Veriler işsizlik diyor ama...

Haberin Devamı

Veriler ‘İşsizlik var’ diyor ama biz çalıştıracak personel bulamıyoruz minibüs dolaştırıp personel arıyoruz

Temizlikten teknik bakıma birçok hizmeti veren ve bu alanda dünyanın en büyük tesis yönetim şirketi olan ISS, Türk pazarına Proser’i satın alarak girdi. 1991’de kurduğu Proser’i 2005’te satan Cavit Habib, şimdi ISS Türkiye’nin CEO’su... Satın almadan sonra 7 bin olan çalışan sayılarının 22 bine ulaştığını,10 tane firma satın aldıklarını söyleyen Habib, şu anda krize rağmen personel bulmakta zorlandıklarına dikkat çekti

Habib, “Bir minibüs giydirdik. O minibüs dolaşıyor, kahvelerde insanlar form dolduruyor, uygun bulduklarımızı çağırıyoruz. İş beğenmeme, tembellik de çok var” dedi. Tahsilatta da sıkıntı yaşadıklarını anlatan Cavit Habib, “Son 6 ayda icra takibiyle yaptığımız tahsilatın sayısı son 5 yılın toplamından daha fazla. Ben her ay maaş veriyorum işçilerime. Finansman yükümüz var ama tahsilat yapamıyoruz” diye konuştu

ISS son 8 yılda dünya genelinde 740 tane şirketi satın aldı

ISS alanında dünyadaki en büyük şirket. Türkiye’ye girmeye nasıl karar verdi?

Ben şirketi kurduğumdan beri bunu istiyordum. Biri gelip bizi alsın diye düşündüm. Her şeyi doğru, şeffaf yaptım. ISS zaten satın almalarla büyüyen bir şirket. Dünyada son 8 yılda 740 şirket aldı.

ISS ile büyüme rakamlarınız ne oldu?

Aldıklarında 7 bin kişiydik. Şimdi 22 bin çalışanımız var. 4 yılda 10 firma satın aldık. 80-90 milyon dolarlık satın alma yaptık. ISS, 1901 yılında kurulmuş. Danimarkalı, dünyanın gelişimini çok iyi takip etmiş. Chicago’nun pazar payı yılda yalnızca temzilikte 3 milyar dolar.

‘Bu işin Türkiye’de geleceği var’ diyen Üzeyir Garih çağırdı

Kendi işinizi kurmadan önce Alarko Holding’e girmişsiniz...

Tesis yönetimi işinin Türkiye’de büyüyeceğini Üzeyir Garih de tahmin etti. Üzeyir Garih bana, “Bu işin Türkiye’de geleceği var” dedi. Alarko sonra bu sektörden çıktı ve ben de ayrıldım. Kendi şirketimi kurdum. 2 kişiydik ilk aşamada. 5 kişilik ekiple THY’nin bir ihalesine girdim. Babama gittim, desteğe ihtiyacım vardı. Babam “Ben kimseye kefil olmam” dedi. O dönemde çözüm üretmek için farklı şirketlerle birlikte yol aldım. İlk 6 ay ofiste oturdum. 1992’de kurdum ben Proser’ı. 2005 yılında da ISS’e sattım. ISS bu şekilde Türkiye’ye girdi, ben de şirketin CEO’su oldum.

Dünyanın en büyük tesis yönetim şirketi Integrated Service Solution (ISS). Temizlik işlerinden güvenliğe, teknik bakımdan yeme-içme hizmetlerine kadar geniş yelpazede hizmet veriyorlar. Cavit Habib bu sektörle Türkiye’yi tanıştıran bir girişimci. Kendi şirketi Proser’i Danimarkalı ISS’e sattıktan sonra ISS Türkiye’nin CEO’su olan Cavit Habib, şu anda Türkiye’deki plazaların, büyük şirketlerin, bankaların ve alışveriş merkezlerinin yüzde 90’ının temizliğini üstlenen bir yapının başındaki isim. 22 bin çalışanı var. İş yaşamında girişimci kişiliğiyle bir başarı öyküsü olan Habib’in Türkiye’deki işsizlikle ilgili farklı deneyimleri var. Habib, işsizliğin en yoğun hissedildiği şu kriz ortamında bile çalıştıracak personel bulmakta zorlandıklarını anlatıyor, “Baktık onlar bize gelmiyor, biz onların ayağına gidiyoruz” diyor.

Siz Alman Lisesi mezunusunuz, sonra Amerika’da okumuşsunuz ve bu işe Amerika’da başlamışsınız...

