Krizde ‘koltuğunu’ koruyan Nurus’un yeni hedefi havaalanlarında büyümek

Haberin Devamı

Türkİye’nİn önde gelen ofis mobilyası şirketlerinden biri olan Nurus, kriz dönemlerinde yaptığı atılımlarla dikkat çekti. Şu anda 30’un üzerinde ülkede hatırı sayılır projelerde Nurus’un mobilyaları kullanılıyor. Krizde Avrupalı rakipleri yüzde 35-50 küçülüp işlerini kaybederken Nurus Avrupa’dan daha çok iş alıp yüzde 35 büyüdü. Nurus’ta yeni hedef havalimanlarının terminalleri. Genel Müdür Güran Gökyay, “Antalya ve Sabiha Gökçen ile Türkmenbaşı terminallerini yaptık. Bu alanda büyümeyi hedefliyoruz” dedi



Türkiye’de ofis mobilyası denildiğinde ilk akla gelen şirketlerden biri Nurus. Şirketin Levent’teki merkezinde şirketin yöneticilerinden Güran Gökyay’la buluştuk. Ankaralı Gökyay Ailesi 83 yıllık şirketi ayakta tutuyor, büyütüyor. Nurus yurtdışında da adını duyurmuş, büyük projelere imza atan, aynı zamanda da uluslararası tasarım ödülleri alan bir şirket. 30 ülkede 100’ün üzerinde bayileri var. Hindistan’dan İtalya’ya, Kuzey Afrika’ya kadar farklı ülkelerde başarılı projelere imza atıyorlar. 2009 yılında yüzde 35 büyüme gerçekleştiren Nurus, global krizde de büyümeyi başaran bir şirket.

Güran Gökyay, son projelerini bize bilgisayardan gösterdi. Adını şimdilik vermek istemedikleri bir ülkede binlerce kişinin yararlanacağı bir kongre merkezi yapmış Nurus. Ülkeyi yazmamı istemedi ama bir ipucu verip, ’Çadırdan kongre merkezine...’ demekle yetineyim. Yakında uluslararası toplantıların adresi olacak. Şu anda Nurus’un yurtdışında yürüttüğü 11 proje var. Son olarak ofis mobilyası işinin dışında havaalanı terminalleri de yapmaya başlayan Nurus bu alanda da büyümeyi hedeflemiş durumda.

* Siz üçüncü kuşak yöneticisiniz. Dedenizin kurduğu şirketin sorumluluğu şimdi siz ve kardeşinizde...

Bu çok farklı bir sorumluluk yüklüyor insana. Biz yeni dünyayı, ihtiyaçları çok iyi takip ederek şirketi bu noktaya getirdik. Hedefimiz daha da iyi bir yere taşımak şirketi. Evet biz bir aile şirketiyiz ama aynı zamanda kurumsallaşmaya da önem veriyoruz. Henüz bunu başardığımızı söyleyemem ama yine de profesyonel kadroların önemine inanıyoruz. Nurettin Usta’nın yanında çalışan kişilerin çocukları hâlâ yanımızda çalışıyor. Çok uzun zamandan beri bu yolda bizle birlikte olan çalışanlarımız var. Bu da bizim gücümüz.


* Avrupa’da da çok iş yapıyor musunuz?

Son olarak Belçika’da bir eyalette devlet binası yaptık. 2 bin 400 kişilik ofis binası, yatay bir bina...

* Krizde Avrupa’dan iş aldınız.

Evet. Avrupa’da da malum kriz büyük. Ofis mobilyası firmalarının ciroları yüzde 35-50 arasında düştü. Batan dev firmalar oldu. Biz Belçika’da sembol binalarından birini yaptık. Pentagon binasının bir versiyonu gibi. Tüm kişilerin çalışma istasyonları motorlu yükseklik ayarlı. Kişinin kullanımına göre masaların boyu değiştirilebiliyor. Herkesin bedeni farklı. Uzun bacaklısı var, kısa boylusu var. Kilolusu var, minyonu var. Masanın, ofis sandalyelerinin fonksiyonları çok önemli. Bel ağrısı, sırt ağrısı yaşayan birinden verim alamazsınız.

