“Susayınca kuyuya inmesine inmeli, ama nasıl çıkılacağını da düşünmeli.”
La Fontaine
Cuma günlü yazımızda (9 Şubat) Türkiye’nin, Suriye’de düşünmesi gereken konu başlıkları arasında Esad-PYD, İsrail-İran-Hizbullah-Suriye ilişkilerinin geleceği, THŞ-El Nusra’nın tasfiyesinin de yer alması gerektiğine değinmiştik ki yaşananlar düşünce hızımızı aşmaya başladı.
Deyr ez Zor’da SDG (YPG olarak okunabilir) karargahı ile petrol bölgelerine Suriye ordusu ve Hizbullah tarafından düzenlenen saldırıya ABD güçlerinin verdiği karşılıkta çok sayıda militanın öldüğü, Rusya’nın sert açıklamaları ile birlikte haberlere düştü.
ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ve Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster’ın Ankara’ya geleceklerinin açıklandığı günlerde Amerika ile Türkiye arasında tartışmaların ana kaynağı olan Menbiç’in önemli iki ziyaretçisi vardı. Geçtiğimiz günlerde YPG’yi ‘partnerleri’ olarak açıklayan Irak’taki ABD güçlerinin en üst komutanı Korgeneral Funk ve Tümgeneral Jarrard..
Bu görünürde sürpriz ama dış politikada hiçbir şeyin tesadüf olmadığının kanıtı ziyareti daha da ilginç kılan General Funk’ın kendisine yöneltilen “Türkiye’nin Afrin harekatından endişe duyup duymadığı” sorusuna verdiği yanıttı.. “Benim görev tanımımda endişe etmek yok.. Benim işim savaşmak..”
Tillerson ve McMaster’ın Ankara ziyaretlerinde koltuklarının altındaki dosyalardan neler çıkacağının merak edildiği bir dönemde yeteri kadar açık ve Centcom Komutanı Orgeneral Votel’in 23 Ocak’ta gerçekleşen Rakka ziyareti ile birlikte okunması gereken çok önemli bir mesaj.. Hatta sorunun bu yanıtın verilmesi için özellikle düzenlendiğini de düşünebilirsiniz...
Bu gelişmelere eklenmesi gereken bir başka husus ise İdlib’te 4’ncü Gözlem İstasyonunu oluşturmak üzere bölgeye intikal eden TSK konvoyunun uğradığı ve kayıplarla sonuçlanan saldırılar... Bu olayları da ilginç kılan nokta saldırıların gerçekleştiği El Ais ve El Atarib dolaylarında YPG yok. Saldırıların gerçekleştiği bölgenin güneyinde Ma’arrat Numan’da El Nusra ile As Saar’da dar bir cebe sıkışmış olan İŞİD unsurları, batısında ise rejim güçleri var. Nitekim Genelkurmay son saldırı ile ilgili açıklamasında “terör örgütleri” genellemesini kullanarak “faili meçhul” bir durumu işaret etmiş bulunuyor.
Suriye bilmecesi İdlib ve Menbiç üzerinde yoğunlaşıp Deyr ez Zor’u içine alarak daha da karmaşıklaşır ve sahadaki aktörlerin tutum ve davranışları farklılaşmaya başlarken yanıtının aranması gereken üç soruyla yazımızı sonlandıralım.
Türkiye’de iki bombalı saldırının faili olarak aranan THKP-C Acilciler lideri Miraç Ural’ın sahte belgelerle Soçi Konferansına katıldığına ilişkin Rusya açıklamasını inandırıcı buldunuz mu? Afrin harekatının sonlandırılmasını isteyen İran’ın rahatsızlığı son günlerde niçin artıyor?
Ve son olarak Türkiye’yi doğrudan ilgileyen Suriye odaklı önemli gelişmelerin yaşandığı, şehitler verilen şu günlerde tartışma gündemimiz çok üzüntü verici değil mi?