Derin Desing’ın tasarımları Avustralya’dan Belçika’ya 45 ülkede satıyor. Derin Sarıyer’in ana tasarımcı ve sanat yönetmeni olduğu marka Türkiye’de de mağaza açmaya başlıyor.
Derin Sarıyer iç mimar, tasarımcı, sanat yönetmeni ve müzisyen. Tasarımcılık geninde var. Aziz Sarıyer’in oğlu Derin Sarıyer 1997’de babasıyla çalışmaya başladı. Şimdilerde markanın ana tasarımcısı ve sanat yönetmeni. 2000 yılında yurtdışına açılan Derin Desing bugün 45 ülkede tasarımları satılan bir marka. Fark yaratmanın, katma değerli ürün üretmenin güzel bir örneği Derin Design.
“Üretim bizim için çok önemli ama markamızı asıl güçlendiren tasarımlarımız. Babam Aziz Sarıyer tasarımlarla fark yaratılacağına inandı ve bunu başardı. Ben de o iklimde büyüdüm” diyen Derin Sarıyer’le konuştuk. Tasarım ve trend yaratma konusunda önder olarak görülen Wallpaper Dergisi’nde tasarımlarıyla parlayan isimler arasında yer alan sayılı Türk şirketinden biri Derin Design...
Doğulu marka algısı
- Markayla birlikte büyümüşsünüz. Çocukluğunuzdan beri bu işe mi odaklandınız? Bşka bir meslek düşündünüz mü?
Yok düşünmedim sanırım. Babamın yanında hep stajdaydım. Aslında çok şanslıyım. Babam 22 yaşındayken ben doğmuşum. Daha çok abi-kardeş gibiydik. Aziz Sarıyer mobilya işini çok iyi biliyordu ama aynı zamanda bu işte farklılık yaratmak konusunda da iddialı oldu hep. Üniversiteden sonra Milano’ya gittim. Evet ben çocukluğumda rengarenk mobilyalar içinde büyüdüm, kulağım hep bu bilgilerle doluydu ancak yurtdışını da tanımam şarttı. Ben de Milano’ya gittim. Cappellini’de çalıştım.Yaz aylarında da hep farklı firmalarda çalıştım.
- Tasarımlarınızın yurtdışında kabul görmesi için neler yaptınız? Nedir bu işin sırrı?
Biz zamanın ruhunu yakalama derdindeyiz. Çağın nabzını tutan mobilyalar üretiyoruz. Tasarımlarımız olabildiğince sade. Dünyada tasarımlarıyla öne geçen ülkeler ve markalar için Türkiye’den gelen bir markaya yer vermek ve o markayı görmek dediğimizde bu hiç de kolay olmuyor. Bir kere önyargıları var. Fuarlara katıldığımız ilk dönemler İstanbul’dan çıktığımıza inanmıyorlardı. Doğulu bir marka olarak algılıyorlar ve beklentileri de tamamen bu önyargıyla sınırlı.
- Peki nasıl kırıldı? 2001’de New York’ta ilk uluslararası serginizi açtınız. Dönüm noktası o mu oldu?
Bizim için önemli bir açılım oldu orada. Ama tek bir fuar diyemeyiz. 2006-2007 arasında farklı bir aora oluştu. 1980-90’ların birikimi 2000’li yıllarda yolumuzu açtı. Avrupa’nın bize bakışı değişti. Bu bu dönemde Türkiye’nin algısının değişmesiyle de ilgili. Biz 3-4 yıl tasarımlarımızın geri dönüşünü almadık. Başka mobilya işleri yaptığımız için onlardan para kazandık. Fakat daha sonrasında hızlı bir gelişim oldu.
- İnsanlar evlerini mi oifslerini mi daha kolay değiştirirler?
Gelenek ve gelecek arasında baktığımızda ofisler daha cesur olabiliyor. İnsanın evi özeli, güvenli sığınağı gibi. Ancak dışarı çıkınca anı yakalamak zorunda. Bugünün dilini yakalamalı. Ofis bu yüzden hep daha ileride ve daha cesur olabiliyor. Cesur tavır bilindik kodlardan kopmayı kolaylaştırıyor. Havalalanları, restoranlar, ofisler, lunchlar bugünün nabzını evlerden daha çok yansıtıyor. “Biz ofisler için ürün yapalım” demedik ama yaptıklarımız bizi oraya sürükledi. Biz hibrit yani melez ürünler yapıyoruz dedik. Baktık daha ileri gittiğimiz alan çalışma ofisleri oldu.
45 ülkeye ihracat
- Kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz?
45 ülkeye ürün gönderdik. Biz çıktığımızda bize en çok ilgi gösteren ülkeler tasarıma en çok ilgi gösterenler oldu. Danimarkalı bir mobilya firmasıyla çalıştık. Kendi markası olan bir şirket tasarımlarımızı aldı. New York’ta, Hollanda’da temsilcilerimiz var. Distribütörlerimiz var. Ama bazen buradan montaj için ekip de gönderebiliyoruz. Avusturalya ve Belçika’da iki müzenin oturma alanlarını yaptık. Bizi tercih etmeleri çok memnuniyet verici. Türkiye’de bir çok banka ve yabancı şirketin ofislerinin tümünde veya bazı bölümlerinde tasarımlarımız var.