Üniversiteyi ABD’de okuduktan sonra orada iş aramaya başladım. Ama çalışma vizesi sorunum vardı. O sırada bir firma okuduğum üniversiteye mülakata gelmişti ve ben de başvurdum. Endüstri mühendisliğinde okuyordum. Onlar bana teklifte bulundu, böylece daha ne olduğunu bile tam olarak bilmeden işe girdim. 1988 yılıydı ne işi olduğunu pek algılamadan çalışmaya başladım.

Tesis yönetimi...

Evet, bize çok yabancı bir kavramdı. 1991’e kadar orada çalıştım. Önce merkez ofiste çalıştım. O dönemde yuvadan liseye kadar kapasite yönetimini yapıyorduk. Enerji tasarrufundan temizliğine kadar her şeyi yapıyorduk. Orada proje yöneticiliği yaptım. Türkiye’ye dönmeye karar verdim. O dönemde çok dönen vardı.

1.800 müşterimiz var

t Nedir tesis yönetimi?


Yaşadığımız her türlü alanda güvenlik, temizlik, kontrol, yemek, çağrı merkezi gibi hizmetleri sağlıyoruz. Bunların arasında da ağırlıklı olarak temizlik ve güvenlik hizmeti veriyoruz. Buna alışveriş merkezleri, büyük siteler, bankalar, işyerleri, fabrikalar, apartmanlar hepsi dahil... Örneğin 300 şubeli bir banka müşterimiz olabiliyor. Bunu biz bir banka, bir müşteri olarak görüyoruz.

Toplam kaç müşteriniz var?

1.800.

Siz haşere kontrolü de yapıyorsunuz. Bu işin büyüklüğü nedir?

Haşere kontrolü çok önemli. Bu konu Türkiye’de henüz çok önemsenmiyor. Pazar payı çok düşük. 20-30 milyon lirayı geçmez pazar payı. Romanya’da 100 milyon euro civarında. Bunca alışveriş merkezi, plaza var. Siteler var. Eski yöntemlerle başa çıkmak artık mümkün değil.

“1.800 müşterimiz var, bunların arasında çok büyük şirketler var” dediniz. Bu şirketlerde temizlik ve güvenlikten mi sorumlu oluyorsunuz?

Türkiye’de şirketler bu iki alanı aynı şirkete verme eğiliminde değiller. Bazı alışveriş merkezlerinde her ikisi de bizde. Genelde bizim ağırlığımız temizlik alanında. Ayrıca HP, Microsoft gibi müşterilerimiz var. HP ile ISS arasında tek bir kontrat var, HP’nin tek tedarikçisi tüm dünyada ISS.

Siz hangi aşamada müşterilerinizle çalışmaya başlıyorsunuz?

Bu şirketin yapısına ve ihtiyaçlarına göre değişiyor. Bizim işimiz aslında erken aşamada başlıyor. Bunun önemini bilen müşteriler projenin başında bizle birlikte oluyorlar. Genelde yatırımcı bu projelerde çok deneyimli değilse birçok konuda işletmeci gözüyle bakamıyor. Mimarlar bazen tamamen artistik aşamada kalıyorlar. Tesisin hayata geçtiği noktada kullanım amaçları çok önemli. Doğru yerde kapı koymak çok önemli. Kadronun verimli kullanılması, malzeme seçimi önemli. Zeminde kullanılan malzemenin kolay temizlenen çok da kimyasal malzemeye ihtiyaç duymayan bir zemin olması önemli. Her işte olduğu gibi bizim işimizde de kaynakları verimli kullanmak çok önemli.

Neler yanlış yapılıyor en çok?

İlk açılan alışveriş merkezi olan Akmerkez’in ilk yıllarda temizliğini biz yaptık. Biz 200 farklı kimyasal ürettirdik Akmerkez için. Zemin öyle bir taşla yapmıştı ki kullanılan malzemeyle 6 ayda taşlar yerinden kalkacaktı. Kimyasal giderleri, maliyetleri yukarı çekiyordu. Şimdi 16 yıl sonra o taşları değiştiriyorlar. Hayata geçtikçe her şeydeki ayrıntı önemli. Klimayı asma tavan içinde bırakan mimarlar oluyor. Binaların bakımı çok önemli. Bir bina bakılmazsa hızla değer kaybedebilir ve çok masraf çıkarabilir. Bazı yatırımcılar ne yazık ki bunların farkında olmuyor. Teknik bakımları önemsemiyor.

Alışveriş merkezlerinin büyük çoğunluğunun temizlik şirketi sizsiniz. Kriz alışveriş merkezlerini etkiledi. Siz etkilenmediniz mi?

