Tüketici krizde şarabını restoran yerine evde içmeyi tercih ediyor

Haberin Devamı

Kriz dönemlerinde insanların yeniyi deneme isteğinin azaldığını bu durumdan şarap sektörünün de etkilendiğini belirten Doluca Şarapları’nın üçüncü kuşak temsilcisi Sibel Kutman, “Şarap içme sıklığı azalıyor. 20 liralık içiyorsa 15 liralık içiyor, bildiği markaları tercih ediyor” dedi. Sibel Kutman, krizde ev içi tüketime kayışın arttığına da dikkat çekerek, “Tüketici restoran yerine evde şarabını içiyor” açıklamasını yaptı.

Doluca’nın üçüncü kuşak temsilcisi, Pazarlama Direktörü Sibel Kutman Oral, 23 yaşındayken Doluca’nın yönetimine girdi. İş yaşamında 10 yılı geride bırakan Sibel Kutman Oral, yakında anne olacak. 4.5 aylık hamile olan Kutman’ı her zamanki gibi işinin başında bulduk. “Hamilelik enerjimi yükseltti, sanırım son zamanlara kadar da çalışacağım” diyen Kutman’la şarap sektöründeki son gelişmeleri, yeni ürünlerini ve krizin sektöre etkilerini konuştuk.

Sohbete geçmeden önce Doluca hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse, Doluca’nın temelleri Sibel Kutman’ın dedesi Nihat Kutman tarafından Mürefte’nin tepelerinde kurulan bağlarla atılıyor.

Ne zaman mı? Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1926’da. 1940’lı yıllardan bu yana da Doluca markasıyla pazarlanan şarapların ikinci kuşak temsilcisi ise Sibel Kutman’ın babası Ahmet Kutman. Enoloji ve vitikültür dalında yurtdışında eğitim alan Ahmet Kutman, 1969’dan itibaren Doluca’yı yönetiyor, hâlâ da yönetimde. Şimdilerde ise Doluca’nın yönetiminde Ahmet Kutman’ın çocukları Ali ve Sibel Kutman da var. Aslına bakarsanız Amerika’da eğitim alan Sibel Kutman’ın tutkusu danstı. Wesleyan Üniversitesi’nde modern dans ve pazarlama eğitimi aldı. Ancak şarabın içine doğmuş birinin bu işten kopması mümkün olmadı ve Sibel Kutman da 23 yaşındayken kendisini Sarafin şaraplarının lansmanında buldu. O günden beri de işinin başında.

Son yıllarda şarap üretiminde artış var mı? Çok sayıda yeni firma ortaya çıktı, rakıcılar şarap da üretmeye başladı.

Sektör renklendi! Geçtiğimiz son 10 yıla bakarsak üretim teknolojilerinden tutun da bağ alanında, marka çeşitliliği alanında ciddi anlamda çoğalma ve renklenme var. Seçenek yelpazesi çok genişledi şarapta.

Bu sizi ve tüketicileri nasıl etkiledi?

Eskiden durum çok farklıydı. Bilinçlenme arttı. Ne kadar fazla çeşit varsa, insanlar da o kadar farkında olmadan da öğreniyor. Yani kendini buluyor tüketici.

Şöyle diyebilir miyiz, eskiden kırmızı mı beyaz mı ayrımı dışında bir vurgulama yapılmazken, şimdilerde tüketici ’Ben Merlot içerim’ diyebiliyor...

Aynen. Artık biliyor ’Merlot severim Cabernet değil’diyebiliyor.

Peki tüketim arttı mı?

Hâlâ çok az. Kişi başına yılda bir litre civarında duruyoruz. Ciddi bir kayıt dışı vardı 2005’ten sonra.

Vergiler artınca kayıt dışı oranı neredeyse yüzde 70’i bulmuştu değil mi?

Evet. Bu rakamlar aslında biraz da tahmin. Bilinç yükseldikçe ve denemeye açık bir ortam oldukça durum değişiyor.

Bandrol uygulaması kayıt dışı üretimi ne kadar düşürdü?

Azaldı kayıt dışı. Bu olumlu bir gelişme. Kayıt dışı aslında turizmin sezonunun açıldığı dönemde artar. Bakacağız. Bence yüzde 50 oranında iyileşme olmuştur.

Global kriz sizi nasıl etkiledi?

En güzel, en rahat günlerini geçirmiyor sektör. Krizin etkileri var. Otomotiv ve inşaat sektörü gibi değiliz ama sonuçta lüks tüketime giriyor şarap tüketimi de.

Tüketici nasıl etkileniyor bu dönemde?

Kriz ortamlarında insanların yeniyi deneme isteği azalıyor. Bu yüzden de etkileniyor. Şarap içme sıklığı da azalıyor. 20 liralık içiyorsa 15 liralık içiyor, bildiği markaları tercih ediyor. Bir de ev tüketimine kayma var. Restorana gitme sıklığı düşüyor. Restoranda tüketeceğine evde tüketmeyi tercih ediyor. Paçal bakacak olursak bizim üretimin yüzde 50’si perakendede satılıyor.