- İstanbul dışında Derin Design var mı?
Ankara’da mağazamız açılıyor. İlk kez çıkıyoruz mağaza olarak. Mağazalaşmak bize uzaktı. İzmir’de de bizimle bağlantılı olan biri var. İlk kez ürünlerimiz bir mağazaya giriyor Ankara’da da İzmir’de de.
- Üretiminiz nerede?
Üsküdar’da üretim tesisisimiz var. Seri üretimlerimizi Antalya’da yapıyoruz. İşadamı Haldun Kilit, Derin Design’a bir iştirakte bulundu. Babam da artık konunun üstadı olarak danışmanlık veriyor bize.
Çevrecilik süsleme ve makyajla olmaz!
- Mobilya sektöründe son yıllarda sıkça çevre dostu üretimi duyuyoruz. Ancak son dönemde bir yandan da makul fiyatlı, kolay monte edilen ancak çok da sağlam olmayan mobilya satışlarında da artış var. Çevreci konsept dediğimizde bu sektörde ne anlamamız gerekiyor?
7-8 yıldır gündemde çevre dostu üretim. Ticaret yapmak isteyen firmalar böyle bir akım olduğunu anlayıp çekirdeğine inmek yerine tamamen kozmetik bir değişim yapıyorlar. Süsleme ve makyaj gibi yapılıyor. Doğal ortamından koparılmış fidanlar mobilya standının etrafına dikiliyor. Dışarıdan bakıldığında doğayı orada hissediyoruz ama bence bu hiç doğru değil. Bir buhran dönemi yaşanıyor. Yeşil logolar konuluyor, algıyla oynanıyor ama içerik öyle değil. Çevreci bir firma şöyle olabilir. Tüketici bir sene sonra yeni bir ürün mü isteyecek yoksa uzun mi o ürünle mi yaşayacak? Hangisi daha çevreci, masif ağaçtan yapılmış hayat boyu bizle kalacak bir ürün mü, ağaç olmayan, 6 ay sonra atacağınız ürün mü? Yakında nakliye sorunu ile ilgili de farklı şirketlerin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Bir firma ‘Bu ürünü yalnızca yürüyerek evine götüreceklere satıyorum’ diyebilir. Kullanılan malzemelerin çevreci olması konusu var. Yapıştırıcı malzemelerden kumaş üreticilerine kadar biz standartın en üst düzeyindeki firmalarla çalışıyoruz.
Müzik benim büyük tutkum
- Bir uğraşınız da müzik. Biraz da Herkes Bir Şey Biliyor’dan söz edelim. Söz yazıyorsunuz, beste yapıyorsunuz...
Çocukluğumdan beri müzikle içiçeyim. Bilgisayarda müzik yapıyorum. Gitar çalıyorum. Müzik büyük tutkum. Kişisel hikayemin çok önemli bir parçası müzik. Sanırım hayatım boyunca da öyle olacak.
- Eşiniz de mimar, oğlunuz oldu...
Evet, eşim Beliz de mimar. Şimdilerde tüm enerjimiz Aziz’e odaklandı Babamın adını verdik oğlumuza. Ben çocuk sahibi olmadan önce böyle bir sevginin ve bağlılığın olabileceğini düşünemezdim. Şimdi sürekli aklımın bir köşesinde Aziz var.
Gençler geçmişi bilmeden gelecek için üretemez
- Son dönemde gençler ‘tasarımcı olmak’ istwiyor. Türkiye’nin ikliminde bu iş kolay mı? Gençlere ne tavsiye edersiniz?
Hep insanlar son noktasını görüyor. Bir ürün yanında tasarımcı. Ben bilgisayarda bir ürün tasarlayacağım ve o üretilecek. Bu çok zor. Biz birlikte uyumlu çalıştığımız bizim aklımıza gelmeyecek şeyleri gündeme getirenlerle çalışıyoruz. Bağımsız tasarımcılarla çalışıyoruz. Yabancılarla da Türklerle de. Bu alanda çalışan gençler veya olmak isteyenler mutlaka geçmişi bilmeli. 20’inci yüzyıldaki külliyatı bilmeliler. Çok okuyup, araştırmalılar. Her şey gibi bu iş de evrim geçiriyor. Bir gönderme yapacaksan ya da yapmayacaksan bunu bilmelisin. Genelde gördüğüm bu eksiklik var.
Marka ismi oldu
- Sizin isminiz markanın ismi. Ama tam tersi olmuş, genelde çocuğun ismi markaya verilir, siz de markanın ismi size verilmiş...
Aynen öyle oldu. Babam Aziz Sarıyer 1971 yılında kuruyor Derin Design’ı. Ben ise 1972 doğumluyum. O zamanlarda da derin ismi çok alışılmış, kullanılan bir isim değil. Daha sonraki yıllarda daha çok tercih edilen bir isim oldu.