Baba tarafım Üsküplü, anne tarafım Selanikli. Zamanında kan çekti o toprakları gezdim, gördüm ve çok etkilendim. Bosna’da savaşın başladığı dönemde gazeteciydim. Türkiye’nin Bosnalı çocuklara kucak açtığı günlerdi, oralara gidip yüzlerce çocuğu İstanbul’a getirdik. Aylarca o çocukları ziyaret ettim, hâlâ evimde onların benim için yaptıkları resimleri saklarım...
O topraklarda 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük vahşet yaşandı.
312 bin kişi öldü
Bunun 35 bini çocuktu
50 bin kadına tecavüz edildi
18 bin kişi halen kayıp...
O topraklarda toplu mezarlar var.
Bosnalılar hep ‘mavi kelebekler’in izini sürüyorlar. Çünkü mavi kelebekler tek bir çiçeğe gidiyor. O çiçekler de yalnızca toplu mezarların bulunduğu yerde hayat buluyor...
Her şey doğada gizli değil mi?
Her yıl 11 Temmuz’da Bosna’da açılan toplu mezarlar için cenaze törenleri düzenleniyor. Son bir yılda ortaya çıkan toplu mezarlarda 800 kadar cenazenin kimliği tespit edilebilmiş.
Bize önceki gün mavi kelebeklerin öyküsünü Tekfen Holding’in ve TEMA’nın kurucularından Nihat Gökyiğit anlattı. Buluşmamızın nedeni de aslına bakarsanız mavi kelebeklerin izini sürenlerdi... Bu yıl Bosna’da yaşanan vahşetin 15’inci yıldönümü.
Tekfen Flarmoni Orkestrası da Srebrenica Inferno (Cehennemi) Oratoryası’nın dünya prömiyerini 6 Temmuz’da İstanbul’da Lütfi Kırdar’da gerçekleştirecek. Kurulduğu günden beri dünyaya barış ve kardeşlik mesajları veren oratorya bu kez çok anlamlı bir buluşmayı gerçekleştirecek.
Gökyiğit, “Konser 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamına alındı. TRT Gençlik Korosu da konserde olacak. Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Haris Sladziç ve Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül himayesinde gerçekleştirilecek” diyor.
Ve bu konserin bir ayağı da 10 Temmuz’da Saraybosna’da yapılacak.
Nihat Gökyiğit sohbetimiz sırasında barışın altını sık sık çizdi. “Bu proje sizin orkestranız tarafından niye yapılıyor? diyebilirsiniz. Biz barışa çağrı yapıyoruz. Dünyanın en problemi bölgesi Hazar Denizi, Karadeniz ve Doğu Akdeniz sahilindeki 23 ülkeden müzisyenleri biraraya getiriyor orkestramız. Bunlar derler ki, ‘Bize bakın, geldiğimiz bölgeye bakın, dünyanın en problemli bölgesi; bütün anlaşmazlıkların çatışmaların olduğu bir bölge ama biz kardeşlik şuuru içinde, barış çağrısı yapıyoruz.’ İsrailli ile Filistinli bugün ne haldeler biliyorsunuz. Ama bizim orkestramızda yan yana müzik yapıyorlar. Ermeni ile Azeri, Türk ile Yunan ve Rus ile Ukraynalı yan yana barışa çağrı yapıyor” diye anlatıyor.
Bu konserin İstanbul’da olması çok anlamlı olmalı, olacak diye düşünüyorum...Geçmişteki acıları konuşurken söz Gazze’de yaşananlara geliyor. Nihat Gökyiğit, “Ortadoğu’daki münasebetlerin sona ermesinin bir tek koşulu var; İsrail ve Filistin arasında barış. Bu barış olmadığı müddetçe bu sorunlar devam edecektir. Bu barışı da dünya zorlamaya başladı. Savaş tantanalarını önlemenin çaresi İsrail ile Filistin arasında yapılacak barıştan geçiyor. Kim bilir bu sorunlar çözüldüğünde bizim orkestramız da o bölgede konser verir” diyor...
Gökyiğit, bir anısını da bizle paylaşıyor. Orkestraya 10 yıl önce ilk kez bir İsrailli ve Filistinli çağrıldığında Nihat Gökyiğit, Maçka’daki bir otelden rica etmiş ve ‘Lütfen bu arkadaşlar aynı odada kalmasınlar’ demiş. Otelden yetkili 2 saat sonra Nihat Bey’i arayarak, ‘Otele geldiler, yolda karşılaşmışlar ve arkadaş olmuşlar, aynı odada kalmak istediler’ demiş. Müziğin tılsımlı bir yanı var da diyebiliriz, bizi kimler düşman ediyor? diye de sorabiliriz...
Mavi kelebeklerin izinde bir senfoni...
Haberin Devamı