane Bebe Saç ve Vücut Jel Şampuanı; bebeğin aşırı hassas cildini nazik bir şekilde korurken, temizlik ve hijyen sağlıyor.

Devamını Oku

Aşırı terlemeye bağlı cilt hastalıkları

6 Nisan 2015

Yazın görülen cilt hastalıkları arasında aşırı terlemeye bağlı sorunlar da gelişir ve halk arasında “isilik” olarak adlandırılan cilt hastalığı da, rahatsız edici ve sık rastlanan bir hastalıktır. Toplum yeterince bilgili ve duyarlı olamadığı için, bu tür sorunların giderilmesine gereken önem verilmez. Örneğin isilik, çok alışılmış tablolardan birisi olduğu için ve genellikle hastalık diye kabul edilmediğinden bireyler, bir sağlık kuruluşuna başvurmaz ve kendiliğinden geçmesini beklerler, böylece kahverengi lekeler kalır veya üzerine mantar infeksiyonu gelişebilir.PişikSıcak ve terlemenin neden olduğu özellikle büklüm yerlerinde görülen sürtünme ve tahrişle, derinin yağ salgısının sık yıkama nedeniyle alınmasına bağlı olarak ortaya çıkan pişikler de en sık görülen sorunlar arasında sayılır.MantarCildin ıslak kalmasına ve vücudun büyük bölümünün açıkta olmasına bağlı olarak, en küçük bir doğrudan temasta geçebilen mantar hastalıkları sık rastlanılan diğer cilt hastalıkları arasında sayılır. Havuzlardan daha fazla olmak üzere yüzme amacıyla girilen sular”mantar enfeksiyonları”na neden olabilir. Bunu önlemede kişisel vücut temizliğinin önemi büyüktür. Mantar, havuzların içinden değil, çevresinden, ortak kullanılan şezlong, tabure vb. eşyalardan ve yine ortak kullanılan terlik, havlu ve diğer kişisel eşyalarla, vücudun doğrudan doğruya temasıyla geçer.- Bulaşması ve tedavisi kolaydır.- Ancak aynı kişi gerekli dikkati göstermezse hastalığı birçok kereler kapabilir.- Mantar hastalıkları mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurularak tedavi ettirilmelidir.- Mantar tedavisinde hastalığın vücutta tuttuğu bölgeye göre, farklı ilaç ve farklı tedavi süreleri vardır.- Bu süre içinde kaşıntı gibi yakınmalar genellikle başlangıçta olur,- Tedavinin uygulanmasıyla bu yakınmalar geçer, ancak yakınmaların geçmesi hastalığın bittiği anlamına gelmez. Tedavinin doktorun önerdiği süre boyunca devam ettirilmesi gerektir.- Hastalığın oluşmasına yol açan olumsuz koşulların da düzeltilmesi önemlidir.- Sık banyo yapılmalı ancak hastalığın olduğu bölge, mutlaka çok kuru tutulmalıdır . Mümkünse, kişisel giysi, terlik vs. gibi malzemeler kimseyle paylaşılmamalıdır.Herbalife Skin Serisi ile yedi günde cildinizde farkı görünDünyanın önde gelen beslenme şirketlerinden Herbalife, cildi besleyecek uzman cilt bakım ürünlerinden oluşan Yeni Herbalife Skin Cilt Bakım Serisi’nin lansmanını gerçekleştirdi. Bu yeni seri, B3, C ve E vitaminleri, Aloe Vera ve diğer bitkisel içeriklerle 7 günde kırışıklıklarınızı azaltarak daha parlak, pürüzsüz ve ışıltılı bir cilde sahip olmanıza yardımcı oluyor. Ayrıca cildinizin görünümündeki yumuşaklığın, pürüzsüzlüğün, aydınlanmanın, ışıltının ve parlaklığın ilerlemesine yardımcı oluyor... Ürünler sülfat ve ilave paraben içermiyor.Sephora’dan 3 al 2 ödeMakyajdan, cilt bakımına, parfümden banyo ürünlerine kadar yüzlerce ürün seçeneğinibir arada sunan Sephora, yeni kampanyasıyla Sephora severlerin yüzünü güldürüyor. Sadece Made in Sephora markalı ürünlerde 20-22 Mart tarihleri arasında geçerli olacak kapmanyada 3 al 2 öde fırsatı güzellik tutkunlarını bekliyor. Sephora kasalarından ücretsiz olarak temin edilen Sephora White kart, sahiplerine alışverişlerinde indirim ve avantajlar sunuluyor.Sebastian’dan Liquid SteelSaç dünyasına yön veren Sebastian, metalik ışıltıları ve çelik kadar güçlü tutuşuyla göz alıcı saçlar yaratan Liquid Steel ile saç şekillendirmede kusursuzluğu sunuyor. Mevsim geçişlerinde saçlar dolgun görünümünü kaybeder. Sebastian’ın özel olarak geliştirdiği Liquid Steel ile artık her mevsim, dolgun, hacimli görünümler ve ışıldayan saçlar elde etmek mümkünÖ “Sebastian Liquid Steel” saça nüfuz eden özel formülü ile sadece hacim kazandırmakla kalmıyor, parlak, güçlü ve göz alıcı formlar yaratıyor.

