Türkiye kaçak elmas cenneti

Haberin Devamı

Storks Kuyumculuk’un sahibi Muammer Alkım, 21 yaşından bu yana yani 38 yıldır elmas ve değerli taşlarla uğraşıyor. Sümer Holding’in Storks adlı markasıyla bilinen mücevher mağazaları zinciri olan Alkım, sektörde sesini yükselten bir iş adamı. Hatta sesini herkese duyurmak ve elmas işindeki çarpıklıkları ortaya koymak için, “Damdan Düşen Adam-Kayıtdışı Bütün Kötülüklerin Anası” adlı bir kitap bile yazmış. Yakın zamanda pırlanta aldıysanız, Alkım’ın anlattıklarından hiç hoşlanmayacaksınız.


Bu işe nasıl girdiniz? Ailenizde var mı mücevher işiyle uğraşan?
Ben ilk jenerasyonum. 21 yaşında işe başladım. İnsanlar hayatlarını çok fazla programlayamıyor. Tesadüfler bizi bu yere getirdi. 1950 İstanbul doğumluyum. Emekli polis memuru bir baba ve ev hanımı bir annenin en büyük çocuğuyum. Maçka Elektrik’ten 1969 yılında mezun oldum. O dönemde bu tür okullardan mezunlara üniversite kapıları açılmazdı. Ben de bir an önce hayata atılmak istiyordum. Bir arkadaş tavsiyesiyle bu işe girdim.


Mağaza mı açtınız?
Hayır, işe ilk olarak çantada pazarlama yaparak başladım. İstanbul’dan mal alıp, Anadolu’da pazarlamaya başladım. 5 yıl Anadolu’yu karış karış gezdim. Hiç durmadım. Uzun yıllar toptancılık yaptım. Turizmin gelişmesiyle özellikle Antalya Bölgesi’ndeki işlerimiz arttı. Bölgede büyük toptancılık sürecini geçirmek bize çok şey öğretti. Genelde Avrupalılar’a mal satıyorduk. Neleri beğendiklerini, kalite ve tasarım anlayışlarını zamanla öğrendik.


Toptancılığı ne kadar sürdürdünüz?
1997 yılına geldiğimizde hem iç piyasada, hem dış piyasada hem de turistik bölgelerde işlerimiz iyiydi. Perakende sektörüne girmeye de 1997 yılında karar verdik. Kendi konseptimiz içinde Storks mağazasını kurduk. Önce iç piyasada mağazalaşmaya başladık. Anadolu’da daha önce çalıştığımız esnaflarla işbirliklerimiz başladı.


En büyük mağazanız Antalya’da değil mi?
Evet. 2003 senesinde de Antalya’da büyük bir mağaza yaptık. 7400 metrekare mağaza açtık. Acentaların getirdiği turistleri gruplar halinde almaya başladık. Antalya’da 11 otel mağazamız var şu anda.


Toplam kaç mağazanız oldu?
Toplam 74 mağazamız var. Odesa ve Moskova’da da mağazamız var. Almanya, Dubai ve İsviçre’de firmalarımız var.


Elmas bizde Osmanlı’dan kalma bir gelenek


Son yıllarda Türkiye’de elmas satışlarında artış oldu. Eskiden bu kadar çok firma yoktu bu işleri yapan. Sürekli pırlanta reklamları yapılıyor. Gerçekten de satışlar çok arttı mı?

Elmas ya da pırlanta Türkiye’de aslına bakarsanız eski gelenek. Osmanlı zamanında da var. Ama elit kesimler buna meraklı. Zengin aileler ve saraydakiler meraklısı taşların. Anadolu’da ise önde gelenler aileler meraklı. Bizde sıkı bir takı geleneği var. Düğünler ve doğumlar da takılar hiç ihmal edilmez. Ancak son yıllarda 10-12 yıl önce dünyada büyük elmas kuruluşu olan De Beers Türkiye’de ofis açtı. Onların amacı elmas tüketimini Türkiye’de artırmaktı. Bir takım tanıtım faaliyetlerine başladılar. De Beers pırlanta tanıtım faaliyetlerini agresif biçimde yaptı. Türk halkının kafasına pırlantayı yerleştirmeyi başardı.


Ne kadar arttı satışlar?
Belki yüzde 50-60 arttı. Dolayısıyla sektörün bir kesimi de böyle bir pazarlamadan faydalandı. Altın takı üretenler de taş işine girmeye başladılar. Biz başından beri yani 1971 yılından bu yana elmasla uğraşıyoruz. Bilgi birikimimiz bu konuda iyi.

