“Kurtlarla arkadaş ol, yalnız baltayı elinden bırakma.”
Rus atasözü
Amerikalı yetkililer, Münbiç’te YPG’lilerin çok büyük bir bölümünün kent merkezi ve çevresinden ayrıldıklarını açıkladıklarına göre, AA’nın basına servis ettiği fotoğraflarda görülen yaklaşık 30 km uzunluğundaki hendekleri herhalde uzaylılar kazmış olmalı.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve ABD’li mevkidaşı Pompeo arasında 4 Haziran’da varılarak açıklanan mutabakata göre YPG’nin Münbiç’i 4 Eylül itibarı ile tümüyle terk etmiş olması gerekirken basına yansıyan hendek ve siperler ABD’nin doğruları söylemediği ve YPG ile işbirliğinin çok açık bir kanıtı.
Bu noktada akla gelen soru, YPG’nin bir ay önce terk etmiş olması gereken Münbiç’te kalıcılığını belgeleyen önlemlere niçin başvurduğu ve ABD güçlerinin hangi nedenlerle buna izin verdiğidir.
Aslında zaman tünelinde biraz geriye gidildiği ve ABD’li asker yetkililerin YPG ile ilgili açıklamaları anımsandığında bu sorunun yanıtı kendiliğinden ortaya çıkmakta ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Münbiç konusundaki ikazları haklılık kazanmaktadır.
1 Şubat 2018’de, bölgeden sorumlu CENTCOM Komutanı General Votel bir açıklama yaparak, “Küresel toplum DEAŞ’la mücadelesi nedeniyle YPG’ye minnettar olmalıdır” diyerek PKK’nın Suriye izdüşümü terör örgütünü legalize etmenin ötesinde neredeyse kutsanmış ve Batı kamuoyunda oluşturmak istediği sempati ağının odağına yerleştirmişti.
Türkiye’nin Afrin’e yönelik harekatı (Zeytin Dalı) sırasında Irak’ta, ABD güçlerinin en üst rütbeli komutanı General Funk ise YPG’yi kast ederek; “DEAŞ’la mücadelede partnerlerimizin dikkatlerinin dağılmasını istemiyoruz” sözleri örgüte doğrudan destek vererek sahip çıkarken harekata da dolaylı olarak karşı çıkmıştı.
Ancak Münbiç’le ilgili en net açıklama 22 Haziran 2018’de, merkezi Irak’ta bulunan “Doğal Kararlılık Operasyonu” sözcüsü Albay Sean Ryan’da gelmiş, sözcü 4 Haziran’da Türkiye-ABD arasında Münbiç’le ilgili varılan mutabakatın işlerliliğini belirsizleştirmişti.
Albay Ryan 22 Haziran’da Bağdat’ta düzenlediği basın toplantısında bir soruya yanıtında; “Bana söylenen Türk askeri Münbiç’e girmeyecek. Süreç koşullara bağlı ilerleyecek. Ortada bir takvim yok.. Savaş zamanlarında hiçbir şeyin yüzde yüz garantisi olmaz. Türkiye ve ABD konuştukları çerçeve içinde çalışacaklar” diyerek iki ülke Dışişleri Bakanlarının mutabık kaldıkları açıklanan takvimi belli ki üstlerinin bilgi ve onayı doğrultusunda bir anlamda yok saymıştı.
Nitekim CENTCOM Komutanı General Votel’de “süreci sahadaki koşulların belirleyeceğini başından beri söylüyoruz” sözleri ile Ryan’ı doğrularken mutabakatın işlerliğini zaman açısından ucu açık hale getirmiştir.
Washington’un, İran’ın Suriye’de askeri varlığı sonlanıncaya kadar bu ülkede kalıcılığını açıklamış olması nedeniyle değişen konjonktür, ABD’nin sahada müttefiki olarak tanımladığı PYD/YPG’ye ihtiyaç ve işbirliğini daha da arttırırken öyle görünüyor ki “yalan rüzgarı” önümüzdeki günlerde şiddetlenerek sürecek.