Devamını Oku

Cildinize bahar dokunuşu...

30 Mart 2015

Mevsim geçişleri cildin en büyük düşmanlarından biri. Baharı iyice hissettiğimiz bu günlerde, kışın yıpranan cildinizi tazelemenin zamanı geldi. Ölü hücrelerden kurtularak cildinizde baharın tazeliğini hissetmenin bir yolu da uzun yıllardır dermakozmetolojide yerini almış olan ‘Peeling İşlemleri...’Peeling’in tarihi eski Mısır’da Kleopatra’nın, laktik asidin peeling yapıcı etkisinden yararlanmak için yaptığı ekşimiş süt banyolarına dayanıyor. Deri üzerine soyucu ajanların uygulanması suretiyle derinin yenilenmesi anlamına geliyor. Peelinglerin derinlikleri artıkça etkileri ile birlikte riskleri de artıyor. Bu nedenle orta derinlikte ve derin peelinglerin, mutlaka uzman kişiler tarafından uygulanması çok önemli. Hangisinin kullanılacağı cilt tipine göre belirlenir.Beş günde tazelenin Klasik peelingler günümüzde yerini çok daha gelişmiş uygulamalara bıraktı. Bunlardan biri bitkisel peeling yani orijinal metod ismi ile Green peel... Green peel, klinik olarak geliştirilmiş, dünya çapında denenmiş, bitkisel bazlı bir cilt yenileme metot. Hiçbir kimyasal madde ve sentetik aşındırıcı içermiyor.Uygulanan alanda kan dolaşımını hızlandırıp üst deride mikrogranüllerin etkisiyle soyucu bir etki yapar. Bu etkiyi yaratan karışım, 22 çeşit bitkinin kurutulup ince pudra şekline getirilmiş yaprakları, filizleri, çiçekleri ve köklerinden oluşur. Atkuyruğu, altıncık, papatya, sinirotu, hercai, menekşe, sarı sabır, meyan kökü, ökse otu ve yosun bu bitkilelerden bazıları... Göze kaçtığı takdirde bile yanmaya sebep olmaz.Bu karışım, özel olarak hazırlanmış konsantre bir losyonla karıştırılarak kullanıma hazırlanır ve green peel eğitimi almış, diplomalı uzmanlar tarafından özel bir masajla uygulanır. 5 gün sonunda soyulan üst derinin altından taptaze, bebek gibi bir cilt çıkar.Cilte lekesi ve aknelere çözümAgera kimyasal peeling ise, kimyasal peelinge bambaşka bir bakış açışı getiriyor. Biyoemülsiyon teknolojisi güçlü etken maddelerin nanopartiküller halinde üstderinin en alt katmanlarına kolay ve etkili biçimde ulaşmasını sağlar. Derinin tüm yaşamsal süreçlerinin yeniden tanımlanmasını sağlayan bir teknoloji. İçeriğindeki peptidler, cildin daha diri, daha yumuşak ve daha parlak görünmesini sağlayan kolajen ve elastin üretimini canlandırır. Başta anti-aging olmak üzere koyu renkte cilt lekeleri (hiperpigmentasyon) ve akne gibi cilt problemlerinden doğan spesifik cilt bakım gereksinimlerini karşılamak üzere formüle edilmiş.Agera serbest radikal hasarı ile savaştığı bilinen ve daha pürüzsüz bir hale getirdiği kanıtlanmış bir dizi dayanıklı antioksidan içerir. Agera bu güçlü anti-ageing etken maddeyi son derece küçük parçalar halinde cilde ulaştırır, yavaş salınımlı kapsüllerde olduğu gibi en az iritasyonla doyurucu sonuçlar elde edilir.Yaşlılık belirtilerinin azalmasını sağlıyorCaravaggio peeling ise, kırışıklıklar, ince çizgiler üzerinde etkili bir peeling türü.İnca oil, Hyaluranic asit, Omega 3,6,9 ve Glicerol ün birleşmesi ile oluşan sinerjik etki hücreleri uyararak yeniden bölünmelerini ve çoğalmalarını sağlar, bu sayede yaşlılık belirtilerini oluşturan kırışıklıklar ortadan kalkmaya başlar, tocopherol ve resveratrol ise güçlü antioksidan özellikleri ile serbest radikallerin ortadan kalkması ile bu onarıcı etkiye yardımcı olur.Ses çıkaran yiyecekler iştah açıyorBu araştırmanın kilo vermek isteyen ve diyet yapanların ilgisini çekeceğini düşünüyorum. Geçen hafta yayınlanan bir araştırmaya göre bilim adamları, çiğnerken ağızda ses çıkaran yiyeceklerin daha fazla iştah açtığını tespit etti.Araştırmaya imza atanlardan Prof. Charles Spence, katılımcıların ağızda ses çıkaran patates cipsi, sert elma ya da havucun daha fazla iştah açıcı olduğunu belirttiğini vurguladı.Leeds Üniversitesi’nden bilim adamlarınca 2007’de yapılan bir araştırmaya da değinen Spence, “Şimdiye kadar yiyeceğin sadece kokusuyla ilgi çektiğini zannediyorduk bu çalışmayla, yiyeceğin dokusu ve çıtırdamasının da etkili olduğunu gördük” ifadelerini kullandı.Spence, “Yiyecek çıtırdadığında kalitesinin iyi olduğu düşünülüyor ve iştah bu yüzden daha çok açılıyor olabilir. Sert bir elmayı yumuşak bir elma yerine tercih ettiğimiz gibi”dedi.

