Emine Erdoğan’ı tanımam hızlı büyüdüğümüz için arkasında bir güç arıyorlar

Haberin Devamı

Hasip Gencer ‘komşu fırın zincirinin arkasında Emine Erdoğan var’ iddiasını yanıtladı:

KOMŞU Fırın fikrinin kendisine ait olduğunu ve üzerinde 7 yıl çalıştıklarını söyleyen Hasip Gencer, şirketin arkasında Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın olduğuna dair iddiaları ‘şehir efsanesi’ olarak nitelendirdi. Gencer, “Emine Erdoğan’ı hiç tanımıyorum. Uzaktan yakından alakamız yok. Muhtemelen o da benim adımı hiç duymamıştır. Bir şey hızlı büyüyence dikkat çekiyor. Bizim işimizi Uno’dan bir adım öteye götürme hikayemiz Komşu Fırın. Benim hayalimdi bu. 10 yıldır buna emek verdim. Arkasındaki güç benim ailem, şirketim” dedi

Hasip Gencer’le bundan 4 yıl önce buluştuğumuzda Uno’nun büyüme hikayesini dinlerken Komşu Fırın girişiminin ipuçlarını vermişti. O dönemde Gencer kafasındaki projeyi gerçekleştirmek için farklı denemeler yapıyor, yurtdışındaki örnekleri inceliyordu. Şimdilerde herkes Komşu Fırın’ı konuşuyor. Hatta hızlı büyüyen bu zincirin Başbakan’ın eşi Emine Erdoğan’ın olduğu şeklinde de bir söylenti var. Uno’nun ve Komşu Fırın’ın arkasında Doruk Grubu var. Hasip Gencer değirmenci babasından öğrendiği işi öylesine büyüttü ki şu anda dünyanın en büyük un ticaretini yapan şirketler arasında Doruk Grubu yer alıyor. Gencer de ‘Komşu Fırın için söylenenler şehir efsanesi’ deyip geçiyor.

8Uno paketlenmiş ekmekle Türkiye’yi tanıştıran marka. Siz baba mesleğini alıp geliştirdiniz. O hikayeleri de çok anlattınız. Şunu merak ediyorum, babanızdan bayrağı devraldığınızda kendinize bir hedef koymuş muydunuz?

Biz zaten buğday ve un işini çok iyi biliyorduk. En iyi teknikleri kullanıyorduk. Uno kendi içinde ekmek sektöründe ya da unlu mamül sektöründe ilkleri yapmak için yola çıktı. Bizim ana hedefimiz Doruk Gıda olarak hep şu iddiayı taşıdı: Türkiye dünyada en fazla ekmeğin tüketildiği ülke.

Ne kadardı tüketim?

Yılda kişi başına 150 kilo. Buğdayın anavatanıyız ama Türkiye kalite bakımından dünyadan buğday ithal eder duruma gelmişiz. En kaliteli buğday bizde değil. Üstelik de verim çok düşük. Buğdaya bağlı tüm sektörlerin çağın gerisinde kaldığını, geliştirilmeye ihtiyacı olduğunu görüyorduk, durumun insan sağlığını destekler değil tehdit eder nitelikte olduğunu tespit ettiğimiz için bu yola çıktık.

Ekmek için ithalatçı olduk

8Un ve buğday işini ileri teknolojiyle buluşturup ekmek üretimine girdiniz. Bunu yaparken de paketlenmiş ekmeği Türkiye’de ilk siz yaptınız...

Evet, ekmek sektörüne girdik. Bizim o zaman buğday ithalatı diye bir işimiz yoktu. Amerika’dan buğday ithal ettik. Az miktarda getiremediğimiz için bir gemi buğday getirdik. O buğdayın onda biri bize lazımdı. Getirdiklerimizi sektöre sattık. Buğday ithalatçısı olduk. Benim değirmenci babamın olması, un fabrikası içinde doğmam, büyümem etkili oldu. Bir de bizim yetiştiğimiz jenerasyonda şu da vardı, biz dünyayı değiştirmek istiyorduk.

8Kaç yıldır Uno var?

21 yıl oldu. Uno Tost ekmeği ilk üründü. Tost ekmeği, hot dog ekmeği, hamburger ekmeğiyle başladık. Hızla gelişti. Galeta, çavdar ekmeği...

Kaç çeşidiniz oldu?

Perakende sattığımız ürün çeşidi 42, otellere, cafelere sattığımız ürünler 200’ün üzerinde. Toplam pazarın yüzde 1.5’i paketlenmiş ürün.

