Veysi Öncel’in İzmir’de geleneksel lezzetleri ekmek içinde sunarak yarattığı Ekmekiçi markası rotasını dünyaya çevirdi. Ayda 80 bin kişiye Ekmekiçi satan Öncel’in yıllık cirosu da 10 milyon dolara ulaştı. Öncel, 2010 yılında ise önce İskandinav ülkelerinde ardından Çin’de restoran açacak.
Bu yıl 30 şube açmayı hedeflediklerini ve 2010-2011’de 150’ye ulaşacaklarını söyleyen Veysi Öncel, “Krize rağmen işlerimiz iyi gidiyor. Müşteri yemeğe çok para harcamak istemiyor ama şu dönemde geleneksel tatlara sahip çıktılar. Müşteri 3 TL’ye mönü arıyor” dedi.
Veysi Öncel Mardin doğumlu. Ailesi İzmir’e göç edince, İzmir’de ticaretin içinde büyüdü. İzmir’in en büyük yemek fabrikasını açtı. Daha sonra turizm sektörüne girdi. Çeşme’nin en bilinen otellerinden Pırıl Otel’in sahibi olan Öncel, bundan 8 yıl önce ’hamburgere olan ilgi karşısında ne yapabilirim’ diye düşünüp Ekmekiçi markasını kurdu. Ekmekiçi İzmir’de güçlendi. Şimdiler de ise hızla Türkiye’ye yayılıyor. 2009’da İstanbul’da 20 Ekmekiçi açılacak. 2010’da ise Ekmekiçi İskandinav ülkelerine ve Çin’e ulaşacak.
Türkiye’nin geleneksel lezzetlerini ekmek arasında ve patates ile sunan ilk zincir olan Ekmekiçi’nin hikayesini Veysi Öncel anlattı.
Mardin doğumlusunuz. Ne zaman ayrıldınız Mardin’den?
İlkokulu bitirdikten sonra ailece Mardin’den ayrıldık. Ablalarımın tahsili için Mardin’den göç ettik ve İzmir’e geldik. Babamın Mardin’de bir otobüs şirketi vardı. Mardin’de ilk otobüsçülüğü başlatan kişi babamdır. Liseyi bitirinceye kadar ticari faaliyetlerde bulundum. Babamın işinde çalıştım. Yazın tatillerde muhakkak çalışırdım. Kışın da okul çıkışlarında çalışırdım. Okul bitince babam bana sıhhi tesisat malzemeleri üzerine bir yer açtı, askerlik sonrası da üç yıl Yeni Asır gazetesinde çalıştım. Benim için basın güzel bir deneyim oldu. Ama ticaret içime girmişti. Siyasi olaylar nedeniyle üniversiteyi okuyamamıştım. Yine ticarete döndüm.
Kendi işinizi mi kurdunuz?
Evet. Yemek fabrikası kurdum. Çağdaş Catering adlı şirketim o zaman için ilklerdendi. İş yerlerinde insanlar sefertasında yemek yiyorlardı. Sefertasını büyütüp iş yerlerine yemek vermeye başladım. Sonra işler büyüdü: Merdivenin basamaklarını yavaş yavaş çıktım. İzmir Karabağlar’da büyük bir imalathane oluştu.
Günde kaç kişiye yemek veriyordunuz?
8-9 bin arası. Her gün yemek çıkarırdım. İyi para kazandım bu işten ve turizm sektörüne girmeye karar verdim. İlk kızımın ismi Pırıl’dır. Çeşme’yi çok seviyorduk. Orada 60 yataklı bir otel açtık. 1991’de 2 yıldızlı otel kategorisinde Avrupa birincisi olduk. İşler iyi gitti, daha sonra 139 yatağa çıktık. 3 yıldız aldık. Sonra yine otelin yanındaki arazileri aldım. 2004 yılında 10 milyon euroluk bir yatırımla 350 yataklı termal merkezli 5 yıldızlı bir otelimiz oldu. 12 yıldır Çeşme’de Otelciler Birliği Başkanlığı’nı yürütüyorum. Hiç aday olmadan, liste yapmadan seçildim.
Söz Çeşme’den açıldığı için sormak istiyorum. Çeşme neden yabancı turistler için çekici değil?
5 bin 500 nitelikli yatak var Çeşme’de. Bu da yabancı turlar için yeterli değil. Şu günlerde Turizm Bakanı’nın vereceği müjdeli haberler bekleniyor. Siz de bir İzmirli olarak biliyorsunuz, Çeşme termal özelliği, kumsalları, sörfü, yelkeni ve havaalanına yakınlığı gibi özellikleriyle aslında çok cazip. İstanbullular da yeni keşfetti. Çeşme dünya markası olacak nitelikte bir yer. Yatırım bekliyor. Belek gibi olur Çeşme, ama yatırımların Çeşme’nin özellikleri göz önünde tutularak iyi bir planlamayla yapılması lazım.
Siz her gün tabldot yemek üreten bir fabrikada işleriniz de iyi giderken neden fast food işine girdiniz?
Amerikan köftesine olan ilgi beni üzüyordu. Bunun nedenlerini araştırmaya başladım. Geleneksel tatlarımızı mönü şeklinde hazırlamak istedim. İlk İzmir’de Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde Ekmekiçi adlı yerimi açtım. Geleneksel lezzetlerin ekmek içinde sunulduğu, yanında patates kızartmasının olduğu mönüler hazırladık. Uzun süre Ar-Ge çalışması yapmıştık. Sonucunu da kısa zamanda aldık. Çok iyi gitti işler. 5 yer daha açtım İzmir’de. 2008 yılının Ekim ayında franchise vermeye başladım. 18 şubeye ulaştık.
