Haliç’te Hilton Garden Inn otelini yapan Amplio’nun Başkanı Babaoğlu, “Kentsel dönüşüm projesi var Haliç’te. Biz bölgenin dönüşümüne talibiz. Otel, restorasyon ve ofiste olacağız” dedi.
Amplio Haliç’te Hilton Garden Inn Oteli’ni inşa eden şirket. Otel ve konut geliştirme projeleri için yatırımcılar tarafından kurulmuş. Kurucu ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Alaeddin Babaoğlu, 26 yıl yurtdışında turizm sektöründe deneyim kazanmış bir isim. Almanya’da turizm okuyan ve başta Almanya olmak üzere Ortadoğu, Asya, Afrika ve Uzakdoğu’da farklı otel projelerinde iş geliştirmeden sorumlu olarak çalışan Alaeddin Babaoğlu, şu sıralar tüm bu deneyimlerini Türkiye’ye taşıma sevdasında. Kendisiyle Maslak’taki ofislerinde buluştuk. ‘Haliçenazır’ adlı projeleri yakında açıklanacak. Babaoğlu, konuşkan, heyecanlı biri. İstanbul’un trafiğinden bile şikayet etmiyor. Vatan özlemi böyle bir şey olsa gerek diye düşünmeden edemedim.
- Nasıl gittiniz Almanya’ya?
Turizm Meslek Lisesi’nde okudum. Turizm ve Otelcilik okumaya karar verdim ve Almanya’ya gittim. 1970’lerin Türkiyesi’nde turizm emekleme dönemindeydi. Almanya’da Heidelberg’te Hotel Management School’da okudum. Otelcilik Sektörü Ekonomisi uzmanı olarak mezun oldum. Profesyonel hayata da orada atıldım. Hep yabancı şirketlerde çalıştım. LTI International Hotel’s grubunda çalıştım. Proje geliştirmeden sorumluydum. Almanya’nın en büyük turizm gruplarındandır. Ben Ekvator kuşağında, resortlarda uzmanlaştım. Aslına bakarsanız girmediğimiz yer kalmadı. 26 yıl hep iş geliştirdik.
Kaplumbağa iptali!
- Bunca yıl Türkiye’de bir şey yapmadınız mı?
Yapmak istedik. 1990’larda Belek olayı yeni başlıyordu. Bir arazi tahsisi aldık. Orada kablumbağalar çıktı. Caretta Carettalar nedeniyle biz geri çekildik. Türkiye maceramız başlamadan bitti.
- 2007’de neden Türkiye’ye geldiniz?
O dönemde Mövenpick Hotel&Resort Grubu’ndaydım. İzmir’deki otel yatırımı için geldim. Ortamına bayıldım. Yapılacak ne çok şey var diye düşündüm. O zaman da otel geliştirme sorumlusuydum. İzmir oteli de çok güzel oldu. Amplio şirketimizin finans ortağı 75 yaşında bir beyefendi, benim eski şirketimin ortağı. Türkiye’deki potansiyeli gördüm, ortağımı da ikna edip şirketi kurdum. 2007’de kendisini finans ortağı alıp burada şirketimizi hayata geçirdik. Yüzde 100 Alman sermayeli bir şirket. Ben yine proje geliştirmeden sorumluyum.
- İlk projeniz neden Haliç oldu? Riskli gelmedi mi?
İlk projemiz Haliç Hilton Garden Inn oldu. Biz orada o projeyle birlikte kentsel dönüşümün içinde bulduk kendimizi. Haliç layık olduğu yerde değil. Bence Haliç evrim sürecinde. Oteli yaparken orada erişimini stratejik bulduk. Ayrıca hükümet verdiği tüm sözleri tutuyor bölgede. Orayı dönüştürmek için çabalıyor. Biz Haliç Kongre Merkezi’nin 200 km ötesindeyiz. Maslak, Büyükdere hattı, tekneyle boğaza ulaşım... Muhteşem bir yer.
Haliçe nazır’ı hazırladık
- Haliç’te bu kadar otele ihtiyaç var mı? Orası kongreler ve oteller adası için uygun bir bölge mi?
Bizden sonra 6 tane daha otel yatırımı yapılıyor. Biz onları dost ve müttefik olarak görüyoruz. Bölgenin dönüşümü için bu şart. Yakında Haliçport olacak. Haliç ayağa kalkıyor. Hilton Türkiye’ye ilk gelen zincirdir. Haliç’te de ilk olmak istediler ve gördüğünüz gibi yüksek katlı bir otelde değiliz. Bölgeye çok uygun bir proje yaptık.
- Haliç’te yeni projeleriniz ofis ve konut projeleri mi?
Belediyenin başlattığı kentsel dönüşüm projesi var Haliç Bölgesi’nde. Biz de orada bazı gayrimenkuller satın aldık. Bölgenin dönüşümüne talibiz. İddialıyız. Haliç Bölgesi’nde butik oteller olması gerektiğini düşünüyoruz. Biz de yapabiliriz, başkaları da... Ofisler, rezidanslar da olmalı. Bizim Hilton otelimiz de iş oteli ama balkonlu, bahçeli. Çünkü bölge çok özel. Konut projelerine çok yakın değiliz. Çok vasıflı bir mahalle olabilir. Daha çok otel, restorasyon ve ofis işlerinde olacağız.
- Restorasyon işlerine talip olacak mısınız?
Çok yaptığımız bir iş restorasyon... Tarihi yarımadayı kalkındırma için nitelikli restorasyona ihtiyaç var ve bunlara talibiz.
Toplantıda çay ve sokak simiti getirdiler inanılmaz motive oldum
- 26 yıl aradan sonra en çok neyi özlemişsiniz?
Uzun yıllar çok yoğun çalıştım. En son bir toplantıda cam bardakta çay ve simit getirdiler. Bu bana muhteşem geliyor. 1979 yılında sokak simidi bana özel gelmiyordu, geçenlerde o toplantıda o sıcak ilişki beni inanılmaz motive etti. İnanın hâlâ Türkiye’de sıcak ilşkiler var. Bu çok cezbedici. Avrupa asla böyle değil. Ayrıca ‘Türkiye’de olmaz’ diye bir şey yok. Ben İsviçre’de de proje yaptım. Avrupa’da ‘Bu böyle yazıldı değişmez’ bakışı var, burada ise ‘Bakalım başka bir çıkış bulabilir miyiz, bir çözüm bulalım’ bakışı var. Türkiye’de düzgün lisanı bulunca çözüm var. Türkiye’ye geldiğimden beri en çok trafik farklılaşmıştı. Çok kalabalık gerçekten de ama çözüm var. O saatlerde çıkmıyorum trafiğe, Üsküdar’a denizden geçiyorum, İstanbul kartım var, onu kullanıyorum. Avrupa’da insanlar yalnız. Herkes antidepresan kullanıyor. Burada insanlar birbirlerine içini boşaltıyor, paylaşıyor. Bu çok önemli.