Atasay Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer, ailesinin 3’üncü kuşak temsilcisi. Çok küçük yaşlarda başlamış çalışmaya. Mesleki deneyimlerinden söz açıldığında büyüklerinin yaşadıklarını da anlatıyor, aile büyüklerinin öğretilerine büyük değer veriyor. Kamer’le sohbete global krizin kuyumculuk sektörüne etkisinden başlıyoruz. “İş yaşamımdaki en kötü yıl 2009” diyor Cihan Kamer.
Malum, kriz herkesi çok etkiledi. İşsizlik rakamları ortada. Son 3-4 yıldır kuyum sektöründeki en büyük faaliyet de herkesin ellerindeki altınları bozdurması. Türkiye’de 3 yılda yastık altından 11 milyar dolar altın çıktı.
“1990’lı yıllarda, hatta 80’lerde ve 2001’de de kriz yaşadık. Ama bu kriz benim meslek hayatımdaki en kötü kriz oldu. Ben işimizde 3’üncü nesilim, gördüğümüz en kötü krizdi, diyebilirim” diye anlatıyor Cihan Kamer.
“Sevgililer Günü’nde biz 7-10 misli ciro yapıyoruz. Bu özel günlerde sektörde ise ciro artışı 2-3 kat oluyor. Bizim kampanyalarımız sektöre yarıyor. Biz dürtüyü uyandırıyoruz, herkes harekete geçiyor.”
İhracat durdu
Baktığımızda Atasay Türkiye’de kuyumculuk sektörünün en büyüklerinden biri. Atasay’ın çatısı altında farklı markalar var. Atasay aynı zamanda yıllardır ihracat yapan bir şirket. Son 3 yıla kadar Atasay Grubu Türkiye’nin toplam altın takı ihracatının yüzde 15’ini tek başına gerçekleştiriyordu. Şu anda grubun ihracatı durma noktasına gelmiş.
Kamer, krizin sinyallerini aslında 2006 yılında aldıklarını da söylüyor.
“Neydi bu sinyaller, önlem alamadınız mı?” diye soruyorum, Kamer anlatıyor: “2006 yılından bu yana her yıl altın takı sektörü yüzde 30 küçüldü, ancak altın fiyatlarındaki artıştan dolayı bu cirolara yansımadı. Yani kriz bir anda çıkmadı, 2009’da bunun dibini yaşadık. Adet bazında son yıllarda hep büyük düşüş vardı. 2009’da yurtdışındaki pazarların büyük bölümünden çekildik. En büyük pazarımız ABD ve Avrupa’ydı, 2009’da ihracatı neredeyse sıfır seviyesine çekip toparlanmaya çalıştık.”
Atasay’da daha önce böyle bir dönem olmuş muydu, ihracatı tamamıyla durdurduğunuz?
Atasay’ın tarihinde yok. Ama yapacak bir şey de yoktu. Yurtiçine konsantre olduk. 2007’den beri çok değişik pazarlama stratejileri izliyoruz, bu yüzden de herkesten daha iyi noktada krizi atlattık.
Nasıl yaptınız bunu?
İlkleri sektöre taşıyan bir kurumuz. Çok taklit ediliyoruz bu yüzden. 2007 yılında “Günde 1 YTL’ye pırlanta” kampanyası hazırladık, bu kampanyayla sektörü inanılmaz hareketlendirdik. Yalnızca biz değil tüm sektör bu hareketlenmeden etkilendi. Artık herkes tek taşın alınabilirliğini hissetti. Herkes ‘Pırlanta lüks alamayız’ diyordu, bu kırıldı. Bütün dünyada özel günler yıllardır çok ticari olarak ön planda oluyor. Yılbaşı, anneler günü, sevgililer günü, babalar günü hep ticari hareketlilik için önemli. Ancak Türkiye’de bu günlere eskiden çok önem verilmezdi. Bizde son 5-10 yıldır bu günler daha çok önemsenir oldu. Biz ‘Sevgililer Günü’ne, yılbaşına ve ‘Anneler Günü’ne özel promosyonlar yaptık. Sektördeki hareketlilik bu özel günler sayesinde oldu. Eskiden gurbetçilerimiz geldiğinde hareketlilik yaşanırdı.