Kriz turizm sezonunu da etkileyebilir. Her 4 Rus’tan biri Türkiye’ye gelmekten vazgeçti deniliyor...

İngilizlerden artış bekleniyor. Pound değer kaybetti, euro değerlendi. İspanya’ya, Yunanistan’a gideceğine İngiliz turist Türkiye’ye gelecek.

Vergiler şarap sektörünün başındaki en büyük sorun olmaya devam ediyor...

Vergiler çok yüksek, sektörün gelişme hızını düşürüyor. Ama malum karar verici mekanizmalar değişime gitmiyor.

Küresel ısınma bağcılığı nasıl etkiledi? Önümüzdeki yıllarda etkileyecek mi? Önlem alınıyor mu?

Bölgeden bölgeye farklılıklar var. ’Bu bölge artık hep 2 derece sıcak olacak’ demek zor. Kırmızı üzüm yani bağcılıkta sıklıkla kullanılan üzüm kuraklığı seviyor. Şimdilik tehlike yok. Asma suya aç kalınca köklerini 25-30 metre toprağa verebiliyor. Kurak olunca daha çok uğraşıyor. Bazı kurak senelerde çok güzel kırmızı şarap elde edebiliyorsunuz. Eyvah bağcılık elden gidecek! gibi bir sorun yok şimdilik.

Signuim butik şarabımız

Yeni ürünleriniz var...

İki yeni ürünümüz var. ’İstanbul Kadeh Kaldırıyor’günlerinde tanıttığımız yeni şarabımız Signium.... Farklı bir ürün. Arkasındaki mantık şu; Doluca’nın yapım ekibi her sene serbest bırakılıyor. “O yılki hasatın en güzel yorumunu yap” diyoruz. 2006 yılında 3 şarap yapımcımızın yorumuyla yapılan Signium çok özel bir şarap oldu. 2006’nın Merlot, Shiraz, Boğazkere harmanı, 2008’de çıktı. Kalitesi yüksek, belli bir zerafet şemsiyesi altında üretildi. Toplam 7.200 şişe. 2007 hasatı da hazırlandı, o çıkınca nasıl olacak merak ediyorum. 2008’de çıkan Signium’da her şişede numara var. Kaçıncı şişeyi aldığınızı biliyorsunuz. Önde gelen restoranlarda satılıyor ve internetten sipariş ediliyor. Ümidimiz her senenin sonuna doğru bu şarapları çıkarmak.

Diğer yenilik...

Sarafin’in uzun zamandır 2 kırmızısı, 3 beyazı vardı. Uzun zamandır da Shiraz’ının üretimi bekleniyordu. Bu sene bunu da çıkardık. Shiraz üzümü Saroz’u çok sevdi. Oradaki çalışmalar iyi sonuç verdi. Dolgun, keyifli bir şarap oldu. Çıktığından beri de olumlu geri dönüşler aldık. 50 bin şişe civarında üretildi. Daha geniş bir restoran yelpazesine ve bazı marketlere verebiliyoruz.

Yılda kaç şişe şarap üretiyorsunuz?

Kapasitemiz 14 milyon litre. Yarısı her zaman için yıllanma sürecinde. Aktif genelde 8-9 milyon litre.

Kaç dönüm şarap bağınız var?

4 bin dönümü buldu. Farklı yerlerde ve aşamalarda bağlarımız var. Zaten geldiğimiz nokta bağlar. Şarap yapımını, teknolojileri çok iyi biliyoruz. Ama üzüm iyi değilse hammadde iyi değilse sonuç olmaz. Şarapçılık için üzüm yetiştirmek farklı.

Politik bir tercih

İhracat yapıyor musunuz?

Biz üretimimizin yüzde 15’ini ihraç ediyoruz. En fazla Almanya’ya şarap gönderiyoruz. Belçika, Hollanda, İngiltere, ABD ve Japonya’ya şarap gönderiyoruz ama Türk şarabının bir noktaya geldiğini yurtdışında söylemek zor.

Gelebilir mi?

Bulgaristan şarapları nasıl tanındı? Bulgaristan ülke olarak atak yaptı ve başarılı oldu. Türkiye şarabın anavatanı. 4 bin yıldır şarap yapılıyor bu topraklarda ama bu bir politik tercih. Türkiye de keşfedilmeyi bekliyor bu kolaylaştırılmalı.

Şarabı ilk kez 5 yaşında tattım

Şarapla ilk tanışıklığım çok küçük yaşlarda oldu. 5-6 yaşlarında aile “Tadına bak” demeye başlamıştı. Hatırlıyorum bir yudum alırdım. Sonra ortaokul dönemimde şarap eğitimini ailem vermeye başladı. Şarabı sevdim, bu kültürü almış olmaktan memnunum. ABD’de pazarlama ve işletme okudum. New York ve California’da şarapçılık kurslarına katıldım.

DİĞER YENİ YAZILAR