Devamını Oku

Genç ve sağlıklı cildin sırrı renkli beslenmede

23 Mart 2015

Diğer tüm organlarımız gibi cilt sağlığı için de beslenmenin önemi büyük. Sağlıklı beslenerek cildinizin gençliğini ve güzelliğini uzun yıllar koruyarak kırışıklıkların oluşumunu engellemeniz mümkün olabilir. Farklı renklerdeki besinlerin cilt sağlığı üzerindeki etkileriyle ilgili sohbet ettiğim uzman diyetisyen İpek Ağca Özger’in anlattıkları hayli ilginç sizinle de paylaşmak istedim. İşte İpek Ağca Özger’in tavsiyeleri...‘Cilt sağlığı ve beslenme’ deyince ilk aklımıza gelen renk mor olmalı. Mor renkteki besinler, bize gençlik ve güzellik verir. Meyve ve sebzelere bu güzel mor rengi veren pigment, ‘antosiyanin’dır. Antosiyaninler, hücreleri hasar almaktankorur; yaşlanmayı geciktirir. Antosiyaninlerin, en yüksek miktarda bulunduğu meyve ise mor üzümdür. Gençlik ve güzellik veren antosiyanin pigmenti, yaban mersini, böğürtlen, mor erik, vişne, kırmızı lahana ve patlıcanın kabuğunda da bulunur.Yaban mersini yaşlanmayı geciktiriyorMor ve kırımızı renkteki üzümlerin kabuğunda ve çekirdeğinde çok güçlü bir antioksidan olan resveratrol de yer alıyor. Yaban mersini ve dutta da bulunan resveratrol’ün antioksidan özelliği E vitamininden 50 kat, C vitamininden ise 30 kat daha fazla. Resveratrol, anti-aging yani yaşlanmayı yavaşlatıcı özelliği ile biliniyor. Yapılan çalışmalar, düzenli olarak yeterli miktarda yaban mersini tüketen kişilerde yaşlanmanın geciktiğini gösteriyor.Üzüm çekirdeği yağı, tokoferol (E vitamini) içeriğinden dolayı kozmetikte de sıkça kullanılır. Bu nedenle üzümü çekirdeği ile birlikte tüketmeye özen gösterin.Siyah üzüm, mor üzüm, böğürtlen ve siyah ahudududa, antikanserojen ve yaşlanmayı geciktirici özelliği ile bilinen ellagic asit adlı madde bulunur. Bu maddenin en yüksek miktarına siyah ahududu da rastlanmıştır. Aynı zamanda narda da bulunur.Güneşin zararlarını önlemek için yeşil ve beyazYaşlanmada büyük rolü olan güneş ışınlarının zararlı etkilerini azaltmaya yardımcı besinler arasında; yeşil gruptaki meyve ve sebzeler (yeşil biber, brokoli, kivi, ıspanak, kuşkonmaz, roka, maydanoz, tere, marul vb.) yer alıyor.Bu besinler, güçlü bir antioksidan olan C vitamini içermesi sebebiyle de cilt sağlığı üzerinde olumlu etkiye sahip.C vitamini, potasyum ve pektinden zengin ve pek çok bağırsak hastalığına karşı koruyucu özellikte olan beyaz renk grubunda yer alan ayvanın aynı zamanda cilt dostu bir meyve olduğunu unutmayın.Araştırmacılara göre ayva, UV ışınlarının cilt üzerindeki olumsuz etkilerini ve cilt lekelerini azaltmada önemli bir etkiye sahip. Beyaz renkli besinlerden sarımsak, soğan gibi sebzeler de selenyumdan zengin. Bu da güneş ışınlarının cilt üzerindeki zararlı etkilerini azaltmaya yardımcı oluyor.Cilt sağlığımız için önemli olan bir diğer renk ise kırmızı. Domates, greyfurt, karpuz, kuşburnu gibi kırmızı besinlerde bulunan likopen pek çok kanser türüne karşı koruyucu güçlü bir antioksidandır. Likopen kaynağı bu besinlerin, cilt kanser riskini azalttığı yapılan araştırmalarla kanıtlandı.Yağlı ciltler için turuncular vazgeçilmez olmalıTuruncu renkli besinlerden bal kabağı, havuç, mango, kayısı ve tatlı patateste bulunan beta-karoten, güçlü bir bağışıklık sistemi destekleyicisi ve cilt sağlığı için önemli. Beta-karotenin aynı zamanda yaşlanmayı geciktirme etkisi de var.Vitamin A’nın deride yağ bezlerinin aktivitesini baskıladığı kanıtlanmıştır. Bu yüzden havuç, kuru kayısı, tatlı patates gibi turuncu renkli besinler yağlı cilt yapısına sahip kişiler için vazgeçilmez olmalı.Turuncu renkli besinlerden biri olan ananas, içeriğinde bulunan vitamin ve mineraller, bromelin enzimi sayesinde kırışıklıkların ortaya çıkmasına neden olan, kolajeni yenilemeye yardımcıdır. Aynı zamanda dolaşım sistemini destekleme özelliği olduğundan, selülitlerden korunmada önemli role sahip.Yeşil çayın cilt sağlığı üzerinde etkili olduğu biliniyor. Antioksidan özelliğiyüksek olan yeşil cay günde 2-3 kupa tüketilmeli.

Devamını Oku

‘Botoks’un Öyküsü’