Bu yıl kriz var, yeni yer açacak mısınız?
İşlerimiz iyi gidiyor. Bu sene 30 şubemiz daha açılacak. İstanbul, Ankara, Denizli, Mersin, Antep, Manisa, Salihli, Kuşadası’nda varız. 2010 ve 2011 yılında şube sayımızın 150’ye ulaşmasını planlıyoruz.
Kriz fast food satışlarını artırdı mı?
Krize ve sigara yasağına rağmen biz hızlı ilerledik. Müşteriler yemeğe çok para harcamak istemiyor. Karnını doyuracak, lezzetli ama ucuz gıda arayışı içinde.
Ben şu dönem içinde insanların geleneksel tatlara sahip çıktığını gördüm. Bütün mönülerimiz ekmek ve lavaş içinde. Ekmek odun fırınında bizim tarafımızdan yapılıyor. Lavaşı da kendimiz yapıyoruz.
Alışveriş merkezlerine gelen müşteri sayısının düşmesi sizi etkilemedi mi? Ekmekiçi’lerin bir bölümü alışveriş merkezlerinde...
Etkiledi. Düşüş var ama yine de bizim işlerimiz iyi. Ayda 80 bin müşterimiz var. Yıllık ciromuz 10 milyon dolara yaklaştı.
Yurtdışına açılma planlarınız var mı?
2010’da İskandinav ülkelerinde Ekmekiçi açılacak. İsveç, Finlandiya, Norveç’te olacağız.
Çin’de Ekmekiçi açılacak
Neden İskandinav ülkeleri?
Pazar araştırması yaptık. Bu tür gıdalara hasret orada yaşayan insanlar. Biz Türkler’in az olduğu yerlerde açacağız.
Neden?
Türkler’in yoğun olarak yaşadığı Almanya ve Avusturya gibi yerlerde dürüm döner var. Adım başı dönerci var. Bizim getirdiğimiz sistem farklı. Şu anda Çin’de Ar-Ge çalışması yapıyoruz. Orada da önümüzdeki yıllarda Ekmekiçi açmayı planlıyoruz.
Kriz nedeniyle tercihler değişti mi?
Krizde talep değişikliği oldu. Pahalı ürünlerin satışları düştü. Rakip firmalar 1.5 TL’ye ürün satıyor. Biz de maliyeti düşük ürüne bakıyoruz. Müşteri kitlesi 3 TL’ye içeceği ve patatesiyle mönü arıyor.
Yemek fabrikanızı kapattınız mı?
O işimi devretmeden bıraktım. Devretsem gelecekte ne olur bilemem. Markamın temizliği ve kişiliği önemliydi. Hijyen çok önemli. Bu işte de çok önem veriyorum.
Ekmekiçi Türkiye için güzel bir isim ama yurtdışında zorluk çıkarmaz mı?
Yurtdışında da aynı şekilde devam edeceğim. Geleneksel lezzetlerden yola çıkan bir markanın yabancı bir isminin olması bence düşünülemez. Örneğin tatlımız var bizim, künefe. Tatlıda da sufle olmaz bizde. Türk tatlı çeşitlerimiz artacak. Anadolu’dan katmer gibi tatlıları da mönüye koyacağız.
İçli köfte için Mardinli kadınlar getirdik
En çok ne satılıyor?
En çok dönerimiz satılıyor. Bizim dönerimizde kıyma yok. Tamamen et döner. İzmir usulü kuzu kokoreç de çok satıyoruz. Bizim kokoreç için ayda bir kere rapor alıyoruz. Bakteri olmadığına dair rapor alıyoruz. Sağlıklı kokoreçin adresiyiz. Kebap çeşitlerimiz de ilgi görüyor. İçli köftemiz için Mardin’den kadınlar getirdik, onlar yapıyor.
‘Damatlara çalışıyorum’
- İki kızım var. Pırıl ve Dila. Biri Koç Üniversitesi’nde okuyor, biri de üniversiteye hazırlanıyor. Arkadaşlarım hep ’Damatlara çalışıyorsun’ diye takılır, ne yapayım damatları memnun etmek için çalışıyorum.
- Kumru yakında Ekmekiçi’nin mönüsüne girecek. Sabah kahvaltısı için yakında koyacağız.
- Ekmekiçi’nin 2009 yılı için hedef cirosu 15 milyon dolar.
- Ekmekiçi’nde her yeni ürün 1.000 kişiye tattırılarak notlar alınıyor. Hijyen, Ekmekiçi’nin en çok üzerinde durduğu konuların başında geliyor. Ürünler Hıfzısıhha Enstitüsü’nde mikrobiyolojik testlere tabi tutuluyor.
EN İYİ ÜÇÜNCÜ DÜRÜMCÜ
Türkiye’nİn en iyi üçüncü dürümcüsü seçildiklerini söyleyen Veysi Öncel, her şubede kameraların olduğunu ve merkezden izlediklerini de açıkladı. Öncel, “Devamlı denetleme var şubelerde. Kameraları izleyenler dışında da denetçiler var” dedi.
Tüketici geleneksel tatlara sahip çıktı ama 3 TL’ye mönü arıyor
Haberin Devamı