Düğün gibi bir şölenle “Entelköy Efeköy” filmine motor diyen genç yönetmen Yüksel Aksu ile Ulalı olduğumuz için hem kendisi hem de ailesiyle ayrı bir muhabbetimiz vardır. İlk filmi Dondurmam Gaymak ile yakaladığı uluslararası başarı ile Yüksel daha baştan kendini kanıtlayarak önemli bir filme imza atmıştı. O film kendinin ve Ula halkının özverisi ile ortaya çıkmış başarılı bir yapıttı. Bu filmi ise profesyonel imkanlarla ortaya çıkacak. Bana göre tartışmasız bir süper prodüksiyon... Profesyonel oyuncuların yanı sıra Bafa Gölü yakınındaki şirin köy Pınarcık sakinleri de bu film de oynuyorlar... Ayrıca 400-500 kişiyi bulan kalabalık sahneler için yakın köylerden, İzmir’in üniversitelerinden, çevreci gruplardan onlarca kişi zaman zaman Pınarcık’a getirtiliyor. Bu sevimli köyde ortalık bir eğlenceli curcuna ki sormayın. Film de zaten baştan sona bir espri bombardımanı... Saflık, tatlı kurnazlık bu kadar mı esprili anlatılır. Yüksel bu konuda bir dahi. Onunla bir saat geçiren zaten üç saat komedi filmi seyretmiş kadar olur. Filmi de öyle bir şey işte...
Senaryoya göre köylüler ceplerine birkaç kuruş girmesi için istedikleri Termik Santralı köye gelen ve burada yerleşen entel takımı engellemeye çalışıyor. Olaylar sevimli bir komedi akışı içinde seyrederken olmadık komiklikteki diyaloglar filme renk katıyor. Kendisinin patlattığı espriler de oyuncular için moral kaynağı... Oyunlarda yardımcı olan Mehmet Ali Alabora “Bu adam meddah olacakmış” demekte haklı. Ben ise oradan oraya savrulup bir şey kaçırmayayım derken cehaletimle bir kahkaha tufanına neden oluyorum... Devamlı tepelerden aşağıya yukarıya doğru indirilen, uzun sopanın ucundaki bol tüylü kısım evlerdeki viledayı andırdığından ve de Yüksel’in kılı kırk yardığını gördüğümden "Bu tuhaf aygıt havadaki tozları alan bir süpürge mi?" diye sormaz mıyım... Oyuncunun gözlük camındaki çiziği görecek kadar huysuz bir yönetmenden böyle bir tuhaflık bekliyorum. Yardımcı yönetmen Yağız Akaydın en nazik haliyle eksik gedik nokta bırakmıyor Allah"tan. Yoksa Yüksel’in titizliği çekilir gibi değil. Annesine babasına şikayet edeceğim günler yakın yine de... Biz Ulalılar bir Allah’tah bir de anamız ile babamızdan korkarız zira!
Görüntü yönetmeni Ercan Yılmaz"ın sırtındaki en az 40 kilo gelen kamerasına elimle destek vereceğim. Çatının üzerindeki teknik ekip için dua ediyorum “Düşmezler inşallah” diye...
200 kişilik çay demleniyor
Beyaz ışık yansıtıcıların çekim planı için ha bire yer değiştirilmeleri gerek. Ortalık öyle güneşli ki zaman zaman, bunların gölgesine sığınıyorum. Öğle saatlerinde başlayıp sabah saatlerinde biten çekimlerde tükenen pilimiz esmer çaycımızın sayesinde dolduruluyor. Kendisi ise kanter içinde... Ne var demeyin, çay en az 200 kişilik zira neredeyse bütün bir köy halkı da artist bu filmde. Filmde hem artistlik hem de ekibe ev sahipliği yapan Ayşe Hanım"ın çardaklı köy evi makyaj ve kostüm için donanımlı hale getirilmiş ama artık bir nevi de lokanta olmuş. Oyuncular, teknik ekip her acıktıklarında koşa koşa gelip "Ayşe Teyze bamya pişti mi, dolma sarıldı mı?" diye sordukça o da kendini sorumlu hissedip her gün sofraya en lezzetli yemeklerini çıkarıyor. Oysa Turkuaz İkram firması İstanbul’dan gelip Pınarcık yakınlarına yerleşmiş. Üç öğün yemeği tüm film ekibi için telaş yapmadan çıkartıyorlar. Kahvaltıda bazen kaymak yeniyor.