16 Mart 2015

Botox ilk olarak 1997 yılında yaşlanmayı önleyici mucize ilaç olarak piyasaya sürüldü! Botulinum toksininin insan hastalıklarının tedavisinde kullanma girişiminde bulunan ilk insanlardan biri, San Franscisco’da Smith-Kettlewell Göz Araştırma Enstitüsünde çalışmakta olan Dr. Alan B. Scott adında bir bilim insanıydı. Scott bir süredir, halk arasında şaşılık diye bilinen strabismus hastalığının cerrahi dışı tedavisi için kullanabileceğine emin olduğu BTX-A benzeri bir madde arayışındaydı.Yetmişli yıllarda şaşı gözlü maymunların rektus kaslarına ilaçtan bir miktar enjekte etti. Prosedür başarılıydı ve kısa zamanda Scott, bleforospazm olarak bilinen göz seğirmesi dâhil benzer göz durumları yaşayan insanlarda nörotoksini denemeye başladı. Bu deneyler de başarılıydı ve Scott’ın çalışması sonucunda FDA, iki göz rahatsızlığının- göz seğirmesi (blefarospazm) ve şaşılık (strabismus)- tedavisi için botulinum toksinin kullanılmasını onayladı. BTX-A’nın kırışıklar üzerindeki kozmetik etkisi, ilk olarak Sakramento, Kaliforniya’dan Richard Clark adında bir plastik cerrahi doktor tarafından belgelenmiş ve 1989’da Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi dergisinde yayınlanmıştı.80’lerde silah olarak kullanılmak üzere üretildi Seksenlerin sonunda ve doksanların başında Sovyetler Birliği ve Irak, botulinum toksini silah için kullanmak üzere üretti. Hâlbuki bu ülkelerin ikisi de biyolojik silahların saldırgan araştırmasını ve imalatını yasaklayan 1972 Biyolojik ve Toksin Silah Konvansiyonunu imzalamış bulunuyordu. 1990’da Irak,Kuveyt’i işgal etti ve 13 adet özel tasarlanmış 370 mil menzilli füze ve toksinle doldurulmuş 100 bomba konuşlandırdı. Körfez Savaşından sonra Irak, 10.000 litresi silahlara doldurulmuş 19.000 litre konsantre botulumin toksin ürettiğini itiraf etti. İki yıl sonra Los Angeles ırkçı ayaklanmalarda 58 kişi ölürken Kanadalı karı koca göz ve cilt hekimleri JD ve JA Carruthers, kaş arası çatıklık çizgilerinin BTX-A ile tedavisi için yaptıkları çalışmalarını1992’de yayınladılar (5). Bu bir ilkti; bu arada bazı bağımsız gruplar tarafından da benzer etkilerin gözlemlendiği ortaya çıktı.Jean Carruthers’in 1987’de, blefarospazm tedavisinin sonunda kaş arası çatıklık çizgilerinin kaybolduğunu gözlemlemesiyle bu ürünün günümüzde kozmetik uygulaması başladı. Jean bir ara, Botox’u göz hastalarında beş yıldır kullandığını ve hastaların ona, ürünün yüz çizgilerini giderdiğini söylediklerini bildirmişti. Jean bu gözlemini eşi dermatolog Alistair ile “Zehirim hastalarının yüzdeki kırışıklıklarını giderecek” diyerek paylaşmıştı. Jean Carruthers, Alan Scott’un laboratuarını biliyordu ve ürünün potansiyel kozmetik uygulamalarının farkındaydı. Jean buluşunu Scott ile paylaştığında onun ürünü 1985’te aynı amaçla kullandığını öğrendi. Alistair’in ürünü ilk enjekte ettiği insan, resepsiyonistleri Cathy Bickerton oldu. Cathy henüz 30 yaşındaydı ama kaş arası çatıklık çizgileri epey derindi. Herkes sonuçtan memnundu. Ve bundan sonrasını anlatmaya gerek yok.Tedavi o kadar başarılıydı ki başka araştırmacılar, botulinumtoksin A’yı daha büyük kas gruplarında kullanmayı düşünmeye başladılar ve çok geçmeden ilacın, serebral palside distoni ve spazm tedavisinde etkili olduğu keşfedildi. 