* Türkiye’de bu hassaslıkta şirket var mı?

Var ama sayıları az. Nurus’un Türkiye’den hissedildiği noktayla Avrupa’da hissedildiği nokta farklı. Çıkarmış olduğumuz ürün ayarı ve kalitesi yeni fikirleri aynı çatı altında topluyor. Örneğin bu hafta büyük bir projeye davet edildik. 11 bin kişilik ofis projesi Avrupa’da. Türkiye’den davet edilen tek firmayız.

Avrupalı rakipler küçüldü

* Kriz sizi teğet geçmiş...


Yıllardır büyük ölçekli projeleri yönetiyoruz. Bundan 5 yıl önce Belçika’da Dexia Bank’ı yaptık. 7 bin kişilik bir binaydı. Bizi biliyorlar. Kriz Avrupa’yı çok etkiledi ama biz bu kriz ortamında da iyi işler aldık.

* Siz kaç ülkede iş yapıyorsunuz?

30’un üzerinde. Bugün Türkiye’deki yabancı firmaların yüzde 75’inin ofis mobilyasını biz yaptık. Türkiye’de mobilya konusunda inanılmaz bir savaş verildi. Avrupa’da birçok ofis mobilyası firmasının sahipleri fonların, bir kısmı da uluslararası iş yapan Amerikan şirketlerinin aldığı Avrupalı şirketler haline geldi. Şu anda Avrupa’da 14-15 tane kuvvetli ofis mobilyası şirketi var.

* Biraz önce ‘Ofis mobilyası sektöründe Avrupa’da yüzde 50’lere varan bir düşüş var’ dediniz. Onlar iş yapamazken siz nasıl iş yapıyorsunuz?

Avrupa’nın yumuşak karnı var. Distributörlerle büyümüşler. Satıcılar müşteriye dokunanlar. Bu yüzden krizden çok hızlı etkileniyorlar. Bir de Avrupa Avrupa’ya mal satıyordu, çok daraldılar. Türkiye ise krize alışkın. Teknolojiye yaptığımız yatırımlar da büyük artı oldu bizim için. Avrupa dışındaki ülkelerden de büyük projeler alıyoruz biz.

* Avrupa’ya ilk ne zaman açıldınız?

Avrupa’da bizim ilk çıkışımız 2001. O dönemde şöyle bir iş yaptık. Standart mobilyayla çıkış yapmaya kalksaydık çıkamayacaktık, biz en üst yapıdaki ofis mobilyasıyla çıktık, kaliteli, zor, bulunmayan mobilyalarla çıktık. O segmentte boşluk vardı. Sonra üzerine ürün ekledik.

* Hep krizlerde çıkışlar bulmuşsunuz... Şu anda da yurtdışında farklı projeler yürütüyorsunuz. Son olarak da havaalanı terminallerine girdiniz...

Evet. Antalya ve Sabiha Gökçen havalimanlarının terminallerini ve Türkmenbaşı terminallerini yaptık. Bu alanda da büyümeyi hedefliyoruz. Bizim yaptığımız mobilyalar çok dayanıklı ve kullanışlı. Havalimanları da bu anlamda bizimle örtüşüyor. 24 saat kullanılan, hijyen, dayanıklı ve göze hitap eden terminaller konusunda iddialıyız. Burada da bölgesel güç olmayı hedefledik.



Erkekler için puro bölmesi, kadınlar için makyaj kutusu


MOBİLYALARDA, iş hayatını kolaylaştırmanın yanı sıra, kişisel ihtiyaçlarınıza cevap verecek fonksiyonel detaylara da dikkat ediliyor. Çalışma masasının üzerine dosya kağıdı, kartvizit ve ataçları koyabileceğiniz evrak sepetleri eklenebiliyor. Erkekler için sedir ağacından yapılmış sigara ve puro bölmeleri, kadınlar için aynalı makyaj kutuları bulunuyor. Ya da yedek ayakkabı veya gömleğinizi ofis mobilyanızın içinde saklayabiliyorsunuz. Güran Gökyay, amaçlarının uzun soluklu ürünler yapmak olduğunu anlatıyor ve ekliyor:

