GÜLER SABANCI: Hayatımdaki kahraman babaannem Sadıka Hanım

Haberin Devamı

Bu yaz başı Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Avrupa Birliği Konseyi Genel Sekreteri Javier Solana’nın başkanlığını yaptığı jüri tarafından ‘Raymond Georis Yenilikçi Filantropist Ödülü’ne layık görülmüştü. Bu ödül ile Sabancı Vakfı, Avrupa’nın en önemli filantropi ödülü listesine Türkiye’den giren ilk vakıf olmuştu. İnsanların hayatlarında gerçekten fark ve değişim yaratabilen kurum ve kişilere veriliyor bu ödül.

Dün Sabancı Vakfı’nın bu yolda ilerleyişine bir kez daha tanıklık ettik. Bu kez Sabancı Vakfı, Türkiye’de fark yaratanları bulmak için kolları sıvamış. Başarılı televizyoncu arkadaşımız Cüneyt Özdemir’in yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği ‘Fark Yaratanlar’ adlı program 4 Ekim’de CNN Türk ekranlarında başlayacak.

32 haftalık program

Türkiye’nin farklı köşelerinde yüzlerce fark yaratan isimsiz kahraman olduğuna inanıyorum. Doğrusu, toplantı sırasında eğitim, kültür, sağlık, gençlik projeleri, istihdam yaratmak gibi konularda çevrelerinde fark yaratan isimler de aklıma geldi.

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Hüsnü Paçacıoğlu ve vakıf yöneticilerinden Zerrin Koyunsağan’ın verdiği bilgileri özetlemek gerekirse, 35 yıllık vakıf bugüne kadar 33 binin üzerinde öğrenciye burs vererek birebir insanların hayatını değiştirdi. Bugüne kadar tam 39 eğitim kurumu, 17 öğrenci yurdu, 17 öğretmenevi, 9 sağlık kurumu, 32 kültür 5 de spor tesisi yaptılar.

Vakıf, uyguladığı hibe programlarıyla da farklılık yakaladı. Türkiye’nin 30 farklı ilinde hibe programları yürütülüyor.

Güler Hanım yapmak istediklerini, “Bu programla fark yaratan kişileri görünür kılacağız. Her şeyi devletten beklemeyelim. İnsanların hayatına fark yaratmak hedefini koyalım. 1994 yılında Sabancı Üniversitesi’ni kurmak için yola çıktığımızda da hedefimizi fark yaratmak ve insanlara dokunmak olarak koymuştuk. Çünkü dokunduğunuz yerde fark yaratırsınız” diyerek anlattı.

Cüneyt Özdemir’le aynı okuldan mezunuz. İletişim fakültelerinde bize bir gazeteci için ‘kötü haber aslında iyi haberdir’ diye öğretildi. Bunu dün Cüneyt hatırlattı ve “Kötü haberleri iyi haber olarak görme devri bitiyor. İnsanlara ilham verecek, insanlara insanlığa borcu olduğunu hissettirecek insanları çıkaralım, gösterelim istedim. Bu program böyle bir niyetten doğdu” diyerek özetledi ‘Fark Yaratanlar’ programını...

Bu toplantı sırasında Güler Hanım’ın hayatında fark yaratan ismi de öğrendik: Babaaannesi Sadıka Sabancı. “Herkesin hayatında isimsiz kahramanlar vardır. Babaannem benim hayatımda böyle bir insan. Toplumda yaptıklarıyla fark yaratanlar var. Türkan Saylan böyle bir kadındı” dedi Güler Hanım.

‘Fark Yaratan’ olduğunu düşünenler ya da önerisi olanlar www.farkyaratanlar.org adlı siteye adaylık başvurusu yapabilecek, önerilerini sunabilecek. Yurttaş katılımı, sağlık, çevre, eğitim, ekonomik gelişme konuları başlık olarak seçilmiş. Aralarında Ayşen Özyeğin, Ümit Boyner gibi isimlerin de olduğu bir jüri programa katılacakları seçiyor. 32 hafta sürecek olan programda her hafta yeni bir fark yaratanın hikayesini izleyeceğiz.

Ömer Koç’un Berlin’deki Çağdaş Türk Sanat Merkezi

Mustafa Koç ve Ali Koç’un İstanbul Bienali üzerine sohbet etmek için verdiği yemekte ailenin sanata en düşkün üyesi Ömer Koç yoktu. Ama onun yokluğunda çağdaş sanat üzerine yaptıklarından epeyce konuştuk. Ömer Koç’un elinin hep üzerinde olduğu Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi’nin sergileri malum. Aylar önce galerinin misafir ettiği Şükran Moral’ın Aşk ve Şiddet adlı sergisi hafızamdan hiç çıkmıyor.

Türkiye’deki güncel sanatın yurtdışında da tanıtılması açısından önemli bir adımın bundan 2 yıl önce Ömer Koç tarafından atıldığını Koç Holding İletişim Koordinatörü Oya Ünlü Kızıl söyledi. Berlin’de Vehbi Koç Vakfı çatısı altında TANAS adlı bir galeri açılmış. Berlin’deki Hamburger Bahnhoff Müzesi’nin arka sokağında Tanas Çağdaş Sanat Merkezi... www.tanasberlin.de adresinden de baktım. İlginçtir, bu merkezin tanıtımı için bugüne kadar Türkiye’de bir çalışma yapılmamış. TANAS’ta şu ana kadar yer alan Türk çağdaş sanatçıları Nilbar Güreş, Canan Şenol, Aydan Mürtezaoğlu, Bülent Şangar’ın eserleri şu günlerde İstanbul Bienali’nde de sergileniyor.

Ömer Koç son zamanlarda çağdaş Türk sanatçıların eserlerini topluyor, Beyoğlu’nda yeni yer arandığını da duydum. Kimbilir belki Berlin’den sonra Türkiye’de de bir TANAS açılır, belki de yepyeni bir çağdaş sanat mekanı kurulur.

DİĞER YENİ YAZILAR