Barbaros Denizciler Derneği (BADER’in) iftar yemeğinde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım Türk bayrağı uyarısı yaptı. Armatörlere, yatçılara seslendi. “Yabancı bayraktan Türk bayrağına geçmek için 3 ay süre tanıdık, bu süre zarfında Türk bayrağına geçenlerden para almıyoruz. Mazaret ortadan kalktı” dedi. Süre 30 Kasım’da bitiyor, Türk bayrağına geçen gemi, tekne, yat sayısı beklenildiği gibi değil. Hâlâ marinalardaki teknelerin, yatların yüzde 70’inin sahibi Türk ama bayrakları Amerikan bayrağı.
Bakan konuşurken, Türk bayrağına geçmeyenler için laf arasında, “Türk bayrağına geçmeyenler ısrar ederlerse biz burada iyi niyet görmüyoruz, Denizcilik Müsteşarlığımız bu konuda çalışıyor da” dedi.
Peki neden yabancı bayraklı gemiler, tekneler, yatlar Türk bayrağına geçmiyor?
Çünkü kimse önünü göremiyor, 3 aylık süre kafalarda soru işareti yaratıyor.
Süre dolduktan sonra sağlanan haklardan veya artı haklardan tekrar eski haklara dönülecek mi? Örneğin, Motorlu Taşıt Vergisi ya da harç adı altında alınan ücretlerin, yeni bir düzenleme ile tekrar artırılacağı yolunda bir belirsizlik var. Şu andaki harçların 10 misli, 100 misline çıkarılacağı gibi endişeler taşıyanlar var.
Durum böyle olunca denizciler bekliyor.
Türk yolcu olamaz!
Kulağıma geleni yazayım, süre bittiğinde Türk bayrağına geçmeyenleri de hiç hoş olmayan sürprizler bekliyor olabilir. Ne gibi mi? Yabancı bayraklı teknede Türk yolcu olamaz. Bu madde yeni mevzuat düzenlenirken askıya alınmıştı, bu süre dolduktan sonra Türk bayrağına geçmeyenleri işte böyle bir sürpriz bekleyebilir.
Bu arada 3 tarafı denizlerle çevrili, denizlerini her anlamda nasıl kullanacağını bir türlü beceremeyen Türkiye’de bir Denizcilik Bakanlığı olması gerekmiyor mu? Denizcilik Müsteşarlığı’nın yetersiz olduğu ortada değil mi?
Yatçılar günde ortalama 104 dolar harcıyor
Sözü denizcilikten açmışken, sevindirici gelişmeleri de yazmamak olmaz. Marinacılıkta Türkiye’nin en büyük yatırımcılarından biri haline gelen Doğuş Grubu, bu alanda bölgesel oyuncu olma hedefi doğrultusunda ilk adımını Hırvatistan’da attı. Bu arada Hırvatistan yatçılık ve marinacılık alanında bölgenin en iyisi.
Doğuş Grubu, Dalmaçya Kıyıları’nın incisi Sibenik’te yer alan Mandalina Marina&Yacht Club’daki mevcut marinanın otel ve alışveriş sahaları ile geliştirilmesi ve bunun yanı sıra 30 metre üzerindeki mega yatların demirleyebileceği ‘mega yat marinası’nın yapım ve inşaatını üstlendi.
D-Marin Turgutreis’te bu yaz ailece kaldık. D-Marin Turgutreis her şeyiyle mükemmel bir marina. Yatçılara ve tekne sahiplerine sağladığı olanaklarla, yarattığı yaşam alanlarının modernliğiyle ve Turgutreis’e kattığı enerjiyle övgüyü hakediyor. Geçtiğimiz ay Doğuş Grubu D-Marin Didim’i de açtı. Orayı da gezdim. Dolduğunda orası da Turgutreis’i aratmayacak gibi görünüyor.
30 turistin harcamasına bedel
D-Marin Turgutreis Marina Müdürü Ali Bezirgan. Ondan aldığım bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
Bu yaz doluluk oranları yüzde 100 olmuş. Amerikan bandıralı teknelerin hemen hemen hepsinin sahiplerinin Türk yatçılar olduğunu düşünürsek D-Marin Turgutreis’te de yatçıların yüzde 70’i Türk’müş.
‘Ülkemize yat kiralamaya gelen bir yatçının, ülkemizde ortalama kalış süresi 11 gün olup, günlük ortalama harcaması 51 dolardır. Ülkemize özel yatı ile gelen yatçının ülkemizde kalış süresi, ortalama 30 gün olup, günlük harcaması ortalama 104 dolardır. Yani bir yatın getirdiği döviz 30 turistin harcamalarının toplamına eşittir. Ülkemiz yat limanlarında bırakılan, yabancı bayraklı 12 mt. boyundaki bir yat; yıllık marina ücreti olarak ortalama 4000-5000 dolar, karaya çekilmek için 600-1500 dolar ve bakım-onarım talep ettiğinde, hizmetlerine göre 5000 doların üstünde harcamaktadır.’
Ali Bezirgan’ın verdiği bu bilgilere bakınca denizde dev bir bacasız sanayi var ve önü çok açık. Denizdeki potansiyeli görmemek mümkün mü?