Artık onlar Türkiye’den altın almıyor mu?
Eskisi gibi değil. Artık gurbetçiler de Antalya’ya tatile geliyor. Kuyumculuk sektörü artık sadece bu özel günlere bel bağlar durumda.
Şöyle diyebilirmiyiz, ‘Eskiden altın yatırım için alınırdı, şimdi takmak için alıyorlar’
Evet. Trendlere uygun bir takı almak istiyorlar.
Bu hafta sonu Sevgililer Günü, cironuz ne kadar artar?
Biz 7-10 misli ciro yapıyoruz bu özel günlerde, sektörde de 2 ile 3 misli ciro artışı oluyor. Bizim kampanyalarımız sektöre yarıyor, hâlâ ailelerimizin kuyumcuları var, markaların dışında aile kuyumcuları da tercih ediliyor. Biz dürtüyü uyandırıyoruz ve herkes harekete geçiyor. ‘Eşime, sevgilime bir yüzük alayım’ diyor. Ayrıca reklam ver ve otur mağazanda bekle zamanı geçti. Biz aramızda ‘Tüketiciye daha fazla dokunma’ diyoruz. Sadece reklam kanalıyla tüketiciye dokunamazsınız. Ürünün hazırlanışından başlıyoruz dokunmaya. Biz her 3 ayda bir 300-400 mağazanın temsilcisini topluyoruz. Tüketicinin beklentilerini onlara soruyoruz. Moda danışmanımız Özlem Süer, o dünyayı takip ediyor. Koleksiyonlar bunlara göre hazırlanıyor.
“Evliliğe nazar değmemesini arzuluyor herkes. Bu fikirden yola çıktık ve nazar alyansı yarattık. Garanti ediyoruz biz evliliği! Nazar alyans teknolojisini ileri götürüyoruz, ince modellerde de kullanmaya başladık. Çok iyi gidiyor satışlar. “
Müşterinin önceliği ne? Ürünün hikayesine mi, fiyatına mı bakıyor?
Hikaye önemli ama şu dönemde herkes fiyat odaklı. 48 ay taksitle pırlanta alıyor. 2009’da en fazla gümüş üzerine pırlanta trend oldu. Biz Sevgililer Günü’nde herkese üzerinde pırlantası olan gümüş melek hediye ediyoruz.
Nasıl herkese, ne alırsan al bu hediyeyi veriyor musunuz?
Evet. 100 liralık ürünümüzden de alsalar, hediyeyi alıyorlar.
Anneler Günü’nde mi yoksa Sevgililer Günü’nde mi daha çok satış oluyor?
Bizim sektörde en çok Sevgililer Günü’nde alışveriş oluyor. Anneler Günü’nde annenize, eşinize, kayınvalidenize de alıyorsunuz ama insanlar galiba takı deyince öncelikle sevgililerini düşünüyor. Anneler Günü’nde belki daha çok para harcanıyor ama Sevgililer Günü farklı kuyumculuk sektörü açısından her zaman daha parlak geçer. Sevgililer gününde bizim sektöre kayma oluyor.
2009 meslek hayatımdaki en zor yıl diyorsunuz, kuyum sektöründe toparlanmanın başladığını düşünüyorsunuz... Türkiye ekonomisine dönersek, aynı şeyleri söyler misiniz?
Bizim sektör için 2010 toparlanma, 2011 kalkınma, 2012 patlama yılı olacak. 2007’den itibaren insanlar ellerindeki takıları satmaya başladı. Aile için hayatını hiç düşünmeden veren de kadındır ama en tehlikeli alacaklı da kadındır. Aile toparlandığında verdiği takısını geri ister kadın. 2012’de patlama olacak. Türkiye ekonomisi de benzer durumda. Toparlanma başladı.
‘Sevgililere annelerden daha çok hediye alınıyor’
Haberin Devamı