“İnsanlar ne kadar az düşünürlerse, o kadar çok konuşurlar.”
Montesqieu
Akıl Sağlığı başlığı altında yayınlanan (10 Nisan), Macron’un, PYD heyetini Elysee Sarayında kabulüne ilişkin yazımızda, Fransa’nın öteden beri duçar olduğu üstünlük kompleksinden söz ederek gerçekleşme şansı bulunmayan naif emperyal iddialarının canlanmakta mı olduğu sorusuna yer vermiştik ki mevsim icabı olsa gerek baklalar ağızlardan çıkmaya başladı.
Böylelikle, Beyaz Saray tarafından diplomatik bir dille yalanmış olsa da ABD’yi, Suriye’de kalmaya Macron’un ikna ettiğini! öğrenmiş olduk. Daha önemlisi; ABD, İngiltere ve Fransa ortak harekatının “Türkler ve Rusya’yı ayırmayı başardığını” öğrenerek, harekatın bilmediğimiz! ayrı bir amaç ve sonucunun bulunduğu konusunda da Macron tarafından aydınlatıldık!
Astana sürecinin üç ortağı Türkiye, Rusya ve İran arasında; Esad’ın geleceği konusunda görüş ayrılıkları bulunduğu, Rusya ve İran’ın, Suriye’ye gerçekleştirilen askeri harekata karşı çıkmalarına rağmen Türkiye’nin ölçülü destek verdiği herkesin malumu iken bunun Ankara ve Kremlin arasında bir ayrışmayı gerçekleştirdiğinin hem de Fransa Devlet Başkanı düzeyinde “başarı” olarak açıklanması kimi Batılı ülkelerin bir süredir yaşadıkları rahatsızlığın, diplomatik nezakete aykırı dışa vurumu olmalı...
Devletler arasında çok yönlü ilişki ve işbirliğini tekil bir konuya indirgeyerek çıkarımlarda bulunmak ve bunu devlet ciddiyet ve sorumluluğu ile bağdaşmayan bir üslupla açıklamak 1789 Devriminin mirasçısı bir ülkeye hiç yakışmamıştır.
Açığa çıkan ikinci baklanın sahibi ise ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley. Haley, ABD’nin Suriye’den çekilmesini üç koşula bağlıyor. “Rejimin, kimyasal silah kullanımının yinelenmemesi, DEAŞ’ın tam bir yenilgiye uğratılarak geri dönüşünün engellenmesi, İran’ın bölgeye hakim olmadığından emin olunması.”
Zamanlama ve gerçekleşme bağlamında ucu açık, değerlendirmesi bütünü ile Washington’un yorum ve kararına bağlı bu koşullara bakarak Amerika’nın uzunca bir süre Suriye’de askeri varlığını sürdüreceği sonucuna varabiliriz.
ABD, İngiltere ve Fransa arasında ortak harekatla sonuçlanan işbirliğinin önümüzdeki süreçte Suriye ve H. Truman uçak gemisi eşliğindeki savaş grubunun Akdeniz’e ulaşması ile birlikte, yeni ve Türkiye açısından üç vektörlü (PYD-İdlib-Kıbrıs) sıkıntı yaratabilecek bir faza eşlik edeceği ufuk hattına düşmeye başlamış görünüyor.