“Hayata geçirdiğiniz iyi bir ürün 3-5 senede atılmamalı. Kendini yenileyebilmeli. Biz stillenmiş veya formlanmış objeler yerine zamansız ürünler üretmeyi tercih ediyoruz. Mesela, şirketlerde eleman değişimleri sık sık olabiliyor, ürünler herkese uyum sağlamalı. Hiçbir zaman ofisleri işinizi bitirip, çıkacağınız alanlar olarak düşünmedik. Bundan 5-6 yıl öncesine kadar yaşam alanı tanımı evler için yapılırdı. Biz iş yerlerini yaşam alanlarına dönüştürüyoruz. Örneğin Taklamakan oturma ünitesi bir orta alan ürünü. Ofiste, evde veya yatak odasında kullanılabilir. Biz ofis içinde kullanılacak şekilde sunduk. Ev-ofis fikri ise 10 sene önce ortaya çıktı. Yeni mobilyalar tasarlandı fakat bu iş yürümedi. Nedeni de üretim için insanın insana ihtiyacı olması. Sadece bilgisayardan doküman yollayarak işler yürümüyor. Biz ofislere yaşamı katıp, ev rahatlığını getirdik.”



Bölgesel güç olacağız



20 yıldır “Biz bölgesel güç olacağız” dediklerini vurgulayan Güran Gökyay, şöyle devam ediyor: “Yatırımlarımızı buna göre yaptık. İyi teknoloji gerekiyor bunun için. İyi ürün tek bir noktada yetmiyor, fazlası gerekiyor. İlk önce farklılığı ev mobilyasından ofis mobilyasına geçiş kararında yakaladık. Uzmanlaştık zamanla. Müşterileri çok dinliyoruz. Müşteri ihtiyaçları iyi ortaya koyarsa, projeyi birlikte yönetirseniz sonuç çok daha iyi oluyor. Türkiye’de de şirketlerin 4-5 yıldır farkındalıkları arttı. Personelin o iş yerinden elde ettiği mutluluğu düşünmeye başladılar.



Yaptığımız yatırımlar sayesinde aranan bir şirket olduk



* Siz bu işi kendiniz seçmediniz... İşin içinde kendinizi buldunuz değil mi? Amerika’da okumuşsunuz... Sizin işe başlamanız nasıl oldu?

Aslında ben 20 yaşına kadar bu sektörle, bizim işimizle ilgilenmedim. İlgilenmeyi de düşünmüyordum. Başka şeyler vardı aklımda. Bu arada ticarete de yatkın bir yapım vardı ve aslına bakarsanız çok küçük yaşlardan beri de çalışıyordum. Ama 20 yaşında kendimi bir anda şirkette buldum. Kardeşim Renan Gökyay endüstriyel tasarım okudu. O da işin başında. Ben de işletme okudum. Biz Nurus Ailesi olarak işimizle evliyiz.

* 1927 yılında dedeniz Nurettin Usta kurdu şirketi. Ev mobilyasından ofis mobilyasına geçiş ise en önemli dönüm noktalarından olsa gerek...

1983 yılında Nurettin Usta’nın ev mobilyası işi kabuk değiştirdi. Nurus adını aldı. 1988’den itibaren endüstriyel ürünlere yönelmeye başladık. O yıllarda bunlar Türkiye için çok yeniydi. Biz de genelde bu işi Türkiye’ye gelmiş yabancılara anlatabiliyorduk. İlk olarak onları yurtdışından mobilya getirmekten vazgeçirdik. 1994’te atölye ortamından çıktık. Çok büyük yatırım yaptık. 80’inci yılımızda da 24 bin metrekarelik bir tesis haline getirdik fabrikamızı. Son yıllarda yaptığımız yatırımlar sayesinde aranan bir şirket olduk. Çünkü bir ofis için gereken her şeyi, her mobilyayı sağlıyoruz. Ofis koltukları konusunda uzmanlaştık.

* Ergonomik koltuklarınız...

Artık herkes ergonomik diyor. Bizim kurduğumuz teknoloji üstün. Aliminyum içine plastik enjekte edebiliyoruz. Farkımız da dünyanın her yerinde anlaşıldı.

DİĞER YENİ YAZILAR