Eczacıbaşı: Türkiye’de yapılmış değil, Türkiye’de tasarlanmış diyebilsek

Haberin Devamı

Geçtiğimiz hafta bu yıl ilk kez düzenlenecek İstanbul Tasarım Bienali’nin davetini aldığımda kentsel dönüşüm projeleri öncesinde tasarım bienali hazırlanmış olmasından heyecan duydum. Malum kentsel dönüşüm için çok yer yıkılacak fakat ne yapılacağını bilmiyoruz. Kat kat binalar, AVM’ler yapmak şehri güzelleştirmiyor. İKSV’nin düzenlediği İstanbul Tasarım Bienali için Bülent Eczacıbaşı’yla buluşacağımız daveti aldıktan hemen sonra Time Dergisi’nde çıkan Ron Gluckman’ın ‘İstanbul’un Büyüleyici Mimarisi’ adlı makalesinde Kanyon İstanbul’daki 5 mimari güzellik arasında gösterildi.

Ayasofya, Galata Kulesi, Yerebatan Sarnıcı, Topkapı Sarayı ve Kanyon’un mimarisi kaleme alınmıştı.

Bülent Eczacıbaşı da bu habere çok sevinmiş ve heyecanlanmış. Duygularını bizle paylaşırken, ‘Yurtdışından çok sayıda arkadaşım geliyor. İstanbul’un güzelliklerini göstermeye çalışıyoruz. Cumhuriyet döneminde yapılan yapılar arasında mimari güzellikleriyle öne çıkan yerler göstermek zor. Tarihi güzellikler tamam ama Boğaz köprülerini gösteriyoruz. Onları da çok kötü ışıklandırdılar’ diyor.
Eczacıbaşı: Türkiye’de yapılmış değil, Türkiye’de tasarlanmış diyebilsek
Bienal için bir araya gelmiştik ama malum savaş gündemi tadımızı tuzumuzu kaçırmıştı. Bülent Eczacıbaşı savaş ihtimali üzerine yorum yapmayı ‘Bienal konuşmak için toplandık’ diyerek tercih etmedi.

Ve gelelim Tasarım Bienali’ne.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) 13 Ekim-12 Aralık tarihleri arasında İstanbul’da kentsel tasarım, mimarlık, endüstri, moda tasarım gibi alanlara odaklanarak bienal hazırladı. Bu bienalin hazırlıkları 2.5 yıl sürdü. Hatırlatmakta yarar var. İKSV 4 festival, bir Çağdaş Sanat Bienali de düzenliyor. İKSV’nin Tasarım Bienali yapıyor olması da asla tesadüf değil. Bunu seçilen konulardan da anlayacaksınız. Toplumu bir adım öteye taşımak için bu etkinliklerin ne derecede önemli olduğunu bize en güzel anlatanlardan Eczacıbaşı Ailesi. Bu etkinlik de bu yönde güzel bir adım. Zaten bu işin özetini de Bülent Eczacıbaşı yaptı:

‘Türkiye’de çok şey yapılıyor. Made in Turkey yazıyor ama bundan önemlisi Türkiye’de yapılıyor değil, Türkiye’de tasarlanıyor demek. Böyle olsa, tasarımlara imza atsak cari açık ve diğer sorunlar biter. Bu bianelin buraya giden yolun başı olmasını diliyoruz’

Bienalin teması: Kusurluluk

İstanbul Tasarım Bienali yapılanları göstermekten çok düşündürmek ve soru sormak üzerine. Bienalin teması Londra Tasarım Müzesi Direktörü Deyan Sudjic’in önerisiyle ‘Kusurluluk’ olarak belirlendi.

Bu tema kapsamında iki farklı sergide 108 proje sergilenecek.

Sergilerden birinin küratörü hepimizin yakından bildiği bir isim, Emre Arolat. Mimar Emre Arolat ‘Musibet’ adı altında 165 tasarımcı ve mimarın İstanbul’un bugününü kentsel dönüşüm çalışmaları açısından irdeleyen bir sergi hazırladı. Eserlerin bir kısmı İstanbul Modern’de, bir kısmı da özel hazırlanan 1400 metrekarelik bir alanda sergilenecek.

Diğer serginin adı Adhokrasi yani bürokrasinin tam karşıtı. Bu serginin küratörü Joseph Grima. Bu sergi de 4 yıl önce kapanan Galata Rum İlköğretim Okulu’nda ve onun karşısındaki otoparkta sergilenecek.

Meksika’dan silah getirdik

Bu bienal için İKSV, Meksika’dan silahlar ve silah parçaları getirmiş. Bunu anlatırken Bülent Eczacıbaşı, ‘Eczacıbaşı Meksika’dan silah ithal ediyor’ ifadesini kullandı.

İstanbul Tasarım Bienali’nin mimarlarından İKSV Direktörü Özlem Yalım Özkaraoğlu da bilgiler verdi. Genç isimlere yer verdiklerini söyledi. Farklı ülkelerden tasarımcıların olacağı sergide bir Afrika bölümü olacak. Özkaraoğlu, Çin’de her yıl 400 bin öğrencinin tasarım ve mimarlık bölümlerinden mezun.

DİĞER YENİ YAZILAR