Yüzde 90’ını bizde. Temizlikte tercih edilen bir firmayız. Genelde hep alışveriş merkezleri ipi göğüsleme yarışında oluyor. Hep bir sezon yakalama ya da bayram öncesi açılma telaşında oluyorlar. Ayrıca plansızlık nedeniyle gereksiz yoğunluk yaşanan bölgeler var. Biz bunu şöyle hissediyoruz. Alışveriş etkileniyor, kiralar etkileniyor. Bu da bize yansıyor. Biz çok kriz yaşadık. 2001 krizinden büyüyerek çıktık. Doğru şirketlerle çalışıyorduk. En önemlisi de krizi doğru yönetmektir. Kredide olmamak, borçlu olmamak, büyük artı sağlıyor kriz ortamında. Hizmet sektörü her zaman krize en son giren ve ilk çıkan sektör oluyor.

Tahsilat yapmak zorlaştı

Kriz sizi etkilemedi mi?


Biz tahsilat ayağında çok etkilendik. Son 6 ayda icra takibiyle alacak yaptıklarımızın sayısı son 5 yılın toplamından daha fazla. Ben her ay maaş veriyorum işçilerime. Finansman yükümüz var. Nakit akışını çok iyi takip etmemiz lazım. Ama tahsilat yapamıyoruz. Her yıl yüzde 30 büyüyorduk, krizde yüzde 11 büyüdük.

Güvenlik elemanlarını nasıl seçiyorsunuz?

Güvenlik ayağında işleyen yasa var. 2004 yılına kadar yasa yoktu. Yasal platforma oturması da çok iyi oldu. Devlet o sisteme girecek olanların araştırmasını yapıyor. Biz temizlik işleri için de elimizden geldiğince özenli davranıyoruz. Bazı müşteriler için özel GBT çalışmaları da yapılıyor.

Bir röportajınızda size ’modern kapıcılar kralı’ denmiş. Personel bulmak ve eğitmekte zorlanıyor musunuz, yoksa Türkiye bu açıdan çok mu şanslı? ’Her işi yaparım abi’ciler cenneti olmak bir avantaj getiriyor mu size?

Sürekli insan ihtiyacımız var. Ortalama ayda giren çıkan kişi sayısı 1.200 şirketimize. Bir deneme süresi var, ya biz onu ya o işi beğenmemiştir sürekli sirkülasyon var. Ben Türkiye’deki işsizlik rakamlarına bakınca biraz şaşırıyorum ya da farklı yorumluyorum. Biz personel bulmakta zorlanıyoruz. “Madem istediğimiz personeli bulamıyoruz, biz onların ayağına gidelim” dedik ve bir minibüs giydirdik. O minibüs dolaşıyor, kahvelerden insanlar kalkıyor gelip form dolduruyor, sonra uygun bulduklarımızı çağırıyoruz. İş beğenmeme, tembellik de çok var. Ayrıca biz şirket olarak bütün yasal gereklilikleri yapıyoruz. Engelli de çalıştırıyoruz. Ancak yasal gereklilik oranında çalıştıracak engelli bulamıyoruz. Parayı alıp evde oturmak istiyorlar. İş-Kur’da özel masa kurduk engelliler için çok az sayıda başvuru oldu. Özellikle çağrı merkezimizde rahatlıkla engelli çalıştırabiliriz.

Bu işte yükselme şansı var mı?

Var. Biz ilkokul mezunları da dahil olmak üzere herkese yükselme şansı veriyoruz. Sürekli hizmet içi eğitimlerimiz var. Direktör olabiliyorlar. Sektörün dışından gelenlerle iş sürdürmemiz zor. Hep içimizden birilerini yükseltiyoruz.

Türkiye ciroda 16’ncı sırada

* ISS Avrupa’nın 4’üncü büyük işvereni.

* ISS içinde ISS Türkiye ciro olarak ilk 16’da. 2010 yılı ciro beklentimiz 460 milyon lira. Kadın çalışan oranımız yüzde 30. Yaş yoğunluğu 18-35 yaş arasında.

* Çağrı merkezinde 1.700 kişi çalışıyor. Çağrı merkezinde çalışanların yüzde 75-80’i üniversite mezunu. Yüzde 70 kadarı kadın. Malatya’da yeni açılan çağrı merkezinde çalışanların yüzde 87’si üniversite mezunu ve çoğunluğu genç kadınlar.

* ISS Türkiye’nin 22 bin çalışanının 12-13 bini temizlikte. Güvenlikte 3.500-3.600, yemekte 1.700-1.800, çağrı merkezinde de 1.200-1.300 kişi çalışıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR