Para kazanmak istiyorsanız farklılık yaratmalısınız

Neredeyse tüm Ceo’ların başucunda bulunan bu kitap, uluslararası listelerde en çok satanlar arasında

Haberin Devamı

ARGE Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Argüder yazdığı “Yönetim Kurulu Sırları” kitabıyla şu sıralar özellikle Amerika’da çok popüler. Neredeyse tüm Ceo’ların başucunda bulunan kitap, uluslararası listelerde en çok satanlar arasında. “İşlere Türk gibi başlayın ama İngiliz gibi bitirin” diyen Argüden Türk iş adamlarını ise “fırsatçı” olarak nitelendiriyor.

Yılmaz Argüden’in iki yıl önce yayınlamış olduğu “Yönetim Kurulu Sırları” adlı kitabının İngilizce’ye çevrildiğini ve 2 aydır Amerika’da yok sattığını, Amerikalı Ceo’ların çoğuna bu kitabın ulaştığını arkadaşım Gila Benmayor’un yazısından öğrendim. Amerikan Palgrave Macmillan Yayınevi tarafından “Boardroom Secrets” başlığıyla yayınlanan kitap Amazon’da satış rekorları kırıyormuş. Hemen Yılmaz Argüden’i aradım. Kanada’daydı. Ve uçaktan iner inmez konuştuk. Öncelikle enerjisine, heyacanına ve zamanı kullanma biçimine hayran olduğumu söylemeliyim.

Kitapla ilgili sohbetimize geçmeden önce Yılmaz Argüden’i biraz anlatmak isterim.

Dr. Yılmaz Argüden ARGE Danışmanlık’ın Yönetim Kurulu Başkanı. Çok sayıda şirkete stratejik danışmaklık hizmeti veriyor. Yatırım bankalarından Rothschild’in Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapıyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde ve Koç Üniversitesi MBA programında strateji dersleri veriyor.

Yaşam kalitesini yükseltme konusundaki çalışmaları nedeniyle Dünya Ekonomik Forumu tarafından ‘Geleceğin 100 Küresel Lideri’ arasına seçilen Argüden, iş yaşamına Koç Holding’te başladı. Anadolu Efes, Borusan, Koç Holding ve Vestel grubu şirketlerinde, Petkim, Erdemir ve Sümerbank’ta ve dört kıtada faaliyet gösteren Inmet Mining şirketinde Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. Argüden Dünya Bankası’nda çalıştığı dönemde Adnan Kahveci’nin daveti ile Türkiye’ye dönerek 1990 yılına kadar Özelleştirme Programı’nın sorumluluğunu yürüttü.

Kalite Derneği’nin de (KalDer) başkanı olan Argüden, halen ARGE Danışmanlık’ta çok sayıda şirkete hizmet veriyor.

Bu kitabı neden yazdım?

Dünyada en önemli konulardan birisi kurumsal yönetişim. Nitekim, Klaus Schwab’ın sözleriyle: “Küresel mali ve ekonomik kriz, herşeyden önce, bir kurumsal yönetim (yönetişim) krizi. Ve Kemal Derviş’in kelimeleriyle ‘Eğer dünya ekonomisini daha sağlam bir zemin üzerinde inşa etmek istiyorsak, yönetim uygulamalarımızı iyileştirmemiz gerekiyor.’ Bu nedenle, yirmli yaşlarımın sonundan bu yana farklı ülkelerde 50’yi aşkın (çoğu Türkiye’den) kurumun yönetim kurullarında kazandığım deneyimlerden faydalanarak bu kitapta yönetim kurullarının sağlıklı çalışabilmesi için gerekli davranış ve düşünce biçimleri hakkındaki gözlemlerimi dünyada bu konuyla ilgilenenlerle paylaşmak istedim.


İki yıl öncesinde yazdığınız kitap bir buçuk, iki aydır Amerika’da büyük ilgi görüyor. Öncelikle tebrik ederim...


Teşekkürler. Kitabın İngilizcesi henüz 2 ay önce çıkmış olmasına rağmen şimdiden, ABD’de bazı radyo programlarından, Harvard’dan, MIT’den, Insead’dan ve Kanada’da Toronto Üniversitesi’nden konuşma davetleri almış olmamı doğru bir konu üzerinde odaklanıldığımın bir göstergesi olarak alıyorum. İngiltere’de London Corporate Governance and Ethics Center’da bir konuşma yaptım bile. Yayınevinden yeni baskının yapılacağını da henüz öğrendim.

Kanada’dan da yeni geldiniz. Doğrusu aradığımda sizin röportaj için zaman bulamayacağınızı düşünmüştüm.

Doğru düşünmüşsünüz. Eğer şu arada görüşmeseydik uzun bir süre size zaman ayıramayacaktım, çünkü planlı yaşıyorum. Hayatta en demokratik olarak dağıtılmış kaynak zaman. Zaman herkese 24 saat. Ne güzellik ne zeka ne güçlülük... Zamanı iyi kullanmaktaki fark hayatı değiştirir.

50’nin üzerinde şirkette yönetim kurulu üyeliği yaptığınız doğru mu?

Evet, ben şanslıyım. 20’li yaşlarımın sonunda özelleştirme hamlesinin sorumluluğunu aldım. PETKİM, Sümerbank gibi şirketlerin yönetimine girdim.

O dönemde yönetim kurulları çok değişti. Çok sayıda şirketle çalıştım. Daha sonra kendimi özelleştirdim. Çok değişik sektörlerde de bulundum. Uzmanlık alanım strateji ve yönetim. Kanada’dan yeni teklif aldım. ‘Dünyadan farklı görüş açılarına ve stratejik plan yapacak kimliklere ihtiyacımız var’ diye düşünmüşler ve onlar beni buldular.

Takımda herkes Alex olursa olmaz

Bir yönetim kurulunda söylediğiniz anlamda farkılıkların da barınması kesinlikle gerekir mi?

11 kişinin de golcü olduğu futbol takımı başarılı olamaz. 11’i de Alex olsa başarı gelmez. Kaleci de lazım. Yönetim kurulları da aynı şekildedir.

Türkiye’deki şirketler de böyle yönetiliyor mu?

Türk şirketleri tam küresel olmasalar da bölgesel bakıyorlar. Konuları yeterli irdelemek için yönetim kurullarına önem veriyorlar.

Türk yöneticilerin son zamanlarda yurt dışında da tercih edilmesini hangi gelişmelere bağlıyorsunuz?

Türkiye hem doğuya, batıya hem kuzeye hem de güneye açık. Türk işadamı Almanya’da da iş yapar Kazakistan’da da.

Kriz şerbetlisi Türk işadamları...

Aynen. Türk yöneticiler bu yüzden hızlı pişiyor. Türk yöneticiler dünyanın sorunlarına çözüm üretirse Türkiye’nin değeri artar. Bu sanatta da sporda da geçerli. Dünya ölçeğinde iş yapmak önemli.

Kitabınızı hangi amaçla yazdınız?

Dünyaya da anlatmak istedim deneyimlerimi. Türkçe yazdım kitabı. Neredeyse 3 yıl oldu. Ben işin ruhuna inmek istedim. Bu konuyla ilgili kaynakları da okudum. Kitaplar genelde avukatlar ya da düzenleyici kurullar tarafından yazılmış. Bence bunlar gerekli ama yeterli değil. Kurulun sürdürülebilirliğini sağlamak önemli, kurallara uymak yetmiyor.

Nedir iyi çalışan bir yönetim kurulunun özelliği?

Genel müdür ile yönetim kurulu arasında saygı ve sorgulama ortamı olmalı. Yönetim kurulu ‘Her şeyi ben yaparım’ derse yönetici insiyatif alamaz. Her kararın 4 boyutu vardır. İnsiyatif almak, onaylanmak, uygulanması, onaylandığı şekilde uygulanıp uygulanmadığını denetlemektir. Bir Türk şirketi Rusya’ya açılma planı yapıyorsa ve yönetim kurulunda Rusya’yı bilen daha önce tecrübe etmiş kimse yoksa fazla risk alıyor demektir.

