Çok uzun zamandan beri Türkbükü kan kaybediyordu. Bu sezon kan kaybı tavan yaptı! Yolum bu yaz üç kez Türkbükü’ne düştü. Sezon başı (19 Mayıs’ta), Temmuz ortası ve Ramazan’da. Türkbükü’nde tatil yapma meraklılarından olduğumuzu sanmayın. Tatil bizim için kızımızla birlikte temiz deniz, doğa, şıpıdık terlik, sessizlik ve lezzetli yemek demek... Bunların adresi de mavi yolculuk... Ama gelgelelim arkadaşlarımızı almak veya bırakmak için Türkbükü’ne girmek zorunda kaldık.
Mayıs ayında hava malum serindi. Ortalıkta kimselerin olmamasını havanın soğukluğuna ve yağışlara bağladık. Temmuz ortasında ise okulların kapanmasıyla birlikte “İstanbul Türkbükü’ne akar” diye bilirdik. Bu yaz orada yazlığı olanlar bile Türkbükü sahilindeki iskelelerde yoktu. Bunun birçok nedeni vardır elbet ama sanırım en başta gelen sorun işletmelerin kısa dönemde kâr etmek için hesapları hayli şişirmiş olmaları.
Kaçanlar Yunan Adaları’nda
Kimse aptal yerine konulmak istemiyor. Basıp Yunan Adaları’na geçiyor. Yunan Adaları’na geçişin en önemli nedeni rahatlık, ucuzluk ve misafirperverlik...Tüm Yunan Adaları ihtiyaçlarını Bodrum’dan karşılıyor, bunu da bilmeyen yok. Bizden daha ucuzlar ve servisleri de bizden çok daha iyi. Türk tekneleri özellikle de hafta sonları Yunan Adaları’na akın ediyor. Türkbükü’nde ise turist sayısı yok denecek kadar az.
Türkbükü çok uzun zamandan beri tatil yaparken görelim-görülelim isteyenlerin mekanı. Yani kendini göstermek isteyen Türklerin mekanı. Böyle olduğu için de Türkbükü’nden kaçan çok. 10 yıldır Türkbükü’ndeki mekanlardan birinde hizmet veren biri, “Artık buralara yeni türemiş zenginler geliyor. Eskiden buraya gelenleri kimse bilmezdi, şimdi herkes poz veriyor gazetecilere...” diye anlatıyor. Mekanlardan birinde tuvalete girdim, bir kadın bir adamın kafasını nasıl koparacağını anlatıyordu! Adam iskelede başka bir kadınlaydı. Türkbükü aynı zamanda çok uzun zamandan beri bir av, avlanma merkezi!
Damak zevki konusunda tatmin edici tek adres Divan Palmira... Zaten mekanların çoğu da akşam saatlerinde 4-5 masayla idare etmeye çalışıyor. Geceleri dolan mekan yılların değişmeyen adresi Ship A Hoy. Oradan hoşlanmayanlar için Türkbükü kabus, çünkü sizi müziğine mahkum ediyor. Müzik kirliliği dorukta.
Ve en kötüsü de denizin temiz olmaması. Türkbükü’ndeki denizin kirlenmesinin bir nedeni de yatçılar... “Denetim yapılıyor” deniliyor ama gözle görünür bir şey yok. Kaptanlar ne yazık ki hala çok cahilce davranıyor. Çünkü çoğu alaylı. Teknelerin pis su tankları ve sintineleri güneş battıktan sonra ya da sabah erkenden boşaltılıyor. Kokusu geliyor, kimse çıtını çıkarmıyor, çünkü herkes suça ortak. Tekne sahiplerinin ve kaptanların büyük sorumluluğu var... Gerçekten de bu en görünür koyda tekneleri denetleyen yok.
Türkbükü’ndeki tekneler için iyi olan tek gelişme tonozlar... Eskiden her isteyen denizin dibinde istediği yere beton atıp, teknesini bağlıyordu. Artık tonozlar ve tonozlara hizmet veren palamarlar var. Geçtiğimiz yıllarda yapılan yanlışlar yüzünden Türkbükü koyunda atıl durumda denizin dibinde kalan çok sayıda tonoz var, en azından tonozların sayısının artmasına dur denilmiş.
Ezcümle denizden keyif almak isteyenlerin mekanı değil Türkbükü. Bakmayın siz yaz boyunca orada kalan teknelere!
Komşu belini doğrulturken biz belimizi büküyoruz...
Mavi Kart geliyor
Denizden bu kadar bahsederken TURMEPA’nın da Türkiye’deki denizlerin korunması için yaptıklarından söz etmek lazım. Denizcilik konusunda TURMEPA’nın katkıları sayesinde bu yıl Mavi Kart uygulaması çok konuşuldu. Henüz sisteme geçilmedi ama 2011’de Göcek, Gökova’da gezen teknelerde Mavi Kart uygulaması başlayacak. Bu uygulama sayesinde teknelerin katı atıkları da dahil olmak üzere tüm atıkları belli istasyonlarda toplanacak. Buna uymayan tekneler deniz sefer izni alamayacak.
Umarım bu kadar çalışma iyi sonuçlar verir...