24 saat uyumayan, hiçbir zaman kapanmayan bir merkezi gezdim. Ulusal Gözlem Merkezi...
Evleri, iş yerlerini olabilecek her türlü güvenlik riskine karşı gözlemliyorlar. Merkezi gezmek için gelenler de bir güvenlik sisteminden geçerek içeri alınıyor, bazı plazalarda uygulanan gözbebeğinden tespit yöntemi bu merkezde de var.
Aklımda plazalardaki güvenlik sistemleri vardı. Kapıdan içeri manyetik kart okutarak girmek, her yerdeki kameralarla güvenlikçiler tarafından izlendiğini bilmek... Bunun ötesinde ne olabilirdi?
Alarm taktırılıyor
İnsanlar iş yerlerini ve evlerini nasıl izletiyordu?
Ulusal Gözlem Merkezi’nin kurucuları İsmail Uzelli ve Fazıl Akıncı. İsmail Uzelli aynı zamanda Sensormatic’in Genel Müdürü ve Güvenlik Endüstrisi Sanayicileri ve İş Adamları Derneği Başkanı. Fazıl Akıncı da Ulusal Gözlem Merkezi’nin Yönetim Kurulu üyesi. Şirketi Türkiye’de güvenlik sistemleri konusunda hizmet verme amacıyla kurmuşlar.
Araba güvenliği, ev güvenliği, iş yeri güvenliği ve “bebeğim güvende” hizmetlerini veriyorlar.
Ev güvenliği ve "bebeğim güvende" hizmetini anlatacağım.
Özellikle son yıllarda artan hırsızlık olayları nedeniyle evine alarm taktırıyor çoğu kişi. Ne oluyor alarm taktırınca: Evin kapısı zorlandığında, merkeze sinyal gidiyor, siz aranıyor ve uyarılıyorsunuz. Tatile giderken ya da işteyken içiniz rahat oluyor.
Ulusal Güvenlik Merkezi’nde bunun ötesinde bir sistemden bahsediliyor.
Yangın, gaz kontrolü
Eğer derdiniz yalnızca güvenlikse evinize alarm sistemi yerleştirmenin dışında, farklı sistemler de kurdurabiliyorsunuz. Yangın, su basması, gaz kaçağı gibi tehditleri de kontrol edebiliyorlar. Örneğin evdeki sıcaklık ölçülebiliyor, gürültü olduğunda uyarılabiliyorsunuz.
Tüm bu hizmetleri alırken örneğin buzdolabınızın ne kadar elektrik çektiğini de öğrenebiliyorsunuz. Evinizin ısıtma sistemini uzaktan kontrol ederken, her türlü elektronik alet için yönlendirme düzeneği de kurulabiliyor.
Bu sistemi Türkiye’de kaç kişi kurdurmuş biliyor musunuz.
Ulusal Gözlem Merkezi bu sistemi Türkiye genelinde 2 bin eve kurmuş. Hemen hemen tümü İstanbul’da. Kapısında kamerası olan, eve gelip gidenin fotoğrafının çekildiği, evinde su taştığında acilen aranan ve kapısına itfaiye ekipleri dayananlar var.
Fazıl Akıncı, "Her geçen gün insanların güvenliğe ayırdıkları bütçe artıyor, huzurlu ve güvenli bir hayat için bütçelerinden pay ayırıyorlar" diyor.
İsmail Uzelli de verdikleri bu hizmetin Türki cumhuriyetler ve Ortadoğu ülkelerinden de talep gördüğünü anlatıyor.
İş yerinizde bebeğinizin durumunu kameradan takip edebiliyorsunuz
Bebeğim güvende hizmetine gelince... Çalışan anne ve babaysanız, bebeğinizi evdeki bakıcıya bırakıyorsanız, zaten aklınızın yarısı evde kalıyor. Gelişen teknoloji sayesinde son yıllarda evlere kamera yerleştirip, iş çıkışı eve geldiğinde ilk işi kameradan görüntüleri izlemek olan çiftlerin halini bir düşünün. Gün boyunca çalışmış, kafa yormuşsunuz, eve geliyorsunuz, minicik bebeğiniz gün içinde acaba neler yaşadı diye endişelisiniz. Sonuçta bakıcıya parasını veriyor, bir referansla işe alıyor, ona güveniyor olsanız da aklınız evde kalıyor. En azından bakıcının bebeğinize nasıl yemek yedirdiğini görmek isteyebiliyorsunuz. Sizi eve geldiğinizde saatlerce kamera görüntülerini izlemekten kurtaracak bir sistemden bahsediyorlar Ulusal Gözlem Merkezi’nde.
Bebeğinizden size mail var
Bebeğim güvende” sisteminde genel olarak üç kamera kullanılıyor. Salona, bebek odasına ve mutfağa yerleştiriliyor. Ulusal Gözlem Merkezi’nden ev sürekli izleniyor. Bebeğinizin kaç saat uyuduğu, mamasını bitirip bitirmediği kontrol ediliyor. Eğer bebeğinize çok düşkünseniz, bu sistem sayesinde siz de evinize bağlanıp bebeğinizi izleyebiliyorsunuz. Anne babaya e-mail yoluyla da bilgi aktarılıyor. Bu arada dış kapıdaki kamera da evinize kimin gelip gittiğini tespit ediyor.
İstanbul’da 200 çift bu hizmeti alıyor. Görünen o ki dünya tersine dönmeyeceğine göre, her geçen gün bu hizmetleri alanların sayısı artacak.