Geçenlerde markette alışveriş yaparken hiç düşünmeden alışveriş sepetine attığım ürünlerden biri Turmepa’nın yeni temizlik ürünleri oldu.
Turmepa DenizTemiz Derneği tamamıyla geri dönüşümlü ambalajlar içinde, çevre ve deniz dostu temizlik ürünleri üretiyor. Şimdilik üretim sınırlı, ürünler de bilinmiyor. Büyük market raflarında yer aldıkça, çevreye duyarlı kişilerin bu ürünleri tercih edeceğini düşünüyorum. Bulaşık deterjanı, el sabunu, yüzey temizleyicileri var. Tavsiye edilir.
Bu alışverişin hemen ardından Turmepa’nın başkanlık koltuğuna yeni oturan Tezcan Yaramancı’nın daveti geldi. Yaramancı ve ekibiyle biraraya geldik. Denizlerin, çevrenin temiz tutulması, bu bilincin artması için kuşkusuz hepimizin yapacakları var. Tezcan Bey de bizlerle konuşurken bunun altını çizdi. Doğrusu, bu konuda daha önce de yazdım, benim de duyarlı olduğum konulardan biri ve genelde daha çok yaz aylarında gündemimize gelen bu konuda yapılacak çok şey olduğunu biliyor, yerel yönetimlerin duyarsızlıklarına inanamıyorum. Gelelim toplantımıza...
Rahmi Koç’un önderliğinde 1994 yılında kurulan DenizTemiz Derneği bugüne kadar denizlerin, göllerin temizliği, marinalar, denizde nesli tükenen canlılar ve bu konularda halkın bilinçlendirilmesi özellikle de çocukların bilinçlenmesi için farklı faaliyetlerde bulundu.
Şimdilerde Tezcan Yaramancı daha geniş kitlelere hitap eden, denizle bağlantısı olan kesimleri harekete geçirerek faaliyetler planladıklarını anlattı. Örneğin kısa bir süre sonra Sahil Güvenlik Komutanlığı ve balıkçı kooperatifleriyle bir toplantı yapacaklar.
Aslına bakarsanız bu konuda yapılacak çok şey var. Yaramancı da sohbetimizde başlıklar halinde bu konulara değindi.
Denizi kimler kirletiyor?
Belediyeler yeterli denetimleri yapıyor mu? Arıtma tesisi yapmakla iş bitiyor mu? Tesisler arıtma tesislerini kullanıyor mu?
Balık çiftliklerinin denizleri kirletmesi nasıl engellenir? Balık çiftliklerinin taşıma maliyetleri nasıl karşılanabilir?
Gezinti teknelerinden, yat sahiplerine denizi sevenler, denizden ekmek yiyenler denizleri koruyor mu?
Dünyanın en uzun sahillerine sahip Türkiye’de deniz taşımacılığı neden gelişmiyor?
İstanbul’da deniz neden hayal edildiği gibi kullanılmıyor?
İstanbul’da deniz çöplük gibi...
Yaramancı, İstanbul’da günde 430 bin metreküp atık suyun denize atıldığını, 500 kamyon dolusu katı atığın denize boşaldığını söylüyor. Türkiye’de bulunan 107 organize sanayi bölgesinden sadece 33’ünde, 3 bin 225 belediyeden sadece 322’sinde atık arıtma tesisi olduğunu aktarıyor.
Turizm tesislerinin yüzde 81’inde atık arıtma tesisi yok. Bu konuda da Yaramancı, “Atık su yönetimi için 50 milyar euroya ihtiyaç var” diyor. Bunun yüzde 20’sinin AB fonlarından geri kalanının ise özel sektör ve belediyeler tarafından karşılanmasının beklendiğini anlatıyor.
Yerel seçimlere geri sayım başladı. Sahil şeridindeki turizm tesislerinin denetimi, mavi bayraklı plajlar, hızla kirlenen Gökova gibi ‘sahte cennet’lerimiz, deniz ulaşımı gibi konularda projeler üreten belediye başkanı adaylarımız var mı?
Yaramancı’yla sohbet ederken İstanbul özelinde de konuştuk. Deniz taksiler geldi aklıma, o kadar... Kılıçdaroğlu ve Topbaş’ın denizle ilgili yeni bir projesini bir bilen yoktu aramızda.
Belediye başkan adayları da yalnızca denize bakıyor mu diye düşünmeden edemedik.
Tezcan Yaramancı, “Daha geniş kitlelere hitap edeceğiz” diyor.
dipNOT
Turmepa’nın toplantısında şu konu da gündeme geldi. Dernek TÜSİAD üyelerinin ve yat sahiplerinin derneği olarak algılanıyor. “Eee ne var bunda?” diyenler de olabilir, bunun altında başka şeyler arayanlar da. Öncelikle akla gelen de sanayicilerin bu konuda ne kadar duyarlı olduğu konusu. Tezcan Yaramancı, bu konuda şöyle dedi: “TÜSİAD Üyesi değilim, teknem de yok!” Tezcan Yaramancı yüzmeyi seven, çevreye duyarlı bir kişi.
Denizi çöp sanan memlekette belediye başkanları da yalnızca denize bakıyor mu?
Haberin Devamı