P&G Türkiye, Kafkasya, İsrail ve Ortadoğu Başkanı Saffet Karpat çok yönlü bir yönetici. Son olarak kendisini Eczacıbaşı Topluluğu’nun Ceo’su Erdal Karamercan’ın öncülüğünde kurulan ‘Ecza Dolabı’ adlı müzik topluluğunun İKSV’deki konserinde sahnede izledik.
Geçen hafta içinde Saffet Karpat’ın davetine bir grup gazeteci arkadaşımla birlikte katıldık. Bu kez konumuz P&G sponsorluk ve sosyal sorumluluk projeleriydi.
P&G, 2020 yılına kadar IOC Uluslararası Olimpiyat Komitesi sponsorluk yapma kararı aldı. Malum P&G dünya devi. Dünyanın her yerinde şirketin ürünlerini görmek mümkün. 300 kadar markası var ve bu markaların 24’ü 1 milyar dolarlık değeri olan markalar.
P&G, aslına bakarsanız çok uzun zamandır şirket adıyla değil markalarıyla farklı sponsorluklar ve sosyal sorumluluk projeleri yürüten bir marka. P&G, olimpiyatlara verdiği destekle ilk kez şirket adıyla öne çıkıyor.
Ariel, Orkid, Prima, Duracell, Braun, Gilette, Head&Sholders, Olay gibi markaların yaratıcısı P&G’nin sponsorluk stratejilerinde bu anlamda bir değişim olduğunu söyleyebiliriz.
Olimpiyat Oyunlarının sponsoru P&G Türkiye’de de Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi TMOK ile işbirliği yaptı.
Malum olimpiyatlara ev sahipliği yapıp yapmayacağımız milli meselemiz haline geldi. Bundan daha önce de İstanbul 2 kez aday, 2 kez de aday adayı olmuştu. Sabırsızlıkla aday olmayı bekliyoruz. Bunu da en çok İstanbul’un bir dönüşüm yaşayacağına olan inancımız destekliyor. 1992’de olimpiyatlara ev sahipliği yapan Barcelona’da yaşanan değişim hemen aklımıza geliyor. İstanbul’da neden olmasın? diyoruz.
İşte bu konular paralelinde P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Karpat ve TMOK Başkanı Uğur Erdener’le biraraya geldik.
Saffet Karpat, amaçlarını anlatırken önemli bir noktayı vurguladı. Olimpiyatların Türkiye’de gerçekleşmesi kuşkusuz önemli ama P&G’nin TMOK’la işbirliğindeki temel amacı spor yapan genç, çocuk sayısını artırmak, sporla profesyonel olarak ilgilenenlere destek olmak. P&G bu anlamda daha önceden de adımlar attı. ‘Gururlu Anne’ ve ‘Teşekkürler Anne’ kampanyaları profesyonel sporcuların annelerine yönelikti.
P&G, son olarak TMOK’la birlikte ‘Spor Alışkanlıkları ve Olimpiyat Oyunlarına Bakış’ adlı bir araştırma yaptırdı.
Bizim de temelde biraraya gelmemizin nedeni bu araştırmanın sonuçlarını öğrenmekti.
GFK’nin 15 ilde 1469 kişiyle yaptığı araştırma sonuçları şaşırtmıyor, yalnızca alacak çok yolumuz olduğunu gösteriyor.
Spor denildiğinde aklımıza ilk gelen futbol. Çocuklarımızın spor yapmasını istiyoruz ama ‘eğitimine ya engel olursa’ diye de profesyonel sporcu potansiyeli olan çocuklarımızı desteklemiyoruz. Gelelim araştırma sonuçlarına...
En çok spor yapanlar
- Türkiye’de ailelerin yüzde 25’inde yani her 4 aileden birinde en az bir kişi spor yapıyor
- Spor yapanlar en çok Marmara Bölgesi’nde, Güneydoğu’da ise spor yapanların en düşük olduğu bölge.
- Kadınların yüzde 22.2’si, erkeklerin yüzde 26’sı spor yapıyor.
- En sık ve çok yapılan spor yürüyüş, ardından da futbol ve koşu geliyor.
- Erkeklerde spor yapma oranı kadınlara göre yüksek. Erkeklerin sosyalleşmek için halı saha maçı gibi aktiviteler gerçekleştirmesi spor yapma oranlarını yükseltmede önemli etkenlerden biri
- En fazla spor yapanlar 18-24 yaş grubunda yer alıyor. Bunun nedeni, üniversite öğrencilerinin kampuslarda spor olanaklarına erişim imkanlarının yüksek olması.
- Çocukların yüzde 48’i okulda spor yapıyor.
- Spor yapma sıklıkları haftada 1.5 saat. Bu da okuldaki beden desrleriyle açıklanabilir.
- Sosyo-ekonomik seviye arttıkça spor yapma oranları artmıyor. C1 grubunun spor yapma oranı yüzde 27 iken AB grubunda bu oran yüzde 24 civarında. Bu durumda AB grubunun imkanı olmasına rağmen zamansal sıkıntılar yüzünden spora daha az vakit ayırması olarak yorumlanabilir.
Sporu zenginler değil orta sınıf yapıyor
Haberin Devamı