Bir kırattan fazla mücevherlere çift sertifika lazım


Pırlanta alırken sertifikanın mutlaka olması gerekir değil mi? Ama şu anda herkes sertifika vermiyor...

Sertifika önemli. Firmanın sertifikası mutlaka olmalı. Ayrıca Gemotoloji Laboratuvarı’ndan da belge alınmalı. Sertifikada ürünün özellikleri, kıratı olmalı, kesimi, içeriğiyle ilgili belge olmalı. Biz her seferinde veriyoruz. Bir kırat üzeri satışların tümünde hem firmanın, hem de Gemotoloji Labaratuvarı’nın belgesi olmalı.


Türkiye’de bu laboratuvarlardan var mı?
Var ama bu belgeleri veren firmalar da farklı farklı. Standart değil. Bazı sertifikalar daha az güvenilir. Türkiye’de bir tane var. Dünyaca kabul edilmiş bir labaratuvar değil. Biz, 1 kırat üstü taşların sertifikalarını Belçika’dan alıyoruz. Müşterilere önerim bunu mutlaka istemeleridir. Ürünün güvenliği için bu şart.


Peki çıplak taş alan var mı?
Çıplak taş alan artık çok az kaldı. Meraklıları ve koleksiyon yapanlar var. Genelde Türkiye’de mücevher olarak alınıyor pırlanta.


Taksitle satış işin ruhuna aykırı

Son yıllarda bir tek taş furyasıdır gidiyor... Taksitle tek taş ya da pırlanta satılmasını doğru buluyor musunuz?

Pırlanta mutluluk için alınıyor olmalı. Böyle kampanyalar ürünün değerini düşürüyor, çabuk ulaşılabilecek bir şey haline geliyor pırlanta. Oysa pırlanta insanların kendilerini farklı hissetmelerini sağlamalı. 12-18 ay taksit çok anlamlı değil. Birliktelikler başlayıp, bitebiliyor bu sürelerde. Sonuçta liberal ekonomide her şey mübah oldu. Biz müşterilerimize bakıyoruz, kemikleşmiş müşterilerimiz var. Onların böyle bir arzusu olduğunu görmüyoruz. Ancak şu anda kriz var. Bazı firmalar dik duramıyor, nakit ihtiyaçları var. Herkesin var aslında da bazıları ancak böyle bir çare buluyor.


Siz krizi nasıl yaşıyorsunuz, nasıl etkilendiniz? Mücevherlerini getirenler var mı?
Biz sattığımız ürünlerin geri gelmesiyle ölçümleme yapıyoruz. Değerli bir taş var sonuçta. Son krizde şu ana kadar yüzde 1 geri dönüş gördük. Etkilenme noktası henüz mücevherlerini satacak noktaya getirmedi insanları gibi geliyor bana. Artabilir de sorunlar, bu şekilde devam da edebilir.


Ya satışlarınız?
Satışlarımız bir süredir tamamen durdu. Çok az alışveriş yapan var. Parası olanlar da psikolojik olarak etkilendiler. Alacakları varsa da almıyorlar, zaten bu psikolojik bir süreç.


Sevgililer Günü nasıl geçti? Çok reklam yapıldı...
Sevgililer Günü’nde entresan satışlar oldu. Bu ürünleri alacak kesim aslına bakarsanız alıyor, tetiklenmesi lazım o kadar. Ama genel olarak bakarsak, bu yıl kayıp yıl olacak.


Mücevher konusunda Avrupalı’dan hesaplıyız


Sizin müşterilerinizin çoğunluğu yabancı mı?

Müşterilerimizi de iki kategoride görmek lazım. Antalya ve İstanbul’daki müşterilerimizin yüzde 90’ı yabancı. Yüzde 85’i Avrupalı. Yüzde 15’i de Rusya, Ukrayna, Kazakistan... Türkiye içinde de Anadolu’nun her yerinde yerli müşteriyle çalışan bir yapımız var. Turizm sezonu başladığında durumu göreceğiz. Daha önceki krizlerde de çok etkilenmedik biz.


Ama 2001 krizi global bir kriz değildi. Şimdi farklı bir ortam...
Avrupalı’nın tatil kültürü var. Bizim gibi değiller. Mutlaka tatil yapıyorlar. Avrupa’da mağazaların kar marjı yüksek. Devlet de bunu destekliyor, çünkü devlet yüksek vergi toplamak istiyor. Gelirleri de yüksek. Türkiye böyle bir ülke değil. Avrupa’dan hesaplıyız mücevher konusunda. Ciromuzun yüzde 50’sini turistler yapıyor. 2008 ciromuz 50 milyon dolar.