Yüksel Aksu epeydir beklenen bu filminin senaryosunu en azından dört sene önce yazmıştı ama bir mimik, bir bakış, bir el hareketi için, burada doğup büyüdüğü yetmedi, Muğla çevresindeki köyleri gece gündüz demeden dolaştı. Ege farklı bir yerdir. İnsanlar burada kederi yaşatmazlar. Varsa yoksa keyif... Erkek kadın ayırımı yoktur. Herkes bir arada güler söyler, yer içer. Kimse kimsenin lafında kötü niyet aramaz. Dilleri orjinaldir. Türkçe’yi has haliyle konuşurlar. Bize ayıp gelen sözcükler onlar için doğaldır. Namus dilde değil, insanın yüreğindedir. Kısacası insanlar burada sevimli bir çıplaklıktadır. Bu gerçeküstü gibi görünen Ege gerçeklerini Yüksel, Fellini ustalığı ile perdeye aktarıyor... Buralara uyum sağlamış olan profesyonel oyuncuların başında filmin başrolündeki Şahin Irmak var. Filmin dışında köyün çocuklarına takılıyor, onlarla kafa buluyor. Anne Alman, baba Türk bir doktor olan Ayşe Bosse de bu filmde yer almaktan son derece mutlu... Filmin kocaanası Köylülerin sevgilisi Ayla Arslancan da 75"inci yaşını sette kutladı. Filmin bir de entel çocuğu var, Emin Gürsoy... Tatil günlerinde bile Pınarcık"tan ayrılmıyor. Dondurmam Gaymak ile hatırlayacağımız Recep Yener ise bu filmde bir hoca. Köylü oyuncular da hayatlarının sahnelenmeye değer olduğunu görünce profesyoneller kadar gayretliler doğrusu.
Sinemanın yeni transferi Ayşe Bosse
Modellikte edindiğim tecrübe işimi çok kolaylaştırdı
* Uzun yıllar yaptığınız modelliğin oyunculuğunuza bir katkısı oldu mu?
Modellikte edindiğim kamera önü tecrübesi, oyunculukta karşıma çıkan bazı zorlukları kolayca alt edebilmemi sağladı. Bu anlamda, modelliğin oyunculuğuma yardımcı olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
* Almanya’da bir Türk kızı olarak modellik yaparken zorluklar yaşadınız mı?
Annem Alman olduğu için bebekliğimden beri iki kültür içinde büyüdüm. Alman arkadaşımla Alman; Türk arkadaşımla Türk oldum.
* Oyunculuk eğitimi aldınız mı?
Hamburg’ta özel bir eğitim kurumunda oyunculuk eğitimi alarak başladığım süreç İspanya’da ve Hollanda’da katıldığım stüdyo çalışmalarıyla devam etti. Ama Türkiye’de bu ilginç film vesilesiyle, oyun tasarımı yönetmeni Mehmet Ali Alabora’dan Almanya ve diğer ülkelerde edinmediğim bir deneyim yaşıyorum.
* Filmde canlandırdığınız Katrin karakterinden bahseder misiniz?
Her şeyden önce doğayı koruyan bir kadın Katrin. İnsanın, hepimizin geleceğinin, doğanın geleceğinin garanti altına alınmasıyla birebir ilişkili olduğunun bilincinde. Katrin bir bakıma bir doğa aktivisti...
* Çekimlerde yaşadığınız hoş ve neşeli anılarınızdan bahseder misiniz?
Türk konukseverliği için örnek göstermek istiyorsanız, Pınarcık mükemmel bir örnek. Sadece bana değil ekipteki herkese çok iyi davranıyorlar. Bana “kızım”, Şahin’e “oğlum” diye hitap ediyorlar. Filmi şimdiden sahiplenmiş durumdalar. Oyunculuğumu beğenmedikleri zaman beni bir köşeye çekip nasihat veren teyzeler bile var. Bu film benim hayatımı değiştirdiği kadar onların da hayatını değiştirdi.
Fellini tadı verecek bir filmin perde arkası...
Yeşilçam´ın yeni Alman transferi Ayşe Bosse
Haberin Devamı