Bunda sizin payınız ne kadar?

Bizim payımız yüzde 70.

Diğer ülkelerle kıyasladığınızda durum nasıl?

Gelişmiş ülkelerde yüzde 80’e çıkanlar var. Avrupa’da yüzde 10’un altı yok.

Dondurulmuş ekmek satışlarınız nasıl?

Dondurulmuş ekmeği de ilk biz yaptık. Çok talep var. Ekmeğin en önemli özelliği fırından yeni çıkmış olması. Biz bu konuda çok geliştirdik kendimizi.

Unla ilgili ne varsa yapmaya başladınız...

Doruk Türkiye’nin ilk un ihracatını başlatan şirket. Hâlâ yüzde 10’nu yapıyoruz. İhracat yapan firma sayısı 200’ün üzerinde. Dünyadaki un ihracatının ticaretinin yüzde 1.5-2’sini Doruk Grubu yapıyor.

Kaç ülkeye ihracat yapıyorsunuz?

35 ülkeye ihracatımız var. Biz en çok Uzakdoğu ve Afrika’ya yapıyoruz.

Sizin kaç şirketiniz, kaç çalışanınız var?

Doruk Grubu, buğdayın 14 şirkete bölünmüş değer zincirini tohumu, sözleşmeli tarmı, un haline dönüşmesi, lojistiği, ekmeğe dönüşmesi perakende de satılması gibi zinciri değer zinciri olarak görüyoruz. 3 bin çalışanımız var. Kimi Muş’ta tarlada, kimi Bebek’te Komşu Fırın’da çalışıyor. Şirketlerimizin hepsi Türkiye’de lider, bazıları da dünyada ön sıralarda.

Komşu Fırın benim fikrim

Gelelim Komşu Fırın’a... Kaç Komşu Fırın oldu?

Şu anda 52. Yıl sonunda 75 olacak.

Komşu Fırın nasıl doğdu?

10 yıllık bir hikaye aslında. Uno’da şunu farketmeye başladım 2000’li yılların başında. Doğru konsept İstanbul’da üretiyoruz, Ankara’da da üretiyoruz. İki şey eksikti, insanlar hala sıcak ürün istiyorlar, mahallede fırından ekmek almak istiyorlar. Bizim Uno modelinde ürün çeşitliliğini de, hijyeni de sağlasak hala tüketici fırın ekmeği istediği için genelde oran yüzde 1.5. Bunu nasıl hallederiz sorusu kafamı yıllarca meşgul etti. Mahalledeki fırın sıcaklığı ve kalite, hijyen olacak, taviz vermeyeceğiz. Ortaya bir iş modeli çıktı. Bu fikirdi. Biz Uno’da bu ürünleri üretsek tam pişirmesek yüzde 75-80 pişirip dondursak sonra Türkiye’nin her yerinde tüketiciye yakın yerlerde pişirme noktaları açsak, son pişirmeyi yapıp günün her saati tüketiciye sıcak versek.

Çok uzun sürmüş...

Kolay değil. Ar-Ge’si 7 yıl sürdü. Ben 30 fabrika gezdim yurtdışında. Yabancı uzmanlarla çalıştık, yaptık bozduk. Sonunda işi öğrendik. Yüzde 80 pişirip dondurup fırına götürdük. Perakendeciliği öğrenmemiz gerekiyordu. Çeşitler de arttı. Börek, simit, poğaça da seviyoruz. İlk Panpan adıyla açıldı. Açılanlar kapandı, hatalar yapıldı. Komşu Fırın adıyla ilk Levent’te açtık. Üretim hatlarını oturttuktan sonra hızlı büyüme önünde engel kalmadı. Dükkan bulduğumuz sürece 50 de açarız 100 de.

8Komşu Fırın’lar Emine Erdoğan’ın deniliyor. Bana bununla ilgili en az 30 mail gelmiştir...

Biliyorum. Bu da bana çok soruluyor. Emine Erdoğan’ı hiç tanımıyorum. Uzaktan yakından alakamız yok. Muhtemelen o da benim adımı hiç duyamamıştır. Bir şey hızlı büyüyence dikkat çekiyor. Şehir efsanesi...

Ülker ile ortaklığınız oldu...

Emine Erdoğan Ülker’in ortağı mı? Ülker ortaklığı bizim için son yıllarda oldu. Komşu Fırın’ı büyüten bizim Doruk Gıda. Bizim işimizi Uno’dan bir adım öteye götürme hikayemiz Komşu Fırın. Sonuçta tüketiciye bu değer zincirini oluşturacağız diyorsak benim hayalimdi bu. 10 yıldır buna emek verdim. Arkasındaki güç benim ailem, şirketim.

