“Susamadan önce kuyu kazınız.”
Çin Atasözü
Afrin’e, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı üzere başlamış bulunan askeri harekata kilitlenen dikkat ve enerjimiz büyük fotoğrafın gözden kaçmasına neden oluyor. Çünkü Afrin Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren büyük Suriye fotoğrafının yalnızca küçük bir parçası.
Suriye’nin, Rusya/İran ve ABD arasında Fırat’ın Doğusu ve Batısı olarak tanımlanabilecek coğrafi bir nüfuz alanına bölündüğü ve özerk ya da federal bir yapının şekillenmeye başladığı günümüzde Türkiye’nin güçlüğü, değişik aktörler arasında paylaşılan sınırlarımıza bitişik bu bölgenin tümünün ulusal güvenliğimiz açısından taşıdığı eşit önemdir.
Bir başka anlatımla askeri harekat için Afrin’de, Rusya’nın açık ya da örtülü pasif konumuna gereksinim duyan Türkiye sıra Menbiç, Tel Abyad, Kobani’ye geldiğinde bu defa Amerika’nın karşı çıkmamasını sağlamak durumundadır.
ABD’nin Suriye’den görünür bir gelecek içinde çekilmeyeceğinin Dışişleri Bakanı Tillerson tarafından açıklandığı, Pentagon’un ise “Suriye’de müttefikleri! ile” birlikte çalışmaya devam edeceğini vurguladığı ve Amerika’nın Suriye’de askeri varlığına İran’ın da dahil edildiği bir dönemde Fırat’ın Batısı kadar hatta orta/uzun vadede çok daha fazla tehdit üretme kabiliyetine sahip Doğusu, Türkiye açısından ciddi sıkıntılar ve kırılmalara eşlik etmeye aday görünmektedir.
ABD’nin Suriye’ye ilişkin gelecek tasarımında SDG’nin -bu PYD olarak okunabilir- başat yerel aktör konumuna yükseltildiği ve İran’ın bu ülkede etki gücünün kırılmasında koç başı işlevi yüklendiği dikkate alındığında Fırat’ın Doğusunda PYD varlığının güçlendirilerek sürdürülmesi Pentagon için vazgeçilmez bir konuma evrilmektedir.
Suriye’nin paylaşım savaşımında PYD’nin tümüyle ABD güdümüne girmesini arzu etmeyen Rusya’nın, örgütü doğrudan karşısına almak istememesinin örnekleri bu tabloya eklendiğinde Türkiye açısından olmasa da genelde Afrin’in büyük fotoğraf içindeki ölçeği küçülmektedir.
ABD sözcülerinin “Afrin’le ilgilenmedikleri”, oradaki “PYD unsurlarının koalisyon gücünün bir parçası olmadığı” şeklindeki açıklamalarının Afrin üzerinden Türkiye ve Rusya’yı karşı karşıya getirmek, PYD ile Rusya arasında bir anlaşmazlık ve güven bunalımı yaratma hedefine yönelik olduğu dikkate alındığında diplomasinin krizlerde ne kadar önemli ve öncelikli olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Ülkesinde, yabancı güçlerle işbirliği yapanları (PYD) hainlikle suçlayan Suriye’nin, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar ve MİT Müsteşarı Fidan’ın muhatapları ile Moskova’da masaya oturduğu bir sırada, o hainlere! yönelik bir operasyona katılması halinde Türk savaş uçaklarını hedef alacakları açıklaması ise Rusya’nın, Afrin hava sahasını sınırlı olarak açmasının gerekçesine dönüştürülecek bir başka diplomatik hamle olarak okunmalı..
Suriye’de başat güçler Rusya ve ABD’nin “federal devletler” olduğu, Şam’ın güçlü ismi Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in, “İŞİD bertaraf edildikten sonra PYD ile federasyonu tartışabilecekleri” açıklaması bir arada okunduğunda “susamadan kuyu kazmanın” önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.
Öyle görünüyor ki önümüzdeki süreç Sergey Malyutin’in Sarafan giysili Matruşka’larının içinden daha neler çıkacağını merakla bekleyeceğimiz sancılı günlere eşlik edecek..