2009 beklentiniz neler?
2009’da bu rakamı zor yakalarız, aslında pek de bilmiyorum, sürpriz bir sektör mücevher sektörü.


En ucuz ürününüz, en pahalı ürününüz ne kadar?
300 dolardan başlıyor ürünlerimiz. Tek parça 300 bin dolarlık ürün satmıyoruz. O kadar da yüksek fiyatlı ürün yok bizde. Setler var yüksek değerde olan sadece.


Nereden alıyorsunuz elmasları?
Biz taşların büyük bölümünü Belçika’dan alıyoruz. Çok az bir bölümünü Dubai, Hindistan ve Uzakdoğu’dan alıyoruz. Türkiye’de çıplak taş yok, o yüzden hepsini dışarıdan alıyoruz.


32 ülkede tescilli

Storks’un Türkçe’si; leylekler anlamına geliyor. Muammer Alkım, Storks adını seçmelerinin nedenini de şöyle anlatıyor: “Dünyada bütün firmalar hayvan logolarını marka olarak tescil ettirmişlerdi. Mesela; Lacoste’un timsahı, Cartier’in kaplanı, De Beer’s’in arısı gibi. Biz de bunu uygun bulduk. Sonrasında Leylek markasını, ABD dahil 32 ülkede tescil ettirdik.”
Muammer Alkım, mağazalarında sadece kadınların değil, erkeklerin de ilgisini çekebilmek için başta Rolex olmak üzere dünyanın en iyi 20 saat markasının da satışını yapıyor.

Başka takımdan olsa vermezdim

Muammer Alkım’ı Cevahir Alışveriş Merkezi’ndeki mağazasını alışveriş merkezindeki çocuk ölümlerinden sonra kapatan iş adamı olarak hatırlamış olabilirsiniz. Cevahir Alışveriş Merkezi’nde yaşanan ilk kazadan çok etkilenen Alkım, ikinci kazadan sonra Storks mağazasını kapattı. “O dönemde kızımın kızı oldu, yani dede oldum. Çok etkilendim ve mağazayı kapadım. Alışveriş merkezinin önlem alması gerekiyordu” diyor. Alkım’ın kızı Şifo Mehmet’le evli. Alkım da Şifo Mehmet gibi Beşiktaşlı. “Başka takımdan olsa kızmı vermezdim” diyor.

Yükte hafif pahada ağır bir şey

Siz bu sektördeki kayıt dışı ile ilgili kitap yazdınız. Türkiye’deki elmasların ne kadar kaçak?
Bunu herkes biliyor. Hükümet de biliyor. Kayıt dışından çıkmak için yapılması gerekenler var. Yüzde 70’i, hatta daha fazlası kaçak. KDV meselesi önemli bu konuda. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir KDV yok. Türkiye’de pırlantadaki KDV meselesi üzerinden populizm yapılıyor. Yükte hafif, pahada ağır bir şeyden söz ediyoruz. Bunu takip etmek mümkün değil.


Elini kokunu sallayarak Türkiye’ye taş sokuluyor mu?
Evet. X-Ray cihazları görmez taşları. Bir sigara paketi içine değerine göre 15 bin dolarlık da 1 milyon dolarlık da taş koyabilirsiniz. Bu kadar basit. Üzerinde ne etiket var, ne de bir seri numarası. Bu yüzden kontrol etmek zor. Bunu herkes biliyor. Bu yüzden de ülkeler önlem alıyor. Türkiye’de uygulanan KDV bu yüzden anlamsız. Sektörü iyice kayıt dışına çekiyor.


Diğer ülkelerde durum nasıl?

Belçika sıfır KDV alıyor. AB göbeğinde niçin bunu sıfır yapmış? Tek nedeni var, bazı ürünleri denetleyemiyorsanız, en azından sıfır KDV ile kayıt içine alırsınız. Ürün bazında üretildiğinde KDV eklersiniz, o zaman hem kayda almış olursunuz hem de katma değer yaratırsınız. Hükümetin bu KDV uygulaması sektörü kayıt dışına itiyor. Ben kayıt içi çalışacağım deyince haksız rekabette kalmış oluyorum. Önce hükümet sektörü kayıt dışına iten nedenleri düzeltecek.

DİĞER YENİ YAZILAR