İstanbul dışına da açılacaksınız...

Hızlı büyütmeye mecburuz. Sistem müsait. Unla ilgili hatlar kurduk. Baget ekmeğini bir prosesle üretiyoruz. 3 fabrikamız var. Düğmeye basıyorsunuz 1.000 tane kruvasan çıkıyor, bin poğaça... 12 dakika da 3 dükkanın ihtiyacını üretiyoruz. Mecburen açtık, çünkü kârlı olması için açmamız yani satmamız gerekiyordu.

Bayilik değil mi Komşu Fırın’lar?

Bayilik değil. Hepsi şirketin. Dükkanları kiralıyoruz. Ankara’da dükkan açmaya başlayacağız önümüzdeki yıl. Bu seneki hedefimiz İstanbul.

Özel sektörde kooperatifçiliği biz başlattık

8Buğday üretimi artmıyor Türkiye’de. Hatta yeni tarım alanları da açılamadığı için büyük sorunlar var. Gelecekte Türkiye’yi bu konuda da açmazlar bekliyor mu?

Türkiye’de de tarım alanları büyüyemiyor... Türkiye potansiyel olarak bugün ürettiği buğdayın iki mislini üretecek kapasitede... Verim çok düşük. Biz grup olarak her şeyi devletten beklemiyoruz. Buğday tohum ıslah çalışmaları yapıyoruz. Biz özel sektörün en büyük tohum üretcisiyiz. Bizim ektiğimiz tohumlar 700-800 kilo verim veriyor, Türkiye ortalaması 150 kiloyken. Bu doğru tarımın parçası. Biz Doruk Holding olarak ilk özel sektör kooperatifçiliğini başlattık. Eflani’de buğday üreticisini biraraya getirip organize etmeye verimli tarımı yerleştirmeye çalışıyoruz. Türkiye’de köylülerin elinde küçük parça araziler var. O kadar küçük topraklarda tarım yapsa ailesini geçindiremiyor. Devletten fayda umuyor, devler gelir desteği veriyor. Bazı tarım ürünleri fiyatları çok yüksek, destekleme alımları yapılıyor. Buğday yetiştiren adamın bir yılda ailesini geçindireceği fiyat taban fiyat olarak belirleniyor ama bu köylünün refah içinde yaşamasını sağlamıyor. Eflani’de toprakları ekemiyorlardı. Biz 5 bin 500 dönüm arazi ektik. “Arazilerinizi birleştirin, getirin tapuları biz ekelim, siz çalışın ortaya çıkan ürünü paylaşalım” dedik.

Bu kadar arazi için kaç kişiyle kontrat yaptınız?

Biz 1.200 kişiyle kontrat yaptık, 1.200 tapu geldi. Ortalaması 4.5 dönüme geliyor. Sonuçta 5 bin 500 dönüm ektik, birçok ekilmeyen arazi ekildi. Toprağı olanlar gelir elde eder hale gelecek bu yıl. Bunlarla Türkiye daha iyi bir tarım ülkesi olabilir.

3 KIZIM VAR NE İSTİYORSA ONU YAPARLAR

Hasip Gencer’in 3 kızı var. Hiçbirini iş konusunda yönlendirmediğini anlatan Gencer, şöyle devam ediyor: “Ne istiyorlarsa onu yapmalılar. Büyük kızım Burcu pedagog oldu. Yeni de anne oldu. Torun sahibi oldum. Adı Ali. Diğer kızım 20 yaşında üniversitede okuyor, diğeri lisede. Çocukları ‘Babanızın işini yapın’ diye yönlendirmedim. Ortanca yaz tatilinde burada çalışmak istedi. Haftada 3 gün çalışıyor. Uzun dönemde ne istiyorlarsa yapabilirler. Bizim içimizde evladım gibi gördüğüm çok kişi var. Ben daha 20 yıl çalışırım inşallah.”

Hobilerini sorduğumuz Gencer, “Günlük hayatımın içinde sabah sporu dışında bir şey yapmam. Arada sırada tenis oynarım. Hafta sonları da yelken yaparım. Yarışcılığım da var. Ben dümencisiyim teknemizin. İki yıldır Türkiye şampiyonu olduk. Avrupa Şampiyonası’nda da yarışacağız. Heyecanlıyım. Tatillerde uzun yürüyüşleri severim. Kasım ayında Nepal’e gideceğim” dedi.

DİĞER YENİ YAZILAR