INTEL ORTADOĞU, AFRİKA VE TÜRKİYE DİREKTÖRÜ AYŞEGÜL İLDENİZ:
50 milyar dolar cirolu dünya devi Intel’in Ortadoğu, Afrika ve Türkiye Direktörü Ayşegül İldeniz, Türkiye’nin İrlanda ve Güney Kore gibi olması için çok uzun vadeli plan yapması ve özellikle yazılıma odaklanması gerektiğini söyledi. İldeniz, “İrlanda örneği var. Patates üreten ülke 25-30 yılda teknoloji üretir hale geldi. Yönetenler öncülük etti, üniversitelere yatırım yapıldı. Mevzuatlar hazırlandı, yatırımlar teşvik edildi” dedi.
Ayşegül İldeniz 50 milyar dolara yakın cirosu olan işlemci devi Intel’in dünyadaki tek kadın bölge direktörü ve aynı zamanda Intel Avrupa’nın 12 Yönetim Kurulu üyesinden biri. Genç yaşında başarılara imza atmış bir kadın. Intel Ortadoğu, Afrika ve Türkiye Bölgesi Direktörü olan Ayşegül İldeniz, 67 ülkeden sorumlu. İldeniz’le randevulaşmamız hayli uzun sürdü. Afrika’dan yeni gelmişti buluştuğumuzda, yurtdışından gelen konuklarını ofisinde bırakıp bu sohbet için 1.5 saat ayırdı. Görüşmemizden sonra da Meksika’ya gidecekti. İldeniz 67 ülkeden sorumlu olduğu için bir ayağı yurtdışında yaşıyor. Bilişimin gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki farkı kapatacağına inanıyor. Sorumlu olduğu alanda yaşayan 1.2 milyar insana karşı kendini sorumlu hissediyor.
- Öncelikle merak ettim. Öğrenciliğinizde de başarılı mıydınız?
Evet. Aslında ben de sizinle ilgili bilgileri okudum. Aynı okuldan mezunuz. Bornova Anadolu Lisesi... Çok iyi bir okuldu.
- Siz de İzmirlisiniz. Daha sonra Boğaziçi Üniversitesi’ne girmişsiniz.
Doğru. AFS ile Amerika’ya gitmiştim. O dönemlerde internet yoktu ya da vardı da biz bilmiyorduk. Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden sonra master için San Francisco Üniversitesi’nde elektronik, iletişim ve medya okudum. CNN’de muhabirlik yaptım. Amerika’da çalıştım bir süre. Daha sonra Superonline’a girdim. Oradan da Intel’e geçtim. Şu an sorumlu olduğum bölgenin pazarlama müdürü oldum. O işi yaparken Türkiye Genel Müdürlüğü’ne getirildim.
- Genel Müdürlüğünüz döneminde gelişmekte olan pazarlar içinde Türkiye’yi hızla büyütmüşsünüz.
Evet. Daha sonra da Bölge Başkanı oldum. Amacım gelişmekte olan ülkelerin kapasitesini yükseltmek.
- Gelişmekte olan ülkeler için bu alanda hızlı koşmanın farklı bir önemi var, toplumsal dönüşüm sağlanabiliyor hızlı teknolojik gelişimlerle..
Teknolojinin insanların hayatını bir adım öteye götüreceğine inanıyorum. Yıllardır bizim bölgede ve Avrupa’da yaptığımız programlarda Türkiye rol model oldu.
- Doğu- Batı, Amerika- Afrika hepsi var bizde değil mi?
Türkiye içinde hem doğulu hem batılı unsurlar var. Bir yönümüzle batılıyız bir yandan sosyal ekonomik koşullar itibarıyla gelişmekte olan bir ülkeyiz. Ayrıca Türkiye’de bizim alanımızda yerel güçlü oyuncular var. Telekomünikasyon şirketleri büyük. O anlamda etki çabuk ölçülüyor.
- Intel alanında açık ara önde, pazar lideri. Kaç ülkede var?
160 ülkede var Intel. Farklı seviyelerde her yerde varız. 67 ülkeden sorumluyum.
- Intel’in kadın yönetici sayısı nedir? Çipler, bilgisayar, işlemcilik denildiğinde kadınların uzak durduğu bir alan algısı var.
Avrupa Yönetim Kurulu’nda 2 kadınız. Bölgemde de Güney Afrika Müdürüm kadın, İş Geliştirme Müdürüm de kadın. Bölge pazarlama müdürümüz de kadın. Finans müdürümüz de kadın. Kadın yönetici en fazla benim bölgemde var.
Orta sınıf güçleniyor
- Gelişmekte olan ülkelerde değişim hızla oluyor. Hangi ülkeler bu gelişimde lider?
Gelişmekte olan ülkeler dünyanın geleceği. Gelişmiş ülkeler durdu, büyümüyor. Bir şirketin ciro büyütebilmesi için gelişmekte olan ülkelere gitmek dışında bir şansı yok. Bu ülkelerde orta sınıf büyüyor. Güçleniyor. Çin’e, Hindistan’a, Rusya, Brezilya’ya ve Türkiye’ye bakınca milyarı aşan insan var. Gelişmekte olan ülkelere yönelik teknoloji artıyor. Eskiden gelişmiş ülkeler yenilikleri yapar 3-4 yıl sonra yenilikler o ülkelere gelirdi. Artık öyle değil. Gelişmekte olan ülkeler kendi çözümlerini üretiyor. Ben Afrika’da Batılılarla karşılaşmıyorum. Çinliler’le karşılaşıyorum. Gelişmekte olan ülkeler birbirlerine yakın ve birbirlerindeki gelişmelere açık. Doğu Asya’da yapılan ürünlerin çoğu Brezilya’dan Türkiye’ye her yere gidiyor. Endonezya ve Malezya’nın teknolojik üretim ve adaptasyonda birçok ülkeden ileride. Cep telefonu da yapıp kullanıyorlar, bilgisayarları da var.
