Bu şehirde yaşayan iç çamaşırıyla denize girmemeyi öğrenecek

Haberin Devamı

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’la gerçekleştirdiğimiz sohbete devam ediyoruz. Topbaş, en büyük amacının İstanbul’un hayatına ‘en’ler katmak olduğunu söylüyor.

Sizce kim İstanbullu? Geçenlerde bir işadamıyla röportaj yapıyordum,Ortaköy’de iki genç yedikleri kumpir paketlerini denize fırlattılar. İstanbul’u sevmiyor musunuz? diye soracak olduk, gerisini hiç anlatmayayım... Artık yaşadığı yere sevgisi ve saygısı olmayan insanlar çoğunlukta mı bu şehirde?

Siz şehirde yaşam kuralları koyup ceza kesemezsiniz. Şehirlilik sosyolojik evrimdir. Şehirde insan davranışlarını daha düzenli hale getirir, medeniyetin yansımalarını alır. Şehrin dokusuna sahip çıkmak o şehirde her şeyiyle yaşayarak olur.

Sokaklara tükürmekten, iç çamaşırıyla denize girmekten vazgeçer mi?

Bunlar da şehirde yaşayarak, parklarında bahçelerinde, sahilinde gezerek, tiyatrosuna, konserine, sinemasına giderek olur. Şehirde yaşayan otobüste birine çarpınca özür dilemeyi öğrenecek, sokağa çöp atmamayı, lokantada yemek yemeyi, iç çamaşırıyla denize girdiğinde ‘Bu deniz kıyafeti değil diyebilmeli’ öğrenecek. Batıda meydanlara ‘Demokrasi Alanları’ deniliyor. Biz de bu kültür yok. Bu kültür şimdilerde AVM’lerde yaşanmaya başlandı. Şehri kullandıkça davranışları değişecek. Şehir insana medeniyet verir. İstanbul da bunu veriyor ama zamana ihtiyaç var. Şehir eğitiyor herkesi. Sidney’de herkes birbirine gülümser, selam verir. İnsani ilişkilerdir bunlar. Sidney’de kimse kimseye omuz atarak yürümüyor. Herkes yol veriyor. Şehirde aidiyet dugusunu hissettirmeniz lazım.

Peki bu nasıl olur?

Ben İstanbulluyum bilboardları koyarak da bu olmaz. Kente sahiplenme duygusunu istiyorsanız, şehri kullanmasını sağlamalısınız. Bu şehrin gelecekte daha iyi olacağını düşünürse umutları yeşerir. Geleceğini bu şehirde görürse davranışları değişir.

Başbakan İstanbul projesini dillendirdi. Biliyorum söylemeyeceksiniz, yine de sormak istiyorum, bu proje neyi değişirecek?

Evet çok heyecan verici. Söyleyemem siz de biliyorsunuz. Dünyayla yarışıyor bu şehir. Ben şimdi size hiç duyulmamış, uygulamayı planladığımız 3-5 proje sayabilirim. Bu konuya çok kafa yoruyoruz. Kalıcı, bu şehrin kaderini değiştirecek projelere bakıyoruz. Bizim siyasi anlayışımızda olmayacak şeyi de söylemeyiz. Biz hayata geçireceğimiz şeyleri söyleriz. Başbakan da öyle yaptı.

Dünyada hiçbir örneği olmayan projelerimiz de var, örneği olanlar da var. Arzumuz şehri farklı projelerle daha üst noktalara taşımak. Bizim amacımız şehre ‘en’ler katmak. Şehrin kimliği hissedilsin istiyoruz. Bizim hayatımız da değişsin, dünya da bizi konuşsun istiyoruz. Bir örnek vereyim size. Beykoz’dan Avrupa Yakası’na su tüneli yaptık, halen devam ediyor. 11 metre çapında. Deniz derinliği 70 metre kadar, 135 metreden geçiyor tünel. Bu tünel Melen’den gelecek baraj suyunu Avrupa’ya geçirecek. Biz Başbakan’la birlikte içinden arabayla geçtik. Bu tünelin sıfır noktasında Asya ve Avrupa’nın buluştuğu noktadan çıkan taşları çıkarttık, atmadık. Bu taşlar üzerinde şimdi tasarımcılar çalışıyor. O taşlar bir kez çıktı oradan.

Neler yapılacak?

Çok şey. O artık tasarımcılara kalmış. Avrupa - Asya Sıfır noktası eksi 135 metre diyeceğiz.. Oradaki taşlar atılabilirdi. Biz o taşları, sıfır noktasındaki taşları alıp raporladık, nasıl değerlendirebiliriz diye kafa yorduk. Yarın ben bunu müzelerde, farklı satış noktalarında İstanbul Boğazı sıfır noktası eksi 135 metre sertifikalı ürün verdiğimde ilginç olmayacak mı? İnanın her anımızı ben ve ekibim İstanbul’un çok daha iyi bir yaşam kalitesine ulaşması için kafa yorarak geçiriyoruz.

DİĞER YENİ YAZILAR