“İdrak-i maali bu küçük akla gelmez.../ Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez...”
Ziya Paşa
28 Şubat’ta Kuluçka başlığı altında yayımlanan yazımıza Ziya Paşa’nın bu dizesi ile başlamış ve ABD’nin, Kudüs’te dengelerin bıçak sırtında zorlukla durduğu hassas teraziye, her an kırılmasına neden olacak yeni ağırlıklar yüklemesinin tehlikelerine değinmiştik.
ABD’nin Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e, hem de Filistinlilerin, topraklarından sürülmelerini Nekbe/Büyük Felaket adını verdikleri protestolarla andıkları bir günde taşıyarak hizmete açması Ortadoğu’nun yıllardır sönmeyen ateşine benzin dökmekle eş anlamlı olmalı...
ABD Dışişleri eski bakanı Tillerson’un, Tel Aviv’deki elçiliğin Kudüs’e taşınmasının iki-üç yıl sürebileceği açıklaması unutulmadan ve Trump’ın İran’la varılan nükleer anlaşmadan çekilmesine ilişkin Başkanlık kararnamesine attığı imza kurumadan Damad-ı Şehriyari Kushner ve İvanka Trump’ın katılımı ile dün gerçekleşen açılış töreni aslında bu talihsiz bölgede yeni çatışmaların da açılışı anlamında..
İsrail ve İran’ın, Suriye topraklarında doğrudan bir çatışmaya girdiği, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ile Kuveyt’in, İran’a karşı ABD ve İsrail’in yanında yer alarak Orta Doğu ve Körfez’de safların belli olduğu bir dönemde “savaş tamtamları” yeniden çalmaya başlamış bulunuyor.
Henüz kesin seçim sonuçları belli olmayan Irak’ta Mukteda el Sadr’ın elde ettiği başarı, Lübnan’da Hizbullah’ın seçimi kazanmış olması, İran ve Suudiler arasında Yemen’de süregelen vekalet savaşı, Suriye’de Esad’ın İdlib, Hama ve bir iki cep dışında muhaliflerin direnme gücünü kırması, Kudüs ve P5+1 anlaşmasına eklemlendiğinde bölge çok taraflı nihai bir hesaplaşmaya doğru süratle yol alıyor.
ABD’nin Orta Doğu, Körfez ve Kuzey Afrika’ya ilişkin gelecek planlamalarının; bu coğrafyanın kendine özgü değişken, kaygan, kırılgan ve çıkar odaklı dinamikleri ile rekabet/güç kavgalarını yeterince analiz edemediğinden olsa gerek sürekli başarısızlıkla sonuçlandığı anımsandığında, sıra bölgenin “deve dikeni” kimliğindeki İran’a geldiğinde bir ayrı ancak etkileri pek çok ülkeyi derinden sarsacak yeni bir hüsran yaşanacak görünüyor.
ABD’nin nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesi ve ağırlaştırılmış yaptırımların uygulaması ile İran’da amaçladığı rejim değişikliği gerçekleşebilir mi sorusuna gelecek yazımızda yanıt aramak üzere...