1995 yılında Michael Jackson ‘You Are Not Alone’ şarkısıyla listelere girerken Japon terörist grup Aum Shinrikyo, Tokyo’nun metro sistemine gaz saldırısı planlıyorlardı. Daha sonra yapılan operasyonda grubun, botulinum taksin üreten bir tesis kurdukları ortaya çıktı. 2000 yılında FDA toksinin, servikal distoni denilen ciddi boyun ve omuz kasılmasına neden olan nörolojik hareket rahatsızlığının tedavisi için kullanılmasını onayladı. 21. yüzyıla girerken Başkan George Bush Irak’ın, biyolojik madde olarak kullanılmak üzere büyük miktarlarda neurotoksin üreten endüstriyel fermantasyon ile uğraştığını, kendi ülkesine ve şüpheci bir dünyaya anlatmaya çalışıyordu. Dünyanın geri kalanı haklıydı ve Amerika ile Irak, bu savaşın küllerinden yaralı ve bölünmüş olarak çıktılar. Resmi duruşmaların sonunda 12-Nisan-2002’de FDA, kaşlar arası çatıklık çizgilerin (glabellar çizgileri) görünüşünü geçici olarak iyileştirme amacıyla botulinum toksin tip A’nın (BotoxKozmetik) düzenleyici onayını ilan etti. Ardından botulinumtoksin tip A’nın kozmetik kullanımı yaygınlaştı. Botox kullanılan en popüler cerrahi dışı kozmetik prosedürdür. 15-Ekim-2010 tarihinde Ona botulinumtoxin A (ticari adı Botox) kronik migrenlerin tedavisinde kullanılmak üzere FDA onayını aldı (6). Bu ilacın depresyonun tedavisinde de kullanılabileceği konusunu bir yazımda kapsamlı olarak işlemiş bulunuyorum. Botulinum toksinin popülerliği arttıkça birçok şirket üretime başladı. Bunlar arasında Botox® üreten Allergan ile Dysport ® üreten Ipsen'in yanı sıra, Xeomin® ile Merz, Çin’de Lantox® ve Prosigne® ile Lanzhou Institute of Biological Products, Güney Kore’de Neuronox® ile Medy-Tox Inc. ve ABD’de Siaxfirmalarını sayabiliriz.Dr. Edward J. Schantz, Amerikan halkının onun biyolojik savaş programına olan muhalefetini görünce ümitsizliğe düştü ve Fort Detrick’i terk edip Wisconsin Üniversitesinde Onursal Profesör oldu. Konjestif kalp yetmezliğinden 96 yaşında vefat etti. İzole ettiği toksinin, yaşlanmakta olan hastaların yüzlerindeki kırışıklıkları ve çizgileri yok edebilen müthiş ilaç olarak dünyaca tanındığını görecek kadar yaşadı. Bu potansiyel askeri savaş ürününün neye dönüştüğü hakkında ne düşündüğü bilinmiyor ama 2014’te sadece ABD’de 7 milyon botulinumprosedürü gerçekleştirilmiş ve bu ürün Rusya ile Amerika’yı daha güzel olma konusunda birleştirmekte. Tüm bunlar bana, Michael Jackson’un şarkısındaki şu sözleri hatırlatıyor: ‘Aynadaki adamla başlıyorum. Ona, yolunu değiştirmesini söylüyorum. Hiçbir mesaj bundan daha net olamaz. Dünyayı iyileştirmek istiyorsan kendine bir bak ve ondan sonra değişikliği yap.’