- Güney Kore örneği var. Müthiş bir başarı öyküsü. Türkiye sizce böyle bir öyküyü yakalayabilir mi?
Genel müdür olduğumda bilgisayar adaptasyon oranı yüzde 5’ti. 10 yıl önce böyleydi. Büyükşehirlerde yüzde 40’a yaklaştı. Genelde yüzde 35. Yeni teknolojik ürünler dünyada pazarlandığı ilk gün Türkiye’de de pazarlanıyor. Cep telefonu yazılımları konularında birçok ülkeden öndeyiz.
- Ne oluyor da bu alanda başaramıyoruz, bunca genç nüfusa rağmen?
Problemimiz var. Birincisi üretebiliyor muyuz? İkincisi kullanabiliyor muyuz?İkisi de önemli.
- Yani kullanıyor muyuz?
Son kullanıcıların hepsinde tv, cep telefonu, banka kartı var. Ama bilgisayar yok. Kullandıkları zaman chat yapıyorlar ama içerik üretimi yok. Facebook’ta dünyada ilk sıralardayız ama çocuklarımız derslerinde bilgisayarı çok az kullanıyor.
- Devlette hızlı dönüşüm oldu.
Oldu. Bu da çok önemli. KOBİ’lerde yüzde 15 seviyelerinde bilgisayar kullanımı. Halbuki global arenada olması için bu olmalı, interneti aktif kullanmalı. En azından yüzde 50 oranında olmalı. Gençler kullanıyor, devlet daireleri kullanıyor. İş yerlerinde hala kullanılmıyor, kadınlar kullanamıyor.
- Teknoparklar kuruluyor Türkiye’de. Doğru stratejiler mi bunlar?
Bence eksiklik risk sermayesi ve girişim sermayesi yönünde. Yasal mevzuatlara da ihtiyaç var bu zemini sağlamlaştırmak için. Türkiye’ye yatırım sermayesi anlamında girişler oldu. Intel olarak da bizim de Intel Capital adlı bir şirketimiz var. İki internet şirketine de yatırım yaptık.
- Türkiye bu alanda gelişmek için ne yapmalı?
Türkiye çok uzun dönemli planlamalar yapmalı. İrlanda örneği var. 25-30 yıl sonucunda bu hale geldi. Patates üreten ülke bu hale geldi. Teknoloji üretir hale geldi. Yönetenler öncülük etti. Üniversitelere büyük yatırım yapıldı. Öğrenci sayıları artırıldı. Yabancı sermaye girişini kolaylaştırdı. Mevzuatları hazırladı. Ve bunların yaşayacağı ortamı hazırladı.
Arkeoloji ve adrenalin tutkum var macera hayatımın bir parçası
- Bunca yoğunluk arasında hobiniz var mı? Kendinize nasıl zaman ayırırsınız?
Arkeolojiye çok meraklıyım. Babam mühendis ama babamın da hobisi arkeolojiydi. Dünyanın farklı yerlerini geziyorum. Neolitik çağlarla ilgiliyim. Her Atina’ya gidişimde müzeye giderim. Biz de bulunmayan eserler orada. Batı Anadolu’nun yöresel kıyafetlerini, anenelerini orada görüyorsunuz. Atina öncesinde Etiyopya’daydım. Kuzeyinde Afrika’nın en eski eserleri var. Babunları görmeye gittim. Binlerce Babun arasında Afrika’nın en yüksek oteli var. Çok güzeldi. Ben her hafta yolculuktayım. Boş zamanlarımda da yolculuktayım. Adrenalini belirli seviyede tutmak benim hobim. Macera benim hayatımın bir parçası.
- Spor yapar mısınız?
Motosiklet, dağ tırmanışı ve yelken yapıyorum. Adrenalin tutkum var.
Türkiye 10 yılda ilk 10 ülkeden biri olacak
- Intel Türkiye’nin hedefi nedir?
Türkiye dünyanın ilk 10 pazarından biri olacak 10 yıl içinde. Avrupa’da bizim açımızdan 67 ülkenin en büyüğü. En hızlı büyüyen ve parlayan ülkelerden. Benim bölgemin merkezi Türkiye.
- Intel krizden etkilendi mi?
Kriz etkiledi. Gelişmekte olan ülkeler daha az etkilendi. 2 haneli büyüyor bilgisayar pazarı. Rusya çok etkilenmişti, şimdi yine zıpladı. Teknoloji , krizlerden en az etkilenen sektör olacak. İnsanlar bilişimi ekmek ve su kadar gerekli görüyor. Ertelenmiyor. Hatta krizlerden çıkmak için rekabetçi olmak gerekiyor. Teknolojiden başka hiçbir şey bu kadar rekabetçi yapamaz. Güney Kore’de geniş bant yüzde 95. Erişim çok ucuz ve verimli kullanılıyor. Çiftçiden devlete, çocuğa herkes kullanıyor. Çocuklara teknolojiyi verin, ilk önce zekice olmayan şeylerle uğraşırlar ama yüzde 5’i bunu herkesin kullanmadığı şekilde, yüzde 5’i verim artırmak için, yüzde 5’i de inovatif kullanırsa daha ne isteyelim?
İrlanda ve Güney Kore gibi olmak için uzun vadeli plan yapmalıyız
Haberin Devamı