“Oyun bitti mi şah da piyon da aynı kutuya girer.”
İtalyan atasözü
Suriye’de muhalif grupların Halep ve Doğu Guta’yı kaybetmelerinden sonra en önemli direniş noktasına dönüşen, bütünleşik ve rakip hatta kendi aralarında çatışan silahlı grupların yuvalandığı İdlib’in, Fırat’ın doğusu dışında Suriye’nin geleceğini belirleyecek iki kritik noktadan birisi olduğuna değinmiştik. (27 Mart)
Astana mutabakatı uyarınca çatışmasızlığın sağlanması için Türkiye (TSK) İdlib’de gözlem istasyonları kurmaya başlamış, bu istasyonlardan Afrin’in güneyinde Atme/Cenduris, Gazaviye, Kaptan Cebel ile İdlib’in güneyinde El Ais/Cebel İsa, Hader faaliyete geçirilmişti. Sayılarının 12, kimi kaynaklara göre 20 olacağı söylenen gözlem istasyonları ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrin sonrası düşünülen harekatlar öncesi bu istasyonların “tahkim edileceği” açıklamasını yapmıştı.
İdlib’te yuvalanan silahlı muhalif grupların; Şam, Rusya ve İran açısından sergiledikleri güncel ve geleceğe dönük ciddi tehditler nedeniyle bir tasfiye hareketine muhatap olacakları kaçınılmaz görünmekte ancak zamanı belirsizlik taşımaktadır.
Her ne kadar çatışmasızlığın garantörlerinden birisi olsa da Rusya’nın, İran ve Şam’la birlikte konjonktürün uygunluk taşıdığı bir dönemde -ki Rusya ve İran’a karşı ABD ve İngiltere öncülüğünde sertleşen uluslararası atmosfer karşı bir hamleyi çabuklaştırabilir- İdlib’in muhaliflerden teslim olanlar/biat edenler dışında arındırılma operasyonu gündeme gelecek gibi görünmektedir.
Çatışmazlığın garantörleri olan Rusya ve İran’ın örtülü/açık desteğinde rejim güçlerinin İdlib’e başlatması olası bir arındırma harekatının, Suriye’de ellerinde kendi hesap defterleri ile uygun zamanı bekleyen tüm aktörleri içine çekeceği ve oyunun çeşitleneceği düşünüldüğünde Türkiye açısından son derece dikkatli olunması gereken bir sürecin başlayacağı söylenebilir.
Böyle bir durumda Türkiye yeni bir göç dalgası ile karşılaşabileceği gibi İdlib’in özellikle güneyindeki gözlem istasyonlarımız adresi belli olmayan provokasyonlara muhatap olabilir.
Türkiye ve TSK’nın Suriye’de başarılı olmasını ve oyuncu kimliğini güçlendirmesini istemeyen dost görünümlü pek çok aktörün varlığı, Afrin harekatı sırası ve sonrasında yapılan açıklamalarla bir arada değerlendirildiğinde ufuk hattına düşen fotoğraflar çok iyi bir analizi gerekli kılmaktadır.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; İdlib’deki gözlem istasyonlarımızın “tahkim edileceği” açıklaması Türkiye’nin bu tehlikenin farkında ve hazırlıklı olduğunun rahatlatıcı bir yansıması olarak değerlendirilebilir.