Kitabın İngilizce baskısının yapılmasına nasıl karar verildi?

Kitabın İngilizce çevirisi yapılmadı, ben baştan kitabı İngilizce yazdım. Çünkü şunu gözlemledim tercüme olmuyor, dünyadaki hedef kitle farklı dünyadaki farklı. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 95’i aile şirketi. Amerika’dakilerin ise çoğu halka açık şirketler.

Kriz kitabımın satışını tetikledi

Global krizin çıkması kitabınızın satışını artırdı mı?

Kesinlikle. Krizin başıydı İngilizceye çevirdiğimde. Krizin itici gücü oldu. Çünkü insanlar şunu anladılar, bu kriz yönetişim krizi. Yönetim Kurulları karşılaştıkları risklerin ne olduğunu bilmeden girmişler. Yönetim kurulları görevlerini yapmamış.

Krizin ana nedeni bu.

Vehbi Koç’un yaptıklarına tekrar tekrar bakmak lazım


Siz ARGE Danışmanlık şirketinde şirketlere akıl veriyorsunuz. Bu krizde akıl isteyenler arttı mı, yoksa bunu da masraflı mı gördüler?

Arttı. 2001’de herkes durmuştu. Bu kez bize başvuranlar arttı. Türkiye’nin gelişmişliği açısından önemli. Türkiye’nin en önemli girişimcisi rahmetli Vehbi Koç’tur. ‘En pahalı deneyim kendi edindiğim deneyimdir’ der. Onun için de dünyanın en büyük şirketleri farklı deneyimlerinden yararlanıyor. Vehbi Bey hayatını etrafına eğitim vermekle geçirdi. Her attığı adımda herkesi eğitmeye çalıştı. Bu kadar çok başarı kesinlikle tesadüf olamaz. Bir ömürde dünyanın en büyük 200 şirketinden birini kuran dünyada kaç kişi var!

Bence tekrar tekrar yaptıklarına bakmak lazım. Turgut Özal ve Adnan Kahveci de değerli insanlardı.

Kriz reçetesi mi istiyor şirketler sizden?

Türk şirketleri krize hazırlıklıydı. Verimliliğe ve tasarrufa önem verdiler bu dönemde. Kriz döneminde insanlar stratejilerini gözden geçirip yeni pazarlara bakmaya başladılar.

Bir Türk şirketinin en büyük zaafı nedir?

Alışkanlıkları kırmak çok zor. Bazı yetkileri devretmeyi istemiyorlar. Her şeyi ben yaparım alışkanlığı.

Gençlere ne tavsiye edersiniz? Şu dönemde iyi bir üniversiteden mezun, iki dil bilen birinin iş bulması bile çok zor.

Bu yüzden de girişimciye ihtiyacımız var. İş yaratmaları lazım. Bunun heyecanı da farklıdır. En önemlisi doğru ihtiyaçları tespit etmek. Söylemesi basit ama yapması zor biliyorum ama yapanlar büyük başarı sağlıyor. Rusya’da en hızlı ve kaliteli inşaatları Türkler yapıyor. Başarı sürekli olduğunda bir anlam buluyor. Vizyonu da dünya ölçeğinde koymak lazım. Üretim verimliliği yetmiyor artık başarı için.

Türk iş dünyası fırsatçı

Türkiye neden marka taratmakta tutuk kalıyor? Bizim önümüzde şeffaf duvar mı var?

Var ne yazık ki. Türkiye’deki iş dünyasının temel odağı fırsatçılık, stratejik düşünmek değil. Bir şey iyi giderse herkes o işin peşinde koşar. Oysa para kazanmanın temel noktası farklılık yaratmaktır. Fırsatlar geçicidir. Stratejik olarak kendinizi ayrıştıracak noktaya gelmek daha iyi sonuçlara ulaşmanızı getirir. Stratejik davranmak için belli bir sürede çok kafa yormak, adım adım ilerlemek gerekir. Oysa fırsatçılık bunun tersidir. Hep derler ya, ‘Türk gibi başla, İngiliz gibi bitir.’


DİĞER YENİ YAZILAR