Devamını Oku

Bitkisel peeling ile daha canlı bir cilt

9 Mart 2015

Çeşitli çevresel etkenlerle ve geçen yılların etkisiyle, yüzümüzde ölü deri birikimi, kırışıklık, lekeler, sarkma, gözeneklerin genişlemesi gibi deformasyonlar başlar. Bu olumsuz etkileri ortadan kaldırmak için, elbette modern tıp ve teknoloji bize pek çok seçenek sunmaktadır. Bu seçeneklerden biri de, uzun yıllardır kozmetolojide yerini almış olan ‘Peeling İşlemi’dir.Peeling en genel anlamıyla, deri üzerine soyucu ajanların uygulanması suretiyle derinin rejenerasyonunun (yenilenmesinin) sağlanmasıdır. Peeling’in tarihi eski Mısır’da Kleopatra’nın, laktik asidin soyucu etkisinden yararlanmak için yaptığı ekşimiş süt banyolarına dayanır. Yani peeling, yüzyıllardır çeşitli şekillerde, güzelliğine önem veren kişiler tarafından kullanılan bir yöntem olmuştur. Günümüzde peelingler derinliklerine göre üçe ayrılır.- Yüzeyel peelingler- Orta derinlikte peelingler- Derin peelinglerPeelinglerin derinlikleri arttıkça etkileri ile birlikte riskleri de artar. Bu nedenle orta derinlikte ve derin peelinglerin, mutlaka uzman kişiler tarafından uygulanması çok önemlidir. Peelingler cilt tiplerine göre belirlenir. Uygulama şekillerine göre peelingler de üçe ayrılır.- Mekanik (Dermabrasyon)- Fiziksel (Laser)- KimyasalBu uygulamalara ilave olarak, günümüzde yeni bir uygulama şekli olan biyolojik yani bitkisel peeling karşımıza çıkmaktadır. Biyolojik demekten kastımız, tamamen bitkisel özlü bir karışım olmasıdır.Green peel nedir?Klinik olarak geliştirilmiş, dünya çapında denenmiş, bitkisel bazlı bir cilt yenileme metodu olduğu,hiçbir kimyasal madde ve sentetik aşındırıcı içermediği ifade edilen bir bitkisel peeling den green peel den bahsetmek istiyorum. Uygulanan alanda kan dolaşımını hızlandırır ve üst deride mikrogranüllerin etkisiyle soyucu bir etki yapar. Bu etkiyi yaratan karışım, 22 çeşit bitkinin kurutulup ince pudra şekline getirilmiş yaprakları, filizleri, çiçekleri ve köklerinden oluşur. Bu bitkiler, atkuyruğu, altıncık, papatya, sinirotu, hercai, menekşe, sarı sabır, ıhlamur, meyan kökü, ökse otu ve yosun olarak sıralanabilir. Ayrıca yüksek etkili doğal maddeler (buğday tohumu özü ve yağı, ipek proteinleri, maya), vitaminler (A, E, C, BI, B6, F), elementler (silisyum) ve çeşitli mineraller de (kalsiyum ve magnezyum) içermektedir. Göze kaçtığı takdirde bile yanmaya sebep olmaz. Bu karışım, özel olarak hazırlanmış konsantre bir losyonla karıştırılarak kullanıma hazırlanır ve green peel eğitimi almış, diplomalı uzmanlar tarafından özel bir masajla uygulanır. 5 gün sonunda soyulan üst derinin altından taptaze, bebek gibi bir cilt çıkar. Bahsedilen bu 5 günlük soyulma sürecinde, bir yandan da, cilt altında kan dolaşımını düzenlenir, beslenme bu yolla artar, aynı zamanda toksinler ve diğer birikimler ciltten uzaklaşır, cilde daha çok oksijen ulaşır. Üst derideki keratin tabaka çözülür, ölü hücreler uzaklaşır.Bazal tabakada yeni hücre oluşumu uyarılır. Cilt yapısında, renginde ve kalitesinde iyileşme sağlanır. Cilt daha gergin bir hal alarak ince çizgilenmeler yok olurken kırışıklıklarda da gözle görülür bir azalma olur. Akneli ve pürüzlü ciltlerde, yağ salgısı azalır. Kapalı komedonlar açılarak açık komedona dönüşür. Rahat sekresyon sonucu yeni komedon oluşması önlenir.Green peel hangi durumlarda uygulanır?Kırışıklıklarda, erken kırışmaya meyilli ciltler ve sarkmış yüz hatlarında, n Sivilce, kaza, yanık sonucu oluşan izlerin yok edilmesinde,- Problemli, sivilceye ve siyah nokta oluşumuna meyilli ciltlerde,- Yağlı, kan dolaşımı kötü, soluk, geniş gözenekli ciltlerde,- Güneşten hasar görmüş ciltlerde,- Cilt kuruluğunun giderilmesinde,- Ellerdeki yaşlılık belirtilerinde (kırışıklık, yaşlılık lekeleri),- Selülit ve çatlaklarda,- Sarkmış ve gevşemiş karın derisi, üst kol içi ve üst bacak içlerinde,- Ciltte renk değişikliklerinin homojen hale getirilmesinde, Genel olarak cildin gençleşmesi, canlanması ve yenilenmesinde.Sonuç olarak, uygulanmasında bir yaş sınırı olmayan bu sistem, 17 yaşında genç bir kişinin cildine sivilce izlerinin giderilmesi için uygulanabilirken, 70 yaşında yaşlı bir kişinin cildine kırışıklık yada lekelerinin giderilmesi için de uygulanabilir. İçinde kimyasal ve sentetik madde bulunmadığı için, bazı peeling türlerinde ortaya çıkan lekelenmeler bu peeling yönteminde hemen hemen hiç oluşmaz. Orta derinlikte bir soyulma oluşturan bu peeling, diğer orta peeling türlerine göre daha çabuk iyileşerek, uygulanan kişilerin iş ve zaman kaybına neden olmaz. Problemsiz ciltlere 5-6 ay aralarla yada sadece senede 1 kez uygulamak yeterlidir.Green peel uygulaması yapmadan önce, hasta seçiminde dikkat edilmesi gereken bazı unsurlar vardır. Örneğin, dermatolojide herpes, impetigo, egzama, psoriasiz olarak adlandırılan enfeksiyonlu hastalıklar sırasında, çok hassas ve ince ciltlerde, gebelik ve emzirme döneminde, oral kortizon kullanımı sırasında, birden çok maddeye karşı alerjisi olanlarda, hangi tip olursa olsun deride yeni başlayan şüpheli oluşumlarda kesinlikle uygulanmaması gerekir. Bu konudaki tanıları, ancak bir deri hastalıkları uzmanı teşhis edebildiğinden, en başta da belirtildiği gibi mutlaka bir dermatolog kontrolu altında yapılması gerekir.

Devamını Oku